Genital Estetik

Genital bölge, anatomik olarak üreme organlarını ve pubis dağı (mons pubis) adı verilen bunları en üstte örten kıl folikülü içeren deri ile altta yağ dokusu ve bağ-kas dokularından oluşan bir sahadır.

Kadında genital bölgede mons pubis altında vulva adı verilen ve doğum kanalı girişine ait yapıların (büyük ve küçük dudaklar, idrar kanalı girişi, vajina girişi ile klitoris) olduğu kısım ve bunun arka tarafında iç organları alttan destekleyen perine yer alır. Vulva içeride vajinal kanal (vajen) ile devam ederek rahime bağlanır.

Genital estetik ameliyatların bir kısmı bölgesel uyuşturma ile yapılabilir. Ameliyattan sonraki süreçte ağrı çok beklenen bir bulgu değildir.

Genital bölgede estetik ameliyatlar daha sıklıkla kadınlar tarafından tercih edilmekle birlikte, erkek hastalarımdan özellikle peniste kalınlık ve uzunluk artışı ile ilgili ameliyat olma talepleri gelmektedir.

Kadın hastalarımda temel talepler vajinal gençleştirme ve daraltma ameliyatları, himenoplasti (kızlık zarı onarımı), vulva sarkmalarının giderilmesi (labioplasti), G noktası ameliyatları şeklindedir.

Bu ameliyatların büyük bir kısmı bölgesel uyuşturma ile yapılabilirken vajinal gençleştirme ve daraltma ameliyatları , yağ alma (liposuction) ve yağ enjeksiyonu gerektiren G noktası ve penis kalınlaştırma ameliyatları en azından derin sakinleştirici (sedasyon) desteğiyle beraber bölgesel uyuşturma altında yapılmalıdır.

“Lazerle vajinal gençleştirme ameliyatları ne kadar uzun süre etkilidir?” sorusu aslında lazerin tüm etkinliği ile ilişkilidir. Uzun vadeli etkinlik anlamında lazerin cerrahi tekniklere göre daha üstün olduğuna dair bir çalışma yoktur.

Cinsel aktif hayat ve dolayısıyla doğum, vajinal kaslarda ve vajen mukozası denilen iç örtüde gevşeme ve sarkma yaratır. Bunun derecesi kişiler arası değişkenlik gösterir. Genital estetikle ilgili kadınlardan en çok gelen soru lazerle vajinal daraltma ve gençleştirme ile ilgili tecrübelerimle ilgilidir. Her ne kadar vajen duvarında kalıcı iz bırakmama gibi bir avantajı görünse de vajinal lazer uygulamaları ile cerrahi sonuçlar anlamında anlamlı bir fark olduğuna dair bir çalışma da yoktur. 

Tüm tekniklerde ikinci bir gebelik ve yoğun cinsel aktivite aslında geri dönüşü de etkileyecek ve hızlandıracaktır.

Vajinal gençleştirme ameliyatları genelde sakinleştirici ve bölgesel uyuşturma altında uygulanır. Talep eden hastalarda genel anestezi ya da belden uyuşturma teknikleri de (epidural anestezi) kullanılabilir.

Kadında vulva bölgesinde büyük ve küçük dudaklar (labium majus ve labium minus) yer alır ve bunlardaki sarkmalar günlük spor aktivitelerini (koşma, bisiklet sürme vs) olumsuz etkileyebilir.

Kadın hastaların sıkça başvuruda bulunduğu bir diğer genital estetik konusu vulva denilen bölgedeki sarkmalardır. Genital sarkmalar genellikle küçük dudak (labium minus) denilen yapılarda gözlenir. Küçük dudaklarda ırklar ve aileler arası değişiklikler olmakla birlikte sarkmaların gebelik ya da cinsel aktiflikle bir ilişkisi yoktur. Ergenlik sürecinden sonra da söz konusu olabilen bu sarkma bazen klitoris adı verilen ve kadında cinsel uyarımın en önemli yapılarından olan silindirik yapıyı da örtecek şekilde olur. Bu durumda aşırı bir çıplaklaştırmaya yol açmadan cinsel uyarım ve aktiviteyi de bozmayacak şekilde bu yapılar küçültülmelidir. Klitorisin aşırı çıplak hale getirilmesi hastaları rahatsız edebilmektedir. Böyle durumlarda üzerini tekrar kısmen kapatmak için ek ameliyatlar gerekebilmektedir (üst kısma yağ enjeksiyonu, yaprak şeklinde hazırlanan komşu dokularla kapatım gibi)

Küçük dudakların küçültülmesi işleminde genelde orta kısmından kama şekilli bir doku çıkarılarak alt ve üstte kalan kısımlar birbirine birleştirilir. Bölgede iz bırakan ameliyatlar olmakla birlikte iz genellikle bölgede iyi gizlenir.

Kızlık zarı onarımları sosyal ve etik boyutları olan bir konudur. Hastanın hayatını olumsuz etkilediği durumda (tecavüz, yaralanma gibi nedenlerle kızlık zarının hasar görmesi gibi) kızlık zarı onarımı yapmak gerekebilir.

Genital estetik ameliyatlar kapsamında yer almamakla birlikte sosyal problemlere yol açması itibarıyla kızlık zarı (hymen/ himen) yaralanmalarının onarımları bu kapsamda sıkça uygulanan ameliyatlardandır. Bazı hastalar vulvadaki sarkmalarla birlikte kızlık zarı onarımı talep ederler.

Genital bölgenin diğer alanlarına göre daha az ağrı duyarlılığı olan bir yapı olmakla birlikte talebe göre bölgesel uyuşturma ve sakinleştirici desteği altında uygulanabilir. Çok sayıda onarım tekniği tanımlanmışsa da temel hedef vajinal açıklığı tamamen kapatmayacak şekilde, bölgesel dokularla bir perde oluşturmaktır. Kullanılan teknik bir sonraki cinsel ilişkiye ne zaman girileceğine bağlı olarak sadece dikiş konarak yapılan işlemlerden bölgesel dokularla bir perde oluşturulmasına kadar değişen çeşitliliktedir. Bölgesel dokuların kullanımı daha kararlı bir onarım sağlar. Ancak, bir perde oluşturulduktan sonra dokuların kendi içinde küçülmesi (kontraksiyon) ihtimali nedeniye belli aralıklarla vajinal açıklığın hasta tarafından kontrol edilmesi gerekir ve bu adet kanamasının olabilmesi için özellikle önem taşır.

Ameliyat toplamda 15-20 dakika arasında sürer ve hastanede yatış gerektirmez. Hastaların erken dönemde bisiklet ya da ata binme gibi bacaklarını ayrık tutacak aktivitelerden kaçınması önerilir. Ameliyat sonrası normal duş alınabilir. Genellikle hijyenik adet pedlerinin günlük değişimi ile takip edilir.

G noktası ameliyatı, etkinliği halen sorgulanan ve cinsel uyarımı artırdığı iddia edilen bir ameliyattır. Yağ ya da dolgu maddesi enjeksiyonu ile bu izafi noktanın belirginleştirilmesi hedeflenir.

Son dönemdeki popüler başvuru nedenlerinden biri G noktası ameliyatıdır. G noktası (G-spot) vajinal kanalın alt ucuna yakın olarak ön duvarda yer alan ve duyu sinirleri açısından zengin bir bölge olup cinsel uyarım açısından destekleyici olduğu düşünülmektedir. 17. Yüzyılda Hollanda’lı hekim Regnier de Graaf vajina içinde, erkekteki prostata denk gelecek şekilde erojen bir bölge tanımlamışve bu bölge sonradan 1950’de Alman jinekolog Dr. Ernst Græfenberg tarafından ortaya konmuştur. Græfenberg’in tanımladığı nokta isminden hareketle Addiego ve arkadaşları tarafından G noktası olarak adlandırılmıştır. Græfenberg bu noktayı üretra denilen idrar kanalı uzunluğu boyunca vajina içerisinde seyreden duyarlı bir alan olarak tanımlamıştır. İlk olarak Alman jinekolog Dr. Grafenberg tarafından 1950’de tanımlanmış ve bu bölgedeki uyarımla birlikte noktanın büyüdüğü ve uyarımın arttığına dair bir yayınla ortaya atılmıştır. G noktası, hyaluronik asit bazlı dolgular ya da vücuttan alınan yağ dokuları ile hacim olarak büyütülerek cinsel ilişki sırasında erkeklik organı ie temasın artırılması ve dolayısıyla uyarımın daha fazla olması sağlanabilir.

Erkek hastalarda en sık genital estetik başvuru nedeni penis kalınlaştırma ve uzatmadır. Hastalarımızın bir kısmında genital bölgede yağ doku fazlalığına bağlı göreceli bir küçüklük söz konusu iken, bir kısmında gerçek anlamda penis çapı darlığı söz konusudur. Penis boyunun uzunluğu ırklar arası farklılıklar göstermektedir. Bazı hastalar başvurdukları dönemden önce mekanik sistemlerle boy uzatmaya çalışmış oluyorlar ve bir kısmında bu işlemlerden sonra ereksiyon (sertleşme) sorunları da başlamış oluyor. Bunun nedeni genelde hızlı sonuç alma çabası nedeniyle, penisin içinde yer alan ve ereksiyondan sorumlu olan süngersi cisimler (corpora spongiosa) içerisinde venöz kaçak nedeniyle kan toplanamamasıdır. Mekanik boy uzatma sistemlerinin yanısıra Hint ve Çin kaynaklı masaj uygulamalarında da penis boyunun az miktarda da olsa değiştirilebildiği iddia edilmektedir. Bu konularla ilgili detaylı bilgi için lütfen blog sayfamdaki makaleleri takip ediniz. Penisin boydan ziyade, kadın vajinasında gerilim sağlayarak erojen uyarımı başlatması nedeniyle daha çok çapı önem taşımaktadır.

Ereksiyon amacıyla yerleştirilen penis protezleri penisin uzamasına katkıda bulunmazlar. Penis uzatma amacıyla protez yerleştirme talepleri ağır sonuçlar doğurabilir.

Penisin uzunluğu ırklar arasında değişkenlik göstermekle beraber normalde 5-6cm ve üstü değerler normal iken en fazla ereksiyon (sertleşme) noktasında 11-12 cm üzeri normal sayılmaktadır. Penisin boyu ile ilgili temel sorunlar kısalık ve eksenin eğrilikleridir (penil deviasyon). Eksen eğrilikleri ile ilgili daha detaylı bilgi almak için blog sayfamızdaki gelecek makaleleri takip ediniz. Bunlara ek olarak cinsel ilişki açısından ereksiyon halindeki penis zayıf bedene bir çift için bu değerlerin altında da yeterli olabilir.

Hastaların bir kısmı ısrarla penis içine protez yerleştirilerek uzatma sağlanmasını istemektedirler. Ancak, bu protezlerin penisi uzatıcı etkisi yoktur, sadece penisin ereksiyonda yani sertleşmiş halde kalmasını sağlarlar ve iktidarsızlık probleminde kullanılırlar. Uzatmanın da yapılacağı hastalarda çoğunlukla kalınlaştırma ameliyatı ile beraber penisi gövdede askılayan asıcı bağ ameliyatta kesilerek ciltte ilerletme yapılır ve 2,5cm civarında bir uzama sağlanabilir. Asıcı bağın kesilmesinin ereksiyon halindeyken uzatıcı bir etkisi yoktur. Kendi uyguladığım teknikte bu bağı tamamen kesmek yerine tendon uzatma ameliyatlarına benzer bağ uzatıcı bir kaydırma işlemi kullanmaktayım. Bu durum bağın tamamen kesilmesine bağlı ereksiyonda ortaya çıkabilen “sarkaç penis” deformitesini engellemeyi sağlar. Ciltte uygulanan ilerletme göreceli bir uzunluk artışı sağlar ve bu artış 2,5 santimetrenin çok da üzerine çıkmaz.

Penise yağ enjeksiyonları penisin uç kısmı da dahil edildiğinde erken boşalma sorununu da olumlu etkilemektedir.

Penise yağ enjeksiyon uygulaması genelde sakinleştirici altında bölgesel uyuşturma yapılarak uygulanabilen bir yöntemdir. Enjekte edilen yağın yarıdan fazlası 8-10 ayda vücut tarafından eritilirken bir kısım yağ dokusu bağ dokusuna dönüşür ve bir kısmı da yağ halinde kalır. Glans penis adı verilen uç kısmı da içine alan yağ enjeksiyonu ile kalınlaştırma işlemleri erken ejakülasyon (boşalma) probleminde idrar kanalının uç kısmında mekanik bir daralma sağlayarak süreci geciktirebilir. Ancak her hasta da sonuç alınamayabilir. Pratik uygulamada yağdan daha uzun etkili sentetik malzemeler de bu amaçla penis uç kısmına enjekte edilmiştir. Ancak vücut tarafından yabancı cisim gibi değerlendirilme potansiyelleri nedeniyle genelde yağ enjeksiyonunun daha masum bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Bu amaçla alınan yağ miktarı da fazla olmamaktadır.

Penis uzatma ve kalınlaştırma ameliyatlarının güvenli olmayan ellerde ereksiyon ve duyu kaybı, penis kan dolaşımının bozulması, deride nekroz (gangren), enfeksiyon gibi istenmeyen sonuçları olabilir.


Penis eğriliklerinde plikasyon denilen katlama teknikleri geri dönüşümlü olabilir. O nedenle eğriliğin olduğu tarafta penisi saran kılıflardaki eksiklerin giderilmesi daha iyi sonuçlar sağlayacaktır.

Penil deviasyon (penisin yanlara eğriliği) toplumda sıkça görülen bir bulgudur. Cinsel ilişkiyi etkilemediği sürece müdahale gerektirmeyebilir. Eğriliğin giderilmesini talep eden hastalarda çeşitli bağ doku hastalıklarının olup olmadığı muayene edilmeli ve sorgulanmalıdır. Söz gelimi eğriliklerin kendiliğinden olduğu durumlarda en sık neden Peyronee hastalığı olarak bilinen bir bağ dokusu hastalığı olup burada eğriliğe ilgili tarafta bağ dokusunda çeşitli kalınlaşma ve kısalmalar olarak penisi o tarafa bükmesine bağlıdır. Bu hastalarda onarım soruna yol açan bandın çıkarılmasını ve zar yamalarla onarımı gerektirir. Kollajenaz adı verilen bağ doku eritici enzimle de bu eğriliği ameliyatsız kırmak mümkün olmakla birlikte hastaların önemli bir kısmında geri dönüşümlüdür ve deri kayıpları olabilir. Peyronee hastalarının ellerinde bunun başka bir varyantı olan Dupuytren hastalığı da olabilir. Eğriliklerin tedavi amacıyla bazen daha uzun tarafa plikasyon dikişleri konarak kısmi iyileşme sağlanabilse de bunların önemli bir kısmı açılmakta ve bazı hastalarda ağrılı ereksiyona yol açabilmektedir. Bu ameliyatlara aday olup olmadığınız en ideal olarak hekim muayenesinde ortaya çıkar.

Siğil (wart), cinsel ilişki ile bulaşan ve Human papilloma virus (HPV) tarafından bir lezyondur. Genital bölgede gerek estetiği bozma gerekse de peniste ya da vulva girişini kapatarak cinsel ilişkiyi zorlaştırma gibi nedenlerle hastalar başvurmaktadır. Bazı ihmal edilmiş hastalarda siğil zemininden cilt knaseri de gelişmekte ve başvuru nedeni bu kanser olmaktadır. Kadınlarda da serviks yani rahim boynu kanserinin önemli nedenlerinden biridir. Küçük lezyonlarda iz oluşturma ihtimali daha düşük olduğu için dondurarak dökme (kriyoterapi) ya da lazer ile yakma denenebilir, ancak tekrarlanan seanslar gerektirir. Büyük lezyonlarda ameliyatla lezyonun çıkarılarak patolojiye gönderilmesi önemlidir. Hastanın cinsel partnerinin de olası bir lezyon açısından muayene olmasını önermekteyiz. Virüsün tamamen ortadan kaldırılması söz konusu olmadığı için, ameliyat sonrası tekrarlamalar ya da başka yeni odakların çıkması söz konusu olabilir. Kadın hastalarda rahim boynu kanseri açısından HPV aşısı olmaları önerilmektedir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Nebil Yeşiloğlu Plastik Rekonstrüktif Ve Estetik Cerrahi Doç. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)