İnsülin Direnci

Yazar Nebil TokDiyetisyen • 14 Şubat 2019 • Yorumlar:

İnsülin direnci modern çağın vebası mı?

Sık sık acıkıyor musunuz?

Uzun süre aç kaldığınızda titreme, terleme veya sinirlenme mi yaşıyorsunuz.. Siz en iyisi bir insülin direncinize baktırın.

İnsülin pankreastan üretilen, temel görevi kan şekerini düzenlemek olan bir hormondur. Obezitenin tüm dünyaya yayılmasıyla insülin direncini ve diyabeti çok sık görmeye başladık. İnsülin direnci modern çağın vebası gibi yayılıyor.

İnsülin direncinin hesaplanması kan tahlilleri ile mümkün olup son derece basit matematik hesabı ile hesaplanabilir. Açlık kan şekeriniz x açlık insülin değeriniz / 405. Eğer bu değer 2.7’nin üstünde ise hemen bir sağlık profesyonelinden yardım almalısınız.

İnsülin hormonun nasıl çalıştığını anlayabilirsek, şişmanlığın hem sebebi ve hem de sonucu olan insülin direncini anlamış oluruz.

İNSÜLİNİN ETKİLERİ

  1. İnsülinin ilk ulaştığı organ karaciğerdir. Glukoz(kan şekeri) bazı organlarımızda glikojen olarak depolanabilir. Karaciğer de bu organlardan biridir. Karaciğerde insülinin de etkisi ile serbest glukozlar glikojen haline çevirilerek depolanır. Karaciğerin glikojen depolama kapasitesi yaklaşık 110 gramdır. Yani karaciğer depolarında 440 kilokalorilik enerji saklanabilir, bu da yaklaşık bir buçuk saat tempolu yürüyüşle yakılabilir. İhtiyaç halinde glikojen parçalanıp kana glukoz olarak verilir.

  2. İnsülin kaslarda iki görevi vardır. İlki protein sentezlemesini arttırmaktır. İkinci görevi de şekeri glikojen olarak kaslarda depolamaktır. 70 kg bir erkeğin kaslarında depolanabilecek glikojen miktarı 500-600 gramdır. Buradan elde edilecek enerji yaklaşık 2500 kaloriye denk geliri, yaklaşık 8 saat tempolu yürüyüşle ancak yakılabilir. Kaslardaki glikojen depolaro sadece kaslar için kullanılır, kana glukoz olarak verilmez.

  3. İnsülin yağ dokusunda 3 şekilde etki gösterir. İlki kandaki trigliseridleri parçalayarak serbest yağ asitlerinin ortaya çıkmasını sağlar, bu yağ asitleri de yağ dokusuna giderek depolanır. İkincisi, yağ dokusu içinde yağ asitlerinin trigliseride çevirilip depolanması için kandaki glukozu alıp yağ dokusuna geçirmeye yarar. Üçüncüsü yağ dokusu içinde depolanmış trigliseridin parçalanmasını engeller.

 

Görüldüğü gibi insülin karacğer ve kaslarda şeker depolar, yağ dokusunda da yağ depolar. Bu sebeple kanda insülin miktarı ne kadar uzun süre yüksek seyrederse o kadar fazla yağ depolanması gerçekleşir. Depo edilen fazla yağlardan yıllar içerisinde istenmeyen bazı maddeler üretilir ve vücudumuzda kronik iltihaplı bir sürecin başlamasına sebep olarak dokulara zarar verir. Bu süreçle insülin normal dozlarda yapabileceği vazifeyi yapamaz ve gün geçtikçe daha fazla üretilerek aynı vazifeyi yapmaya çalışır. Bu aşamada insülin direnci başlamış olur. Bir süre bu süreç artarak devam eder, sonrasında artık fazla üretilen insülin de tam anlamıyla vazifesini yapamaz olur, bu aşamada da kan şekeri olması gerekenin üzerine çıkar yani şeker hastalığı başlar.

Obezitenin başlangıçta sebebi gibi görünen insülin direnci, aslında obezitenin bir sonucudur. Başlangıçta insülin direnci olmayan bünyede aşırı şeker tüketimi ile fazla insülin salgılanıyor ve kilo artışına sebep oluyor. Kilo artışı ile insülin direnci gelişiyor. İnsülin direnci arttıkça da daha kolay kilo alınıyor. Yani insülin direnci başladıktan sonra kısır döngü başlamış oluyor. Bu kısır döngüyü kırdığımızda, obezitenin de bir bacağını kırmış oluyoruz.

Eğer siz şeker hastası değilseniz ama obezseniz bahsedilen mekanizmalar sonucu sizde büyük ihtimalle insülin direnci oluşmaya başlamıştır. İnsülin direnci olan kimselerin fazlaca üretilen insülin hormonları çoğu zaman kan şekerini yemekten sonra hızlıca düşürür. Bazen bu düşüş hızlı gerçekleşir ve şeker düşüklüğünde gördüğümüz belirtilere sebep olur.  Çoğu zaman bu belirtiler gerçek hipoglisemideki kadar tehlikeli değildir. Fakat açlık ve tatlı yemek isteği ile karşılaşan vücudumuz bir süre sonra hafif titremelere, terlemelere dayanamayacak ve kendini bir şeyler yerken bulacaktır.

Bir şeyler yedikten kısa bir süre sonra bu şikayetler ortadan kalkacak ama mutlaka bir süre sonra tekrar oluşacaktır. Bu ataklarda yenilen gıdalar genellikle şeker içeriği yüksek gıdalar olduğundan zaten fazla olan insülin miktarı daha da artacak ve fazla şeker yağ olarak depolanacaktır. Bu ataklar bir süre sonra düzensiz yemek yeme alışkanlığına dönüşerek, çözülmesi daha da zor bir hal alacaktır.

Eğer sizin de sık acıkmalarınız, fazlaca tatlı yeme isteğiniz ve acıktığınızda titreme, terleme gibi şikayetleriniz varsa insülin direnciniz var demektir. İnsülin direncini düzelterek kilo vermenizi kolaylaştırabilirsiniz.  

İNSÜLİN DİRENCİNİ DÜZELTMENİN 3 YOLU VARDIR

  1. Düzenli yemek yeme düzeni oluşturmak ve sağlıklı beslenmek

  2. Düzenli egzersiz yapmak

  3. Eğer ilk iki madde de başarı sağlanamazsa ilaç kullanmak

Bunu sırasıyla uygulamak en mantıklısıdır ama sondan başlayanlar da vardır. İradenize güveniyorsanız kendinize uygun diyet sistemiyle başlayabilirsiniz. Düzenli yapacağınız egzersizde insülin direncini kırar. Diyet ve egzersize rağmen hala sık acıkma ve tatlı yeme isteği varsa o zaman doktorunuza danışmanızda ve gerekli tedaviyi almanızda fayda vardır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)