Ekim Ayı 'Meme Kanseri Farkındalık' Ayı...

Meme kanseri ile ilgili dünyada ve ülkemizde son veriler nasıl?

Meme kanseri pek çok kadının korkulu rüyası olarak karşımıza çıkıyor. Nitekim sağlık örgütlerinin yayımladığı rakamlar da bu kâbusu destekliyor. Öyle ki ABD’de her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanıyor. Yani kadınların yüzde 12’si hayatlarının bir döneminde meme kanseri ile karşılaşma ihtimali var. Türkiye’de ise rakamlar daha iyimser tablo çiziyor. Öyle ki, Avrupa ülkelerinde her 100 bin kadından ortalama 250’si meme kanserine yakalanırken, T.C Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre bu rakam ülkemizde 45 ila 50 civarında seyrediyor. 50 yaş altında görülen meme kanseri oranları da Türkiye’de oldukça düşüyor. Ancak yine de ülkemizde kadınlardaki tüm kanser olgularının yüzde 25’ini meme kanseri oluşturuyor.

Her sekiz kadından birisinin meme kanseri olacağı ifadesi doğrumu?

Bu ifadenin yanlış algılanıp paniğe yol açtığını düşünmekteyim. Burada kastedilen, 80 yaşına kadar yaşayan sekiz kadından bir tanesinin hayatlarının bir döneminde meme kanserine yakalanacağıdır.

Meme kanserinde farkındalık ayının etkisini yeterli buluyor musunuz?

Kadınlar arasında bu kadar sık görülen bir kansere farkındalık bilincini uyandırılarak .Toplumun bu kansere dikkat çekmesi sağlandı. Meme kanseri için yeterli önlemler ve erken teşhis sağlandıktan sonra tedavisi mümkün olduğu gösterildi. Bu sayede ölüm oranlarında azalma sağlanması hedefleniyor.

Meme kanserinde kimler daha çok risk altındadır?

En az bir adet birinci derecede akrabasına (50 yaş altı) meme kanseri veya yumurtalık kanseri tanısı konmuş olması. Daha önce kendisinde ya da birinci derece bir akrabasında meme kanseri için yatkınlık oluşturan gen değişikliği saptanmış olması. Hiç doğum yapmamış olmak ya da ilk doğumunu 35 yaşından sonra yapmış olmak, 11 yaşından önce adet görmeye başlamış olmak, 55 yaşından sonra menopoza girmek, Hiç emzirmemek ya da az emzirmek, düşük fiziki aktivitede bulunmak, obez olmak ve düzenli alkol tüketmek de klasik risk faktörleri arasında yer alır

Meme kanseri riskini nasıl azalta biliriz?

Burada önemli olan kişisel risk faktörlerinin belirlenmesi ve buna göre gerekli önlemlerin alınmasıdır. Doğurganlık çağına gelmiş her kadın için risk analizi yapılmalı ve buna göre bir yaklaşım geliştirilmelidir. Özellikle yüksek risk içeren kadınlarda taramalar sıklaştırılmalı ve genetik danışmanlık hizmeti verilmelidir. Erken tanı için 20 yaşından sonra her kadının ayda bir kendini muayene etmesi, kişisel risk faktörlerine bağlı olarak bir ila üç yılda bir doktor muayenesine gitmesi ve 40 yaşından sonra yıllık mamografi çektirmesi gereklidir. Meme kanserinden korunmak ve erken tanı için her kadın, risk analizi yapan bir merkeze başvurarak risk faktörlerini belirlemeli, aile öyküsü varsa aile ağacını çıkarttırmalı, daha sonraki takiplerini buna göre planlamalıdır. Düzenli fizik egzersizi yapmalı ve kilosunu normal sınırlar içerisinde tutmalıdır. Zira fazla kiloların meme kanserini yüzde 25 ila 33 oranında arttırdığı bilinmektedir. Gereksiz hormon kullanımından kaçınılmalıdır. Meme kanseri olgularının yaklaşık üçte birinin yaşam tarzında yapılacak ufak değişikliklerle önlenebileceği düşünülmektedir.

Gen testleri kimlere yapılmalı?

Gen testlerinin risk taşıyan, seçilmiş hastalara yapılması gerekmektedir. Bu pahalı bir testtir ve gerekmeyen kişilerde uygulandığında hastalığa dair anlamlı bir bilgi vermez. Birinci dereceden akrabalarında ya da 50 yaş altında meme kanseri gelişmiş olan kadınlarda uygulanabilir. Pozitif çıkması durumunda ne yapılması gerektiğine hekim ve hasta birlikte karar vermelidir. BRCA (BReast CAncer) genlerinde mutasyon saptanması olasılığı; ailede meme, yumurtalık, pankreas, kolon ve tiroid kanseri geçirmiş kişilerin olması, Meme kanserine yakalanmış erkeklerin olması gibi durumlarda riski arttırır. Gen testi yapılmasına karar verildiğinde BRCA dışında bir grup başka gen de incelenir. Sonuçların pozitif çıkması durumunda, yüksek olasılıkla meme kanserine yakalanacağı yorumu yapılabilir.

Plastik cerrahinin bu tedavi sürecindeki rolü nedir?

Plastik cerrahlar, mastektomi işlemi öncesinde hastayı yöntemler ve sonuçlar hakkında bilgilendirirler. Amacımız hastanın kısmen yada tamamen alınan meme dokusunu yeniden sağlamak . Her bayan güzel bir memeye sahip olmak en doğal hakkıdır. Bu durumda genel cerrahlarla iş birliği ve fikir alışverişi yapmak önemlidir. Gerçek başarı uyum içinde çalışarak sağlanır.  hastanın ya kendi dokuları ( kas ve cilt dokuları ile birlikte) ya da silikon protezler yardımı ile yapılır. Hangi yöntemin kullanılacağını hastanın dokularının durumu, hastanın ve cerrahın tercihleri belirlenir. Günümüz koşullarında güzel bir meme yeniden sağlamak mümkün. Genellikle yapılan işlem yaklaşık altı ay sonra yapılacak ikinci bir yağ enjeksiyonu işlemi ile desteklenir. Böylelikle daha doğal görünümlü memeler elde edilebilir.

Meme kanseri denince hep kadınlar akla gelir, erkeklerde görülme olasılığı yok mudur?

Erkeklerde meme kanseri olguları, toplam sayının ancak yüzde 1’ini oluşturmaktadır. Yaşam boyunca meme kanserine yakalanma riski, kadınlarda yüzde 12 iken erkeklerde binde birdir. Ancak beklenmedik bir durum olduğundan önemsenmemekte ve geç fark edilmektedir. Bu durum erkekler için tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Avni Hakan Ölmeztürk Plastik Rekonstrüktif Ve Estetik Cerrahi Op. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)