Çocuklarda D Vitamini

D vitamini normal büyüme-gelişme, kemiklerin mineralizasyonu ve dişlerin gelişimi başta olmak üzere bağışıklık sistemi ,sindirim sistemi, kas sistemi, sinir sistemi, meme, prostat ve birçok doku için çok önemlidir.

D vitamini yediğimiz yiyeceklerdeki kalsiyumdan vücudumuzun yararlanmasını sağlayan bir vitamindir. Eksikliğinde; kas güçsüzlüğü, büyüme geriliği, bacak ağrıları, bıngıldağın geç kapanması, diş çıkmasında gecikme, parantez bacak, huzursuzluk, uykusuzluk, aşırı terleme, tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları görülebilir.

D vitamini en çok süt ürünleri, yumurta ve balıkta bulunmaktadır. Vücudumuzda sentezi için ise güneşe ihtiyaç bulunmaktadır.

Anne sütündeki D vitamini düzeyi düşüktür. Bu yüzden tüm dünyada doğumdan itibaren bebeklere 400 ünite olacak şekilde D vitamini takviyesi başlanır ve en az 1 yaşına kadar devam edilir. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı tarafından 15. Günden itibaren ailelere ücretsiz olarak D vitamini verilip kullanılması önerilmektedir.   

1 yaşından sonra gereken durumlarda kan tahlilinde düzeyine bakarak gerekirse kullanmaya devam edebiliriz. Gereksiz ve aşırı kullanılması da vücutta birikerek böbrek taşı oluşumu gibi istenmeyen etkilere neden olabilir!!!

Bebeklerimizin kemik ve diş gelişimleri için ilk 1 yılda D vitamini takviyesi kullanmayı ihmal etmeyelim!!

ÇOCUKLARDA DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ ( KANSIZLIK):

Kansızlık her yaşta görülebilen bir sorundur. Ancak bebeklik ve çocukluk çağında daha sık rastlanıyor .Demir eksikliğine bağlı kansızlığı önemsiyoruz çünkü sadece fiziksel rahatsızlıklara neden olmakla kalmayıp, bebeklerde zeka düzeyini de etkiliyor.

  • Kansızlığın önlenmesi için bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütü ile ( yoksa demirden zengin formül sütlerle) beslenmesi, demirden zengin ek gıdaların zamanında ve uygun şekilde başlanması gerekiyor.

  • Kırmızı et en büyük demir kaynağıdır ve et suyunu değil, bebeklerimize etin kendisini vermemiz gerekir.

  • İnek sütü 1 yaştan önce başlanmamalı, 1 yaşından sonra da günde 2 bardaktan fazla verilmemelidir.

  • Bebek ve çocuk beslenmesinde çay, demir emilimini azalttığı için olmamalıdır.

  • Pekmez demir eksikliğini önlemek için kesinlikle yeterli değildir.

  • Bütün bebeklere 4.-6.aylardan itibaren demir profilaksisine başlanmalıdır ( hangi demir ilacını kullanmanız gerektiğini çocuk doktorunuz söyleyecektir)

  • 8-9. Aylarda mutlaka kan sayımı yapılmalı, bebeğimizde kansızlık varsa tedavi dozunda demir başlanmlıdır.

ROTAVİRÜS İSHALİ VE AŞISI:

Çocuklarda özellikle 2 yaş altında, en sık ishal nedenlerinden birisi olan rotavirüs enfeksiyonunu kış aylarında daha sık görmekteyiz. Tüm dünyada 5 yaş altındaki çocuklar en az 1 kez hastalığa yakalanmaktadır.

Bulaştırıcılığı oldukça yüksek bir enfeksiyondur. Virüs kalabalık ortam, oyuncaklar, tuvaletler ve eller vasıtasıyla kolaylıkla çocuklar arasında ve ev içinde yayılır. Özellikle kreşe giden çocuklar birbirlerine bulaştırır.

Enfeksiyonun neden olduğu ishal, sarı-sulu, bol miktarda ve kötü kokulu olur. Dirençli kusma, ateş, karın ağrısı olabilir. Şikayetler 7-8 güne kadar uzayabilir.2 yaş altındaki çocuklarda ağır seyredebilir. Ağızdan yeterli sıvı alımı olmazsa vücutta ciddi sıvı kaybı, tuz-şeker oranında dengesizlik, mineral kaybı gelişebilir. Bu durumda hastane yatışı ve serum tedavisi gerekir.

Tanısı dışkıda rotavirüs antijen testi ile konur. Özel bir tedavisi yoktur, antibiyotik kullanılmaz, sıvı takviyesi çok önemlidir.

Rotavirüs ishalinden korunmanın en iyi yolu aşıdır. Piyasada 2 çeşit rotavirüs aşısı bulunmaktadır. İlk doz aşılamanın 2. veya 3.ayda başlanması, 8. Aydan önce 2 veya 3 doz olarak tamamlanması gerekir ( hangi aşının kullanıldığına bağlı). Bebeğimiz 3,5 ayını doldurduktan sonra aşılamaya başlanılması önerilmez.

Aşılı çocuklar rotavirüs enfeksiyonu geçirse bile diğer çocuklardan daha hafif atlatırlar. Aşıyı ihmal etmeyelim.

Özel birkaç durum dışında tüm bebeklerimize rotavirüs aşısının yapılmasını öneriyorum. 

BEBEKLERDE EMZİK KULLANIMI:

Emzik kullanımı konusunda ailelerin kafası karışabiliyor, arada kalıyorlar. Doğrusu nedir, kullanabilir miyiz, nelere dikkat edicez?

Bebek doğar doğmaz ilk günlerde emzik kullanımını önermiyoruz. İlk önce bebeğimizin anne memesini kavramasını öğrenmesi gerekiyor. Aksi takdirde tıpkı biberon kullanımında olduğu gibi kafa karışıklığı yaratıp emme sorunlarına neden olabilir.  Ayrıca ilk günlerde bebeğimiz her emmek istediğinde, emzik vermek yerine emzirirsek annemizin süt üretimi daha hızlı artacak, bebeğimiz kaybettiği kiloları geri alarak tartı alımına geçecektir.

Bebeğimiz 2-3 haftalık olduğunda ( bazı kaynaklarda 1. Aydan sonra önerilir) kilo alımı iyi ise, annemiz emzirme ile ilgili problem yaşamıyorsa emzik kullanılabilir. Emzik; emme dürtüsü çok fazla olan bebekleri sakinleştirir, açlık dışındaki emme isteklerini tatmin eder. Kolikli bebeklerin sakinleşmesine yardımcı olabilir, uykuya geçişi kolaylaştırabilir.

Kullanırken dikkat etmemiz gereken birkaç şey var. En başta hijyenine dikkat edilmelidir.2-3 ayda bir yenisi ile değiştirilmelidir. Bebek her huzursuzlandığında emzikle susturulup bağımlı yapılmamalı, ilk önce nedenini anlayıp ihtiyaçları giderilmelidir. Uykuya daldıktan sonra emzik ağzından alınmalı, en geç 2 yaşından önce bıraktırılmalıdır. Aksi takdirde diş ve damak yapısını bozabilir. Erken dönemde yuvarlak emzik, dişler çıktıktan sonra özellikle 1 yaşından sonra damaklı emzikler tercih edilmelidir. 

BEBEKLERDE YÜRÜTEÇ KULLANILMALI MI?

Aileler özellikle 5. Aydan itibaren yürüteç kullanabilir miyiz? Diye soruyorlar. Benim cevabım’’ hayır kullanılmamalı’’ oluyor.

Yürüteç bebeğin normal yürüme süreçlerinde ( yerde yuvarlanma, sürünme, emekleme, sıralama…) duraklamaya neden olabilir.

Bebek vücudunu henüz yerçekimine karşı dik tutamadığı için birtakım omurga sorunlarına neden olabilir ( skolyoz, kifoz gibi)

Bacak boyu kısa geldiği ve tam basmayı bilmediği için bebek parmak ucu basar. Bu da ileriki zamanlarda parmak ucu yürümesine, düztabanlık gibi birtakım sorunlara neden olabilir.

Ayrıca yürüteç bebeği her yere kolayca ulaşabilmesini sağlayarak ev kazalarına neden olabilir!!!

BEBEĞİMİZ PİŞİK OLDUĞUNDA NELER YAPMALIYIZ?

Bebeklerde pişik oluşumu çok sık gördüğümüz bir sorundur. Ek gıdaya geçildiğinde, diş çıkarma döneminde, yazın sıcak havalarda, emziren annenin ya da bebeğin antibiyotik,ilaç kullandığı dönemlerde, ishal olduğu dönemlerde daha sık görürüz. 

Pişik oluşumunu önlemek için dikkat edeceğimiz birkaç basit şey vardır:

  • Bezi sık değiştirip idrar ve kakanın deriye temas süresini azaltmak

  • Mümkün olduğunca ıslak mendil kullanmamak, ıslak pamuk yardımıyla temizlemek

  • Pişik oluştuysa poposunu ılık suyla yıkayıp ( şampuan, sabun kullanılmamalı) ,kuruması için10-15 dk açık bırakılmalı

  • Altının tamamen kuru olduğundan emin olduktan sonra çinko içeren tedavi edici kremler sürülerek cilt ile idrar-kaka arasında bariyer oluşturulmalı

  • Bu dönemde bezin oluşturacağı sürtünmeyi azaltmak için 1 numara büyük beze geçilebilir. 

  • Kullanılan bezin cildi tahriş ettiğini düşünüyorsak farklı marka beze geçilebilir

Uzun süren pişiklerde mantar enfeksiyonu eklenmiş olabilir, doktorunuza danışarak mantar tedavisinde kullanılan kremler kullanmanız gerekebilir.

İnatçı, geçmeyen pişiklerde altta yatan besin alerjisi, idrar yolu enfeksiyonu, bağışıklık sistemi ile ilgili bazı sorunlar olabileceği unutulmamalıdır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Dilek Kökçü Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Uzm. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)