DEPRESYONDA MISINIZ? ANKSİYETE BOZUKLUĞUNUZ MU VAR?..(II)

Yazar Hakan ErtokAkupunktur Uzmanı • 25 Ağustos 2017 • Yorumlar:

Bulunduğumuz çağ, gerçekten çok hızlı yaşamayı gerektiriyor.Artık, hiç kimse sabah kalktığında; kümese gidip yeni yumurtlanmış taze yumurtaları alıp, evde pişen ekmeğiyle kahvaltı yapmanın doğal hazzını ve keyfini yaşayamıyor. Bol oksijenli açık havada, bağ-bahçe işleri ile uğraşıp; günün yorgunluğunu, sıcacık organik tarhana çorbası içerek gideremiyor.

Peki ne yapıyor günümüz insanı?…

Kahvaltı yerine, ayaküstü poğaça yada kuru simitle geçiştirme, ardından tamamen katkılı olan kahve (Türk kahvesini kastetmiyorum, diğer çeşidi kastediyorum: hani sütlü falan da içiliyor…) ve ardından sinirleri alt-üst eden yoğun bir trafik mücadelesi….bunun ardından da, öğleye kadar sürecek olan yoğun stresli iş ve çalışma ortamında olağanüstü gösterilen çabalar!….

Sonrası, artık sıra öğle yemeğine gelmiştir.Peki gelmiştir de n’olmuştur???

Yine ayaküstü çarçabuk yenmesi gereken, gıda ötesi yiyeceklerle başbaşa geçen dakikalar…Sonrası yine mesai bitinceye kadar verilen stresli uğraşlar veeeee akşam trafiği!!!!…Bakın daha henüz eve gelinmiş değil…Köyde insanlar günboyu doğal organik hayatın tüm lezzetlerini tadarak ve duyumsayarak, verimli-stressiz çalışmanın verdiği huzur duyguları içinde akşam yemeğini yedikten sonra, yatma aşamasında iken; büyük şehirde yaşayan, daha eve yeni gelmiştir ve yemeğini yiyecektir…

Sonra nolacaktır?

Yemek sonrası, yorgunluğun ve karın doygunluğunun verdiği rehavetle uyku konumuna geçilecektir ve aile içi hiçbir sosyal iletişime fırsat ve zaman kalmadan çoktan mışıl mışıl uykuya dalınılacaktır.Sohbet yok, dertleşmek yok, sosyal an’ı paylaşmak yok…

Peki böyle bir günün ardından yanımıza ne kar kalacaktır?

Hemen söyleyeyim: KOCAMAN BİR STRES ve ANKSİYETE BOZUKLUĞU…

Bu döngüyü hemen hemen hepimiz az yada çok yaşamıyor muyuz?

Günümüz insanının depresyonunu, anksiyete bozukluğunu; al şu tedaviyi, şu gün kontrole gel demekle ne derece tedavi edebiliriz?

İnsan sosyal bir varlık olduğu için, mutlaka işin sosyal boyutunu da önemsemek gerekir.

Örneğin; işyerinde amir ile yoğun olumsuz ilişkiler yaşanıyor ise; siz o kişiye, en mükemmel akupunktur tedavisi de uygulasanız, belli bir süre sonra hastalık tekrar tetiklenip, depreşecektir. Çünkü, anksiyete bozukluğunun en önemli tetikleyici etkeni olan “amir” etkenini uzaklaştırmadınız.Hastayı mümkün olduğunca o olumsuz iş ortamından bir şekilde kalıcı olarak uzaklaştırmanız yada yol göstericilik yapmanız gerekir.

Depresyon ve anksiyete bozukluğunun tedavisi için verilen ilaçlar, bilimsel anlamda tedavi edici değildirler.Yan etkileri nedeniyle ABD’ de ve birçok Avrupa ülkelerinde kullanımı çok kısıtlanmıştır.

Oysa ki; vücudumuzda anti-depresan etkileri çok yoğun olan ve akupunktur tedavisi ile salgılattığımızda, hiçbir yan etkisi olmayan doğal ilaçlarımız bulunmaktadır.Özellikle kronikleşmeye (müzminleşmeye) çok eğilimli olan bu duygudurum bozukluklarında, akupunktur tedavisini devreye sokarsak;gereksiz yere ilaç tüketerek boşyere milli servetimizin heba edilmesinin de önüne geçmiş oluruz.Herşeyden önemlisi de, vücudumuz ileride oluşabilecek yan etkilerden korunmuş olacaktır. Akupunktur tedavisi bizlere böylesi güzel imkanlar sunmaktadır.

Tüm bu vakalarda akupunktur; haftada en az 2-3 seans olacak şekilde toplamda en az 15-20 seans uygulanmalıdır.Son derece sabırlı olunmalıdır. Çünkü, vücuddan salgılattığımız doğal ilaçların farmakolojik etkileri oldukça yavaş ortaya çıkmaktadır, fakat oldukça istikrarlı olmaktadır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)