Sevgili Dostlar sizlerle son zamanlarda sosyal medyada çok fazla gündeme gelen ameliyatsız bel ve boyun fıtığı tedavisi hakkında bilgilerimi ve 49 yıllık mesleki tecrübemi aktarmak istiyorum. Yaklaşık 35 yıl evvel gündeme gelen ve etkinliği fazla olmadığı için tercih edilmeyen bu girişimin tekrar ülkemizde gündeme gelmesi beni biraz şaşırttı. 1991 yılında ABD de çalışırken moda olan bu yöntemin kursuna katılıp sertrifika da almıştım, ama kısa zaman sonra rafa kaldırılan bir tedavi yöntemi oldu. Bir ata sözünü hatırlatmakta yarar var “Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı”.
Öncelikle klasikleşmiş kitap bilgilerini paylaşacağım.
Bel ağrısı veya beraberinde bacak ağrısı ile doktora müracaat eden 100 hastanın yalnız 10 tanesi bel fıtığına bağlı olarak bel ve bacak ağrısından yakınır. Geri kalan 90 hastanın ise klinik şikayetleri yani bel ve bacak ağrısı farklı hastalıklara ( tümör, omurgada kırık veya omurlarda kayma, ankilozan spondilit veya romatoid artrit gibi değişik tip romatizmal hastalıklar, diski veya omurları tutan diskit ve osteomyelit adıyla anılan değişik tip enfeksyonlar, omurlarda kireçlenmeye neden olan rahatsızlıklar ve daha onlarca çok sık görülmeyen hastalıklar) bağlıdır. Enteresan olan ise bu 10 bel fıtığı olan hastanın yalnız bir tanesi cerrahi müdahaleye adaydır ve ondan fayda görür. Yani yüz adet bel ağrısı olan hastanın yalnız birisi gerçekten bel fıtığı ameliyatı gereken hastadır.
Ameliyatsız bel fıtığı tedavisi olgularında ise yaklaşım şu şekildedir. Disk materyalinin ortası nukleus pulposus adıyla anılır ve yüksek oranda su ihtiva eder. Zaten bu özelliği nedeniyle omurlar arasında amortisör olarak görev yapar. Bu çekirdeğin etrafında anulus fibrosus adıyla anılan sağlam bir bağdokusu kapsül mevcuttur. Bir tek darbe veya yanlış hareketle bel fıtığı oluşmaz. Tek bir darbe ile bel fıtığı oluşmasına neden olan kuvvet omurgayı kırar ki bu ortalama 300 kglık bir güçtür.
Devam eden travmalar ve yanlış hareketlerle anulus fibrosus denilen bağ dokusu kapsül zayıfladığı yerden fıtıklaşır ve nukleus pulposus sinir dokusuna veya omurilik zarına temas eder. Bu durumda ağrı ortaya çıkar. Eğer omuriliğin geçtiği kanal (spinal kanal) dar ise bu durum daha çok konjenitaldir hastada şiddetli ağrı ve sinir basısına bağlı güçsüzlük ve uyuşukluk görülür. Bu durumda disk içine ilaç enjekte edilerek eriyik haline gelmesi sağlanır veya diskin içindeki basınç düşürülerek vakum etkisiyle fıtıklaşan kısım disk kapsülü içine çekilir. Chemonucleolizis adı verilen ilaç verme işlemi yaklaşık 43-44 yıl evvel denemiş ve daha sonra çok kısıtlı kullanım alanı olduğu için terk edilmiştir. Prensipte kimopapain adı verilen kıkırdak dokusunu eritme özelliğine sahip papaya isimli özellikle güney amerikada meyve olarak tüketilen bitkiden elde edilen ilaç yine kapalı yöntemle disk içine skopi kontrolü altında enjekte edilerek tedavi sağlanır. Ancak ciddi alerjik reaksyonları başta olmak üzere, omurilik ve sinir zedelenmeleri, enfeksiyon ve kanal içine kaçması sonucu beyin kanaması gibi komplikasyonlara neden olduğu için terk edilmiştir. Disk içindeki basıncı düşürmek için ise çok çeşitli teknolojik araçlar kullanılır. Bunların başında KTP-Laser gelir Bu laser probu fleksibil yani kıvrılabilir ve etrafı izole olan uzun bir fiberoptik yapıdır. Yalnız uç kısmındaki izolasyonu açarak disk içinde ısı vermesi sağlanır. Bu yöntemlerde yaklaşık 40 yıldır kullanılmakta olup gerçekte çok az sayıda hastaya şifa sağlıyabilen girişimlerdir.
Skopi altında hasta olan diskin çekirdeğine perkütan (kapalı yöntemle) girilerek laser in yarattığı ısı ile taze diskin içindeki su buharlaştırılarak disk içi basınç düşürülür. Ve sinir basısı ortadan kalkar. Hastada iyilik elde edilir. Başka teknolojik araç olarak RF (radyo frekans) yöntemi ile aynı şekilde disk içi basınç düşürülür. Ayrıca mekanik olarak disk içindeki parçaları alarak basınç düşürülerek iyilik sağlanır. Bu yöntemlerin genel adı ise nükleoplastidir.
Ancak bu yöntemlerden geçici veya kalıcı fayda elde eden hastalar omurilik kanalı (spinal kanalı) dar olan hastalardır. Bu hastalarda da bile uzun süreli istirahat ile klinik iyilik edilebilir. İstatistik bilgisi olarak ameliyat gerektiren bel fıtığı hastalarının ancak bu tip tedaviye adaydır. Yani 100 tane ameliyatlık bel fıtığı hastasının en fazla üç tanesi bu yöntemle kalıcı ve devamlı iyilik yani şifa bulabilir. Eğer disk dejenere ise yani suyunu kaybetmişse bu yöntemle iyilik elde edemezsiniz çünkü disk içi basıncı etkili bir şekilde düşüremezsiniz. Bu yöntemle müdahalede özellikle belden lokal olarak yapılan anestetik ve kortizon içeren enjeksiyonlar bel fıtığı da dahil olmak üzere faset eklemlerine bağlı ağrıya da etkili olduğu için bu yöntem gereksiz yere uygulansa bile hasta geçici bir iyilik elde eder.
Özetle gerçekten bu yöntemle tedavi edilecek hastalar son derece az olup bu hastalar uzun süreli takip, istirahat ve konsevatif tedaviyle kalıcı olarak iyilik elde edebilirler.
Gerçekte bel fıtığının tedavisindeki mantık omurilik veya sinirler üzerindeki mekanik baskıyı kaldırarak sinirin rahatlamasını ve hastanın ağrısız olarak yaşam konforunu geri kazanmasını sağlamaktır. Eğer ortada bir acil durum mevcutsa acil cerrahi kaçınılmazdır. Acil durum omurilik kanalının basısı sonucu idrar yapmada zorluk veya kaçırma ve her iki bacakta güçsüzlük ve ağrının varlığıdır. Bunun dışın bütün hastalara öncelikle konsevatif-ameliyatsız tedavi ile yaklaşılmalıdır. Nükleoplasti yöntemleri ise çok az hasta gurubunda konservatif tedaviye cevap vermeyen hastalar için uygulanabilir. Her hastaya bu yöntemin uygulanması sonucu kısmen de olsa geçici bir ağrısız dönem elde edilebilir. Bunun nedeni nukleoplastinin başarısı değil işlem öncesi bel bölgesine yapılan lokal anestetik ve kortizon sonucu elde edilir.
Bel Fıtığının oluşmasında etken olan faktörler
Bel fıtıkları L4-5 ve L5-S1 seviyelerinde olur. Risk faktörlerine gelince sırasıyla;
Çocukluk çağında beyin tümörü nedeniyle radyoterapi alan ve yetişkinliğe erişebilen kimselerde (ışın tedavisine bağlı olarak disk yapısının erken dejenerasyonu buna neden olur).
Düşük eğitim seviyesi
Obezite (artmış vücut kitle indeksi)
Hareketsiz yaşam
Sigara içmek
Uykusuzluk veya uyku bozuklukları
Omurun (vertebranın) disk ile temas ettiği yüzeyin geniş olması
Lipid metabolizması bozukluğu (hiperlipidemi ve hiperkolesterolemi)
Şeker hastalığı
Yüksek tansiyon
Kadın olmak
50 yaşın üstünde olmak
Ailesel yatkınlık
Diğer eklemlerde dejeneratif değişikliklerin varlığı
Arterioskleroz (damar sertliği)
Bel travması
Disk hernisinin tedavisinde diskin içine trombositten zengin plazma enjeksiyonunun güvenli ve etkili bir girişim olasının yanında disklin dejenerasyonunu geciktirdiği ve diskin kendini yenilemesine yardımcı olduğu tespit edilmiştir.
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.