Antropometrik Ölçümler

Yazar Faysal SiliDiyetisyen • 18 Aralık 2020 • Yorumlar:

Klinikte antropometrik ölçümler, beslenme durum değerlendirmesinin önemli bileşenlerdir. Malnütrisyon (yetersiz veya aşırı beslenme); esas fizyolojik etkisini vücut bileşimin de zararlı değişiklikler oluşturarak gösterir. Antropometri teknikleri; oluşan bu morfolojik değişikliklerin şiddeti ve kompozisyonunun saptanmasını sağlar. Beslenme tedavisinin izlenmesine yardımcı olur.

Boy uzunluğu

Boy uzunluğu mümkün olan durumlarda, direkt olarak stadiyometre ile ölçülebilmektedir. Otuz yaş sonrasında ve yaşlanmaya bağlı olarak gelişen fizyolojik ve morfolojik değişiklikler nedeniyle boy uzunluğu ilerleyen bir şekilde kısalır. Ortalama kısalmanın intervertebral disk aralığındaki daralma nedeniyle 30 yaşından sonra her 10 yılda 1-1.2 cm olduğu bildirilmiştir. 60-80 yaş arası yaşlılarda ise her yıl 0.5 cm'lik azalmanın olduğu saptanmıştır. Yine artrit, osteoporoz ve Parkinson benzeri nöromusküler sistemi etkileyen kronik hastalığı, omurga deformitesi olan (kifoz, skolyoz gibi) veya yatağa bağımlı hastalarda boy uzunluğunun ölçülmesi zordur. Ayakta ölçüm alınamayan bireylerde; tam veya yarım kulaç genişliği, diz yüksekliğinin kullanıldığı denklemler ile tahmini boy uzunluğu hesaplanabilir. Kullanılan denklemlerin ülke popülasyonuna uygun, valide olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca diz boyu kullanılarak boy uzunluğu tahmini yapılabilen nomogramlar da mevcuttur.

Vücut ağırlığı

 

İdeal olarak vücut ağırlığı, kalibre edilmiş elektronik tartı ile ölçülmelidir. Tartım işlemi daima aynı tartı ile aynı tarz giyim, tercihen iç çamaşırlar ile günün aynı saatinde ve aç karnına yapılmalıdır. Ağırlık kolayca elde edilebilen ve karşılaştırma yapılacak standartları bulunan bir ölçümdür. Hareket edemeyen hastalarda vücut ağırlığı, kalibre edilmiş "yatak terazisi" ile ayağa kalkamayan hastalarda ise "sandalye terazisi" ile ölçülebilir. Yine diz boyu, üst orta kol çevresi (ÜOKÇ), baldır çevresi ve supskapular deri kıvrım kalınlığı ölçümleri kullanılarak formül ile tahmini vücut ağırlığının hesaplaması yapılabilir. Hastanın kendi bildirdiği ağırlık genellikle yanlış olduğundan, bu yolla değerlendirme yapılmamalıdır. Ödemi olan hastalarda ağırlık ölçümü gerçek vücut kütlesini göstermeyebilir. Ödem, asit vb. oluşan hastalık durumlarında dehidrasyon, diürez, masif tümör büyümesi ve organ büyümesi durumunda vücut ağırlığı artar. Hastane ortamındaki hastalarda gün ve gün vücut ağırlığı değişiklik gösterebilmektedir. Bu durum enerji dengesinden daha çok sıvı dengesindeki değişikliğin göstergesidir. Ödem varlığında, vücut ağırlığı dışında ilave antropometrik ölçümler (üst orta kol çevresi, triseps deri kıvrım kalınlığı gibi) kullanılarak vücut ağırlığındaki değişim incelenmelidir.

 

 Üst orta kol çevresi (ÜOKÇ)

 

Üst orta kol çevresi, kas kütlesinin (somatik protein depolarının) bir göstergesidir. Konjestif kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, dehidratasyon sorunu olan hastalarda en az etkilenen ölçüm olması nedeniyle beslenme durum değerlendirmesi yapılırken, üst orta kol çevresi ölçümü tercih edilebilir. Bu ölçüm ile triseps deri kıvrım kalınlığı ölçümü, kullanılarak üst orta kol kas alanının (ÜOKKA) hesaplaması yapılabilir.

Bel ve kalça çevresi, bel-kalça oranı ve bel-boy oranı

Kronik hastalık riskini saptamada ve vücut kompozisyonundaki değişiklikleri degerlendirmede çevre ölçümleri kullanışlı olabilir.  Bel çevresi, en alt kaburga kemigi ile iliak tepe arasındaki mesafenin göbek deliğinin üst tarafına gelecek şekilde en dar kIsımdan esnemez mezür kullanılarak ölçülür Kalça çevresi bireyin yan tarafından bakıldığında en fazla çıkıntı yapan kalça bölgesinden ölçülür. Yağ dağılımı bir risk göstergesi olduğu için çevre ölçümleri kullanılmadır. Toplam vücut yağına oranla karın bölgesinde (abdomen) fazla vücut yağının bulunması obezite ve metabolik sendrom ile ilişkili kronik hastalıklar için risk faktörüdür. Bel çevresinin erkeklerde 102 cm'den ve kadınlarda 88 cm'den fazla olması hastalık için bağımsız bir risk faktörüdür.

Bel-kalça oranını saptamak için bel çevresi, kalça çevresine bölünür. Bel-kalça oranının erkeklerde 0.90'dan ve kadınlarda 0.85'den büyük olması Dünya Sağlık Örgütüne (DSO) göre metabolik sendrom tanısı için kullanılan kriterlerden biri olarak tanımlanmıştır ve bu tanım tüm nedenli ve kardiyovasküler hastalık mortalitesini öngören çalışma bulguları ile de tutarlıdır.

Bel-boy oranı, bel çevresinin boy uzunluğuna bölünmesi ile tanımlanır. Bel-boy oranı adipoz dokunun dağılımı için bir ölçüdür. Genel olarak, yüksek bel-boy oranı değerleri daha yüksek metabolik sendrom ve obezite ilişkili aterosklerotik kardiyovasküler hastalık riski anlamına gelir. Istenen değer ler 50 yaş ve altı yetişkinlerde 0.5, 40 ve 50 yaş arası yetişkinlerde 0.5 ve 0.6 arası ve 50 yaş üzeri yetişkinlerde 0.6 veya altında olmasıdır.

Skinfold deri kıvrım kalınlığı

Skinfold deri kıvrım kalınlığı ölçümleri vücut yağının saptanmasında kullanılır. Vücut yağının yaklaşık olarak P'si supkutandır Ölçüm göğüs, triseps, subskapular, midaksillar, suprailiak, karın, uyluk, orta baldır bölgelerinden alınabilir. Minimum üç bölgeden ölçüm yapılması önerilmektedir. Deri kıvrım kalınlıklarından (DKK), vücut yağ yüzdesini hesaplar ken dört bölgeden alınan deri kıvrım kalınlıklarının (biseps, triseps, supskapula, suprailiak) toplamının logaritması alındıktan sonra geliştirilmiş formülde yerine konularak hesaplama yapılır.  Hastane koşullarında tek bölgeden alınan (triseps DKK) ölçümlere göre değerlendirmenin yapılabileceği standartlar da mevcuttur. Triseps DKK'nın erkeklerde 4 mm, kadınlarda 9 mm'nin altında olması, yetersiz beslenme nin göstergesi olarak düşünülmelidir. Ancak, ödem durumunda sonuçların hatalı olabileceği unutulmamalıdır. Kullanılan standart tabloların uygunluğu da önem taşımaktadır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)