Öğrenme ve Hİpnoz

Yazar Musa İbrahim Övgün • 11 Ocak 2019 • Yorumlar:

Temel yapılar hakkında konuşurken aşırı dikkatli olmak şarttır. Öğrenme ve bellek neredeyse zihnin en temel yapısıdır. En uç spritüal inançtan en temel bilimsel yapılanmaya kadar her organizasyonun öğrenme konusuna söyleyecek sonsuzca lafı vardır; çünkü organize edilip bir araya getirilerek anlamlandırılan her söz bütünü kelimeleri ve giderek cümleleri ve sonunda anlamlı fikirleri oluşturur ve işte bellek tamda budur. Bellek yoktur demek kendini kendinde imhadır ve hiçbir organizma kendi kendini imha edemez. İntihar başarısız bir oluşumdur. Mutlaka bir araç yardımıyla yapılır.

Öğrenme, bu anlamda bakıldığında, bir yaşam becerisidir. Tüm temel mekanizmalar gibi basittir ve tam olarak hala kavramamıştır. Asla öğrenmeden bağımsız bellekten söz edilemez. Handikap belki burada. Mesele aslında basit, algısal bellek var, kapasite sınırsız her şeyi alabilir lakin saniyeler içinde silinir her şey. Sonra kısa süreli bellek denen şey var birimlerle sınırlanıyor algı kapasitesi artı eksi yedi deniyor. Süresi de belli bunun 30-40 saniye, fark etmez siz 70-90 saniye deyin ama sınırlı ve bitiyor. Bir de uzun süreli bellek var.

Tüm kavga uzun süreli bellekte çıkıyor, herkes kabul ediyor da adlandırmada ve işleyişinde pek anlaşılamıyor. Biz Hipnoterapistler açısından bu kısım daha çok bilinç altı. Ve buraya geçişteki bekçi kritik faktördür, yani bilinçaltının kapı nöbetçisi. Burayı geçen bilgi kayda alınıyor demek bu. Ama milyonlarca uyaran arasından hangilerini seçip uzun süreli belleğimize yerleştireceğiz, asıl soru bu. Dikkat odaklanma ve seçici dikkat kavramları bu noktada devreye giriyor. Önyargılarımız, temel inançlarımız, kedi değerlerimiz vs. pek çok şey seçici dikkatimizi belirler, biz dileğimiz kadar odaklansak da. Yani bilinçli odaklanmamız pek çok engele takılır.

Uzun süreli belleğimiz nerdeyse sınırsız bir kapasiteye sahiptir. En azından, üretebiliniz en büyük bilgisayarın bellek kapasitesi uzun süreli belleğimiz kadar kapasiteli değildir. Ve neredeyse sınırsızca buna kayıt yapabiliriz. Mesele bu temel depoya bilginin ulaştırılmasında düğümleniyor gibi. Elbette bir de bilgiyi bu depodan bulup geri getirme sorunu var ama o bu yazının konusu değil.

Sosyal, kültürel ve dolayısıyla bireysel yapılanmalardan ve engel oluştan, ket vurmadan, ayak bağından söz ediyorsak bu noktada biliyoruz ki bilinçaltı kavramından söz etmek zorundayız. Öğrenmemize engel olan şey ne, yani bilgiyi uzun süreli belleğimize, bilinçaltımıza aktarmamıza en gel olan şey ne? Yine kendi bilinçaltımız. Bu noktada bilinçaltımız kendi kuyruğundan ısıran yılan olmaktadır. Bilinçaltımız doğuştan itibaren oluşmaya başlar ve süren bir oluşumdur. Bize en önemli yol gösterici olduğu bibi önümüzdeki en önemli engel de olabilir. Düğümlerimizi bilinçaltımız oluşturur. Ve çözümler bilinçaltımızda olmak zorundadır. Yani uzun süreli belleğimizde…

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)