Güneş Cildimize Dost Mu Düşman Mı ?

Yazar Eda Kibar AtasoyDermatolog • 9 Aralık 2020 • Yorumlar:

Güneşli günlerin başlaması ile birlikte keyifli tatil planları yapıyor, açık hava aktivitelerini daha çok tercih ediyoruz. Ancak ilkbahar ve yaz mevsimlerinde cildimizin sağlık ve güzelliğini korumaya ayrı bir özen göstermek gerekiyor. Çünkü güneş bizim için gerekli ancak fazlası cildimize zarar verebiliyor.

Güneşte fazla kalmak, hem kısa vadede hem de uzun vadede ciddi sorunlar yaşamamıza sebep olabilir. Örneğin güneş yanıkları, yazın en sık karşılaştığımız cilt problemlerinin başında gelmektedir. Uzun dönemde ise güneşe aşırı maruziyete bağlı olarak, çil, leke, kırışıklıklar, yaşlılık leke ve benleri, deri renginde sararma ve deride kalınlaşma, iyi huylu deri tümörleri, deri kanseri gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir.

     Güneş yanıkları; ışınların dik geldiği anlarda çok kısa sürede 2–4 saat içinde ortaya çıkabilir. Güneş yanığında, önce deri bütün olarak kızarır, sonra içi sıvı dolu  küçük kabarcıklar meydana gelir. Bu sırada deri sıcak ve hassastır. Yanık ilerledikçe derinin daha alt tabakalarında bulunan sinirlerin uçları da etkilenmeye başlar ve şiddetli ağrılar ortaya çıkar. Tedavide, deri öncelikle  soğutulmalıdır. Bunun için soğuk suyla ıslatılmış kompres uygulanabilir. Ağrı kesici ve ateş düşürücüler gerekli durumlarda kullanılabilir. Tüm vücut soğutulduktan sonra , derinin sık sık nemlendirilmesi cildin  çabuk iyileşmesini sağlar. Eğer yanık yerlerde kaşıntı varsa onu azaltacak ancak, alerji yapmayacak ve alkol içermeyen kremler uygulanabilir. Su toplayan yerlerin ise olduğu gibi bırakılması; eğer patlamışlarsa cildin enfekte olmasını engelleyecek önlemler alınması gerekir. Genellikle 48-72 saatte şikayetler azalır. Ancak yanığın derecesi hem iyileşme süresini hem de leke ve iz riskini belirleyecektir.

    Uzun dönemde güneşin olumsuz etkileri, yinelenen temaslara bağlı olarak yıllar içinde birikerek ortaya çıkar. Yani çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızda, oyunda, okulda, boş zaman aktıvitelerimizde sokakta, geçirdiğimiz uzun saatler çok önemli. Güneş maruziyeti en çok bu yıllarda oluyor. Yine erişkin dönemde yıllar boyunca özellikle denizciler, çiftçiler, inşaat ve yol işçileri gibi açık alanda çalışan meslek gruplarında güneş ışınlarına maruziyet çok yoğun olabilmektedir. Kültürel faktörler, bronz tenin beğenilmesi ve popüler olması da yaz tatillerindeki güneşten kaçınma davranışını önemli ölçüde etkilemektedir. Güneşin ultraviyole ışınları, özellikle cilde rengini veren hücreler başta olmak üzere, sık yenilenen hücrelerin yapısında değişiklik meydana getirir ve bazı hastalıkların oluşmasına yol açar. Bunlar arasında en sık görülen güneş lekeleridir. Çoğu kez yüz ve el üzerlerinde gördüğümüz bu kahverengi lekeleri yaşlılığa bağlarız. Ancak aslında kişi yaşadığı yıllar boyunca, güneşten korunmayı başarabilirse, yaşlandığında da lekesiz bir cilde sahip olabilir. Bu uzun yıllar sonra ortaya çıkan güneş etkileri, ciltte elastikiyet kaybına , deride kalınlaşma ve kırışıjklıklara ve ne yazık ki deri  deri tümörlerine ve cilt kanserine de yol açabilmektedir. Bu nedenle güneş ışınlarından faydalanmak önemli olduğu kadar fazla ultraviyole ışınlardan korunmayı da bilmek önem taşımaktadır.    

    Pek çok kişi yeterli bilgiye sahip olmadığından, düşük koruma faktörlü ürünlerle güneşin zararlarından korunmaya çalışır, ancak bu durum sorunları azaltmak bir yana tam tersi artırabilir.  Estetik nedenlerle cildin güneşten yanmasının istenmesi ve bunun çabuk olmasının arzulanması, bronz görünmek moda olduğu için hiçbir koruyucu özelliği olmayan çeşitli yağların sürülmesi dermatolojik açıdan uygun değildir. 

     Cilt rengimize ve yapısına uygun güneş koruyucu kullanmak,  hem güneş yanığından hem de  uzun vadede oluşabilecek deri lekeleri,iyi huylu deri tümörleri, deri kanserinden korumakta yardımcıdır. 

    Güneş koruyucular, kimyasal ve fiziksel olmak üzere iki grupta incelenebilirler. Kimyasal güneş koruyucular, içerisinde bir veya daha fazla kimyasal madde barındıran ürünlerdir. UV’nin %95’inden fazlasını emerek, ışık enerjisini zararsız hale getirirler. Fiziksel güneş koruyucular ise, UV ışınlarını dağıtma ve yansıtma yoluyla zararlarını en az hale getiren ürünlerdir. Güneşten koruyucular söz konusu olduğunda, sürekli bahsedilen ve ürünün etkinliğini sayısal olarak değerlendirmeye yarayan rakamı ifade eden SPF (Sun Protect Factor) numarası, koruyucu ürünün, güneş ışınlarının yakma etkisini  ne kadar bloke ettiğini göstermektedir. 2 den 60’a kadar koruyucu faktörlü kremler bulunmaktadır. Etkin bir korunma için en az SPF 30 olan bir ürün tercih edilmelidir. Ürünün güneşe çıkmadan yarım saat önce sürülmesi ve 3-4 saatte bir tekrarlanması önemlidir. Yoksa sabah sürülen güneş koruyucu ürün, tüm gün güneşten korunmanızı ne yazık ki sağlamaz . Yine ürün seçerken cildinizin kuru , yağlı , karma oluşu ya da leke ve sivilce problemi varlığı dikkat edilmesi gereken diğer bir konudur. Yağlı ciltler krem formu yerine jel , losyon formlarını tercih etmelidir. Aksi halde yağlanmada artışı ve sivilce oluşumu görülebilir. Çocuklarda ve  gebelerde tercihen fiziksel koruyucular kullanılır. Bebeklerde ise mekanik korunma şemsiye, şapka kullanımı ve mümkün olduğunca güneşten kaçınmak önerilmektedir.

    Tüm bu konulara dikkat edildiğinde bu güzel güneşli günleri  keyifli ve sağlıklı bir şekilde geçirmek mümkün. Hem de sağlıklı ve pırıl pırıl bir ciltten vazgeçmeden...

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)