Korona Günlerinde Aşk

Yorulduk öyle değil mi? Zihnimiz dolu, yüreğimiz kaygılı, dikkatimiz dağınık… Gözümüz her dakika sosyal medyadan gelen mesajlarda, aklımız sevdiklerimizde, dikkatimiz “acaba biraz ağrımaya mı başladı” diye günde 20 defa kontrol ettiğimiz boğazımızda…

Şimdi derin bir nefes alın…

Sizlere bu salgınla ilgili bilgiler vermeyeceğim tabii ki, zaten önümüz arkamız sağımız solumuz korona! Gelin sizlerle başka şeyler konuşalım bugün… 

Evet, “ne olacak bu gidişat, bizi nasıl günler bekliyor” diye düşünüp kaygılanmakta çok haklısınız. İçiniz rahat olsun, şu anda bir sağlık ordusu bu savaşta en ön cephede çarpışıyor- hepiniz için, hepimiz için… Peki o zaman siz ne mi yapabilirsiniz? Öncelikle “evde kalabilme şansına” sahipseniz şükrederek başlayalım güne.

 

Hani hep meşguldük ya bizler ve derdik ki  “şöyle 1 ayım olsa, evden hiç çıkmasam, biriken bütün işlerimi yapsam, resimleri ayırsam, biraz kitap okusam, güzel bir film izlesem… Ama nerde o şans, ev-iş-çocukların okulu, kursu vs derken günler nasıl geçiyor anlamıyorum!” 

İşte! Fırsat ayağınıza geldi!  

Ama olmuyor öyle değil mi? Tüm gün evde olmanıza rağmen gece nasıl oluyor anlamıyorsunuz ve hatta aynı evde olduğunuz eşiniz, çocuklarınızla bile istediğiniz kadar vakit geçiremiyorsunuz. Peki bu nasıl oluyor, zaman nasıl ellerinizin arasından kayıp gidiyor?

 

Farkında mısınız, çok zor günler geçiriyor olsak da her geçen gün ömrümüzden eksilen bir gün aslında. Bunu daha çok kaygılanın diye söylemiyorum, sadece “fark edelim” - fark edelim ve silkelenelim hep birlikte! Şöyle bir kafanızı kaldırıp evinize bakın şimdi, ellerimizdeki cep telefonları olmasa sanki her gün 90’lı yıllardan fırlamış bir Pazar günü kıvamında değil mi ?  Hani gidilecek  AVM’lerin olmadığı, akşamları ailecek oturup meyve yiyerek aile dizileri izlediğimiz yıllardaki bir pazar günü her gün adeta.  Her birimizin kendi ayrı dünyasında yaşamaya başladığı, aynı çatı altında uyumak dışında ortak bir şey yapmaz hale geldiğimiz, çoğu zaman elimizdeki telefonlardan bambaşka hayatları izlerken kendi hayatımızı yaşamayı ıskaladığımız şu günlerde ailecek evde kalmak zorunda oluşumuz bir felaket mi yoksa ilahi bir işaret mi sizce?

 

O zaman haydi gelin bu zorunlu süreci harika bir fırsata dönüştürelim! Benden “Evde çocuklarla yapılabilecek en güzel 10 aktivite” tarzı bir yazı beklemediğinizi umuyorum. O önerileri pek çok yerde bulabilirsiniz. Ben, hepinizin akıllı uslu çocukları var ve saat 21:00’de uyuyorlarmış gibi farz ediyorum (bir zamanlar Yalan Rüzgarı dizisindeki kadın karakterin -adı Nicky idi sanırım- çok akıllı uslu bir kızı vardı, her akşam 8’de “iyi geceler anneciğim” der odasına çekilirdi, bütün çocukluğum annemlerin “bak ne akıllı çocuklar var” söylemiyle o kızdan nefret ederek geçmişti!). 

 

Evet ne diyordum, bu günlerde mecburen 120 metrekare içinde 24 saat birlikte nefes almak zorunda eşimiz-sevgilimiz gün geçtikçe gözümüze evi süpürürken ayaklarını bile kaldırmayan bir nesne olarak gözükmeye başladıysa aman dikkat! Tehlike çanları çalmaya başlamış, acilen bir şeyler yapmamız gerekiyor demektir!

 

Peki “korona günlerinde” aşkımızı nasıl mı canlandıracağız? 

Hadi başlayalım!

 

  1. Birbirinize sık sık sarılın  

Dokunmanın, sarılmanın iyileştirici bir gücü vardır. Bir film izlerken eşinizin omzuna yaslanarak izlemek, mutfakta bir şeylerle uğraşan eşinize sarılıp sımsıcak bir öpücük vermek vücutlarınızda bol bol endorfin ve seratonin salgılanmasını sağlayacaktır ve bu hormonlar, bağışıklığı güçlendirmede en önemli faktörlerdendir- 1 taşla 2 kuş.   “Evde çocuklar var, onların yanında nasıl sarılıp öpüşelim” diyorsanız bu süreçte bu yanlış miti de yıkmış olursunuz. Çocuklarımız yanlarında anne babalarının sarılıp birbirlerine masum öpücükler verdiğine şahit olunca bundan mutluluk duymakla kalmaz, aynı zamanda sağlıklı bir kadın erkek ilişkisini de modelleme şansı bulurlar. Aşkın, sevginin ve huzurun olduğu bir yuvada büyüyen çocuklar mutlu çocuklardır ve ileride de mutlu olacakları ilişkiler kurarlar, bunu unutmayın.

  1. Birbirinize seslenirken “o ilk günlerinizi” hatırlayın! 

“Hayatım, bitanem, aşkım” dan “Ahmet!!! Yine mutfağı batırmışsın, bardağını da salonda bırakmışsın, bıktım artık!” noktasına ne ara geldik hatırlayabiliyor muyuz? Hatırlayamıyorsak da sorun yok, neyse ki nasıl eskiye dönebileceğimizi şimdi anlatacağım.  Hoşgörü, bir ilişkinin en önemli yapıtaşlarından biridir ancak nedendir bilinmez, ilk önce en sevdiklerimize karşı yitiririz bu güzel duyguyu. En acımasız eleştirilerin, kimseye söyleyemediğimiz kadar kırıcı sözlerin hedefi sevdiceğimiz oluverir bir anda. Bir de “insan en çok sevdiğini kırarmış” diye bir bahaneye saklandık mı bizden rahatı yok! Oysaki en çok eşimizden duyduklarımız kırar kalbimizi. O zaman haydi yine o ilk günlere dönelim ve dilimizden aşk sözcükleri dökülmeye başlasın. Bakın göreceksiniz birbirinizle yine sevgi dolu sözcüklerle konuşmaya başlayınca daha zor kızacak, daha çok hoşgörüye sahip olacak, kalbinizi sıcacık sözcüklerle daha kolay ısıtacaksınız.

  1. Yatağa aynı saatte girin  

Daha fazla haber izleyince, daha çok ülkenin son hasta sayıları hakkında bilgi sahibi olunca bir şey değişmeyecek bana güvenin! Kendi adınıza yapmanız gerekenleri, nasıl korunacağınızı, nelere dikkat edeceğinizi birkaç kere güvenilir kaynaklardan dinleyip özümsedikten sonra “evde kalıp” bugünlerin tadını çıkarmaya çalışmaktan daha güzel ve faydalı yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Şimdi elinizdeki kumandayı ve cep telefonunu sakince yere bırakın. Makul bir saatte (gece çok geç saatlerde uyumak, bağışıklık üzerinde ciddi olumsuz etkilere sahip) eşinizle birlikte yatak odanızın yolunu tutun. Loş bir ışık, rahatlatıcı bir müzik, güzel bir sohbet… Çok olmuştu bunları yapmayalı öyle değil mi, birbirinizle sohbet etmek eşinizi neden bu kadar çok sevdiğinizi hatırlamanız için güzel bir fırsat olacaktır. ( önümüzdeki bayramda kimin annesinde daha uzun kalacağınız konusunu açmadığınız sürece! )  

  1. Sohbet edin dedim ama hep de sohbet edilmez ki -  kelimeler yerine bedenlerinizle konuşmayı deneyin  

Bakalım onların birbirine söylemek istediği neler var?  Cinsel hayatınızı canlandırmak için yapabileceklerinizi bir önceki yazımda (Evlilik aşkı öldürüyormuş, peki ya cinselliği?) detaylı olarak yazmıştım. İşte o yazdıklarımı uygulamak için doğru gün bugün! Cinsel ilişki sıklığımızı arttırmak için daha uygun bir zaman olabilir mi? Daha çok seks, daha çok endorfin; daha çok orgazm, daha çok oksitosin demek! Yani; zihninizi kaygılı düşüncelerden uzak tutmayı başarmakla kalmayacak aynı zamanda bağışıklığınızı da yükseltmiş olacaksınız. Bunu varsayımlara dayanarak değil, yapılmış bilimsel çalışmalara dayanarak söylüyorum. Cinsel ilişkinin vücuttaki bağışıklık hücrelerinde artışa sebep olarak bağışıklığı arttırdığı bilimsel olarak kanıtlanmış. Bence bu, bugünlerde daha sık sevişmek için muhteşem bir sebep!

  1. Ufak kaçamaklar için gecenin olmasını beklemeyin  

Elinizdeki çamaşır suyu şişesini sakince yere bırakın ve günün ortasında ufak bir kaçamak yapmak için size sarılan eşinize izin verin. Çamaşır suyu kaçmıyor değil mi? Hem temizliğe devam etmek için önünüzde uzun, çok uzun bir süre var ne de olsa! Gün içindeki heyecan dolu yakınlaşmalar, beklenmedik bir anda başlayan aşk dolu bir öpüşme size her zamankinden daha fazla haz dolu bir ilişki yaşatabilir. Zihni de, bedeni de şaşırtmak her zaman iyidir!

  1. Kendinize ve birbirinize özen gösterin   

Evet, çoğumuz evdeyiz ama evdeyiz diye tüm gün dizi çıkmış pijamalar ve dağınık saçlarla dolaşacak değiliz ya! Tabii ki aynı şey erkekler için de geçerli- saçı sakalı birbirine karışmış, 3 gündür aynı t shirtü giyen bir adamı çamaşır suyuna basmak iyi bir fikir olabilir!  Şaka bir yana, evin içindeyken hem kendimiz, hem de eşimiz için temiz ve biraz bakımlı olmakta fayda var. Kendimize özendiğimizde, kendimizi daha iyi ve mutlu hissettiğimiz yadsınamaz bir gerçek. Hasta psikolojisine girmeden, bu günleri hem bedenen hem de zihnen sağlıklı bir şekilde atlatabilmek için günlük rutinlerimize devam etmek son derece önemli.

  1. Hareket edin ve bol bol kahkaha atın!  

Sizler için hareket etmenizi sağlayacak harika bir önerim var! Bilin bakalım ne? Yoo hayır, temizlik yapmak değil! 5. maddede elimizdeki çamaşır suyunu yavaşça yere bırakmıştık hatırlarsanız! Dört duvar arasında kaldığımız bugünlerde kaslarınızı çalıştırmak için keyif dolu bir ilişkiden daha güzel ne olabilir? 

Ve kahkaha! Bu dünyadaki en bulaşıcı şeylerden biri şüphesiz ki kocaman bir kahkaha; koronavirüsle bulaştırıcılık konusunda yarışabilecek belki de en güçlü silahımız! 

 

Bu zor günlerde bizi dimdik ayakta tutacak şey sevgi ve umut…

Bugünleri en kısa sürede geride bırakabilmek dileğiyle…

“Evde kalabilen” şanslı kişilerdenseniz eğer

Korona günlerinde aşkla kalın  

Sağlıkla kalın

En güzel günler, henüz yaşanmamış olanlardır

Bunu hiç unutmayın…

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Burcu Akdağ Özkök Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzm. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)