Cinsel Bozukluklar

Yazar Bayram Şimşek • 19 Ekim 2017 • Yorumlar:

Dünya Sağlık Örgütü’nün Cinsel Sağlık tanımı;
“Cinsellik, fiziksel, duygusal, entelektüel ve sosyal yönlerin kişiliği, iletişimi ve aşkı zenginleştirici
etkilerinin bileşiminden oluşur. Herkesin cinsel bilgilere ulaşma ve cinsel ilişkiyi zevk için ya da üreme
amacıyla yaşama hakkı vardır. Cinsel bir varlık olarak insanın sadece bedensel değil; duygusal,
düşünsel ve toplumsal bütünlüğünü sağlayan, kişilik gelişimi, iletişim ve sevginin paylaşımını olumlu
yönde zenginleştiren ve arttıran sağlıklılık halidir”.

Cinsiyet (Seks)

Cinsiyet, bizi kadın ya da erkek yapan anatomik, fiziksel ve genetik biyolojik özelliklerle şekillenir.

Anatomik ve hormonal değişimlere göre birey kadın ya da erkek cinsiyetlerinden birine ait olur.
Cinsiyetlerin üremede rolleri farklıdır.

Ayrıca cinslerin üreme organları farklıdır ve işlevleri birbirini tamamlayıcıdır. Seks kelimesi, toplumda kimi
zaman, cinsel birleşmeyi de içeren bir cinsel faaliyet anlamında da kullanılır.

TOPLUMSAL CİNSİYET (GENDER)

Toplumsal cinsiyet, bir bireyin ya da toplumun kadını ya da erkeği tanımlama şeklidir. Toplumsal cinsiyet
rolleri kadın ve erkek için tanımlanmış o toplumda onaylanmış tutumlar, davranışlar, beklentiler ve
sorumluluklardır. Toplumsal cinsiyet kimliği ise bireylerin kadın ve erkek olmakla sahip olduğu kişisel ve
özel kimliktir.

CİNSEL YÖNELİM

Kişinin düşünce, duygu ve davranışsal olarak cinsel çekim duyduğu cinsiyete göre, aşağıda gruplandığı
gibi, tanımlanan bir özelliktir.

Karşı cinse ilgi (Heteroseksüel): Kişinin karşı cinsiyete cinsel ilgi duyması,
Aynı cinse ilgi (Homoseksüel, eşcinsel): Kişinin kendi cinsiyetine cinsel ilgi duyması,
Biseksüel olma: Kişinin her iki cinsiyetten olanlara cinsel ilgi duyması,
Travesti olma: Karşı cinsiyete özgü davranış ve giyimi sürdürmekten zevk alma,
Transseksüel olma: Cinsiyetini değiştirmesi gerektiğine, ruhsal ve bedensel olarak diğer cinsiyete sahip
olması gerektiğine inanma.

Cinsel Kimlik (Sexual Identity)

Kişinin kromozomlarının belirlediği, genital organları ve sekonder seks özelliklerini içeren biyolojik
özelliklerdir.

Cinsiyet Kimliği(Gender Identity)

Kişinin kadınlık ya da erkeklik algısıdır. Davranışın erkeklik ya da kadınlık içsel yönlerini yansıtır. Biyolojik
faktörler eksiksiz gelişimini tamamlasa bile erkeklik ya da kadınlık hissinin gelişiminde bir sorun olabilir.

Cinsel Rol ve Davranış(Gender Role)

Cinsel davranış kişinin biyolojik faktörlerinin getirdiği özelliklerden dolayı toplumun beklediği ve kabul
ettiği davranışlardır. Cinsel davranışlar, cinsel kimlikle ilişkilidir

Psikanalitik yaklaşıma göre;

Cinsel işlev bozuklukları altta yatan bastırılmış çatışmalardan kaynaklanır.
Cinsel işlev bozukluklarında bastırılmış öfke ve saldırganlık ile cinsel ihtiyaçların tatmini arasındaki
çatışmaya dikkat çekilmektedir.
Dolayısıyla çok erken boşalarak eşine hayal kırıklığına uğratan bir erkek, belki de aslında bilinçaltında
onu annesini hatırlatan kadınlara bastırılmış olan düşmanlığını ifade ediyor olabilir.
Vajinismusu olan bir kadın çocuklukta maruz kaldığı cinsel kötüye kullanımda veya eşinin zorba
tavırlarından dolayı erkeklere karşı düşmanlığını ifade ediyor olabilir.
Yetişkinlikte görülen cinsel davranış sapmaları, çocuğun Oidipal dönemde karşılaştığı sorunlarla da
yakından alakalıdır.
Kimi psikologlara göre ise, bireyselliklerine kavuşamamış ve otoriter anne imgesinden kurtulamamış
kişiler, kimliklerini sürdürememe korkusunu yenmek ve kafalarındaki imgelere karşı bir zafer kazanmak
için, bir ilaçmışçasına bu sapmalara yönelirler.
Bilişsel davranışçılar da cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde psikanalitik temaların rolünü takdir
etmeye başlamışlar ve uzlaşma sağlamışlardır.

Masters ve Johnson’un kuramsal modeli

Cinsel yetersizliklerin nedenlerini kavramlaştırırlarken şu andaki ve geçmişteki nedenleri belirlemede
performans korkusu, seyirci rolüne girme şeklinde iki gruba indirgemişlerdir.
Yetersizlik korkusu başarılı bir cinsel ilişkiyi engelleyen en önemli nedendir. Çünkü bu korku, cinsel
uyarıcıların farkına varılmasını engelleyerek kişinin kendi doğal tepkilerinden tamamen uzaklaşmasına
yol açar.
Bu bozuklukların ortaya çıkmasında geçmişteki yaşantıların belirleyici rolü olduğu düşünülmelidir.

Bunlar:

Dini katılık
Psikoseksüel travma
Eşcinsel eğilim
Yetersiz danışma
Aşırı alkol alımı
Biyolojik faktörler
Sosyo-kültürel faktörler
Alt Tipleri

Aşağıdaki alt tipleri bütün primer cinsel işlev bozuklukları için geçerlidir.

Cinsel işlev bozukluğunun nasıl başladığını göstermek için aşağıdaki alt tiplerden biri kullanılabilir:

Yaşam Boyu Tipi: Cinsel işlevselliğin başından beri cinsel işlev bozukluğu varsa.

Edinsel Tip: Cinsel işlev bozukluğu olagan bir işlevsellik döneminden sonra ortaya çıkmışsa.

Cinsel İşlev Bozukluğunun ortaya çıktığı genel çerçeveyi göstermek için aşağıdaki alt tiplerden biri
kullanılabilir:

Yaygın Tip: Cinsel İşlev Bozukluğu belirli bir takım uyarılar, durumlar ya da cinsel eşlerle sınırlı değilse.

Durumsal Tip: Cinsel İşlev Bozukluğu belirli bir takım uyarılar, durumlar ya da cinsel eşlerle sınırlı ise. Bu
işlev bozuklukları çoğu kez bir cinsel eşle cinsel etkinlik sırasında ortaya çıkarsa da kimi olgularda
mastürbasyon sırasında ortaya çıkan işlev bozukluklarını da tanımlamak uygun olabilir.

Cinsel işlev bozukluklarına eşlik eden etyolojik etkenleri göstermek için aşağıdaki alt tiplerden biri
kullanılabilir:

Psikolojik Etkenlere Bağlı: Cinsel işlev bozukluğunun başlaması, şiddetlenmesi, alevlenmesi ya da
sürmesinde psikolojik etkenlerin başlıca rol oynadığı ve Cinsel İşlev Bozukluğunun etyolojisinde genel
tıbbi durumların ve maddelerin herhangi bir rol oynamadığı yargısına varıldığında.

Bileşik Etkenlere Bağlı: 1). Cinsel İşlev Bozukluğunun başlaması, şiddetlenmesi, alevlenmesi ya da
sürmesinde psikolojik etkenlerin rolünün olduğu yargısına varıldığında ve 2). Genel tıbbi bir durum ya da
madde kullanımının da katkıda bulunduğu, ancak Cinsel İşlev Bozukluğunu açıklamaya yetmediği
yargısına da varıldığında. Genel tıbbi bir durum ya da madde kullanımı (ilaç yan etkileri de içinde olmak
üzere) Cinsel İşlev Bozukluğunu açıklamaya yeterse Genel Tıbbi Bir Duruma Bağlı Cinsel İşlev
Bozukluğunu (s. 208) ve/ya da Madde Kullanımının Yol Açtığı Cinsel İşlev Bozukluğu (s. 209) tanısı
konur.

CİNSEL DAVRANIŞ

Fiziksel yanıtlar

Cinsel yanıt gerçek bir psikofizyolojik deneyimdir. DSM IV’ de cinsel yanıt döngüsü 4 evrede
tanımlanmaktadır.

1.İstek: istek veya şehvet evresi fizyoloji içinde tanımlanan tüm evrelerden ayrıdır ve psikiyatristin
motivasyon dürtü ve kişilik hakkında temel fikrini yansıtır.

Uyarılma: Uyarılma evresi psikolojik uyarı (fantezi veya bir aşk nesnesinin varlığı) veya fizyolojik uyarı
(okşama veya öpme) veya her ikisinin kombinasyonu ile ortaya çıkar. Subjektif bir haz duygusundan
ibarettir. Uyarılma evresi erkeklerde ereksiyona getiren penil şişme ve kadınlarda vajinal ıslanma ile
karakterizedir. Her iki cinste de meme uçları erekte olmakla birlikte kadınlarda bu daha sıktır. Kadının
klitorisi sertleşir ve şişer. ilk uyarılma birkaç dakikadan birkaç saate kadar sürebilir. Devam eden uyarıyla
erkeğin testis boyu % 50 artar ve yükselir. Kadın vajinası karakteristik olarak dış 1/3 ü boyunca kasılma
gösterir. Burası orgazmik labia bölgedir. Klitoris yükselir ve klitoris kolayca ulaşılamaz hale gelir.
Kadınlarda meme boyutu %25 artar. Penis ve vajinada devam eden şişme özgül renk değişiklikleri
yapar. Bu dönemde erotik duygular başlar ve vajinal lubrikasyon olur. Ayrıca solunum derinleşir
tansiyonda ve nabız sayısında artış olur. Kadınların bir kısmında klitoral kanlanmadaki artışa bağlı
ereksiyon olabilir. Vajina genişler.

Orgazm: Orgazm evresinde cinsel gerginliğin gevşemesi ve perineal kas ve pelvik üreme organlarının
ritmik kasılmaları ile cinsel hazzın doruğa cıkmasından ibarettir. Subjektif bir ejekulasyon duygusu
kaçınılmaz olarak erkeklerde orgazmı tetikler. Semen kuvvetli bir şekilde salıverilir. Erkek orgazmı ayrıca
prostat seminal vezüküller ve vas ve üretranın 4 veya 5 kez ritmik spazmı ile beraberlik gösterir. Kadınlar
orgazm alt 1/3 vajina ve uterusta fundustan aşağı servikse doğru yayılan uzun süren güçlü 3-15 istemsiz
kasılma ile birliktedir. Kan basıncı artar ve kalp hızı dakikada 160’ a çıkar.orgazm 3-25 saniye sürer ve
bilinç bulanıklığı ile beraberdir.

Rezolüsyon: Cinsel uyarıya bağlı olan değişiklikler hızla kaybolur. Nabız, tansiyon solunum birkaç dakika
içinde normale döner. Vajinanın istirahat haline dönmesi 15 dakikayı bulmaktadır.eğer orgazm
gerçekleştiyse rezolüsyon hızlıdır. Eğer gerçekleşmediyse 2-6 saat sürebilir. İrritabilite ve rahatsızlık
hissiyle birlikte olabilir.

Cinsel İşlev Bozuklukları
DSM-IV’te cinsel işlev bozuklukları(CİB) 7 kategoride incelenmektedir:
1. Cinsel istek bozuklukları
2. Uyarılma bozuklukları
3. Orgazm bozuklukları
4. Cinsel ağrı bozuklukları
5. Genel tıbbi duruma bağlı CİB
6. Madde kullanımına bağlı gelişen CİB
7. Başka türlü sınıflandırılamayan CİB

DSM-IV’te CİB’lar, Eksen I tanısı olarak ele alınmışlardır. Hastalarda birden fazla bozukluk birarada
bulunabilir.

CİB içnde, en fazla tek başına bulunan, prematür ejekulasyondur. CİB’lar; hayat boyu, kazanılmış,
jeneralize ve durumsal olabilir. Başka bir hastalığın sonucu, madde kullanımına bağlı, ilaç yan etkisi gibi
nedenlerle olabilir. Cinsel işlevler, ilişki problemlerinden, performans anksiyetesinden çok çabuk etkilenir.
CİB’lar, bir çok hastada depresyon, anksiyete bozuklukları, şizofreni ve kişilik bozuklukları gibi diğer
pisikiyatrik bozukluklar ile birliktedir.

1.CİNSEL İSTEK BOZUKLUKLARI
302.71 Azalmış (Hipoaktif) Cinsel İstek Bozukluğu

A. Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az
olması (ya da hiç olmaması). Klinisyen, kişinin yaşı ve yaşam koşulları gibi cinsel işlevselliğini etkileyen
etkenleri göz önünde bulundurarak cinsel isteğin azaldığı ya da hiç olmadığı yargısına varır.

B. Bu bozukluk, belirgin bir sıkıntıya ya da kişilerarası ilişkilerde zorluklara neden olur.

C. Bu cinsel işlev bozukluğu, başka bir Eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (başka bir Cinsel
İşlev Bozukluğu dışnda) ve sadece bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan
bir ilaç) ya da genel bir tıbbi durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir,
Cinsel İstek Bozuklukları: DSM-IV’te cinsel istek bozuklukları iki grupta incelenmiştir. i) Hipoaktif cinsel
istek bozukluğu ve ii) Cinsel tiksinme bozukluğu.

Hipoaktif Cinsel İstek Bozukluğu: Hipoaktif cinsel istek bozukluğu, her iki cinste de görülebilen, genel
olarak cinsel fantaziler ve cinsel aktiviteye karşı isteksizlikle karakterize bir bozukluktur. Kadınlarda daha
sık görülmektedir. Erkeklerde %1-15, kadınlarda ise %1-35 oranında gözlenir. Eğer tek başına isteksizlik
varsa cinsel ilişki sırasında bir problem olmayabilir. Cinsel isteksizlik çoğunlukla başka bir cinsel işlev
bozukluğunu maskelemek için kullanılmaktadır. İstek azlığı kendini cinsel ilişki sayısında azalma ile
gösterir. Cinsel ilişki ve doyuma olan ihtiyaç bireyler arasında çok değişiklik gösterdiği için her çift için
ayrı ayrı değerlendirme yapılmalıdır.

Hipoaktif cinsel işlev bozukluğu iki gruba ayrılır:

a) Yaşamları boyunca hiçbir eşle erotik haz yaşamamış olanlar
b) Yaşamları boyunca bir dönem uyarılmaya yanıt vermiş olanlar

Bu gruptaki kadınlar cinsel uyarılmadan çok az haz alırlar ve genital vazokonjestif yanıt vermezler. Eğer
cinsel ilişki gerçekleşirse penisin mekanik uyarması hafif bir lubrikasyona neden olur. Nadiren orgazm
olabilirler. Tipik olarak bu kadınlar evlenmeden önce cinsel ön oyunlarla uyarılan kadınlardır, gerçek
cinsel ilişki başlayınca istekte azalma olmuştur.

İstek problemi olan kişilerin genel olarak egoları güçlüdür ve bilinç dışı cinsel çatışmalarından isteklerini
inhibe ederek korunmaya çalışmaktadırlar. Cinsel isteksizlik, kronik stres, depresyon veya anksiyete
sonucu da ortaya çıkabilir. Uzun süre cinsel uyaran yokluğu, cinsel istekte azalmaya yol açabilir.

Cinsel isteğin yeterli olmasını sağlayan faktörler şunlardır: Biyolojik dürtü, yeterli benlik saygısı, cinsellikle
ilgili olumlu geçmiş deneyimler, partnerle cinsellik dışı alanlarda da iyi bir ilişkinin olması. Bu faktörlerin
herhangi biri bozulursa cinsel istekte de bozulma olur.

302.79 Cinsel Tiksinti Bozukluğu

Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, bir cinsel eş ile genital cinsel ilişki kurmaktan aşırı tiksinti
duyma ve bundan tümüyle (ya da hemen tümüyle) kaçınma.B. Bu bozukluk belirgin bir sıkntıya ya da
kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur.C. Bu cinsel işlev bozukluğu, başka bir Eksen I bozukluğuyla
daha iyi açıklanamaz (başka bir Cinsel İşlev Bozukluğu dışında).

Cinsel Tiksinme Bozuklukları: Cinsel istek bozukluğunun en uç noktası olduğu düşünülebilir ancak bu
hastalarda korku ve tiksinme de vardır. Freud’a göre cinsel tiksinme bozukluğu, fallik dönemde
inhibisyon ve ödipal çatışmaların çözülmemiş olmasına bağlıdır. Tecavüz gibi cinsel travmaya maruz
kalma, acı dolu geçmiş cinsel yaşantılar etyolojide rol oynayabilir. Bireyler, cinsel ilişkiye karşı korku,
endişe ve tiksinti tanımlarlar. Bu korku ve tiksinme genital organlara, eylemin kendisine ya da
sekresyonlara karşı olabilir. Klinik olarak fobiye benzer. Birey partneriyle birlikte olmaktan kaçınır. Cinsel
ilişki olasılığı belirdiğinde yoğun anksiyete semptomları görülür.

Tedavi ilkeleri

Cinsel isteksizlik tedavisinde temel yaklaşım, kişide cinsel isteği azaltan etkenlerin bulunup ortadan
kaldırılması ve kişinin cinsel arzuları ile uyumlu bir cinsel yaşam biçiminin sağlanmasıdır. Eğer neden
herhangi bir hastalık, depresyon gibi psikiyatrik sorunlar ya da bir ilaç kullanımından kaynaklanıyorsa
nedene yönelik bir tedavi stratejisi izlenir.

Cinsel terapi

Cinsel İstek bozukluğu tedavisinde cinsel terapiye yanıt oranı diğer cinsel sorunlara göre daha
düşüktür.Güncel ve nispeten daha yüzeyde olan bir etkene karşı gelişmiş cinsel istek veya tiksinme
bozukluğunda cinsel terapi yöntemleri işe yarayabilir ve denenmelidir.Daha erken dönemlere ait, kronik,
yaşam boyu özellik gösteren ve derin dinamik nedenlerden kaynaklanan etkenler söz konusu ise
sorunun ağırlığına göre dinamik yönelimli cinsel terapi ya da uzun süreli psikanalitik terapiler tercih
edilmelidir.

Azalmış Cinsel İstek Bozukluğunda Tedavi

Tedavide nedenlere yönelik çözümler daha çok önem kazanır. Tedavide çiftin cinsel iletişimlerinin
arttırılması, cinsel isteklerini daha rahat ifade edebilmelerinin sağlanması cinsel yaşamlarındaki
kısıtlılıkların kaldırılması amaçlanır. Ancak tedavide en önemli unsur cinsel isteği engelleyen unsurların
bulunup ortadan kaldırılması ile kişinin gizli kalmış arzu ve fantezilerinin uyandırılmasıdır.

Tiksintide Tedavi

Tedavide temel ilke tiksintiye yol açan etkenlerin bulunup ortadan kaldırılması ya da çözümlenmesidir.
Bazen tiksintiye yol açan etken sevişme sırasında kişiyi çok rahatsız eden ama ifade edemediği bir
eylemdir. Ancak cinsel tiksinti bozukluğuna her zaman kolaylıkla çözümlenecek basit bir etken neden
olmaz ve etkenlerin bulunup çözümlenmesi zaman alabilir.

İşlev bozukluklarında tedavi yönelimleri

Önceleri bireysel psikoterapi ön planda iken daha sonra çiftlerde seks terapisi daha çok önem
kazanmıştır. Tedavi kısa dönemli ve davranışçı yönelimlidir. Çiftlere özel sorunlarını çözmek için özgül
egzersizler verilir.

Hipnoterapi; bu yöntem özgül olarak anksiyete meydana getiren belirti yani, belirli cinsel işlev bozukluğu
üzerine odaklanırlar.
Davranışçı terapi:davranışçılar, cinsel işlev bozukluğunun öğrenilmiş bozuk uyum davranışı olduğunu
farz ederler. Sistematik duyarsızlaştırma yöntemini kullanırlar.
Grup terapisi: bu yöntem belirli bir cinsel sorun hakkında utanan, suçlu hisseden hastaya güçlü bir
destek sistemi sağlar.
2.CİNSEL UYARILMA BOZULUKLARI

302.72 Erkekte Erektil Bozukluk
A. Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, yeterli bir ereksiyon sağlayamama ya da cinsel etkinlik
bitene dek bunu sürdürememe.

B. Bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya ya da kişilerarası ilişkilerde zorluklara neden olur.

C. Bu cinsel işlev bozukluğu, başka bir Eksen I bozukluğuyla daha iyiy açıklanamaz (başka bir Cinsel
İşlev Bozukluğu dışında ve sadece bir maddeni (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan
bir ilaç)ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

Ereksiyon(Sertleşme) Bozukluğu: Ereksiyon bozukluğuna impotans da denmektedir. Bu bozuklukta
peniste, koitus için gerekli sertliğin sağlanamaması ya da sürdürülememesi söz konusudur. Yaşam boyu
sürenlerde ya da ileri yaşlarda başlayanlarda organik nedenler araştırılmalıdır. Akut başlangıçlı edinsel
ereksiyon bozukluklarında, psikojenik faktörler ön plandadır. Genç erkeklerde erkesiyon bozukluğu oranı
%8’dir. 40 yaş üstü erkeklerde impotans korkusu çok yaygındır. Cinsel terapi için başvuran erkeklerin
%35-50’sinde ereksiyon bozukluğu vardır. Ereksiyon bozukluğundan şikayetçi olan erkeklerin %20-
50’sinde organik bir neden bulunmaktadır.
Ereksiyon Bozukluğuna Yol Açabilecek Organik Faktörler:
1. Enfeksiyonlar(kabakulak)
2. Kardiyovasküler hastalıklar (Kalp yetmezliği gibi)
3. Renal ve ürolojik hastalıklar (Kronik böbrek yetmezliği gibi)
4. Hepatik hastalıklar (Siroz gibi)
5. Pulmoner hastalıklar (Solunum yetmezliği gibi)
6. Genetik nedenler (Kleinfelter sendromu)
7. Beslenme bozuklukları
8. Endokrin bozukluklar (Diabetes mellitus,Hipofiz-adrenal-testis aksında işlev bozukluğu)
9. Nörolojik bozukluklar (Multiple skleroz,Parkinson hastalığı)
10. Farmakolojik ajanlar (Alkol ve madde kullanımı, Bazı ilaçlar(psikotrop ilaçlar, antihipertansifler,
östrojen ve androjenler)
11. İntoksikasyon (Kurşun)
12. Cerrahi girişimler
13. Diğerleri (Radyasyon terapisi)

Ereksiyon bozukluğunun süresi de çok önemlidir. Akut başlangıçlı, kısa süreli olguların bir kısmında
kendiliğinden düzelme bildirilmiştir. Daha uzun süren bozukluklarda standart cinsel terapi çok iyi sonuçlar
vermektedir.

302.72 Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu
A. Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel uyarılmanın yeterli bir ıslanma-kabarma tepkisini
sağlayamama ya da cinsel etkinlik bitene dek bunu sürdürememe.

Bu bozukluk, belirgin bir sıkıntıya ya da kişilerarası ilişkilerde zorluklara neden olur.
Bu cinsel işlev bozukluğu, başka bir Eksen I bozukluğuylada daha iyi açıklanamaz (başka bir Cinsel İşlev
Bozukluğu dışında)ve sadece bir meddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi içn kullanılan bir
ilaç)ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı deyildir.
Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu: Uyarılma, cinsel ilişki süresince zevk almaya yetecek düzeyde
değildir. Genital hiperemi çok azdır ya da hiç yoktur. Çok hafif vajinal ıslanma olur. Erkeklerin tersine
uyarılma bozukluğu olan kadınlar cinsel ilişkiye girebilirler. Ancak yeterince ıslanma olmadığı için yanma
ve ağrı olabilir. Uyarılma güçlüğü olan kadınların hemen hepsi orgazm sorunu da yaşarlar. Bazı kadınlar
ise uyarılmayla gelişen vücut değişikliklerine karşı daha az duyarlıdır.

Kadında uyarılma bozukluğuna yol açan organik faktörler ise şunlardır:
1) Endokrin değişiklikler (testesteron, östrojen, prolaktin ve tiroksin seviyelerinde değişiklik)
2) Antihistaminerjik ve antikolinerjik ilaçlar
3) Postmenapozal dönemde vajinal sekresyon miktarı azalır
UYARILMA BOZUKLUĞU TEDAVİSİ

Organik nedenlere bağlı uyarılma bozukluklarında nedene yönelik tedavi uygulanır. Örneğin menopoz
dönemindeki hormon tedavileri sorunun çözümünde çok önemli bir yer tutar. Ya da herhangi bir ilaç
kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan uyarılma bozukluğunda ilacın değiştirilmesi ya da dozunun
azaltılması sorunu kolayca çözebilir.
Uyarılma bozukluğunda tedavinin esası kadının daha aktifleştirilmesi ile cinsel arzularını keşfedip kendini
daha serbest bırakmasının sağlanması oluşturur.
Cinsel iletişimi artırıcı teknikler yanında istek bozukluğunda bahsettiğimiz fantezi kurma, öykü yazma,
cinsel materyal paylaşılması gibi tekniklerden yararlanılır.

İKTİDARSIZLIKTA TEDAVİ SEÇENEKLERİ
A. İlaç Tedavileri:

Yohimbin- Hindistan ve Afrika’da yetişen bir ağacın gövdesinden elde edilen doğal bir ilaçtır. Uygun
hasta seçimi ile %25-40 başarı elde edilebilir. Genellikle kullanımla ilgili bilinen ciddi yan etkileri yoktur.

Viagra- Sertleşmenin oluşumunda etkili olan vücuttaki maddelerin yıkımına engel olarak ereksiyonun
kalitesini ve süresini uzatarak impotansta etkin olan bir ilaçtır. Bu ilacın etkili olabilmesi için kişinin az da
olsa kendi ereksiyonlarının olması gerekmektedir. Uygun seçilen kişilerde başarı oranı % 75’lere kadar

çıkmaktadır.

Hormon Tedavileri
Erkeklik hormonunun ( testosteron) cinsel gücü arttırdığı ve ileri yaştaki erkeklerde impotansın hormın
eksikliği sonucu ortaya çıktığı görüşleri yanlıştır. Hormon tedavisi sadece erkeklik hormonunun
bulunmadığı veya çok nadir olarak da prolaktinemi adı verilen durumda etkilidir. başarı şansı düşüktür.

Vakum Cihazı
Mekanik bir pompa sistemidir. Etki mekanizması dışarıdan uygulanan vakum cihazı sayesinde penise
kan akımını arttırmak ve daha sonra penis köküne konulan bir lastik yardımı ile bu kanın burada
kalmasını sağlamaktır. Başarı oranı %40- 50’dir.

Enjeksiyon Tedavisi ( İğne tedavisi)
Direk olarak penis içerisine normal sertleşme sırasında vücutta salınan maddelerin benzeri maddelerin
verilerek sertleşmenin sağlanması yöntemidir. Başarı şansı yüksek olan bu yöntemde kişi ilişkiye
girmeden yaklaşık 10-15 dakika önce enjeksiyonu yapar ve ilacın etkisi ortalama olarak yarım saat sürer.
%70-80 oranında başarılıdır.

MUSE ( idrar borusu içerisine tıpa tedavisi)
Enjeksiyon tedavisinde kullanılan maddelerin benzerleri kamışın ucundan idrar borusunun içerisine
verilir. Buradan emilen bu maddeler kamışa geçerek etki ederler.

Başarı şansı hastalara göre değişmektedir. En sık görülen yan etkisi yanma hissi ve daha sonrasında
idrarda hafif kanamadır.

Penil protez ( Mutluluk Çubuğu)
En etkili tedavi kabul edilmektedir. Esas olarak peniste sertleşmeyi sağlayan boruların içerisine
ameliyatla sertleşmeyi gerçekleştirecek protezlerin ( mutluluk çubuklarının) yerleştirilmesi işlemidir.
Başarı oranı %95-99’dur.

3.ORGAZMİK BOZUKLUKLAR

Diğer bozukluklar da olduğu gibi orgazmik bozukluklar da kadın ve erkeklerde olmak üzere iki grupta
incelenir.

302.73 Kadında Orgazm Bozukluğu
A. Olağan bir cinsel uyarılma evresinde sonra orgazmın sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde
gecikmesi ya da hiç olmaması. Kadınlar, orgazmı tetikleyen uyarının türü ya da yoğunluğu açısından
büyük bir değişkenlik gösterirler. Kadında orgazm bozukluğu tanısı, kadının yaşı, cinsel deneyimi ve
aldığı cinsel uyaranların yeterliliği açısından baktığında klinisyenin kadının orgazm olma yetisinin
beklenenden daha az olduğu yargısına varması temeline dayanmalıdır.

B. Bu bozukluk, belirgin bir sıkıntıya ya da kişilerarası ilişkilerde zorluklara neden olur.

C. Bu orgazm bozukluğu, başka bir Eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (başka bir Cinsel İşlev
Bozukluğu dışında) ve sadece bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir
ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

Edinilmiş orgazm bozukluğu, organik ya da psikolojik kökenli olabilir. Psikolojik faktörler çok çeşitlidir.
Partner tarafından reddedilme korkusu, vajinaya zarar gelebileceği korkusu, hostilite duyguları, suçluluk
duyguları bunlardan birkaçıdır.

302.74 Erkekte Orgazm Bozukluğu
A. Klinisyenin, kişinin yaşını göz önünde bulundurduğunda, yoğunluğunun ve süresinin yeterli olduğunu
düşündüğü cinsel etkinlik sırasında, olağan bir cinsel uyarılma evresi sonrası, sürekli olarak ya da
yineleyici bir biçimde, orgazmın gecikmesi ya da olmaması.

B. Bu bozukluk, belirgin bir sıkntıya ya da kişilerarası ilişkilerde zorluklara neden olur.

C. Bu orgazm bozukluğu, başka bir Eksen I Bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (başka bir Cinsel İşlev
Bozukluğu dışında) ve sadace bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir
ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
2.Erkek Orgazm Bozukluğu

Erkekte orgazm bozukluğunun en sık rastlanılan şeklinde cinsel birleşmede ejekulasyonun gecikmesi ya
da olmamasına karşın masturbasyonla orgazmın oluşabilmesidir. Kliniklere başvuran erkeklerin %2-3
oranında orgazm bozukluğu saptanır. Yaşam boyu sürmüş olan bozukluklarda altta yatan psikopatoloji
daha ciddidir. Bu bireylerde cinsellikle ilgili hatalı kognisyonlar, suçluluk düşünceleri, kontrolü
yitirebileceği gibi düşünceler vardır. Edinsel orgazm bozukluklarında ise genellikle kişilerarası çatışmalar,
başaramama korkusu gibi sorunlar bulunmaktadır.

302.75 Prematür Ejakülasyon
A. Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, çok az bir cinsel uyarılma ile kişinin istemesinden önce,
vajinaya girme öncesi, girer girmez ya da hemen sonra ejakülasyonun olması. Kılinisyen, yaş, cinsel eş
ya da durumun yeni olması ve son zamanlardaki cinsel etkinliğin sıklığı gibi uyarılma evresinin süresini
etkileyen etkenleri göz önünde bulndurmalıdır.

B. Bu bozukluk, belirgin bir sıkıntıya ya da kişilerarası ilişkilerde zorluklara neden olur.

C. Prematür ejakülasyon sadece bir maddenin (örn. opiyatların bırakılması) doğrudan etkilerine bağlı
deyildir.
3.Erken Boşalma: Erken boşalmada birey istediğinden daha kısa sürede orgazm olmaktadır. Erken
boşalma için bir zaman sınırı vermek çok zordur. Genellikle birey, cinsel ilişki sırasında vajinaya girişten
hemen sonra ya da minimum uyarılmadan sonra ejekulasyon oluyorsa tanı konulmaktadır. Klinisyen tanı
koyarken uyarılma döneminin süresini, kişinin yaşını ve cinsel ilişki sıklığını göz önünde tutmalıdır.
Erken boşalma, eğitim düzeyi yüksek genç erkeklerde daha sık görülmektedir. Erkeklerin %30’unda

erken boşalma problemi vardır. Erken boşalma, anksiyeteye ya da vajina ile ilgili bilinç dışı korkularla ilgili
olabilir. İlk cinsel deneyimlerini fahişelerle kısa ve çabuk şekilde yaşayan erkeklerde bu durum daha sık
görülmektedir. Cinsel ilişkinin rahat olmayan bir yerde gerçekleşmesi(ebeveyn evinde, kalabalık evlerde
v.b) erken boşalmaya neden olabilir

ERKEN BOŞALMA TEDAVİSİ

Erken boşalmada cinsel terapinin esasını kişinin boşalma refleksini kontrol edebilmeyi öğrenmesi
oluşturur.
Erken boşalmayı geciktirmek amacıyla kullanılan spreyler ve kremler peniste anesteziye yol açarak,
duyarlılığı ve alınan zevki azalttığı için boşalmayı geciktirirler. Sonuçta boşalma süresi uzamış olabilir
ancak alınan haz azalmış olur.
Erken boşalma tedavisinde kullanılan antidepresanlar cinsel isteği ve uyarılmayı azalttıkları için boşalma
süresini uzatırlar.Ancak kişide isteksizlik ve cinsellikten alınan hazda azalmaya yol açarlar. Üstelik kişi
ilacı bıraktığı zaman problem yeniden ortaya çıkar. Gene de terapi olanakları olmayan ya da çok nadiren
terapiden yararlanmayan hastalarda bir son seçenek olarak kullanılabilir.

Cinsel terapide hastanın cinsel hazza odaklanması ve aldığı zevki bastırmaması amaçlanır. Cinsel
terapiyle kazanılan şey, boşalmayı kişinin denetimi altına almasıdır.Çünkü her erkek uygun yöntem ve
tekniklerin kullanılmasıyla boşalma kontrolünü öğrenebilir.

Erken boşalmanın tedavisi 6-10 seansla ortalama 3 ayda tamamlanır. Ancak bazı vakalarda tedavi daha
kısa sürebilir. Tedavinin esasını boşalma refleksi üzerinde denetim kazandırma egzersizleri oluşturur.
Ayrıca kişinin erken boşalmasına neden olan özel bir etken varsa bunun çözümlenmesi sağlanır.

4.CİNSEL AĞRI BOZUKLUKLARI

302.76 Disparoni (Genel Tıbbi Bir Duruma Bolmayan)

A. Erkekte ya da kadında cinsel ilişkiye, yineleyici bir biçimde ya da sürekli olarak eşlik eden genital
ağrının olması.

B. Bu bozukluk, belirgin bir sıkntıya ya da kişilerarası ilişkilerde zorluklara neden olur.

C. Bu bozukluğa, sadece Vajnismus ya da ıslanmanın olmaması neden olmaktadır, bu bozukluk başka
bir Eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (başka bir Cinsel İşlev Bozukluğu dışında) ve sadece bir
maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun
doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

Disparoni: Disparoni, erkek ve ya kadında cinsel ilişki sırasında ağrı duyulmasıdır. Ağrıyı açıklayabilecek
tıbbi bir neden saptanırsa bu tanı konulmamalıdır. Kadınlarda bu bozukluk genellikle vajinismusla ilgilidir.
Disparoninin insidansı tam bilinmemekle birlikte genital cerrahi girişimlerden sonra %30 oranında
disparoni gelişmektedir. Disparoni şikayeti ile gelen kadınların %40’ında pelvik patoloji saptanmaktadır.
Psikolojik disparonide, ilişkide çatışma önem kazanmaktadır.

306.51 Vajinismus (Genel Tıbbi Bir Duruma Bağlı Olmayan)
A. Vajinanın dış üçte birindeki kaslarda koitusu engelleyecek bir biçimde, yineleyici bir biçimde ya da
sürekli olarak istem dışı spazmın olması.

B. Bu bozukluk, bealirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur.

C. Bu bozukluk, başka bir eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (örn. somatizasyon bozukluğu) ve
sadece genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

2.Vajinismus: Vajinismus, istemsiz ve kalıcı olarak, vajinanın, penisin girişini engelleyecek tarzda 1/3 dış
kısmının kasılmasıdır. Vajinismus koitusa izin verebilecek ölçüde ise tanı konulmamalıdır. Vajinismusu
olan kadın cinsel ilişkiyi ister ancak bilinç dışı olarak penisin girişini engeller. Travma, tecavüz ya da
cerrahi girişimler vajinismusa neden olabilir.
Bireyde cinsel ilişki ile ilgili kaygı artıkça kaçınma davranışı da artmakta ve vajinismusun devamına
neden olmaktadır.
Batı toplumlarında nadir olmakla birlikte, ülkemizde kliniğe başvuran kadınların yarısında vajinismus
saptanmaktadır. Vajinismus koşullu bir yanıttır. Genellikle vajinal giriş konusundaki korku dolu
fantazilerden kaynaklanabilir.
Vajinismusu ortaya çıkaran faktörler şöyle sıralanabilir:
· Erken çocukluk döneminde erkeklerin özellikle babanın tehditkar, agresif oluşu
· Annenin çekimser , pasif oluşu
· Cinsel ilişkinin kötü birşey olduğu, görev olarak katlanılması gerektiği gibi inançlar
· İlk cinsel ilişkinin çok acı verici olduğu şeklinde kulaktan dolma bilgiler
Vajinismus tedavisinde ana amaç koşullanmanın kalkmasıdır. Psikoterapi yanında, cinsel terapi de
yapılmalıdır. Çünkü sadece soruna yönelik içgörü kazanma, davranışı düzeltmemektedir. Vajinismus
düzeldikten sonra, bireyin her zaman cinsel ilişkisinin tamamen yolunda gideceği garanti değildir. Kişide
daha sonra ortaya çıkabilecek sorunlara karşı da tetikte olmak gerekmektedir.

Disparonide tedavi

Tedavi, nedene yönelik olarak yapılır. Öncelikle bu duruma neden olabilecek fiziksel bir hastalık varsa o

tedavi edilmelidir. Eğer neden psikolojik ise psikiyatrik destek ve tedaviler ile çözüme gidilir. Disparoni
tedavisi vajinismus tedavisine benzer ve seks terapisi ile başarı oranı oldukça yüksektir.
Cinsel isteği olumuz etkileyebilecek diğer psikiyatrik rahatsızlıklar şunlardır:
yaygın anksiyete bozukluğu,
özellikle cinsellikle ilgili olmak üzere obsesif-kompülsif bozukluk,
travma sonrası stres bozukluğu,
panik bozukluk,
özellikle anksiyetenin yoğun olduğu dönemlerde şizofreni gibi psikotik bozukluklar.
VAJİNİSMUS TEDAVİSİ

Orgazm sorunlarında tedavinin başlıca iki basamağı vardır. Önce kadının yalnız başına sonra da eşiyle
birlikte orgazm olması planlanır. Tedavide önce çiftin sevgi ve yakınlık konusunda iletişim ve
deneyimlerini arttıracak ödevler verilir. Çiftin sevgi ve yakınlık konusunda ilerlemelerinin ardından cinsel
iletişimlerini ve cinsel davranış çeşitlerini zenginleştirecek ödevler verilir. Ardından, önce kadının kendi
başına daha sonra da eşinin yanında ve uyarısıyla cinsel birleşme olmaksızın orgazma ulaşması
sağlanır.

Cinsel birleşme olmaksızın orgazm olunduktan sonra cinsel birleşmeyle orgazm olma aşamasına geçilir.
Bu aşamada başlangıçta cinsel birleşme ile mastürbasyon aynı anda yapılarak orgazm sağlanır. Cinsel
birleşme sırasında klitorisin kadın veya eşi tarafından uyarılması giderek azaltılarak klitorisin elle
uyarılması olmaksızın orgazm sağlanır.

5.Genel tıbbi duruma bağlı cinsel işlev bozukluğu

5.a Kadın ve erkekte ...e bağlı azalmış istek bozukluğu

5.b Erkekte genel tıbbi duruma bağlı erektil bozukluk

5.c Kadın ve erkekte ...e bağlı disparoni

5.d Kadında ve erkekte...e bağlı başka bir cinsel işlev bozukluğu

5.a Kadın ve erkekte cinsel istek bozukluğuna yol açan genel tıbbi durumlar:

Cinsel istek ağır hastalıklar ya da ciddi cerrahi girişimlerden sonra azalabilir. Özellikle vücut imajının

etkilendiği ameliyatlardan sonra daha çok etkilenmektedir. Kişinin enerjisini azaltan ağır hastalıklar ya da
adaptasyon gereken kronik hastalıklardan sonra cinsel ilgi ve istek azalır.

Cinsel istek bozukluğuna yol açan genel tıbbi durumlar

Diabetes mellitus
Hipogonadotropik hipogonadizm
Hiperprolaktinemi
Cushing ve Addison hastalığı
Üremi, kronik böbrek yetmezliği
Epilepsi
Parkinson hastalığı
Multipl skleroz
Medülla spinalis yaralanması (erkeklerde)
Lösemi ve Hodgin lenfoma kemoterapisi
Mastektomi (kadında)
Perineal prostatektomi
Osteomiler
Histerektomi

b Erkekte genel tıbbi duruma bağlı erektil bozukluk:
Hematolojik hastalıklar
Maligniteler
Beslenme bozuklukları
Obesite
AIDS
Nörolojik hastalıklar
Serebrovasküler hastalık, Epilepsi, Alzheimer hastalığı
Parkinson hastalığı, Multipl Skleroz, MSS Enfeksiyonları
Periferik nöropatiler
Ürogenital sistem hastalıkları
Kronik böbrek yetmezliği, Diyaliz, Böbrek transplantasyonu, Priapizm, Hidrosel, varikosel, Enfeksiyonlar

İyatrojenik durumlar
Travma, Cerrahi girişimler

5.c İlaca Bağlı Cinsel İşlev Bozuklukları

Bazı ilaçlar libido üzerine etki yaparken bazıları ise ereksiyon, ejekulasyon ya da orgazm gibi fizyolojik
yanıtları etkilerler.

Hormonal, monoaminerjik, adrenerjik ve kolinerjik düzenekleri olan ilaçlar sıklıkla cinsel istek ve
uyarılmada azalmaya ve ejekülasyon bozukluklarına yol açarlar. Dopamin, cinsel davranışlar üzerine
uyarıcı etki yaparken, serotonin önleyici etki yapar.

Çeşitli araştırmalar, antidepresan ilaçların cinsel işlev bozukluklarına yol açtığını göstermektedir. Eğer
hastada, antidepresan kullanımına bağlı cinsel işlev bozukluğu gelişmişse, ilaç etkinliği etkilenmeyecek
şekilde doz azaltılabilir. Diğer bir yöntem de, daha nadir cinsel işlev bozukluğu yaptığı gösterilmiş başka
sınıf antidepresanlara geçmektir.

Cinsel işlev bozuklukları, çoğunlukla ilaç kesildikten kısa bir süre sonra düzelmektedir. Tolerans gelişimi
nadirdir.

Madde kullanımının yol açtığı cinsel işlev bozukluğu
Madde kullanımının ya da kullanılan maddenin kesilmesiyle ortaya çıkan cinsel işlev bozukluklarıdır.
Küçük dozlarda bazı maddeler cinsel performansı başta artırabilir fakat sürekli kullanımı, ereksiyon,
orgazm ve ejakülasyon kapasitesini düşürür.

1-) Alkol sinirler için en büyük tehlikedir, çünkü alkol sinir hücrelerini öldürür. Bu nedenle sinirler sinyalleri
düzenli olarak gönderemez ve ortaya ereksiyon bozuklukları (iktidarsızlık) çıkar.

2-) Alkol vücudun hormon dengelerini bozar ve testosteronun (erkeklik hormonu) seviyesini düşürür ve
erkeklerde zamanla kadınsı oluşumlar görülür, yani göğüsleri büyür ve kadınlık hormonu östrojen oranı
çoğalır ve de cinsel arzuları yok olur.

3-) Alkol kişide psikolojik rahatsızlıklara sebep olur ve kişide depresyon ortaya çıkar.

Başka Türlü Adlandırılamayan Cinsel Bozukluk

Erkeksilik ya da kadınsılıkla ilgili kendi koyduğu ölçülere göre cinsel başarının ya da diğer özelliklerinin
belirgin olarak yetersiz olduğu duygusunu taşıma

Kişinin, sadece kullanılacak şeylermiş gibi düşündüğü, birbiri peşi sıra gelen sevgililerini kapsayan
yineleyici cinsel ilişki biçimi hakkında sıkıntı duyması

Cinsel yönelimi hakkında sürekli ve belirgin bir sıkıntı duyma

PARAFİLİLER

Parafililer genellikle tekrarlanan ve kişiye üzüntü veren özel fanteziler, yoğun cinsel dürtüler ve
uygulamalar ile karakterize cinsel bozukluklardır.

Parafililerin Sıklığı

Parafililerin sıklığı ile ilgili çok az güvenilir bilgi vardır. Genel toplumdaki sıklığının, vaka örneklerine
dayalı tahminlerden daha fazla olduğu kabul edilir.

Parafililer, daha büyük oranda erkeklerde görülmektedir. Fetişizm, büyük oranda her zaman erkeklerde
görülür. Tüm parafililerin % 50’den fazlası 18 yaşından önce başlar. Parafilik davranışın oluşumunun en
sık görüldüğü yaş dilimi 15-25 yaş arasıdır.

Parafililerin Nedenleri

Parafililerin nedenleri henüz aydınlatılamamıştır.

Normal kabul edilen cinsel arzular ancak çocukluğun ileri dönemlerinde kurulur. Başlangıçta tüm insanlar
çocukluklarının erken dönemlerinde parafili olarak kabul edilecek arzulara sahiptir. 5-6 yaşlarında bu
arzular normal kabul edilen cinsel arzuların egemenliği altına girer ve etkileri zayıflar.

PARARAFİLİLER

Egzibisyonizm (Teşhircilik, Göstermecilik)
Fetişizm
Frotörizm (Sürtünmecilik)

Pedofili
Cinsel Mazoşizm
Cinsel Sadizm
Transvestik Fetişizm
Voyörizm (Gözetlemecilik)
Başka Türlü Adlandırılamayan Parafili

Egzibisyonizm (Teşhircilik, Göstermecilik)

En az 6 aylık bir süre boyunca, kişinin genital organlarını, bunu beklemeyen bir yabancıya göstermesi ile
ilgili yoğun, cinsel yönden uyarıcı fantezilerinin, cinsel dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici bir
biçimde ortaya çıkması.
Bu fanteziler, cinsel dürtüler ya da davranışlar, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal,
mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
Kişi cinsel organlarını, başkalarına göstermekten ya da böyle hayaller kurmaktan büyük bir haz alır. Bu
davranışı genellikle beklenmedik bir yerde, zamanda ve bunu beklemeyen bir kişiye gösterir. Bir çoğu bu
eylemden sonra mastürbasyon yaparak orgazm olur.

Fetişizm

En az 6 aylık bir süre boyunca, kişinin canlı olmayan nesneleri kullanmakla ilgili (örn. kadın iç
çamaşırları) yoğun, cinsel yönden uyarıcı fantezilerinin, cinsel dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici
bir biçimde ortaya çıkması.
Bu fanteziler, cinsel dürtüler ya da davranışlar, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal,
mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
Bu fetiş nesneleri aykırı-giyimde kullanılan kadın giysileri (transvestik fetişizmde olduğu gibi) ya da taktil
genital uyarı sağlamak amacıyla tasarlanmış araçlarla (örn. bir vibratör) sınırlı değildir.
Bu kişilerde cinsel ilgi cansız nesnelere yöneliktir. Uyarıcı olarak kullanılan nesneler genellikle karşı
cinsten birine ait eşyalardır.Bu amaçla en sık iç çamaşırları ve ayakkabılar kullanılır.

Frotörizm (Sürtünmecilik)

En az 6 aylık bir süre boyunca, kişinin rızası olmayan bir kişiye dokunması ve sürtünmesi ile ilgili yoğun,
cinsel yönden uyarıcı fantezilerinin, cinsel dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici bir biçimde ortaya
çıkması.

Bu fanteziler, cinsel dürtüler ya da davranışlar klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, meslek
alanlarında ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
Bu kişiler daha çok toplu taşıma araçları gibi insanların kalabalık olduğu yerlerde başkalarına dokunarak
ya da sürtünerek cinsel haz alırlar.

Pedofili

En az 6 aylık bir süre boyunca, kişinin ergenlik dönemine girmemiş bir çocukla ya da çocuklarla
(genellikle 13 yaşlarında ya da altında olanlarla) cinsel etkinlikte bulunmak ile ilgili yoğun, cinsel yönden
uyarıcı fantezilerinin, cinsel dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici bir biçimde ortaya çıkması.
Bu fanteziler, cinsel dürtüler ya da davranışlar klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki
alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
Bu kişi en az 16 yaşındadır ve A Tanı Ölçütündeki çocuk ya da çocuklardan en az 5 yaş daha büyüktür.

Not: 12-13 yaşlarında biri ile cinsel ilişki sürdüren geç ergenlik dönemindeki bir kişiyi buraya katmayınız.

Erişkin birinin sürekli ya da tekrarlayıcı bir biçimde çocuklarla cinsel ilişkiye girmesi ya da böyle fanteziler
kurarak uyarılmasıdır. Daha çok karşı cinsten bir çocukla ilişki görülse de aynı cinsten çocukları da
kullananlar vardır. Çocukları ilişkiye daha çok kandırarak veya tehdit ya da şantajlarla ikna ederler ancak
bazen şiddet uygulama davranışı da gösterirler.

Cinsel Mazoşizm

En az 6 aylık bir süre boyunca, kişinin hakaret edilme, dövülme, bağlanma ya da başka bir biçimde
ıstırap çekme eylemi (taklidi değil gerçeği) ile ilgili yoğun, cinsel yönden uyarıcı fantezilerinin, cinsel
dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici bir biçimde ortaya çıkması.
Bu fanteziler, cinsel dürtüler ya da davranışlar klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki
alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
Bu kişilerin cinsel olarak uyarılmalar ve orgazm olabilmeleri için manevi olarak aşağılanmaya ya da
fiziksel acı duymaya gereksinimleri vardır.

Cinsel Sadizm

En az 6 aylık bir süre boyunca, kişinin, başka birinin psikolojik ya da fiziksel olarak ıstırap çekmesi
(hakaret etme de içinde olmak üzere) eylemi (taklidi değil gerçeği) ile ilgili yoğun, cinsel yönden uyarıcı
fantezilerinin, cinsel dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici bir biçimde ortaya çıkması.

Bu fanteziler, cinsel dürtüler ya da davranışlar klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki
alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
Sürekli ya da yineleyici bir biçimde başka birini manevi olarak aşağılayarak ya da fiziksel acı vererek ya
da böyle hayaller kurmak suretiyle cinsel olarak uyarılma durumudur.

Transvestik Fetişizm

En az 6 aylık bir süre boyunca, heteroseksüel bir erkekte, aykırı giyim ile ilgili yoğun, cinsel yönden
uyarıcı fantezilerin, cinsel dürtülerin ya da davranışların yineleyici bir biçimde ortaya çıkması.
Bu fanteziler, cinsel dürtüler ya da davranışlar klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki
alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
Heteroseksüel bir erkeğin kadın kıyafetleri giyerek uyarılmasıdır. Halk arasında ve medyada sıklıkla
cinsel kimlik bozukluğu ile karıştırılır. Transvestik fetişizm vakaları, heteroseksüel bir yaşam sürerler ve
kadın kıyafetleri giyip erkeklerle ilişkiye girmezler. Sıklıkla bu eylemlerini gizli olarak gerçekleştirirler ve
kadın olduklarını iddia etmedikleri gibi kadın olarak da kabul edilmek istemezler.

Voyörizm (Gözetlemecilik)

En az 6 aylık bir süre boyunca, kişinin bunu beklemeyen bir kişiyi çıplakken, soyunurken ya da cinsel
etkinlikte bulunurken gözetleme eylemi ile ilgili yoğun, cinsel yönden uyarıcı fantezilerinin, cinsel
dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici bir biçimde ortaya çıkması.
Bu fanteziler, cinsel dürtüler ya da davranışlar klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki
alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
Sürekli ya da yineleyici bir biçimde çıplak ya da cinsel etkinlikte bulunan insanları gizlice seyrederek ya
da böyle hayaller kurarak uyarılma durumudur.

Başka Türlü Adlandırılamayan Parafili

Bu katagori, herhangi özgül katagorilerden birinin tanı ölçütlerini karşılamayan Parafilileri kodlamak
içindir. Sadece bunlarla sınırlı kalmamak üzere örnekleri arasında telefon skatolojisi (açık saçık telefon
konuşmaları), nekrofili (cesetler), parsiyalizm (sadece vücudun belirli bir bölümü üzerinde odaklaşma),
zoofili (hayvanlar), koprofili (feçes), klizmafili (enema) ve ürofili (idrar) sayılabilir.

Yukarıda anlatılan parafililere tam olarak uymayan ancak sürekli ya da yineleyici bir biçimde parafilik
sayılacak eylemler ya da fantazilerle uyarılma durumudur. Örnek olarak telefonla açık saçık konuşmalar,
cesetlerle cinsel ilişki kurma, bedenin sadece belli bölümlerine odaklanan cinsel etkinlikler, hayvanlarla
cinsel ilişki kurma vb. verilebilir.

Tedavi

Tedavinin başarısı, genel olarak kişilik gelişimi ve olgunluk düzeyi ile paralellik gösterir. Kişilik gelişimi
daha ileri düzeylerde olan ve ciddi bir kişilik patolojisi olmayan hastalarda tedavi daha kolay ve başarılı
iken ağır kişilik bozuklukları gösteren kişilerde tedavi çok daha uzun sürer ve başarı oranı da çok yüksek
değildir.
Psikoterapi ile sonuç alınamayan ya da psikoterapi olanakları olmayan hastalarda ilaç tedavisi de
kullanılabilir.
Parafili tedavisinde yararlı olabilecek ilaçlar şunlardır :

Serotonin sistemi üzerinden etki eden depresyon ilaçları: Dürtüsel davranışları ve cinsel arzuyu azaltırlar.
Antipsikotikler: Dürtü gücünü azaltırlar ve dürtü denetimini kolaylaştırırlar.
Hormon tedaviler: Cinsel arzuyu azaltırlar.

Cinsel Kimlik Bozuklukları

Tanım:

Kişinin anatomik ve biyolojik cinsiyetini reddederek karşı cinsin primer ve sekonder cinsiyet özelliklerine
sahip olmak istemesidir. Karşı cinsel kuvvetli bir özdeşim kurmanın yanı sıra anatomik cinsiyetinden
rahatsızlık duyma ve anatomik cinsiyetine ait rolde uygunsuzluk hissetme söz konusudur.

Genellikle çocuklukta başlar. Geç başlangıç gösteren olguların da geçmişlerinde cinsel kimlikle ilgili farklı
yaşantılarının olduğu ifade edilmektedir.

Sıklık

Yetişkin erkeklerde 1/30.000, yetişkin kadınlarda ise 1/100.000 olarak görülür. Erkeklerde kadınlardan 3
kat daha fazla rastlanır. Ülkemizde cinsel kimlik bozuklukları ile ilgili bir birimi bulunan İstanbul Tıp
Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’na başvuran cinsel kimlik bozukluğu olanlar arasında kadınlar
erkeklerden 10 kat fazladır.

Nedenler

Cinsel kimlik bozukluğunun (Transseksüalite) herhangi bir hormonal dengesizlikle ya da biyolojik patoloji
ile ilgisi ortaya konamamıştır.

Cinsel Kimlik Bozukluğu Tanı Kriterleri

Karşı cinsiyetle güçlü ve sürekli bir özdeşim kurma
Cinsiyetine ilişkin sürekli bir rahatsızlık duyma ya da cinsiyetinin gerektirdiği cinsel rol için uygun olmadığı
duyumunun olması.
Bu bozukluk fiziksel bir interseks durumu ile birlikte gitmemektedir.
Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli diğer
işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.

Karşı cinsiyetle güçlü ve sürekli bir özdeşim kurma
Çocuklarda bu bozukluk aşağıdakilerden dördü (ya da daha fazlası) ile kendini gösterir.

(1) diğer cinsiyette olma isteğini ya da ısrarını yineleyici bir biçimde dile getirme

(2) erkek çocukların aykırı giyimi yeğlemesi ya da kadınsı giyim kuşamı taklit etmesi; kız çocuklarının
sadece kalıplaşmış alışılagelen erkeksi giysiler giyme konusunda ısrar etmesi

(3) İmgesel oyunlarda güçlü bir biçimde ve sürekli olarak karşı cinsin rollerini oynamayı yeğleme ya da
sürekli olarak diğer cinsiyette olma fantezileri taşıma

(4) Karşı cinsin alışılagelmiş oyunlarına ve eğlencelerine katılma konusunda yoğun bir istek duyma

(5) Özellikle karşı cinsten oyun arkadaşları seçme.

Ergenlerde ve erişkinlerde bu bozukluk diğer cinsiyette olma isteğini dile getirme, sıklıkla kendini diğer
cinsiyetteymiş gibi gösterme, diğer cinsiyetteymiş gibi yaşamayı ya da davranılmayı isteme ya da diğer
cinsiyete özgü duygularının ve tepkilerinin olduğuna ilişkin bir inanç taşıma gibi semptomlarla kendini
gösterir.

Cinsiyetine ilişkin sürekli bir rahatsızlık duyma ya da cinsiyetinin gerektirdiği cinsel rol için uygun olmadığı
duyumunun olması.
Çocuklarda bu bozukluk aşağıdakilerden herhangi biri ile kendini gösterir:

Erkek çocuklarında, penis ya da testislerinin iğrenç olduğunu,
İleride yok olacaklarını ya da bir penis sahibi olmamanın daha iyi olacağını öne sürme,

Kuralsız kaba saba oyunlardan tiksinme ya da erkeklere özgü oyuncakları, oyunları ve etkinlikleri
reddetme;
Kız çocuklarında oturarak idrar yapmayı reddetme,
Penisinin olduğunu ya da ileride bir penisinin olacağını ileri sürme,
Göğüslerinin büyümesini ya da mensturasyon görmeyi istememe üzerinde durma ya da olağan kadınsı
giysilere karşı ileri derecede tiksinti duyma.
Ergenlerde ve erişkinlerde bu bozukluk primer ve sekonder cinsiyet özelliklerinden kurtulma üzerine kafa
yorma (örn. diğer cinsiyeti taklit etmek için cinsiyet özelliklerini fiziksel olarak değiştirmek üzere hormon,
cerrahi ya da başka tür bir girişim uygulanmasını isteme) ya da yanlış cinsiyette doğduğuna ilişkin bir
inanç taşıma gibi semptomlarla kendini gösterir.

Başka Türlü Adlandırılamayan Cinsel Kimlik Bozukluğu

İnterseks durumları (örn. antrojen duyarsızlık sendromu ya da konjenital adrenal hiperplazi) ve eşlik eden
cinsel disfori)
Gelip geçici, stresle ilişkili aykırı giyim davranışı
Diğer cinsiyetin cinsiyet özelliklerini kazanma isteğini taşımaksızın sürekli olarak kastrasyon ya da
penektomi üzerine kafa yorma

Bozukluğun Bireye Etkisi

Çoğunlukla yaşanan toplumsal izolasyon ve dışlanma bu kişilerin özsaygısında azalmaya yol
açmaktadır.

Madde kullanımı ile ilgili sorunlar, anksiyete ve depresyon, özellikle ergenlerde belirgin olarak intihar
girişimleri sıklıkla görülmektedir.

Tedavi

Tedavi kişinin cinsel kimliği ile uyumunu sağlaması, sosyal ve mesleki işlevselliğini artırabilmesi ve
bağımsızlığını kazanmasına yönelik bireysel veya grup psikoterapisi biçimindedir.

Terapide kişinin biyolojik cinsiyetine dönmesi amaçlanmaz çünkü bu hastanın istemediği bir şeydir ve
zaten denense de başarılı olunamaz.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Bayram Şimşek Psikoloji, Pedagoji Uzm. Kl. Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)