İz Kalacak Mı?

Nedendir bilinmez, diğer cerrahi branşlarda ameliyat olacak hastalar, aynı ameliyatı da olacak olsalar diğer cerrahlara “hocam nasıl iz kalacak? iz kötü mü/ büyük mü olacak?” gibi soruları daha az sıklıkta sormaktadırlar. Ancak bizler (Plastik Rekonstruktif ve Estetik Cerrahlar) bu soruyla çok sık ve yoğun bir şekilde karşılaşmaktayız.

Estetik cerrahi herhangi bir dokunun görüntüsünün daha genç ve/ veya güzel olması için uygulanan cerrahilerin tamamına verilen genel başlıktır. Estetik cerrahi uygulanacak hastada ameliyat planını cerrah dilediği gibi yapabilir. Örnek olarak; meme büyütme yapılacak bir hastada iz meme altı kıvrımına veya meme başı koyu renkli kısmı ile deri arasındaki geçişe yerleşmesi sağlanarak gizlenmektedir (yine de iz kalmaktadır). Hasta memesinde iz istemiyorsa koltuk altı veya göbek deliğinden yapılan kesiler ile meme büyütme ameliyatı yapılabilmektedir (yine de iz kalmaktadır).  

Sağlık sorununa neden olabilecek herhangi bir nedenle; meme kanseri süphesiyle memede bulunan bir kitleden biyopsi yapılacağında, meme üzerinde bulunan bir ben çıkarılacağında, memeye uygulanacak cerrahi işleme ve izin nerede kalacağına “hastalık/ kitle/ ben karar vermektedir”.  Memenin üzerindeki bir beni koltuk altından girip de çıkarsanız, üzerinden kesip de çıkarsanız her durumda benin olduğu yerde iz kalacaktır. Sağlık sorunu nedeniyle yapılacak cerrahilerde “Estetik Kaygı” ikinci planda olmalıdır. “meme kanserini çıkartalım ama memede iz  olmasın, koltuk altından girip içerden halledelim” gibi bir yaklaşım belki hastayı ilk 6 ay 1 yıl mutlu edecektir fakat hastalıkta gelişecek bir nüks yıkıcı olacaktır. Bu nedenlerle aynı işlemi bir Plastik Cerrah da yapacak olsa mutlaka iz kalacaktır.

Plastik Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi branş olarak, iç organlar dışında (kalp, böbrek, beyin, ak ciğer, mesane, barsak gibi..) tüm dokularda cerrahi uygulamalar yapan bir branştır. Aynı zamanda deri şekillendirme cerrahisini, asistanlık sürecinde de dahil yapmaya yetkin tek branştır. Deri dış ortamla aramızdaki en önemli bariyerdir. Vucudun savunma sistemi elemanları en fazla barsakta, daha sonra deride yoğunlaşmışlardır. Aynı zamanda bütünüyle dışarıdan görülebilen tek organdır. Bu gibi nedenlerle Plastik Cerrahlar tüm eğitim ve gelişim süreçleri boyunca yaptıkları cerrahilerde daha az iz kalması için çalışmışlar ve derinin onarımında önemli prensipler geliştirmişlerdir.

Gelelim sorumuza; Ameliyat sonrasında iz kalacak mı?

Cevap; vucudunuzda, herhangi bir dokuda (beyin, sinir, damar, göz, barsak….. hepsi dahil) bir hasar oluştuğunda bu hasar onarım dokusu ile iyileşir ve “onarım dokusu” = ”iz”dir. Bu nedenle herhangi bir yerinizi estetik cerrahi nedeniyle, hastalığa bağlı bir nedenle kestirecekseniz veya kaza ile kesildiyse “MUTLAKA İZ KALACAKTIR”. Herhangi bir görüşmede, herhangi bir cerrah yaptığı cerrahi işlem sorası size iz kalmayacağını söylüyorsa en basit tabiriyle “ beyaz bir yalan” söylüyordur.

Gelelim ikinci ve daha önemli soruya; “Ne kadar iz kalacak? Ne kadar belli olacak? Ne kadar sürede iz son halini alır?”

Bu sorular cerrah açısından daha makul ve mantıklı sorulardır.

Deride normal ve beklenen şekilde gelişen yara iyileşmesi 1 yıllık bir süreçte tamamlanmaktadır. Erken dönemde (3 ay) iyileşen yara dudakları içerisinde üretilen dokular ve hücreler yoğunluktayken 3. aydan sonra tüketilen veya azaltılan dokular (remodelling- yeniden şekillendirme) daha fazladır.  Ilk 1 ay kesi izi düz bir çizgi olarak görülürken, 1-6. aylar arası genelde kırmızı- mor- pembe bir renkte ve sert ele gelmekte, 6- 12 aylarda ise kırmızılığı giderek azalan, sertliği yumuşayan ve genellikle 1. yılda deri rengine göre hafif açık renkli, yumuşak bir çizgi şeklinde kalmaktadır. Bu normal yara iyileşme sürecinde bir kesinin iyileşme ve izin kalma sürecidir. Kişiden kişiye ve bölgeden bölgeye bu süreler küçük farklılıklar gösterebilirler.

Kötü yara iyileşmesinde bir çok farklı etken rol oynamaktadır. Detayları ile laf kalabalığı olmaması adına hastaların yapabilecekleri ile ilgili en önemli konulardan bahsedeceğim.

1- Ameliyat bölgelerinizi ve kesi izlerini (özellikle yüz bölgesinde) mutlak suretle güneşten korumalısınız. Güneşten korunma yalnızca yaz döneminde değil, tüm yıl boyunca yapılmalıdır. Yaz döneminde korunma için yüksek koruma faktörlü (50+ SPF/ UVA ve UVC koruma faktörü olan) kremler ile, kışın ise koruma faktörlü içeren (SPF 15/ 30) makyaj ürünlerinin veya nemlendirici kremlerin kullanılması önemlidir.

2- Ameliyat sonrası dönemde, dikişler alındıktan sonra, bölgeye ve iyileşmeye göre farklılık göstermekle birlikte genellikle 3. Haftada silikon jel uygulanmasına başlanmalı ve silikon jel uygulanırken kesi bölgesine günde 2 kez, 5- 10 dk hafifçe masaj yapılmalıdır. Silikon jeller iz kalmaması için değil, yara iyileşme sorunu olan “hipertrofik skar” ve “keloid” gelişiminin önlenmesi, iz olgunlaşmasının hızlandırılması amaçlıdır.

3- SİGARA! Sigara kullanımının iz üzerindeki etkisinin iyi veya kötü anlamda değişken olabildiğine dair farklı görüşler içeren yayınlar mevcuttur. Bu asla sigara içenlerde daha az iz kalır anlamına gelmemektedir.  Sigara kullanımı kılcal damar dolaşımını büyük oranda azaltmaktadır. Derinin tamamı bir kılcal damar ağından oluşmaktadır. Ameliyat sonrası sigara kullanmak ameliyat bölgesinde kanlanmayı azaltacak ve onarımın, içmeyen kişilere göre daha zayıf olmasına; dolayısı ile izin daha geniş kalmasına neden olacaktır. Aynı zamanda estetik cerrahinin bir çok ameliyatında (ÖZELLİKLE YÜZ BÖLGESİ) flep cerrahisi yapıldığından dokuların birbirine yapışmasını ve ameliyatın yapıldığı gibi kalmasını etkileyecek ve bozacaktır. Sigaraya estetik bir ameliyattan 2 ay önce ve ameliyattan 3 ay sonrasını içerecek şekilde yaklaşık 5- 6 ay ara vermek (bırakmak değilse ☺ ) ameliyatınızın sonuçlarına her anlamda önemli katkı sağlayacaktır.

Bilimsel anlamda kanıtlanmış ve “text- book”lara giren bilgiler bunlarla sınırlıdır ve bu hususlara dikkat ederseniz izinizin sizde olabileceğinin en iyi şeklinde iyileştiğini düşünebilirsiniz.

Tüm bu konularda gerekli hassasiyeti göstermenize rağmen ( nadiren de olsa) yine de iyileşme kötü veya kabul edilemeyen izlerle sonuçlanabilir. Bu durumlarda skar/ iz revizyonu ameliyatları yapılabilmektedir. Emin olun hiç bir plastik cerrah kötü izi revize etmek istemez (çok çeşitli nedenlerle). Bu nedenle ilk yaptığı ameliyatta olabilecek en iyi şekilde onarımı gerçekleştirir. Fakat yine de bazı durumlarda kötü/ genişlemiş izlerle karşılaşılabilinmektedir.

Son olarak ameliyatınızdan sonra ki dönemde gelişebilecek hipertrofik skar ve keloid gibi yara iyileşme bozukluklarının erken tanısı ve tedavisi için 2- 6 aylık süreçte en azından 2 kez doktorunuzu kısa da olsa ziyaret etmeniz daha sonrasında bu problemlerin giderilmesi için ağrılı ve can sıkıcı süreçler yaşamamanızı önleyebilir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Mahmut Özgül Plastik Rekonstrüktif Ve Estetik Cerrahi Op. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)