Kadın sağlığını tehdit eden en önemli hastalıklardan biri jinekolojik kanserlerdir. Bu hastalıklar, kadın üreme sistemi organlarında rahim ağzı (serviks), rahim iç tabakası (endometrium), yumurtalıklar (over) ve dış genital bölgede (vulva) gelişir.

Jinekolojik kanserlerde erken tanı hayat kurtarır. Erken tanı konulduğunda tedavide başarı oranı oldukça yüksektir. Ancak birçok kadın, belirtileri fark etmekte gecikmekte ya da düzenli sağlık kontrollerini ihmal etmektedir.

1. Serviks (Rahim Ağzı) Kanseri

Serviks, rahmin vajinaya açılan alt kısmıdır. Serviks kanseri, bu bölgedeki hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla oluşur. Gelişmiş ülkelerde düzenli tarama programları sayesinde azalmaktadır, ancak düşük ve orta gelirli bölgelerde hâlâ yaygındır.

Nedenleri:

  • En sık neden HPV (Human Papilloma Virüs) enfeksiyonudur. Özellikle HPV 16 ve 18 tipleri yüksek risklidir.
  • Sigara kullanımı,
  • Bağışıklık sisteminin zayıflığı,
  • Erken yaşta cinsel ilişki ve çok sayıda partner.

Belirtileri:

  • Cinsel ilişki sonrası kanama,
  • Ara kanamalar veya menopoz sonrası kanama,
  • Kötü kokulu vajinal akıntı,
  • Pelvik ağrı.

Tanı yöntemleri:

  • Smear (PAP) Testi: Rahim ağzından alınan hücre örneğiyle anormal hücreler tespit edilir.
  • HPV DNA Testi: Yüksek riskli HPV tipleri araştırılır.
  • Kolposkopi: Serviks mikroskopla incelenir, gerekirse biyopsi alınır.

Güncel tedavi yöntemleri:

Serviks kanserinde uygulanacak tedavi hastalığın evresine, hastanın yaşına, çocuk sahibi olma isteğine ve genel sağlık durumuna göre belirlenir. Erken evrede tespit edilen lezyonlarda sadece rahim ağzındaki hastalıklı kısmın çıkarılması yeterli olabilir. Bu işleme “konizasyon” adı verilir ve doğurganlığı korumak isteyen genç kadınlar için uygundur. Kanser servikste sınırlıysa, “radikal trakelektomi” denilen daha geniş bir cerrahi ile sadece rahim ağzı çıkarılabilir. Bu sayede rahim yerinde bırakılır ve hasta ileride çocuk sahibi olabilir. Daha ileri evrelerde ise genellikle radikal histerektomi uygulanır; bu operasyonla rahim, rahim ağzı, bazen yumurtalıklar ve çevresindeki lenf düğümleri çıkarılır. Serviks kanseri, radyoterapiye duyarlı bir hastalıktır. Bu nedenle, özellikle tümörün rahim dışına yayıldığı vakalarda radyoterapi (ışın tedavisi) uygulanır. Kemoterapi ise genellikle radyoterapi ile birlikte veya yaygın hastalıkta tek başına kullanılır. Günümüzde bazı ileri evre serviks kanseri hastalarında immünoterapi gibi yeni tedavi seçenekleri de denenmektedir. Ancak tedavi kadar önleme de önemlidir. HPV aşısı, bu kanserin en önemli nedeni olan HPV virüsüne karşı yüksek koruma sağlar ve ülkemizde 9–14 yaş grubunda uygulanması önerilmektedir.

2. Over (Yumurtalık) Kanseri

Over kanseri, yumurtalık dokusunda başlar ve genellikle sinsice ilerler. Over kanseri, en tehlikeli jinekolojik kanser türlerinden biridir çünkü erken dönemde belirti vermez.

Risk faktörleri:

  • Ailede over veya meme kanseri öyküsü,
  • BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonları,
  • Hiç doğum yapmamış olmak,
  • Geç menopoz.

Belirtileri:

Over kanserleri karında şişlik, gerginlik gibi belirtiler gösterir. Diğer belirtiler:

  • Erken doyma hissi,
  • Kabızlık,
  • Kilo kaybı,
  • Kasık ve bel ağrısı.

Tanı yöntemleri:

Over kanserlerinin tanısında pelvik ultrasonografi uygulanır. Diğer tanı yöntemleri:

  • CA-125: Kanda ölçülen bir tümör belirtecidir (her zaman güvenilir değildir),
  • MR / BT taramaları.

Güncel tedavi yöntemleri:

Yumurtalık kanserine genellikle geç evrede tanı konur. Bu nedenle tedavi genellikle karmaşık ve çok aşamalıdır. Tedavinin ilk adımı, mümkün olan en fazla tümör dokusunun çıkarılmasıdır. Bu işleme “sitoredüktif cerrahi” veya “debulking” adı verilir. Bu operasyon sırasında her iki yumurtalık, rahim, omentum (karın zarı), lenf düğümleri ve bazen yayılım gösterdiği diğer karın organları çıkarılır. Cerrahinin başarısı, tedavi başarısını doğrudan etkiler. Ameliyat sonrasında kalan mikroskobik tümör hücrelerini yok etmek için hastaya kemoterapi uygulanır. Standart tedavi, karboplatin ve paklitaksel isimli ilaçların kombine edildiği 6 kürlük bir kemoterapi protokolüdür.

Son yıllarda, özellikle BRCA1 veya BRCA2 gen mutasyonu taşıyan kadınlarda, kemoterapi sonrasında PARP inhibitörleri (örneğin olaparib) gibi hedefe yönelik tedaviler kullanılmaya başlanmıştır. Bu ilaçlar, kanser hücrelerinin DNA onarımını engelleyerek kanserin ilerlemesini yavaşlatır. Ayrıca bazı vakalarda kemoterapi öncesinde “neoadjuvan kemoterapi” verilerek tümör küçültülür, ardından cerrahi yapılır. İleri evre hastalıkta, hastanın genel durumuna göre immünoterapi gibi yeni tedavi seçenekleri klinik çalışmalarda değerlendirilmektedir.

3. Endometrium (Rahim İçi) Kanseri

Endometrium kanseri, rahmin iç yüzeyini döşeyen endometrium tabakasında kontrolsüz hücre çoğalmasıyla oluşur.

Risk faktörleri:

  • Menopoz sonrası uzun süreli östrojen kullanımı,
  • Obezite,
  • Diyabet,
  • Polikistik Over Sendromu (PCOS),
  • Aile öyküsü.

Belirtiler:

Endometrium kanserinde menopoz sonrasında vajinal kanama görülür. Diğer belirtileri:

  • Adet düzensizlikleri,
  • Cinsel ilişki sonrası lekelenme,
  • Kasıkta dolgunluk hissi.

Tanı yöntemleri:

  • Transvajinal ultrason: Rahim içi kalınlığı ölçülür.
  • Histeroskopi: Kamera yardımıyla rahim içi doğrudan görülerek biyopsi alınabilir.

Güncel tedavi yöntemleri:

Rahim içi kanseri erken evrede tespit edildiğinde tedavisi oldukça başarılıdır. Temel tedavi yöntemi cerrahidir. Genellikle rahim, yumurtalıklar ve fallop tüpleri birlikte çıkarılır (total abdominal histerektomi ve bilateral salpingo-ooferektomi). Lenf nodu örneklemesi yapılarak hastalığın yayılıp yayılmadığı kontrol edilir. Cerrahi sonrası, patoloji raporuna göre hastaya radyoterapi uygulanabilir. Bu, hastalığın tekrarlama riskini azaltır.

Eğer tümör rahim dışına yayılmışsa veya agresif bir hücre yapısına sahipse, cerrahiden sonra kemoterapi de verilir. Kemoterapi genellikle platin bazlı ilaçlar içerir. Menopoza girmemiş, doğurganlığını korumak isteyen ve hastalığı çok erken evrede olan kadınlar için, rahmi almadan sadece hormon tedavisi uygulanması bir seçenektir. Bu yöntemde progesteron türevi ilaçlarla hastalık baskılanabilir.

Ayrıca, son yıllarda immünohistokimyasal analizler sayesinde belirli moleküler alt tiplere sahip endometrium kanserlerinde immünoterapi ve hedefe yönelik ilaçlar ile kişiselleştirilmiş tedaviler uygulanmaya başlanmıştır. Bu gelişmeler, özellikle ileri evre veya tekrarlayan rahim içi kanseri hastalarında umut vericidir.

4. Vulva Kanseri

Bu kanser, kadınların dış genital bölgesi olan vulvada gelişir. Vulva kanseri nadir ancak yaşlı kadınlarda daha fazla görülen kanser türüdür. Erken dönemde lezyonlar gözle görülebilir.

Risk faktörleri:

  • HPV enfeksiyonu (özellikle HPV 16),
  • Sigara kullanımı,
  • Uzun süreli kaşıntı ve cilt hastalıkları (liken skleroz gibi),
  • Zayıf bağışıklık sistemi.

Belirtiler:

Vulva kanserlerinde vulvada kaşıntı, ağrı veya hassasiyet görülebilir. Diğer belirtiler:

  • Deride renk değişikliği (kırmızı, beyaz, koyu lekeler),
  • Kabarıklık, sertlik, siğile benzer lezyon,
  • Açık yara, kanama, kabuklanma.

Tanı yöntemleri:

Jinekolojik muayene tanı yöntemleri arasında bulunur. Diğer yöntemler:

  • Deri biyopsisi,
  • Vulvoskopi: Vulva mikroskopla incelenir, gerekirse biyopsi alınır.
  • Görüntüleme (ileri evrelerde yayılımı görmek için).

Güncel tedavi yöntemleri:

Vulva kanseri tedavisinde, hastalığın evresi ve lezyonun konumu tedavi kararlarını belirler. Erken evre vulva kanserlerinde, sadece hastalıklı dokunun çıkarıldığı lokal eksizyon yeterli olabilir. Lezyon büyükse ya da sınırda temiz bir cerrahi yapılamıyorsa, daha geniş bir ameliyat gerekebilir. Bu durumda radikal vulvektomi, yani vulvanın tamamının ya da büyük bir kısmının çıkarılması gündeme gelir. Eğer hastalık çevre lenf düğümlerine yayılmışsa, özellikle kasık bölgesindeki lenf düğümleri de alınır (lenfadenektomi). İleri evre veya tümörün tam çıkarılamadığı durumlarda tedaviye radyoterapi eklenir. Radyoterapi, kanser hücrelerini hedef alarak hem lokal kontrol sağlar hem de cerrahi gerekliliğini azaltabilir. Bazı durumlarda radyoterapi ile birlikte veya sonrasında kemoterapi uygulanabilir.

Yeni tedavi yöntemleri arasında immünoterapi araştırılmaktadır; ancak bu halen deneysel düzeydedir. Vulva kanseri genellikle ileri yaş kadınlarda görüldüğü için, tedavi planı yapılırken hastanın hayat kalitesi ve psikososyal durumu da göz önünde bulundurulmalıdır. Vulvada yara, kaşıntı, leke gibi belirtiler uzun süredir devam ediyorsa, vakit kaybetmeden hekime başvurmak hayat kurtarıcı olabilir.

Jinekolojik kanserler, erken tanı ve doğru tedaviyle başarıyla yönetilebilecek hastalıklardır. Ne yazık ki utanma, ihmal veya bilgi eksikliği, birçok kadının geç tanı almasına yol açmaktadır.

  • HPV aşısı hayat kurtarır,
  • Menopoz sonrası en ufak kanama önemlidir,
  • Düzenli jinekolojik muayene şarttır,
  • Vücudun verdiği belirtilere kulak verilmelidir.

Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.

DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.


www.doktortakvimi.com © 2025 - Doktor bul ve randevu al

Bu web sitesi çerezleri kullanıyor.
Tarayıcınızda çerezlerle ilgili ayarları düzenleyebilirsiniz.