Öz-Şefkat

Yazar Sena Harman • 26 Mart 2024 • Yorumlar:

Geçtiğimiz son yıllarda sıkça araştırmalara konu olan öz şefkat kavramının kökeni 2000 yıllık bir Doğu felsefesine dayanmaktadır (Kirkpatrick, 2005). Budist felsefesinden türeyen “şefkat” kavramının batı ve doğudaki kullanımı nispeten farklılaşmaktadır. Batı felsefesinde birey şefkat kavramını diğer insanların acılarını baz alarak kendisinde deneyimler. Bireyin diğerlerinin acısına duyduğu empati hissiyle gelen karşıdakinin acısına müdahil olma motivasyonu temel duygudur. Doğu felsefinde ise şefkat, dolaylı olarak bireyin karşısındaki bireyden ayrı olarak hissettiği bir duygudan ziyade, kişinin benliğine yönelik de tüm insanların kusurlu varlıklar olduğunun bilincinde olarak kendisine nezaketli davranmanın mümkün olabileceğinden bahseder (Goetz, Keltner ve Simon- Thomas, 2010; Neff, 2003). Carl Rogers (1961)’de dile getirdiği “koşulsuz olumlu kabul” kavramında, bireyin olumsuz deneyimlerini ve kendisi hakkında düşüncelerini sahiplenmesinin ve kendisinin bir parçası olduğunu “açık ve naif” bir tutumla kabul etmesinin de kavramının bir parçası olduğundan bahseder. Öz şefkat kavramı ise burada devreye girer.

Literatürlere Neff (2003) tarafından kazınan öz şefkat kavramı, kişinin karşıdakinin acısını derinden hissetmesi sonucunda karşı tarafa duyduğu yoğun yardım etme iç güdüsünün bireyin kendisine yöneltmesi olarak tanımlanır. Neff’e göre merhamet kavramı başkalarının hüznüne karşı açık olmak ve onlardan etkilenme cesaretini de içermektedir. Bu açıklamalar acının, bireyin yaşamaktan kaçması gereken bir duygu olarak algılanmasından ziyade acı deneyiminin içinde bireyin kendisine yönelik bir şefkatle kalmasının mümkün olduğunu göstermektedir. Bireyin kendi acısına kendi destek olması, kendi özüne neyin iyi geldiğini bilme ve kendini naifçe harekete geçirme güdüsünü de yanında getirmektedir (Uyar, 2019). Neff öz şefkati 3 ana başlıkta incelemektedir. Bunlardan birincisi sert öz eleştiri yapmaktan ziyade bireyin kendine karşı öz sevecenlik geliştirmesi; ikincisi bireyin, paylaşımların bilincinde olması yani yaşadığı acının dünyada nefes alan her insanın hissettiği ortak bir deneyim olduğunun idrakına varmasıdır (ortak insanlık hali); sonuncusu ise kişinin kendini yaşadığı acının tamamı olarak değil de onu dengeli bir şekilde deneyimleyen bir canlı olarak görmesini sağlayan farkındalık kavramıdır. (Neff, 2003; akt. Kıcalı, 2015). Birey böylece yaşadığı acıdan kendini özdeşleşmeden korur ve ona öz şefkatle müdahale edebilecek mesafeyi ve alanı tanır.

Psikolojik dayanıklılık ve öz şefkat kavramları sıkça alan yazın tarafından incelenen konular arasındadır. Bu iki kavramın birbirleriyle ilişkili olduğu yapılan deneysel araştırmalar neticesinde ortaya çıkmıştır. 2019 yılında psikolojik sağlamlığın yordayıcısı olup olmaması bakımından öz şefkat incelenmiştir. Araştırma 140 üniversite öğrencisinden oluşmaktadır. Veriler yapısal eşitlik yöntemiyle incelenmiş ve çıkan sonuca göre öz şefkat, psikolojik dayanıklılığı tam aracı olarak %43’lük bir oranla açıklamıştır (Yelpaze, 2019). Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara bakıldığında, öz şefkatli bireylerin yaşadıkları negatif durumlara karşı kendilerine naif ve yapıcı bir bakış açısıyla muamele ettikleri görülmüştür. Bu muamele kişinin yaşadığı olaylara karşı bakış açısını değiştirdiğinden sorunlarla başa çıkabilmesini ve olaylardan etkilenme düzeyini olumlu etkilemekte bu da psikolojik sağlamlıkla açıklanmaktadır (Yelpaze, 2019).

Öz şefkat ve psikolojik dayanıklılığın 1057 lise öğrencisi aracılığıyla ölçüldüğü büyük örneklemli bir diğer araştırmada aynı zamanda cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığına da bakılmıştır. Örneklemin %65’ini kız öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırma sonuçlarına bakıldığında öz şefkatin psikolojik dayanıklılıkla yüksek düzeyde pozitif yönde anlamlı ilişkiye sahip olduğu bulunmuştur. Araştırma bunun sebebinin ise öz şefkatin olumsuz deneyimlerle başa çıkmada strese karşı bir tampon rolünde olduğu görüşüdür (Bluth vd., 2016). Öz şefkati düşük olan insanlar zorlu mücadelelerde sıkça ruminasyon yapma eğiliminde olduklarından bükülmeden ziyade kırılma (psikolojik dayanıklılık metaforu) eğilimi de artmaktadır (Bluth vd., 2018). Cinsiyetin ise beklenildiğinin aksine herhangi bir anlamlı yönde ilişkisi saptanmamıştır (Bluth vd., 2018).

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)