Çocuklarda Cinsellik ve Cinsel Eğitim

Yazar Alican KayaÇocuk Psikiyatristi • 20 Aralık 2016 • Yorumlar:

Pek çok anne–baba çocuğa cinsiyet ve üreme konusunda çocuğa bilgi verilmesi gerektiğini kabul eder, ancak anne - babalardan çok azı bu bilginin çocuğa nasıl verilmesi gerektiğini bilir. Bu nedenle ebeveynlerin büyük bir kısmı bu konuyu çocukla konuşmaktansa, susmayı tercih eder. Bazı anneler, kendileri bu konuda eğitilmedikleri için ve çocuklarına ne anlatacaklarını kestiremedikleri için konuyu açmaktan kaçınırlar, Oysa çocuğun cinsiyet ile ilgili konularda bilgi edinmeye ihtiyaç duyması, cinsel konuları merak etmesi, merakını gidermek için de soru sorması son derece doğaldır.

Çocuğun cinsel gelişimi ile ilgili endişe veya korkularının olması, bunları ailesine veya bir yakınına anlatamaması, bu konuda danışabileceği birinin olmaması çocukta pek çok sorun yaratır. Örneğin; Adet görme konusunda uyarılmamış bir genç kızın aniden adet görmesi, cinsel organında bir anormallik olduğunu düşünen bir gencin derdini bir uzmana açamaması, çocuğun oluşumu hakkında bilgi sahibi olmayan bir ergenin arkadaşları arasında alay konusu olması, çocuğun duygusal ve sosyal gelişimini aksatan, onda mutsuzluk ve kırıklık yaratan durumlardır.

Çocuk, her konuda olduğu gibi cinsiyet konusunda da annesi ve babasına soru sorabilmeli, sorularına da cevap alabilmelidir. Bu cevapların yardımıyla çocuk, bedeni, sağlığı ve cinsel gelişimi hakkında bilgi sahibi olacak ve bu sayede sağlıklı bir şekilde doğru bilgiler ile donanacağı gibi bir endişe ve korkularından kurtulabilecektir. Anne veya baba, çocuğun sorduğu sorular sayesinde ondaki huzursuzluğu fark edecek, bilgilendirme yoluyla onu rahatlatmaya çalışacak, rahatlatamadığı hallerde de ilgili tıp uzmanı, psikolog veya pedagogdan yardım almasını sağlayacaktır.

“Cinsel eğitim çocuğa anne tarafından mı verilmeli, baba tarafından mı?” sorusu, bazı anne babaların zihinlerini kurcalayan sorulardandır. Genellikle cinsiyet konusunda en iyi diyalog, anne ile kız çocuk, baba ile erkek çocuk arasında kurulur.

Ailenin cinsel eğitimdeki rolü ne kadar önemli ise, bu eğitimin zamanı (zamanlaması) da o kadar önemlidir Cinsiyetle ilgili bilgilendirme için belirlenmiş bir yaş ya da bir dönem yoktur. Konuya ilgi duyduğu herhangi bir zamanda çocuğa bilgi verilebilir, yeter ki verilen bilgi çocuğun gelişim ve olgunluk düzeyine uygun olsun. Çocuğun sorularını cevaplarken, baştan savma birkaç sözle yetinilmemeli, çocuğun tecessüsü birkaç kelimeyle giderilmeye çalışılmamalı, açıklamanın sade bir dille ve net bir biçimde yapılmasına özen gösterilmeli, çocuğun olayı kavraması ve merakının giderilmesi sağlanmalıdır.

Bu eğitimin zamansız yapılması, çocuğun olgunluk düzeyine uygun olmayan ayrıntılar içermesi ne kadar sakıncalı ise, zamanında yapılmamış olması da o kadar sakıncalıdır. Çocuk zamanından önce uyarılmamalı, çocuğa henüz kavramaya hazır olmadığı bir bilgi sunulmamalıdır. Çocuğa, henüz sormadığı, merak etmediği açıklamaları yapmak onu eğitmek değil, zihnini karıştırmak, onu huzursuz kılmaktır. Ancak belli bir yaşa gelmiş olan çocuğa da ihtiyaç duyduğu bilgiyi vermemek, onu cinsel gelişim konusunda bilgisiz bırakmak, kendisini yaşıtlarından geri ve yeteneksiz hissetmesine yol açmaktır, onu endişeli ve ürkek kılmaktır.

Her alanda olduğu gibi cinsellik konusundaki bilgisizlik, birçok ruhsal soruna zemin oluşturmaktadır. Cinsiyetine uygun rolü benimseyememe, kız–erkek arkadaşlığını becerememe, karı–koca ilişkilerini yürütememe, anne–çocuk, baba–çocuk ilişkilerini düzenleyememe gibi pekçok sorunun kökeninde cinsiyetle ilgili problemlerin yattığı bilinmektedir.

Okul öncesi dönemde küçük çocuğun bedenini keşfettiği sırada kız–erkek farklılığı konusunda bilinçlendirilmemesi, anne ile babanın anatomik yapılarının farklı olduğu konusunda bilgilendirilmemesi, endişelenmesine yol açabilir. Eğer küçük çocukların bu soruları zamanında ve yerinde cevaplandırılmazsa, çocuğun içine ilk endişe, korku ve güvensizlik düşer. Cinsiyetle ilgili bilgi, çocuğa, bedenini, kendi cinsel organını keşfettiği anda verilmelidir. Bazı bilgiler de, daha çocuk belli bir gelişim aşamasının arifesindeyken, çocuk o aşamaya girmeden önce verilmelidir. Her çocuk henüz çocukluk dönemini sürerken veya ergenlik aşamasının arifesinde iken ergenlik döneminde bedeninde meydana gelecek olan değişikliklerden haberdar edilmelidir.

Cinsiyet konusunda sürekli soru soran çocuk ailesini nasıl tedirgin ediyorsa, bu konuda hiç soru sormayan çocuk da o kadar tedirgin eder. Soru sormayan çocuk, konuya ilgi duymayan çocuk değildir. Soru sormayan çocuk ya çekingen çocuktur, ya ailesi tarafından sindirilmiş çocuktur, ya da ailesinin tepkilerinden korkan ürkek çocuktur. Bu çocuğa gerekli bilgiyi verebilmek için uygun bir fırsat kollanmalıdır, bu arada da bu konuyu neden ailesine açamadığı araştırılmalı, çocuğun herhangi bir kaynaktan bilgi edinip edinmediği soruşturulmalı, eksikleri tamamlanmalı, yanlışları giderilmelidir.

Doğduğu andan itibaren çocuğun en değerli oyuncağı kendi bedenidir. İlk aylardan itibaren çocuk elini ayağını hareket ettirir, başını çevirir, parmağını ağzına götürür, parmaklarını seyreder. Bir yaş dolaylarında çocuk bedeninin farklı kısımlarını keşfeder, kendini aynada seyreder, farklı organlarıyla oynar. iki–üç yaş dolaylarında da, çocuk giyindirilip soyundurulurken annesinin elinden kurtulur, giyinmeyi reddeder, ortalıkta çıplak dolaşır, göbeğini eller, cinsel organı ile oynar. Kendi bedenini keşfettiği bu sırada, annenin göğsüne dokunmaktan hoşlandığı, çıplak babasını seyretmekten zevk aldığı, karşı cinsten bir çocukla karşılaştığında onun cinsel organını hayretle izlediği görülür. İşte bu yaşlarda çocuk kendi cinsiyetine ve karşı cinse ilgi duymaya başlar. Eğer çıplak dolaşması engellenmezse, çıplaklığın ayıp olduğu kendisine öğretilmezse, çocuk bu doğal halini bir müddet korur, insanların içinde giyinip soyunmaktan çekinmez.

Bir yanda çocuklar annelerine cinsiyetle ilgili sorular sorarken, öte yandan aileler uzmanlara çocuklarının cinsel gelişimi hakkında soru sorarlar. Bu sorular arasında mastürbasyonun oldukça önemli bir yer tuttuğu görülür. “Çocuğumun mastürbasyon yapması bir anormallik işareti midir?” gibi sorular annelerin bu konudaki huzursuzluklarını yansıtan sorulardır.

Küçük çocuğun cinsel organıyla oynaması, kendi kendini uyarması, bundan zevk alması, engellendiğinde tepki göstermesi, çevrenin uyarılarına rağmen bu davranışı tekrarlaması son derece doğaldır. Uzmanlara göre mastürbasyon, erkeklerde daha çok görülmekle birlikte, kız çocuklarda da erkek çocuklarda da sıklıkla görülen bir davranıştır. Cinsel organını keşfeden çocuk, organıyla oynamaya başlar, oynadıkça bundan zevk aldığını fark eder, zevk aldıkça da bu hareketini tekrar eder. Bu hareketinin bazen çok kısa sürdüğü, bazen de uzun sürdüğü, çocuğun terlediği ve soluk soluğa kaldığı gözlenir. Çocuğun bu hareketi bazen odasında yapayalnızken yaptığı, bazen de aile bireylerinin yanında veya arkadaşlarının arasında iken yaptığı, oynarken, televizyon izlerken, masal dinlerken tekrarladığı görülür. Mastürbasyon yapan çocuk azarlanmamalı, korkutulmamalı, tehdit edilmemeli, bu davranışından ötürü cezalandırılmamalıdır. Anne veya baba bu konudaki endişesini veya kızgınlığını çocuğa fark ettirmemeli, telaşını çocuğa yansıtmamalı, kötü veya ayıp bir şey yaptığı duygusunu çocukta uyandırmamalı, bunu yapmaması için çocuğu sürekli olarak uyarmamalıdır. Çocuk küçük ise, aile bunu görmemezlikten gelmeli, çocuğun dikkatini başka tarafa yönlendirmeli, zihnini ve ellerini cazip etkinliklerle meşgul etmeli, oyunlarına katılmalıdır. Çocuk büyük ise, anne veya baba çocukla mastürbasyon olayını konuşmalı, ona gerekli açıklamaları yapmalıdır. Araştırma bulgularına göre, ilgi bekleyen, ihmal edildiğini zanneden, hayal kırıklığına uğrayan küçüklerde mastürbasyona daha sık rastlanır.

Mastürbasyon kadar, çıplaklık konusu da ailelerin üzerinde düşündükleri bir konudur. Çocuğun önünde çıplak gezmeyi öneren veya yasaklayan bir kuram yoktur. Bu davranışlardan birinin tercihi, ailenin prensiplerine, ailenin almış olduğu eğitime, ailedeki ayıp, yasak, günah anlayışına bağlıdır. Çıplak dolaşmanın yararını savunanlar, çocuğu küçük yaşta cinsiyet farklılığı konusunda bilinçlendirdiklerini, cinsiyet konusundaki yasak ve tabuları yıktıklarını ileri sürerler; çıplak dolaşmanın zararlı olduğunu düşünenler, cinsiyet konusunda çocuğu erkenden uyarmanın sağlıklı olmadığını, çocuğu ürküttüğünü savunurlar. Bu arada uygun olan davranış, her ailenin kendi ahlak ve eğitim anlayışına uyan modeli seçmesi ve sürdürmesidir.

ÇOCUKLARIN CİNSEL SORULARI VE YANITLARI

  • Bu nedir?

Erkek çocuklar için: “Bu senin penisindir. Nasıl ki görme organımız göz, duyma organımız kulak ise penis de senin cinsiyet (üreme) organındır. Kız çocukların üreme organına vajina denir.” “Erkek çocukların cinsiyet organları penis ve testislerden oluşur. Testisler penisin altında durur ve torba şeklindedir.” “Testislerin içinde, büyüdüğün zaman sperm üretmeyi sağlayacak 2 tane yuvarlak organ bulunur. Penis ise ince ve uzundur. Tıpkı parmak gibidir. Penis aynı zamanda idrar yapmayı sağlayan bir organdır.” “Penis (büyüdüğün zaman) testislerde üretilen spermlerin dışarı çıkmasını sağlar.”

Kız çocuklar için: “Bu senin cinsiyet (üreme) organındır. Buna vajina denir. Erkek çocukların cinsiyet organına penis denir.” “Vajina dıştan görebildiğimiz kadarıyla kızların vücuduna yapışık bir şekilde durur ama içeri doğru devam eder. Bu yüzden erkek çocuklarınki gibi görünmez.” “İçeriden karnına kadar uzanan bu organlar, tıpkı mide, akciğer ya da bağırsaklar gibidir. Nasıl ki bu organlar görülemiyorsa, vajinanın içerdeki bölümü de görünmez. Bu organlar, büyüdüğün zaman çocuğunu büyütmeye ve doğumuna kadar korumaya yardımcı olacak ve zamanı geldiğinde de bebeğin dışarı çıkmasını sağlayacak yapıdadır.” “Vücudun içinde 2 tane yumurta üreten yer vardır. Ancak bu yumurtalar bizim göremeyeceğimiz kadar küçüktür. Büyüdüğün zaman burası yumurta üretmeye başlayacak. Bu yumurtalar büyüdüğün zaman eğer karar verirsen çocuğunun olmasını sağlayacak.”

Öneriler: Çocuğunuza bu bilgilerin hepsini birden vermeyiniz. Her paragraf, çocuk dahaayrıntılı sorular yönelttiğinde, yaşına uygun olarak söylenmelidir. Çocuğunuza bilgi verirken penis, vajina, yumurta terimlerini kullanmakta çekinmeyin. Şimdiden doğru terimlerle tanışmasında ve bilmesinde yarar vardır, her ne kadar terimler ona yabancı gelse de… Farklı yerlerde cinsiyet ve üreme organlarının adı değişik isimlerle söylenebilmektedir. Bu nedenle daha ilk başta çocuğunuzun bilimsel adları öğrenmesi yararlı olur. Bunun bir başka yararı da bu isimleri söylerken kendinizi daha rahat hissetmenizdir.

  • Bebek anne karnına nasıl girer?

“Babanın vücudunda (testislerinde) üretilen spermler, penis yardımıyla bir yolculuğa çıkarlar ve içlerinden bir tanesi annenin vücudunda bulunan yumurta hücresiyle birleşir. Bu birleşme sonucunda bebek oluşur ve büyümeye başlar.” “Babanın vücudunda tahmin edemeyeceğin kadar çok sayıda (milyonlarca) sperm bulunur. Bu spermler babanın vücudundan çıktıktan sonra annede bulunan yumurtaya ulaşmak için hızla koşmaya başlarlar. Tabii ki en sağlıklısı ve en hızlı koşanı ilk önce yumurtaya ulaşır.”

“Yumurtaya ilk ulaşan spermi içine alan yumurta, hemen kapılarını diğer spermlere kapatır. Çünkü bebeğin olabilmesi için bir tane sperm yeterlidir.” “Sonra spermle birleşen yumurta hızla büyümeye başlar. İşte bu, bebeğin ilk halidir.”

  • Benim de çocuğum olur mu?

Kız çocuklar için: “Elbette olur. Ancak bunu için öncelikle büyümen gerekir. Bir bebeği taşıyabilmek ve dünyaya getirebilmek için vücudunun, annenin vücudu kadar büyümesi gereklidir. Şu an senin vücudun bir bebek dünyaya getirmek için yeterince büyümemiş ve olgunlaşmamıştır. Ayrıca bir bebeğin sorumluluğunu alabilecek ve büyütebilecek duruma gelmen gerekir. Tıpkı annen gibi…”

Erkek çocuklar için: “Elbette olur. Ancak bunu için öncelikle büyümen gerekir. Şu an senin vücudun bir bebeğin olması için yeterince büyümemiş ve olgunlaşmamıştır. Bir bebeğin oluşabilmesi için cinsiyet organlarında sperm üretilmeye başlanmış olması ve bir bebeğin sorumluluğunu alabilecek duruma gelmen gerekir. Tıpkı baban gibi…”

  • Annemin vajinasını, babamın penisini görebilir miyim?

“Üzgünüm, hayır. Çünkü vücudumuzdaki bazı organlar özeldir. Bu organları başkalarına göstermemiz doğru değildir. Anne babanın cinsiyet organları (vajina ve penis) ve annenin memeleri özeldir. Bunları herkese göstermek veya isimlerini söylemek gerekli değildir. Ayrıca insanların bu organlarımıza dokunmasına ve bunlarla ilgili konuşmasına da izin vermemeliyiz.”

CİNSEL İSTİSMAR Çocuğun bir yetişkin tarafından; cinsel uyarı ve doyum için kullanılması, fuhuşa zorlanması, pornografi gibi suçlarda cinsel obje olarak kullanılması cinsel istismardır. Genital bölgeye dokunma, teşhircilik, pornografi, ırza geçmeye kadar çok geniş yelpazedeki tüm davranışları kapsamaktadır. Cinsel istismarın mutlaka şiddet içermesi gerekmez, çocuğun rızasının olup olmadığına bakılmaz

Cinsel İstismara Uğramış Çocuk Nasıl Fark Edilir?

Cinsel istismarın tanınmasında fizik muayene önemli bir rol oynamaktadır. Ancak tek başına nadiren tanı koydurucudur (Giardino ve Finkel, 2005). Çünkü olay okşama veya oral temas şeklinde olabilir ve istismarın herhangi bir fiziksel bulguya yol açmadığı sanılabilir (Karan, 2001). Çocukluk çağı cinsel istismarları çoğu zaman hiç kimseye söylenmez. Çoğunlukla günahından dolayı cezalandırılacağı ya da terk edileceğine dair korku yaşanır, utanç ve suçluluk duyguları ile bu şiddet saklanır. Ancak çocuk, cinsel istismar sırasında fiziksel olarak zarar görmüşse ortaya çıkar (Friedrich ve ark., 2001). Cinsel tacize uğrayan çocuklar sıklıkla birine açılmakta çekingen davranırlar. Bazen kendileri yerine bir başka çocuktan söz ederler. Çocukta davranış değişikliği tacizin diğer bir ifade biçimidir. Çocuklar genellikle spesifik stres uyaranlarına nonspesifik yanıt verirler. Nörotik davranış değişiklikleri ya da davranış bozukluğu olabilir. 0-3 yaş arası çocuklarda yeme ve uyku bozuklukları, yabancılardan korkma ve yaşına uygun olmayan cinsel oyunda bulunma görülebilir. 3 -6 yaş arası çocuklarda bebek gibi konuşma, içe çekilme, birine yapışma, enürezis, enkoprezis, yeme ve uyku bozuklukları, agresyon, boyun eğme davranışı, sık ve devamlı cinsel oyun, mastürbasyon gözlenebilir (Ekşi, 1999). İstismarın fark edilmesi çoğu zaman tesadüfidir. Çocukta anormal davranışların fark edilmesi, çocuğun fiziksel bir yaralanma sebebiyle doktora getirilmesi, daha nadir olarak çocuğun üçüncü bir şahsa bunun hakkında birşeyler söylemesi veya hamilelik sonucu ortaya çıkabilir (Polat, 2006). Bu nedenle çocukların, cinsel istismarı tanımlama veya gösterme yeteneğinde olduklarına inanılmalı ve ciddiye alınmalıdır. Çünkü çocuklar, böyle bir hikaye uydurmak için gereken entelektüel ve cinsel deneyime sahip değildir.

Cinsel istismarda olası sonuçlar; cinsellik üzerine etkiler, emosyonel etkiler, depresif duygudurum üzerine etkiler, anksiyete şeklindeki etkiler, davranışsal etkiler ve kişilik gelişimine etkiler başlıklarıyla incelenebilir.

Cinsellik Üzerine Etkileri

Cinsel istismara uğramış çocukta cinsel duygu ve tutumlar, normal gelişimlerinden sapabilir ve uygun olmayan biçimler alabilir (Polat, 2000).Yüksek riskli cinsel eylemler, cinsel istismara uğramış çocuklarda sık görülmektedir. Cinsel taciz öyküsü olan çocuklarda erken başlangıçlı cinsel yaşam, daha fazla oranda ergenlik çağında gebe kalma, birden fazla cinsel eş ve daha fazla cinsel saldırıda bulundukları da bildirilmektedir (Taner ve Bahar, 2004). Sık ve devamlı cinsel oyun, cinsel olarak baştan çıkarıcı davranışlar sergilemesi, yaşıyla uyumsuz cinsel aktivite göstermesi, kontrolsüz mastürbasyon ve resim çizimlerinde tacizi belirtme, uygunsuz cinsel davranışlar (herkesin ortasında mastürbasyon), cinsel ilişki taklidi, anüs veya vajinaya yabancı cisim sokmak, insanlara sürtünmek, sürekli genital organlarıyla oynamak gibi, cinsellik veya seks konularına anormal ilgi gösterme veya tamamen ilgisiz kalma sık görülen davranışlardır.

Emosyonel Tepkiler; Travma sonrasında çocuğun benlik algısında değişmeler, duygulanım sürecinde bozulmalar yaşanır (Davis ve Petretic-Jackson, 2000). Cinsel istismara uğrayan çocuklarda tekrarlayıcı, rahatsız edici düşünceler, olayla ilgili kabuslar, uykuya dalma ve konsantrasyon güçlüğü (karanlık olayı çağrıştırabilir ya da kabus göreceğini düşündüğü için uyumak istemez), öfke patlamaları görülebilir. Olayı anımsatan nesnelere karşı yoğun psikolojik sıkıntı ya da olayı anımsatan kişiler, görüntüler ve konuşmalardan kaçınmayla da karşılaşılabilir (Kılıç, 2004).

Anksiyete Şeklindeki Etkiler

Çocukluğunda kötüye kullanıma uğramış yetişkinlerde anksiyete bozukluğu prevalansının yüksek olduğu saptanmıştır. Anksiyete belirtileri; anormal bir şekilde agresif olma, korku reaksiyonu, kızgınlık, düşmanlık ve kabus görme şeklinde kendini göstermektedir. Bu belirtiler daha çok post - travmatik stres bozukluğu ile uyumlu bir klinik tablodur. Çocuk olayı canlı bir şekilde yeniden yaşamakta, gerginlik ve çabuk tepki verme gibi belirtiler göstermektedir (Kara ve ark., 2004; Kurtay, 2004). Kaygı bozuklukları cinsel istismara uğrayan çocuklarda kısa süre içinde ortaya çıkabilmektedir. Uyku bozuklukları, fobiler, bedensel yakınmalar ve korku tepkileri yüksek kaygı düzeyinin kliniğe yansıması olarak gözlenmektedir. Öfke tepkileri, zayıf dürtü kontrolü, karşı olma, karşı gelme bozukluğu cinsel istismara uğrayan çocuklarda gözlenebilmektedir

Davranışsal Etkiler

Cinsel tacize uğrayan çocuk mutsuzdur, davranışları uçarıdır, ya çok titiz ya da dağınıktır. Yabancılara karşı alışılmadık biçimde davranır, ya çok yakın ya da çok utangaç ve korkaktır, ya çok uslu ya da provoke edicidir (Ekşi, 1999). Cinsel kötüye kullanıma uğramış erkek çocuklarda en sık görülen davranış tepkisi, saldırgan davranışların gelişimidir. Ayrıca dışa vurucu davranışlar, uyku bozuklukları ve uzaklaşma davranışlarını da gösterebilirler. Kızlarda gözlenen en sık davranış tepkisi ise, aşağılık duygusu ve kendine zarar verme davranışlarıdır. Kendine zarar verici davranışlar genellikle vücudunda sigara söndürme ve bileğini kesme şeklindedir (Polat, 2000).

Kişilik Gelişimi Üzerine Etkiler

Borderline kişilik bozukluğu saptanan kişilerin %70-80’inde, çoğul kişilik bozukluğu saptananların %85-90’inde çocukluk çağı cinsel istismar öyküsü pozitif bulunmuştur. Yine cinsel istismarda bulunan kişilerin %60-95’inde öykü pozitiftir. Çok küçük çocuklar bile yaşadıkları önemli olayları, aradan uzun süre geçmesine karşın doğru hatırlayabilmektedir (Görker ve ark., 2000). Kişiler arası ilişki kurma ve sosyal ilişkileri sürdürebilme becerisi, cinsel istismardan olumsuz olarak etkilenmektedir (Taner ve Bahar, 2004).

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)