Meme Sağlığı

Yazar Namık YılmazGenel Cerrah • 16 Haziran 2016 • Yorumlar:

Biyolojik olarak tüm memeli canlılarda yavrunun beslenmesi için emzirme fonksiyonunun

yanında, insan türünde meme, tarihsel süreçte kadınlığın ve üremenin sembollerinden biri

olan önemli bir organdır. 

Meme, yapısı dönemsel olarak farklılaşan, kızlarda ergenlikle birlikte büyüyüp değişen,

olgunlaşan bir organdır. Değişim gebelik, emzirme, adet dönemleri ve menopozda devam

eder. Memede salgı yapan hücreler loblar oluşturur. Meme bezi meme başı çevresinde

birleşen 15-20 lobdan meydana gelir. Hücrelerden başlayan süt kanalları meme başına doğru

birleşirler. Bu yapı “üzüm salkımına” benzetilerek daha iyi anlaşılabilir. Meme başının

etrafındaki koyu renkli alana ise “areola” adı verilir. Meme bezi, çeşitli hormonların etkisi

altında 30’lu yaşlarda gelişimini tamamlar. En önemlileri, östrojen ve progesterondur. Sütün

salgılanması prolaktin hormonuna bağlıdır.

Kadınların hekime başvurmalarının başlıca nedenlerinden biri, meme ile ilgili

yakınmalardır.  Hemen her kadının, tüm yaşamı boyunca memesi ile ilgili bir yakınması olur.

Bu yakınmalar en çok memede bir sertlik fark edilmesi, ya da ağrı hissedilmesi şeklinde olur.

Memede fark edilen sertliklerin, kitlelerin ve değişikliklerin büyük bir çoğunluğu kanser

olmayıp mutlaka olarak incelenmelidir.

Meme hastalığı denilince akla ilk olarak “meme kanseri” gelmekle birlikte memenin kanser

olmayan birçok hastalığı da vardır; fibrokistik hastalıklar, çeşitli nedenlerle olan meme

ağrıları veya iltihaplı meme hastalıkları gibi.

Memenin sağlık sorunlarının başında her zaman meme kanseri gelmektedir; çünkü meme

kanseri bakış açısı ve psikolojik duruma göre kadının kadınlık olgusunu tehdit etmektedir.

Meme sağlığı konusunda diğer önemli bir sorun da, meme hastalıkları konusunda

uzmanlaşmış sağlık merkezlerinin eksikliğidir. Daha çok emzirme döneminde görülen

iltihaplı meme hastalıkları bir tarafta tutulursa meme hastalıklarını ağrı, fibrokistik

değişiklikler ve kanser başlıklarında inceleyebiliriz.

Meme Ağrısı

Meme ağrısına birçok durum neden olur. Bunların bir kısmı adet döneminde oluşan hormonal

etkiler olup, bu nedenle gebelik veya menopoz ile geçer. Östrojen ve progesteron hormonu

tedavisi gören kadınlarda da meme ağrısının ortaya çıkması oldukça sık rastlanan bir yan

etkidir. Meme kistleri sıvı içerikli yapılardır ve belirli bir boyutun üzerine ulaştığı zaman

ağrıya neden olabilirler. Düzensiz adetlerin bazı hastalarda, meme yakınmalarının artırdığı

görmekteyiz. Guatr ve diyabet gibi bazı hastalıklarda meme ağrıları artmaktadır. Büyük

meme ağrı sebebi olabilir, bu ağrılara sırt ve boyun ağrıları da eşlik edebilir. Kısırlık tedavisi

görenlerde veya doğum kontrol hapı kullanana kadınlarda meme ağrısı ortaya çıkabilir. Bazı

antidepresan ilaçların da meme ağrısına yol açtıklarını bildiren çalışmalar vardır. Buna

karşılık bazı antidepresan ilaçların da meme ağrısını geçirdiğini gösteren çalışmalar vardır.

Psikolojik durumlarda meydana gelen değişiklikler de meme ağrılarının başlıca sebeplerinden

birisidir. Aşırı üzülme ve stres hallerinde meme ağrısında artış gözlenebilir. Çevresindekilerde

meme kanseri ortaya çıkan kadınlarda meme ağrısı artışı da sık gözlenen psikolojik bir

problemdir.

Fibrokistik Hastalıklar (Değişiklikler)

Meme dokusu hormonlarının altında bir takım değişikliklere uğrar. Bu değişiklikler

sonucunda memede çeşitli boyutlarda kistler ortaya çıkabilir. Meme kistleri içlerinde değişik

renklerde sıvı toplanmış yapılardır.Meme kistleri büyük olduklarında hastalar tarafından

memede şişlik tarzında fark edilebilirler. Bu kistler ağrılı ya da ağrısızdırlar.

Memedeki kistik değişiklikler yanında meme dokusunda kabalaşma, sertleşme ve

yumrulaşma tarzında değişiklikler de olabilir. Bu değişiklikler en fazla memenin üst dış

bölümlerinde görülür ve ağrıya neden olabilirler. Bu kabalaşma, yumrulaşma ve sertlikler

“memede kitle” kavramı ile karıştırılmamalıdır. Memede kitle memede iyi huylu ya da kötü

huylu tümörü işaret eden şişliklerdir. Tüm bu kist ve değişiklikleri içeren duruma fibrokistik

hastalık denir . Yaygın ve fizyolojik olarak görülebildiğinden bu durum çok zaman hastalık

yerine “Fibrokistik Değişiklikler” olarak adlandırılır.

Fibrokistik değişiklikler en fazla 25-45 yaşları arasındaki kadınlarda görülür. Hormonal

olarak aktif, üreme çağındaki kadınların yaklaşık yarısında bu değişikliklerin görüldüğü

saptanmıştır.

İyi huylu olan bu durumların tedavisinde ağrı kesici ve antienflamatuar ilaçlar kullanılabilir. E

vitamini ile ilgili bazı çalışmalar olumlu etkisi olduğunu bildiriyor. Düzensiz adetleri olan

hastaların doğum kontrol hapları ile adet bozukluklarının düzenlenmesinin faydalı olduğu ileri

sürülmektedir.

Tiroid bozuklukları ve şeker hastalığı gibi hormonal bozuklukların de şikayetleri artırdığı

görülmüştür. Bu hastalıkların da tedavi edilmesi ile yakınmalar azalmaktadır.

Kahve, çay, kolalı içecekler, çikolata gibi yiyeceklerin fibrokistik değişiklikleri arttırdığı

bilinmektedir. Bunlar ve bira, peynir, şarap gibi mayalı gıdaların alımı sınırlandırılabilir.

Meme Kanseri

Meme kanseri, lobüleri ya da süt kanallarını oluşturan hücrelerin bozuk yapıda ve kontrolsüz

çoğalmasıyla gelişir. Meme kanserinde, tedavinin başarı şansı ile bu hastalıktan tamamen

kurtulmanın ön koşulu erken tanıdır. 

Meme Kanseri Risk Faktörleri Nedir ?

Risk faktörlerini taşıyan kadınların bu faktörleri taşımayanlara göre daha fazla meme

kanserine yakalanma olasılıkları vardır. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı bu risk

faktörlerini hiç taşımamaktadır.

Yaş: İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri

görülme sıklığı, yaşı 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır.

Erken adet görme ve geç menopoz olgusu: Uzun süren hormonal olarak aktif yaşam riski

arttırmaktadır.

Kişisel meme kanseri hikayesi: Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda,

diğer memede kansere gelişme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır.

Ailede meme kanseri hikayesi: Kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir kadının

meme kanserine yakalanma riski, diğer kadınlardan 2- 5 kat daha fazladır.

Daha önce şüpheli iyi huylu meme hastalığı öyküsü olması: Memedeki bir kitle nedeni ile

biyopsi yapılmış veya bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bir kısmı kanser gelişme

riskini artırabilmektedir.

Doğurganlık hikayesi: emzirme kanser riskini azaltmaktadır.

Östrojen hormonu tedavisi görenler: Menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi ( 10

yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı artmaktadır. Menopoz yakınmalarının

azaltılması amacı ile, östrojen verilmesi önerilebilir fakat, mutlaka bir  kontrol altında

yapılmalıdır.

Doğum kontrol hapı kullanılması: Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte hafif bir risk

artışı olduğu ileri sürülmektedir.

Meme Kanseri Riski Azaltılabilir Mi ?

Yoğun spor yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Meme kanseri ile

beslenmenin önemli ilişkisi vardır. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı

yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Günlük gıda alımına C ve E vitamini, beta

karoten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.

Meme Kanseri Nasıl Erken Tespit ve Takip Edilebilir ?

Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre

değişmektedir ve bu sebeple meme kanseri belirtileri değerlendirmesi çok önemlidir. Bu risk

faktörlerinin arasında en başta yaş gelmektedir. Daha genç yaşlarda ortaya çıkabilmesine

rağmen, ilerleyen yaş gruplarında bu risk artmaktadır. Ultrasonografi, mamografi ve

gerektiğinde özel durumlarda manyetik rezonans tanı için kullanılabilir.

Yirmi yaş üzerindeki kadınlar, adet döneminden yaklaşık 1 hafta sonra kendi kendilerini

muayene etmelidirler. Bu muayene sırasında meme dokusunda farklılık olup olmadığı

araştırılır. Eğer bir değişiklik tespit edilirse derhal bir hekime baş vurulmalıdır. Bir değişiklik

saptanmasa bile, üç yılda bir kez hekim tarafından muayene edilmelidirler. 

Kırk yaşına gelen kadınların, kendi yaptıkları periyodik muayeneye ek olarak her yıl

muayene ve de yıllık yada iki yıl ara ile mamografi çektirmeleri gereklidir.

Elli yaşından sonra, kadınlar kendilerinin periyodik muayenelerine ve her yıl bir defa hekim

muayenesine devam etmeli ve mamografi dediğimiz meme filmini her yıl çektirmelidir. 

Meme Kanseri Tedavisi

Tıptaki hızlı ilerlemelerle paralel olarak meme kanseri tedavisinde oldukça önemli gelişmeler

olmuştur. Tedavi olanakları  hastalığın saptandığı evreye göre değişir. Hastalık ne kadar erken

safhada saptanırsa tedavi olanağı ve seçeneği o kadar fazla olmaktadır.

Meme Kanseri Ameliyatı?

Günümüzde meme kanserinin tedavisinde, cerrahi girişimin birkaç farklı uygulaması vardır.

Bu uygulamalar temel olarak, memenin alınmadan korunmasına yönelik olanlar ve memenin

tümünün çıkartılmasına yönelik olanlar olarak iki ana gruba ayrılmaktadır. Bunlara ek olarak

da, alınan memenin yerine, plastik cerrahi teknikler ile yeniden meme rekonstrüksiyonu

yapılması ameliyatları vardır

Meme Kanserinde Kemoterapi

Kanser hücrelerini öldürücü ilaçlarla yapılan tedavidir. Bu ilaçlar ağızdan veya damardan

verildikten sonra tüm vücuda yayılır. Genellikle, aynı anda birkaç ilaç birlikte verildiğinde

daha etkili olduklarından, değişik kombinasyonlar halinde verilirler. Bazı olgularda lokal

olarak yapılan cerrahi tedaviye ek olarak, ilaç tedavisi de eklemek gerekebilir. Hastalarda

cerrahi tedavi sonrası yapılan tetkiklerde, herhangi bir bölgede kanser kalmamış olsa bile,

koruyucu önlem olarak bir süre ilaç tedavisi yapılabilir.

Meme Kanseri tedavisi Ve Işın Tedavisi (Radyoterapi) Nedir?

Işın tedavisi meme bölgesine ve koltuk altına uygulanarak cerrahi girişimden sonra kalma

olasılığı olan kanser hücrelerinin öldürülmesini sağlamak amacı ile yapılır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)