Madde Bağımlılığında Kimler Risk Altında?

Yazar Aslı Zeynep Başabak Bhais • 26 Mart 2024 • Yorumlar:

Uyuşturucu kullanımının nasıl başladığı ve ilerlediğini belirlemeye dair son 20 yılda birçok çalışma yapılmıştır. Yapılan araştırmalar sonunda kişinin ırkı, cinsiyeti, yaşı, sosyoekonomik seviyesi ne olursa olsun herkesin bağımlı olabileceği bilinmektedir. Bunun yanında hastalığın oluşumunda ve sürdürülmesinde etkili olan bazı faktörler saptanmıştır. Ancak bu faktörleri tanımlanırken unutulmamalıdır ki, bu faktörlerden bir veya daha fazlasına sahip olmak kişinin kesinlikle bağımlılık geliştireceği anlamına gelmediği gibi aynı şekilde bu faktörlere sahip olmamak da kişinin madde kullanımı durumunda bağımlı olmayacağı anlamına da gelmemektedir. Bu faktörlerin varlığı ya da yokluğu sadece kişinin bağımlılık geliştirme olasılığını arttırmakta ya da azaltmaktadır.

Peki, bu risk faktörleri nelerdir?

Genel olarak riskleri de 2 alanda toplayabiliriz.

1- Biyolojik faktörler

Genetik

Bağımlılık, bir iradesizlik ya da ahlaki eksiklik durumu değildir. Bağımlılık bir beyin  hastalığıdır. Beyindeki kimyasal reaksiyonlar bağımlılık hastalığı olan ve olmayan kişilerde  oldukça farklıdır.  

Kalıtım, bağımlılık için önemli bir risk faktörüdür. Ailede bağımlılığı olan bir bireyin olması  kişinin bu hastalığa yakalanma riskini oldukça arttırmaktadır.  

Eşlik eden başka bir hastalığın varlığı  

Depresyon, kaygı, bipolar bozukluk, yeme bozuklukları, kişilik bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıkların varlığı kişinin madde kullanımına başlaması ve sürdürme riskini arttırabilir.  Kişiler, kullanım durumunda var olan diğer hastalıklarına dair şikayetleri üzerinde kısa  vadede olumlu bir değişiklik gördüklerinde bu durum kullanımın devam etmesine sebep  olabilir. Ancak devam etmeleri durumunda kullanım, uzun vadede hızlı bir şekilde ciddi  sonuçlarla ilerleyen bir kısır döngüye dönüşebilir.  

Ayrıca diğer tıbbi durumlar da bağımlılık riskini artırabilir. Örneğin, bir ameliyat sonrası  reçeteli verilen ancak bağımlılık potansiyeli olabilecek ağrı kesici haplarla tanışmış olmak ya  da ciddi bir hastalık /yaralanma sonrası kişinin oluşan yeni yaşam tarzıyla baş etme yolu  olarak maddeyle tanışması da riski arttıran durumlar arasındadır. 

2- Çevresel faktörler  

Aile  

Aile, bağımlılığın gelişiminde en büyük faktörden biridir. Çocuğun ya da gencin, ailesiyle iyi  ilişkiler içinde olması, aile tarafından yeteri kadar ve uygun şekilde desteklenmesi bağımlılık  açısından ciddi anlamda koruyucu faktör oluşturmaktadır. Ayrıca ailenin madde kullanımına  dair bakışı ve tutumları da kişinin kullanım riskini etkilemektedir. 

Yaş 

Bağımlılık için diğer bir risk faktörü, kullanıma başlanılan yaştır. Yapılan araştırmalarda, 18  ila 24 yaş arasındaki genç yetişkinlerin madde kullanımına başlama ve bağımlılık geliştirme  riskleri yüksek bulunmuştur. Bu dönemde gelişimini yeni tamamlamakta olan önemli beyin  bölgelerinin hasar görmesi ve beyin gelişiminin buna bağlı etkilenmesi zihinsel hastalıklar  açısından kişinin daha yatkın halen gelmesine sebep olmaktadır.  

Çevre 

Çevresel faktörler de bağımlılık riskini artırmaktadır. Özellikle çocukluk ve ergenlik  döneminde, özellikle ebeveyn çocuk ilişkilerinin yeteri kadar iyi olmaması, kişinin kullanılan  bir çevrede bulunuyor olması, duygularla baş etme ve sorun çözme gücünün düşük olması,  akran baskısına karşı koyamama ve merak duygusu gibi birçok etken kişinin deneme girişimi  sonrası bağımlılığın başlaması ve sürmesinde büyük etkisi vardır.  

Stres  

Kişinin günlük hayatında karşılaştığı sorunlar karşısında stresle baş etme becerisinin düşük olması, maddeyi bir kaçış ya da baş etme yöntemi olarak görüyor olması bağımlılığın  oluşumunda önemli risk faktörlerindendir.  

Kullanılan maddenin türü ve kullanım şekli 

Kişinin sahip olduğu bazı faktörlerin yanında kullanılan maddenin türü ve kullanım şekli de bağımlılık riskini etkilemektedir. Bazı bağımlılıklar birkaç ay ya da birkaç yıl gibi yavaş ilerlerlerken bazıları çok daha hızlı olabilmektedir. Özellikle maddenin kullanılmaması  durumunda oluşan yoksunluk belirtilerinin şiddeti ve kullanımın bir süre sonra yeterli  gelmemesine bağlı oluşan ve doz ya da sıklık arttırmaya sebep olan tolerans gelişimi kişinin  bağımlılık riskini etkilemektedir.  

Psk. Dr. Aslı Başabak Bhais

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)