Erken Çocuklukta Stres ve Zorlu Yaşam Deneyimleri

"Vücudunuzdan talepleriniz olduğunda veya bu taleplere dair beklentilerinizin, onları kontrol etme yeteneğinizi aştığı durumlarda, stres söz konusudur." - Megan Gunnar

Hayatımızda çok fazla stres kaynağı olduğunu biliyoruz. Stres kaynaklarıyla dolu bir düzende en büyük arzularımızdan biri çocuklarımızı strese karşı korumak ve onlara stressiz bir hayat sunmak. Evet, ebeveynler ve yetişkinler olarak çocukları her türlü stresten korumak isteyebiliriz. Fakat bu ne kadar mümkün veya ne kadar doğru? Doğrusunu isterseniz çocuğu her türlü strese karşı korumak ve onlara stressiz bir yaşam sunmak ne mümkün ne de doğru bir ebeveynlik tutumu.

Normal gelişim seyrinde yaşanan olağan stres yaşantıları çocuğu yetişkinliğe hazırlar. Bunu grip mikrobuyla ilk karşılaşmaya veya aşı olmaya benzetebilirsiniz. Gündelik hayattaki küçük stres kaynakları da çocukları hayattaki diğer zorlu yaşam olaylarına hazırlar. "Bunu başarabilecek miyim" veya "O benden hoşlanacak mı" gibi endişeleri hangimiz yaşamadık? Bir şeyleri başarmayı istemek ve diğer insanlarla ilişkilerimizi önemsemek doğamızın bir parçası. Bu süreçte çocukların yaşadığı stres karşısında anne babaların ve biz yetişkinlerin yapabileceği ise çocukların duygularını anlamalarına yardımcı olmak, algılarına güvenmeleri konusunda onları desteklemek ve çocuktan beklenen yanıt davranış mevcut kapasitesinin çok üstüne çıktığında ona rehberlik sunmak. Örneğin, sosyalleşme ihtiyacını fark ettiğiniz bir çocuğu sosyalleşmesi için yeni ortamlara, oyun gruplarına dahil edebilirsiniz. Ona sosyal becerileri bizatihi kendi aile ilişkileriniz içinde öğretebilirsiniz. Ancak arkadaşıyla yaşadığı çatışmayı çözmesi için ona güvenmeniz ve çatışmayla ilgili stresi yönetebilmesi için gerekli olan becerileri ve donanımı edinmesi konusunda ona rehberlik etmeniz gerekir. 

Buraya kadar herşey gayet tabii. Fakat bazen yukarıda tanımı yapıldığı üzere, talep edilen davranış biz yetişkinler için de çocuklar için de mevcut bireysel kapasitemizin ve çevresel kaynaklarımızın çok üstündedir. Örneğin, şiddetli bir ağrı veya duygusal olarak ani ve şiddetli bir deneyim yaşamak. Bu türden bir stresin beynin işleyişi ve yaşam kalitemiz üzerinde çok olumsuz etkileri olur. Bu durumda çocuğu desteklemek ve stres faktöründen korumak gerekir. Örneğin, şiddete maruz kalan bir çocuğu kendi kendini koruması için yalnız bırakamazsınız. Bu şekilde kişisel sınırların ihlali veya mevcut kapasitenin çok üstünde bir yanıt bekleyen olaylarla ilgili stres faktörleri olağan olmaktan çıkıp travmatik veya toksik strese dönüşürler. Tam da bu noktada bir yetişkin, anne veya baba için kılavuzluk edecek şey, yaşanan stresin çocuk için olağan mı travmatik mi olduğunu ayırt etmek. Olağan ve tolere edilebilir stres sürecinde hem çocuğa fırsat tanımak hem de yanında olduğunu hissettirmek gerekir. Ancak şiddetli, ani ve çocuğun gelişimini ve kişiliğini sabote eden ciddi yaşam deneyimleri karşısında kontrolü ele alıp çocuğa ihtiyacı olan tam korunma ve güvenceyi sağlamak gerekir. Örneğin, şiddetin içerisinde kalmış, tacize uğramış ve ağır bir hastalık atlatan bir çocuğa tam korunma ve güvence vermek hayati önem taşır. Yine de birey oluşlarına saygı duyarak ve güçlerine inananarak bunu yapmalıyız. 

Olağan stres ve tolere edilebilir stres, normal gelişim sürecinde, hayatın gidişatı içerisinde ve güvenilir bir yetişkinin varlığında yaşanan yaşam deneyimleridir. Karnı çok acıktığı için ağlamak, çok beğendiği halde-evde zaten var olan polis arabasının üçüncüsünü annesine aldıramadığı için üzgün ve durgun saatler geçirmek, çok iletişim kurmak istediği bir arkadaşı tarafından arkadaşlığın reddi karşısında yaşanan öfke, hüsran veya hayal kırıklığı, babadan ayrı geçmek zorunda kalınacak bir hafta boyunca hissedilen özlem duygusu… Bazen çok sevilen birinin kaybı… Bu örneklerin bazıları normal gelişim sürecinde hepimizin deneyimlediği kırılmalar iken bazıları hayat yollarında bazılarımızın yaşamak durumunda kaldığı biraz daha zorlayıcı deneyimler: sevilen birinin kaybı gibi. Fakat bu boyuttaki stres kaynakları da tolere edilemez değillerdir. İnsan olmanın doğasına içkin bir deneyim olan kayıp karşısında bir çocuğun ruhsal dengesini koruyacak ve onarım kapasitesi edindirecek olan şey ayakları yere basan ve duygu düzenleme becerilerine sahip güven veren bir yetişkinin varlığı. Eğer çocuğun zorlu deneyimi boyunca yetişkin sakin bir liman işlevi görebiliyorsa çocuk zorlu stres kaynaklarıyla ilgili bir donanım geliştirecektir. Aldığı mesaj şu olacaktır: "Evet bu gerçekten zor bir durum. Annem/babam/öğretmenim/teyzem de zorlanıyor, üzgünler. Fakat onlar baş edebiliyorlar. Onlara güveniyorum. Bununla yaşayabiliriz." Çocuk zamanla stresle ve zorluklarla baş edebileceği bir donanımı geliştirecek ve bu donanımla hayata hazırlanacaktır. Bu sebeple, çocuğunuzu her türlü stresten korumak gerçekçi bir çare değil. Hayatımız boyunca zorlanma ihtimalimiz olan deneyimler yaşarız. Önemli olan zorluklara karşı baş edecek donanıma sahip olmak. Bu donanımın gelişmesi de olağan streslerde çocuğa güvenmek ve biraz daha zorlayıcı ve kapasitesini açtığını gözlemlediğimiz stres kaynaklarında ona güven dolu sağlam bir rehberlik sunmak. Ne kendi haline bırakın ne de "sen yetersizsin" mesajı barındıran boğucu bir yardım sunun. Doğru mesaj: "Seni görüyorum, seni duyuyorum. Elinden geleni yapıyorsun. Seninle gurur duyuyorum. Fakat bazen dayanmak gerçekten çok zor. İşte o anlarda yanındayım. Güven bana."

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Zehra Işıklı Psikolojik Danışma ve Rehberlik Psk. Dan.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)