COVİD 19 Hastalığı ve Göz

Yazar Tomris ŞengörGöz Doktoru • 16 Şubat 2021 • Yorumlar:

COVID 19 hastalığı ne zaman ve nerede başlamıştır?

COVID 19 hastalığı, ilk olarak 31 Aralık 2019 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Çin ofisine, Hubei bölgesinde yer alan yaklaşık 11 milyon kişinin yaşadığı Wuhan şehrinde sebebi bilinmeyen bir pnömoni salgını olarak bildirilmiştir. 7 Ocak 2020 tarihinde bu salgına yol açan mikroorganizmanın yeni bir koronavirüs (nCoV) olduğu tespit edilmiştir.

 30 Ocak 2020’de salgın uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumu olarak kabul edilmiş ve 11 Şubat 2020’de DSÖ yeni koronavirüs hastalığına COVID- 19 ismini vermiştir.  Virüsler üzerine çalışan uluslararası komite nCoV’ü, Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus 2 (SARS-CoV-2) olarak adlandırmış ve 12 Mart’da DSÖ koronavirüs salgınını, pandemi olarak ilan etmiştir.

COVİD 19 hastalığı dünyada ve ülkemizde nasıl yayılmıştır?

Çin’de başlayan koronavirüs salgını kısa süre içinde tüm dünya ülkelerine yayılmış ve ciddi sayıda ölümlere yol açmıştır. 

13 Ocak’ta Tayland’da, 15 Ocak’ta Japonya’da ve 20 Ocak’ta Kore’de ilk olgu görülmüş ve Wuhan şehrinde 6 kişinin öldüğü bildirilmiştir. Daha sonra İran, Amerika Birleşik Devletleri, Vietnam, Singapur, Avustralya gibi ülkelerde ortaya çıkmış ve 25 Ocak 2020’de tarihinde Fransa’dan başlayarak Avrupa ülkelerine yayılmıştır.

Türkiye’de ilk COVID-19 olgusu Sağlık Bakanlığı tarafından 10 Mart 2020’de açıklanmış ve hastalığa bağlı ilk ölüm 15 Mart 2020’de gerçekleşmiştir. 

 Yayılmasını önlemeye yönelik dünyada ve ülkemizde neler yapılmaktadır?

Enfeksiyonun yayılmasına yönelik toplumsal ve kişisel önlemler mevcuttur. Bu çerçevede başlangıçta hemen tüm ülkelerde toplu halde yapılan aktiviteler, şehirler arası ve ülkeler arası yolculuklar kısıtlanmış olmakla beraber yaz aylarında kontrollü normal hayata geçiş sağlanmış fakat sonbaharda hasta sayılarının artması ile beraber kısıtlama tedbirlerine geri dönülmüştür. Günümüzde  halen bu tedbirler uygulanmakta olup özellikle maske-mesafe -temizlik kuralları çerçevesinde kişisel korunma tedbirleri ön planda tutulmaktadır.

 Etken virusun özellikleri: 

Koronavirüsler zarflı, tek zincir RNA virüslerdir. İnsanlarda 4 tip koronavirüsün (hCoV-229E, NL63, OC43 ve HKU1) üst solunum yolu enfeksiyonu ve soğuk algınlığı gibi hafif seyreden hastalıklara neden olduğu bilinmektedir. Hayvan orijinli koronavirüsler (SARS-CoV 2002, MERS-CoV 2012 ve yeni tip koronavirüs nCoV-2019)’ün ise insanda ölümcül solunum yetmezliğine yol açabileceği belirtilmektedir. 

Koronavirüsler üzerlerindeki Spike (S)-proteini ile hücre üzerindeki angiotensin converting enzim 2’ye (ACE2) bağlandığı, özellikle solunum sistemi epitel hücreleri ve barsak hücrelerinde yerleşip çoğalarak hastalık oluşturduğu tesbit edilmiştir.

Klinik Bulgular 

COVID-19 hastalığı büyük ölçüde asemptomatik veya hafif seyrederken (%80), bazen ağır pnömoni ve ölüme de yol açabilmektedir. Genellikle 60 yaş üzerinde ve hipertansiyon, kardiyovasküler hastalık, kronik akciğer hastalığı ve kanser gibi ek hastalığı olan bireylerde daha şiddetli seyretmektedir. Çocuklarda ise daha nadir ve hafif seyretmektedir. Kuluçka süresi 1-14 gün (ortalama 5-6 gün) olan hastalığın klasik semptom ve bulguları arasında yüksek ateş, kuru öksürük, nefes darlığı, kas ağrısı, yorgunluk ve daha nadir olarak bulantı, kusma ve ishal bildirilmiştir. Ayrıca akciğer tomografisinde çift taraflı buzlu cam görünümünde tutulum görülmektedir. 

Hastalığın Tanısı 

COVID-19 hastalığının tanısı, hastadan alınan örnekte virüse ait genetik materyalin moleküler mikrobiyolojik yöntemlerle tespiti yöntemi ile konulabilmektedir. Yüksek ateş, yurtdışı seyahat, coronavirüslü bireylerle temaslı COVID-19 şüpheli hastalardan ve bu hastalar ile temas etmiş kişilerden alınan nazofarenks sürüntüsü veya tükrük örneklerinde 2019-nCoV için spesifik RT-PCR kitleriyle RdRp ve değişken S geni tespit edilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca aktif veya hastalığı geçirmiş bireyleri tespit etmek için serum immünoglobulin (Ig)M ve IgG’de bakılmaktadır. 

Hastalığın Yayılımı 

COVID-19’un geçişinin daha çok semptomatik hastalarla yakın temas içinde bulunan kişilere damlacık yolu ve virüs bulaşmış kişilerle doğrudan temasla olduğu bilinmektedir. Yayılımı engellemek için sosyal izolasyon ve korunma son derece önemlidir. Hapşırma, öksürme ve nefes vermeyle ortama salınan virus yüklü damlacıklar ağız, burun mukozası ve göz mukozası (konjonktiva) ile temas edebilir. Bu nedenle DSÖ, COVID-19 şüphenilen bir hasta ile temasta sağlık personelinin mutlaka gözlerini, ağız ve burnunu koruması (gözlük, maske, N95, FFP2, FFP3 gibi özel filtreli maskeler, yüz koruyucu siperler) gerektiğini belirtilmektedir. 

SARS-CoV-2 ve Göz Tutulumu 

İnsanlarda bazı koronavirüslerin konjonktivit yaptığı bilinmektedir. SARS-CoV-2  virusunun da oküler yüzeyde tutunabileceği ACE2 ve transmembran proteaz serin 2 (TMPRSS2) reseptörlerinin olduğu gösterilmiş ve bu da doğrudan virüs enfeksiyonu ve bulaşma açısından tartışma konusu olmuştur. 

Yapılan çalışmalarda COVİD 19 pozitif hastaların %7’sinde konjoktiva sürüntülerinde pozitiflik mevcut olmakla birlikte göz yüzeyi yoluyla bulaşın çok fazla olmadığı; bunda göz yüzeyini koruyan gözyaşı proteinlerinin ve virusun tutunma hedeflerinin azlığının rol oynayabileceği bildirilmiştir. 

COVID-19 göz tutulumu konjonktivit, ön üveit, retinit ve nörit şeklinde olabileceği bunlardan da en sık konjonktivite rastlandığı belirtilmektedir. Ayrıca konjonktivitin, semptom öncesi dönemdeki bir hastanın ilk bulgusu olabileceği ve kuluçka döneminde viral geçişin olası olduğu akılda bulundurulmalıdır. 

Ayrıca bu dönemde konjonktivitin COVID-19 dışında diğer virüslerle de oluşabileceği unutulmamalıdır.

1. En sık sorulan soru: Kontakt lens mi? Gözlük mü?

2. KL kullanımının gözlükten daha riskli olduğu gösterilemedi. 

3. Fakat aşağıdaki genel kurallara uyum çok önemli:

4.  1- Su ve sabunla eller sık olarak yıkanmalı,

5.  2- Kontakt lens kapları kişiye ait olmalı ve temizliğine özen gösterilmeli,

6.  3- Tercihen kullan-at şeklinde lens kullanımına geçilmeli, gözlük ile dönüşümlü kullanılmalı,

 4- Olası semptomu olan hasta KL kullanımını bırakmalı ve doktora başvurmalı,

 5- Kontakt lensler göz doktoru kontrolünde takılmalı ve düzenli kontrolleri yapılmalıdır

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)

Yazar

Tomris Şengör

Göz Hastalıkları Prof. Dr.

Randevu al