Dissosyatif Bozukluklar

Yazar Ali Rıza Erdoğan • 10 Kasım 2023 • Yorumlar:

Kişi bilincinin bozulmuş olduğunu deneyimler. Öz farkındalığın, belleğin, kimliğin izini kaybeder. Bir bölünme sözkonusu olur.

Biliş, duygu, moticvasyon farkında olarak yapılan deneyimleri birleştirememe durumu ortaya çıkar.

1- Dissosyatif bellek yitimi

Ağır stres yaratan bazı anılar unutulur. Geçici veya uzun süreli amnezi oluşur. Seçici bir unutma durumu söz konusu olur. Unutkanlıktan farklı bir tarafı vardır. Stresli bir durumdan korunmak için geliştirilen bir savunma mekanizmasıdır. Yüksek stresli içerikteki anılara bellekte ulaşılamaz. Bazen gideceği yeri , isimleri, hatta evinin yolunu unutabilir kişi. Yaşamış olduğu olayların bir bölümünü hatırlayamaz. Kopukluklar vardır.

2- Dissosiyasyon Füg

Bir anlamı ile kaçış olarak da adlandırılabilir. Kişi kendi kimliğini unutabilir ve kim olduğunu hatırlayamaz. Aniden bir gün evden çıkıp bambaşka bir yere gidip yeni bir isimle yeni bir yaşama devam edebilir. Geçmişe dair, kendis kimliğine dair, ait olduklarına, tanıdıklarına dair hiçbir şey hatırlamaz ve sanki yaşama yeni başlamış gibi bir durumdadır.

Zamanla bu durum geçecebilir ve bellekte kısmi düzelmeler olabilir ama tedavi görmeleri ile geçmişi hatırlayabilir ve kimliğinin farkına varabilirler.

3- Dissosyatif Kişilik Bozukluğu

Zihinsel bir bölünme oluşur bir asıl olmak üzere birden fazla alter kimlikler oluşur. Değişik zamanlarda bu değişik kimlikler zihnin kontrolünü ele alabilir. Böylece beden duruşu , mimikler değişir. Anında kişi başka bir alter kimliğe geçer ve etrafındakiler bu değişikliğe anlam veremezler. Kendi içinde sanki biriyle konuşur gibi bir iç ses oluşur.

Bir kimlikte yapılanlar diğer kimliğe geçince hatırlanmaz. Bir kimlikte iken verilen sözler diğer kimliğe geçince unutulur. Böylece kişinin ruh halindede belirgin değişimler meydana gelir. Adeta bir saat önce sohbet ettiğiniz kişi gitmiş başka birisi içinden çıkmış gibi hissedebilirsiniz.

Ses tonu değişir olaylara cerdiği tepki değişir hassasiyetleri değişir.

Bu kişilerde küçük sorunlarda abartılı öfke tepkisi olur. Olup bitenle gösterilen öfke orantılı değildir. Basit konularda ağlamaları olur ve sanki içimde başka birisi varmış gibi hissediyorum derler.  Genellikle çocuksu  infantil yapıları vardır. Bu kişiler telkine ve yönlendirmeye çok açıktırlar.

Devreye giren kimlik direksiyona geçer ve kontrolü ele alır. Direksiyondaki kimlik sürekli değişir. Birkaç kimlik olabileceği gibi 20 ve daha fazla alter kimlikler  de oluşabilir ve bu durumda onunla iletişimde olanlar ve etyrafındakiler için bariz bir anlam verememe durumu ortaya çıkar ve dengesizlik olarak görebilirler.

Çoğunlukla erken yaş dönemlerinde travmatik yaşantıları olmuş olabilir, ağır stres yaşamış olabilirler, bir ihmal edilme sözkonusu olabilir veya taciz öyküleri olabilir.

Tedavinin amacı bölünmüş olan zihni birleştirmektir. Bu durum ağır stres, acı verici anılardan kaçmak için oluşturulan bir savunma mekanizmasıdır. Bu mekanizma her insanda bir ölçüde kullanılmaktadır. uzun süreli olup yerleşir ve yaşantısına eklenirse bir bozukluk olarak ele alınır.

Kişiler ben kimim, neden buradayım durumları yaşayabilirler. Sosyaopatlar, narsistler ve bordurline kişilik bozukluğundakiler gibi bir dengesizlik yoktur.

Kişinin içinde var olan kimlikler birbirinden habersizdirler.

Çocukken onu taciz eden birisi ileride onun alter kimliği haline gelebilir ve kişi onu taciz edenin kimliğine bürünüp başkalarını taciz edebilir. Kişi kendisini taciz etmiş olan kimliğin yerine geçer.

Cinsel ilişki sırasında başka bir kimliğin veya karşı cinsin yerine geçer içsel olarak. Alter kimliğe bürünebilir.

Beynin amigdala bölgesinde bir daralma oluşur. Genellikle travma yaşantılarının bastırılması sonucu oluşur.

Aslında bellek stres altındayken daha güçlüdür ama burada bilinçli bir unutma vardır. Duygusal uyaranlar belleği güçlendirirken nötr uyaranlar belleği bozuyor.

Kişiler tehdit edici uyaranlara odaklandıkları için travma sırasında çevreye dikkat etmezler. Örneğin kendisine silah doğrultan adamın yüzünü hatırlamaz ama silahı aytıntılı hatırlayabilir.

Sanki konuşan sohbet eden ben değilde bir başkasıymış gibi derler. Duygular sanki bana ait değil derler. Kendilerine ait bir bölümleri sanki diğer bölümlerini gözlüyor gibidir. Adeta beden dışı bir yaşantı durumu vardır.

4- Depersonalizasyon

Kişi kendisine yabancılaşır. Vücuduna yabancılaşır ve sanki dışarıdan kendisine bakar gibidir. Elleri kolları uzamış veya kısalmış gibi hissedebilir. Vücut parçaları sankiş deforme olmuş hissine kapılırlar. Kendisini mekanik robot gibi hissederler ve kendi sesleri kendilerine garip gelir. Bazı duyusal çarpıklıklar oluşur. Konuşmalar bazen sessize alınmış gibi bazen ses yükselmiş gibi algılarlar. Bu kişiler yaşadıkları bu belirtileri anlatamaz ve tarif edemezler.  Zaman algıları bozulur. Ürperme ve sersemlik yaşarlar.

Geçici ya da uzun süreli bu belirtiler yaşanabilir.  İnsanların yarısı bu belirtileri yaşamışlardır hayatlarında. Böyle anlar olmuştur ama tarif edemeyip anlam verememişlerdir.

Bazen bu duruma cin çarpması diyenler olabilir, dejavu diyenler olabilir.

5 -  Derealizasyon

Çevreye yabancılaşma durumudur. Dünya tuhaf, garip gelebilir. Kişiler kendilerini sanki rüyada gibi hissederler. Eşyaların boyutu şekli değişir. Yakındaki sesler uzaktan geliyormuş gibi olur. Ne acı ne de zevk vardır derler genellikle.  

Aşk ve nefrety gibi duyguların öldüğünü söylerler. Sanki bir ölü cansız varlıkmış gibi kendisni hissederler. 

Genellikle ergenlik döneminde başlar ve büyük bölümü anksiyete ve depresyon yaşar.  Distimik bozukluk ve majör depresyonla birlikte görülebilir.  Çozuklukta ağır travmalar ağır yaşam koşulları ihmal ve kötü yaşantılar olabilir.

Sanki çevremle aramda bölme varmış gibi derler. Çevrede her şey yapay gibi. Bulanıklık veya keskin duyu oluşabilir. Görme alanı genişler veya daralır. Görsel çarpık algılamalar oluşur.

Dissosyatif bozukluğu olanlarda genellikle immatür çocuksu bir kişilik yapısı bulunur. Düşük özgüven vardır. Başkalarından farklı hissetme, madde kullanımı, cinsel problemler görülebilir. Depresyonda olabilir veya depresyona yatkın olabilirler. Genellikle çocuklukta başlar fakat yetişkinlikte anlaşılır.  Kadınlarda görülme oranı daha yüksektir. Baş ağrısı ve varsanılar görülebilir. Kendisine zarar verme davranışları veya intihar girişimleri olabilir.

Burada görülen kimlik bölünmesi şizofrenide görülen kimlik bölünmesi ile aynı değildir. Düşünce bozukluğu ve dağınık davranışlar görülmez.

Eştanılar da bulunuyorsa ilaç tedavisi ve psikoterapi birlikte efektif bir tedavi oluşturabilir.

Amaç alter kimlikleri bölünmüş zihni birleştirmek ve bütünleştirmektir.  Dissosiye olmuş olan anılara ulaşılıp o anıların işlemlenmesini sağlamak  ve duygusal yükü boşaltmak hedeftir.

Bu konuları işleyen çok sayıda filmler yapılmıştır. 

Travmatik yaşantılar sırasında sıklıkla görülmekterdir dissosyatif durumlar ve bu durumlar geçici olabildiği gibi tekrar eden travmatik durumlarda kalıcı dissosyatif durumlar olabilir. 

Dissosyatif parçalar travma sırasında ortaya çıkabilir ve diğer parçalardan habersiz olabilir.  Tüm ego durumları dissosiye olmayabilir. 

Vagal sinir enseden başlayıp bedenden aşağı inen ve tüm organlardan geçen bir sinirdir.  Korkunç bir şey olduğunda  savaş veya kaç tepkisine girer ve kırmızı alarm durumu yaratır.  Dorsal vegal parça ümit yada çıkış yolu yokkenki haldir ve kapatma modu gibidir. Kişiler o tip durumlarda kopmuş gibi hissederler ve depresif bir görünüm oluşur.

Dissosyatif durumlarda bu nöral ağ kendini kapatıyor ve başka bir nöral ağ ortaya çıkıyor.  Bebekler eğer bir süre ağladıktan sonra kimse gelmezse yanına dissosiye olurlar.  Çocuklar şiddete uğradığında da bu parça kendini kapatır ve başka parça devreye girer. Tüm duyusal veriler parçalara bölünür  ve bütünlük kaybolur. Kişiler o yüzden travmatik durumlardaki yaşantıları parça parça hatırlarlar veya olayın bazı bölümlerini hatırlamazlar. O sırada kaçan, savaşan, yapışan, donan ayrı ayrı parçalar olabilir.  Kişinin ruhsal yapısında bazen hissiz parçalar bulunur. Bazı parçalar birbirinden habersiz olabilir ve kişiler hafıza problemi yaşayabilirler.

Örneğin karısınma bağıran birisinde o sırada içinde anneye bağıran ergen parçası devreye girmiştir.  Bu durumda kadında da babasının kendisine bağırdığı ergen kız parçası devreye girmiş olabilir. 

Kişinin aslında yetişkin parçayı bulup devreye sokması istenen bir durumdur ve işlevsel olan sorunu çözücü olacak olan bu parça olacaktır.

Patronunun bağırması karşısında bazı kişillerde korkan çocuk parçası devreye girebilir. Kişilerin güç gösteren yetişkin parçalarını bulup devreye sokması sorunlarla başetmede işlevsel olacaktır. Bir çok kişi çocuk parçalarına bakmak farketmek istmeyebilir. Utanç duygusu, kusurluluk duygusu, zayıflık duygusu, ben kötüyüm, yetersizim duygusu baskın olabilir.

Kötü yaşantılar geçiren, şiddet yaşayan, ihmal edilen çocuklar bulundukları yaşantılardan dolayı kendilerini suçlama eğiliminde olurlar.  Demekki ben kötürüm, ben istenmeyen biriyim ben haketmeyen biriyim o yüzden bana böyle davranılıyor ve olan olumsuz durumların sorumlusu benim diye düşünebilir ve kendisini suçlayabilir.

Kişilerin içinde yetişkin parçalar, öfkeli parçalar, yapışan güvensiz parçalar, tedirgin parçalar, hareketsiz parçalar, kendini kapatmış parçalar bulunabilir.  Uzun yıllar devam eden parçalı bu durum kişilik bozukluklarına ortam hazırlayabilir.

Narsist kişilerde her zaman bağlanma ve utançla ilgili, değersiz hissetmekle ilgili yetersiz hissetmekle ilgili parçalar vardır. Narsist kişilerde şişirilmiş bir parça daima ön planda bulunur.  Bu parça ben üstünüm, ben herkesten değerliyim, herkesten önemliyim, ben özelim ben her şeyi hak ediyorum, ben her zaman haklıyım diyen bir parçadır.

Terapinin amacı işlevsiz parçaların değiştirilmesi, bazı parçaların zayıflatılması bazı parçaların güçlendirilmesi ve bütünlüklü bir yapı oluşturulması hedeflenir. 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)