OBEZİTE AMELİYATLARI

Yazar Görkem ÖzgenGenel Cerrah • 28 Kasım 2017 • Yorumlar:

Morbid obezite tedavisi laparoskopik (kapalı ameliyat yöntemi) yöntemle
yapılır. Morbid obezitenin tedavisinde kullanılan ameliyat yöntemleri iki ana
grupta toplanabilir:
a. Restriktif (sınırlayıcı, küçültücü) yöntemler
b. Malabzorptif (emilimi bozucu) yöntemler
Restriktif yöntemlerin etki prensibi, mide hacmini küçülterek gıda alımının
miktarını azaltmak ve mideden doku çıkarılması ile, mideden salgılanan açlık
hormonunun (Grelin) düzeyinin düşürmektir. Bu yöntemlerin içinde en sık
kullanılanı tüp mide (sleeve gastrektomi) ameliyatıdır.
Malabzorptif yöntemler ise gıdaların emilimini bozarak vücuda giren enerji
miktarını azaltır, bunun yanında yağ yakılmasını tetikleyen hormonların (Peptid
YY, GLP) artışını sağlayabilmek amacı ile gıdaların bağırsağın ileri bölümlerine
daha hızlı ulaşmasını sağlar.

Yontemler sırayla incelenecek olursa:


a. Tüp mide ameliyatı (Sleeve gastrektomi): Güncel olarak en sık kullanılan
yöntemdir. Restriktif bir cerrahi işlemdir. Mide hacminin küçültülerek gıda
alımının azaltılmasını ve açlık hormonu Grelin’in salgılanmasını sağlar. Mide
bir kısmının çıkarılarak kendinden önceki yemek borusu ve sonraki oniki
parmak bağırsağı gibi yaklaşık 1.5 – 2 cm çaplı bir boru-tüp haline getirilmesi
işlemidir. Mide bağırsak anatomisi çok az bozulduğu için sonrasında ishal,
sıvı kaybı, vitamin eksikliği gibi durumlar daha az görülür. Yeme miktarı fazla
hastalarda en çok tercih edilir.

b. Roux en Y gastrik bypass: Hem restriktif, hem de malabzorptif bir
ameliyattır. Midenin başlangıç kısmında kalan mideyi ikiye bölerek küçük
(yaklaşık 40-50 ml) bir cep hazırlanır. Başlangıçtan itibaren yaklaşık 1 m
sonraki ince bağırsak bu mide cebine ağızlaştırılır, yaklaşık 2 m uzunlukta
bağırsakta gıda emilimi kısıtlanarak enerji alımı azaltılır. Bu ameliyat şeker ve
tatlı tüketimi baskın olan hastalarda daha çok önerilir. Sonrasında
başlangıçta ishal, sıvı kaybı ve vitamin eksiklikleri görülebilir, bunlar için
mutlaka destek tedavisi kullanmak gereklidir. Hastalarda ameliyat
sonrasında şeker alımı sonrasında görülen ve terleme, fenalık hissi, bayılma
şeklinde kendini gösteren Dumping sendromu görülür, bu nedenle bu
hastalar ameliyat sonrasında şeker kullanmayı tercih etmezler.

c. Mini gastrik bypass: Roux en Y gastrik bypass’ın farklı bir şeklidir. Mide ve
bağırsak arasında tek bir dikiş hattı vardır. Özellikleri ve sonrasında
çıkabilecek sorunlar Roux en Y gastrik bypass ile benzerdir.

d. Mide balonu uygulaması: Endoskopi adı verilen, ucunda kamera olan bir
boru ile ağızdan girilerek mideye ulaşılan bir teknikle, mide içine bir balon
yerleştirilerek mide hacminin küçültülmesi ve kilo vermenin sağlanması
hedeflenir. Kalıcı olarak kilo vermeyi sağlama başarısı diğer yöntemlere göre
daha düşüktür. Ameliyat gerektirmediği için, yandaş hastalıkları nedeni ile
genel anestezi alması riskli obez hastalarda kilo kaybı sağlamak amacıyla ve
süper obez olarak adlandırılan 200 – 250 kg ağırlığındaki hastalarda asıl
ameliyata kadar bir miktar kilo kaybının sağlanarak ameliyat sürecinin daha
konforlu olarak geçirilmesi hedeflenerek kullanılır. Tek başına bir kilo verme
yöntemi olarak tercih edilmemektedir.

e. İleal interpozisyon, BPD-Duodenal switch, Jejunoileal bypass, SADI-S gibi
diğer yöntemler de mevcut olup belirli hastalarda daha az sıklıkla uygulanır.
f. Mide bandı, mide kelepçesi, gastrik bant olarak bilinen yöntem bir dönem
kullanılmış ancak günümüzde terk edilmiştir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)