Bulumia Nervoza

Yazar Nurseli Beyaz • 26 Şubat 2024 • Yorumlar:

Antik Romalılar döneminde zenginliğin sonucu olarak kabul gören bulimik davranışlar hastalık olarak 18.yy’ ın sonlarına sonlarında kitaplarda yer edinmeye başlamıştır (Halmi, 2003). Diyetsel Kaos Sendromu şeklinde de adlandırılan bulimia nervosa, 1979 yılında ilk kez Russel tarafından tanımlanmıştır (Bayraktar ve Alper,1991). Bulimia nervozanın ilk biçimsel tanımlamasını yapan Russel bu bozukluğun zor bir tedavisi olduğunu belirtmiştir (Herzog ve ark. 1991). Russel’ a göre bulimia nervoza, anoreksiya nervozanın bir varyantıdır (Bayraktar ve Alper,1991).

Bulimia nervoza, tıkanırcasına yemeyi ve kilo alımından kaçınmak için uygun olmayan yolların kullanılması biçiminde tanımlanan bir yeme bozukluğudur. Kişi, belli bir aralık diliminde benzer koşullarda ki bireylerin yiyebileceği miktardan daha fazla yiyecek yemektedir. Tanı koyabilmek için yaklaşık haftada en az iki defa tıkınırcasına yeme ve uygun olmayan dengeleyici davranışın 3 ay boyunca devam etmesi gereklidir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001).

B.N. DSM 3’ de genelde ilk kez bebeklik, çocukluk veya ergenlik çağında ortaya çıkan bozukluklar içinde yeme bozuklukları başlığı altında sınıflanmıştır (Bayraktar ve Alper,1991). DSM 3 ‘de bulimia nervozanın kronik, tekrarlayan ve prognozunun olumlu olmadığı vurgulanmıştır (Apa,1980). Kronik bir rahatsızlık olduğu, kalıcı klinik belirtilerle seyrettiği ve yüksek oranda relapslar olduğu araştırmalar sonucu belirlenmiştir (Herzog ve ark. 1991). B.N. li bireyler normal kiloda, obez veya anoreksiya nervozalı olabilmektedirler. Bazı araştırmacılar da b.n. ye kronik anoreksiya nervoza demektedirler. Bulimia Nervozayı, Anoreksiya Nervozadan, Tıkanırcasına Yeme- Çıkartma tipinden şu ölçütler ayırmaktadır; ideal kiloyu koruma ve bundan ötürü amenorenin görülmemesi (Polivy ve Herman, 2002).

Bulimik Hastaların Tipik Yeme Davranışları

  • Karbonhidrat yönünden zengin besinleri fazla tüketimi

  • Çoğunlukla fazla yemek

  • Obezite

  • Öğün atlanması ve az miktar yemek

  • Aşırı açlık

  • Fazla miktarda yemek yeme

  • Suçluluk hissi

  • Kusma ve laksatifleri amacı dışı kullanmak

  • Kilo kaybetme

  • Kilo kontrolünün sağlanması

Kiloyu kontrol etmek için kusmak, laksatiflerin amacı dışı kullanımı ve çokça spor yapma durumu yaygındır.

Bulimia Nervoza’ nın Alt Tipleri: 

Çıkartma Olan Tip: Bulimia Nervozanın o andaki epizodu esnasında birey düzenli biçimde kendini kusturmuş, laksatifleri veya lavmanları hatalı biçimde almıştır.

Çıkartma Olmayan Tip: Bulimia Nervozanın o esnadaki epizodu esnasında birey, hiç yemek yememel veya çok yoğun egzersiz yapmak gibi başka uygunsuz dengeleyici davranışlar göstermiş fakat kendi kendine kusmamış, laksatifleri veya lavmanları hatalı biçimde kullanmamıştır.

Bulimiya nervozanın çıkartma olan ve çıkartma olmayan biçiminde alt tipe ayrılmasınınsa yalnızca alınan kalorinin vücuttan atılmasında seçilen yöntemle alakalı olduğu ve kavramsal açıdan çok bir anlamı olmadığı düşünülmektedir (Walsh ve Satir, 2005).

Epidemiyoloji

Bulimiyanın prevalansını belirlemek için çokça epidemiyolojik çalışmalar yapılmıştır. ABD’de üniversitede ki kız öğrenciler arasında bulimia prevalansı %8, kolej öğrencileri arasında yapılan 3 farklı çalışmada %10, %14, %17 olduğu saptanmıştır. Bulimiyanın üniversite öğrencileri içindeki 6 aylık insidansı %2, 1 yıllık insidansı %4.2 olarak saptanmıştır. Prevalans yüzdelerindeki bu fark bulimik davranışlarla bulimiya nervoza arasındaki ayrımın yapılmamasından kaynaklıdır. Epidemiyolojik çalışmaların çoğu öğrenciler üzerinde yapılmıştır. Genel olarak bulimiyanın prevalansı kadınlarda %5 ten az, erkeklerdeyse %0.5 olarak saptandığı söylenebilir. Siyahîler ve Asyalılar da bulimiya nadir görülür. Siyahi kadınlar batılı beyaz kadınlar gibi zayıf olma zorunluluğu tarzında toplumsal baskılara maruz kalmamaktadırlar (Bayraktar ve Alper,1991).

Kişilik Bozuklukları ve Bulimia’ nın Birlikte Görülme Sıklığı

Yeme bozukluğu olan bireylerde en fazla C kümesi kişilik bozukluklarının görüldüğü fakat B kümesi kişilik bozukluklarının yalnızca bulimik semptomlar gösteren hastalarda görüldüğü saptanmıştır Bulimiya nervoza tanısı alan bireylerde en sık sınırda kişilik bozukluğu görülmektedir. Diğer bir önemli bulgu ise bulimiya nervoza tanısı konan hastaların birden çok kişilik bozukluğu tanısı almasıdır. Sınırda  kişilik bozukluğundan sonra en çok konan tanılar  bağımlı ve histrionik kişilik bozukluklarıdır. Bu bulgulara göre diğer yeme bozukluklarına kıyasla bulimiya nervozayla kişilik patolojisinin birlikte daha çok görüldüğüne işaret etmektedir   (Batum,2008).

Psikofarmakolojik Yaklaşımlar

Antikonvülzanlar, lityum ve opiyat blokerleri de denenmesine rağmen bulimiya nervozanın psikofarmakolojik tedavisi için antidepresanlar daha da çok öne çıkmıştır (Yates 1990).  Bulimiya nervozada antideprasanların kullanılma sebebi başlangıçta bulimiyanın duygu durum bozukluğu olduğu sanılmasından kaynaklıdır. Antidepresan ilaçların etki etmesi için bireyin depresyonda olmasına gerek yoktur yani bulimiya nervozalı bireyler, iyileştirmesi antidepresan etkisinden bağımsızdır. Bu bağlamda depresif belirti göstermeyen hastalarda antidepresanlardan yarar sağlamaktadır (Erol ve Yazıcı,1999).

Psikolojik Yaklaşımlar

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

Aşırı diyet, laksatiflerin kötüye kullanımı, kusma, yeme veya yemekle ilgili düşünsel uğraşlar, bedenin biçimi ve kilo değişimlerine duyarlılık, sıkça kilo ölçümü veya kilo ölçümlerini reddetme gibi durumlara bakıldığı zaman bu hastalar için bedenin biçimi ve kilo aşırı önemlidir ve bunlar kontrol altında tutulmalıdır inancına sahiptirler. Bu modele göre tedavinin birincil amacı beden biçimini ve kilo ile alakalı kişisel normal olmayan tutumların değiştirilmesi, işlevselliği olmayan diyetlerin yerine normal yemek düzenine geçilmesidir (Wilson ve Fairburn 1993). BDT uygulamasında tedavi, probleme yöneliktir, öncelikle de şimdiye ve geleceğe odaklıdır. Terapi 3 aşamadan oluşmaktadır: İlk aşama da bulimia nervoza ve BDT tedavisi hakkında eğitim verilmesidir. Bilişsel açıdan hastalığın seyrinin değiştirilmesi, bireyin şimdiki sorunlarıyla ilişkisi açıklanmaktadır. Gıdaların alımı, kilo kontrolü hakkında ve bu durumların yeme bozukluğunun ortaya çıkmasında ki kritik rolü aktarılır. İkinci aşamadaysa daha yoğun bilişsel odak vardır. Diyet kısıtlamasını aza indirmek için farklı uygulamalar ve tıkanırcasına yemek yemeye direnmek için davranışsal ve bilişsel başa çıkma yolları geliştirilmesi sağlanır. Son aşamada ise tedavinin sonucunda gelinen iyilik halinin devam ettirilmesi ve relapsın önlenmesi amaçlanır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)