DoktorTakvimi Ekibi
Kalp çarpıntısı, nefes alamıyormuş gibi olma, aniden kötü ve engel olamayacağı bir olay ile karşılaşma korkusu ile yaşayan veya dışarı çıkmaktan korkan, bir topluluğun arasında kaygısı artan, ellerinde titreme, bacaklarda karıncalanma olan, ölüm korkusu, bir anda üşüyüp bir anda terlemeye başlayan kişiler kliniklere son düzeye geldiklerinde başvurmaktadır. Panik atak tanısı konmadan önce, mutlaka bir kalp doktoru veya bir hekim ile görüşmüş, onların psikiyatriye yönlendirmeleri neticesinde psikoterapi desteği alma gereksinimleri olduklarını fark etmiş olurlar. Bu süreçlerin dışında iyi haber şu ki, panik atak bilişsel davranışçı terapiler ve ilaç desteği ile iyileşme gösteren bir hastalıktır.
Panik atak ismini, Yunan mitolojisinde tanrı olan Pan’ dan almaktadır. Muziplikle, eğlenmekte üzerine olmayan Pan, keçi ayaklı ve insan başlı olarak tarif edilmektedir. Ormanda tüm canlılar huzur içerisinde, uykuda iken bir anda ortaya atılır, gürültü yapar, onları korkutur, heyecan içerisinde kaçışmalarını izler. Panik atak hastaları da, tıpkı bu Pan’ ın ortaya çıkması gibi, aniden yoğun bir şekilde aşağıdaki belirtilerin ortaya çıktığını söylemektedir.
Panik atak hastalığının en önemli özelliği insanın evrimsel sürecinde beyninde ‘sigorta’ özelliği gören, limbik sistem, amigdala gibi sistemlerin ‘yanlış’ uyarı vermesi, ve vücudun bu yanlış uyarıya karşı alarm pozisyonu almasıdır. Burada en önemli ve belirlenmesi gereken faktör, çevresel faktörlerdir. Örneğin aile içinde olayların olumsuz ve karamsar yorumlanıyor olması, aşırı kontrollü anne-baba tarafından yetiştirilmiş olma, panik bozukluğun ortaya çıkmasına zemin sağlayan çocukluk yaşantılarındandır. Buna yetişkinlik yaşantısında stres kaynağı olabilecek çevresel faktörler eklendiğinde, zihin hemen sigorta görevi görerek vücuda alarm gönderir ve panik atak belirtileri ortaya çıkar. Zihnimizde bahsettiğimiz bu alarm sisteminin bulunması unutulmamalıdır ki, yaşamsal açıdan çok önemlidir. Bizi milyonlarca yıl öncesinde, dışarıdan karşı gelebilecek tehditlere karşı uyarıp, uyanık tutup, belirli tepkiler vermemizi sağlamıştır. Tehdite karşı bizi uyarıldıktan sonra savaş ya da kaç pozisyonu almamızı beklenmektedir. Günümüzde ise ‘hatalı’ veya ‘haklı’ bir uyarı sinyaline karşı ortaya çıkan panik atak belirtilerine teslim olunmaktadır. Ancak bu hastalığın, psikoterapi ve serotonin düzeyini artttıran ilaç desteği ile tedavisi mümkündür.
Panik atak hastalığının en zor yanı, kişinin git gide yalnızlaşması ve gündelik işlerini yapamamasıdır. Bu duruma ‘işlevselliğin bozulması’ diyebiliriz. Panik atak tanısı konulana kadar hastalar, belirtilerin nedenlerini uzunca bir süre ve genellikle yanlış yerlerde aramaktadır. Örneğin, market’ de alış-veriş yaparken bir veya birkaç kere atak geçirmiş olan biri, bir daha atak geçireceğim kaygısı ile markete gitmek istemez. Benzer şekilde metro’ da atak geçirmiş bir diğer kişinin de, tekrar metroya binmesi çok zor olacaktır. Bu durumu genellediğinizde hastaların çoğu için, atak geçireceğim endişesi ile dışarı çıkmak imkansız hale gelmektedir. Bu duruma gelinmiş bir bir tanıya çoğunlukla agorafobili panik atak denmektedir. Bu örneklerde de neden olan durumlar genellikle yanlış yorumlanmaktadır. Belirtilerin nedenleri çok başka yerde ve çözümleri de yukarıda konuştuklarımız kesinlikle değildir.
Açıklamaya çalıştığım gibi panik atak yaşamı etkileyen, günlük işlerin yerine getirilmesinin önüne geçebilecek, etrafımızı olumsuz etkileyebilecek bir hastalıktır. Tedavisinde serotonin adlı hormon düzeyinin arttıran ilaçlar ile psikoterapi uygulanmalıdır. Serotonin düzeyinin arttırılması sonucunda kişinin kaygı, sıkıntı, bunaltı ve endişelerinin azalması ile daha enerjik ve daha mutlu hissedecektir. Bu durumda bilişsel davranışçı terapiler, kişinin otomatik düşünce kalıplarını fark etmesini, yeniden düzenlenmesini, yerlerine ‘sağlıklı’ düşünce kalıplarını koymasını, alarm durumları ile vücudunun verdiği tepkileri fark etmesini ve bunların ortadan kaldırılmasına ilişkin uygulamalı ev ödevlerinin verilmesini kapsamaktadır. Süreç, genellikle en kolay olan düşünceden, en zor olan düşünceye doğru ilerlemektedir. Hasta için çalışılabilecek kolay olan düşünce ne ise ondan başlanmalıdır. Hasta bakkala gitmek durumuna ilişkin, bakkala gittiğimde ölecek gibi oluyorum diyebilir. Hastanın, ‘bakkala gitmek’ olayına ilişkin duygu ve düşünceleri öğrenildikten sonra, panik belirtiler göstermesinin bakkala gidip gitmemesi ile alakalı olup olmadığı, kaç kişinin bakkala gittiğinde bu belirtileri gösterdiği sorgulanır. Belirli bir aşamada bakkala gitmesi istenir. Daha sonra genelleştirdiği diğer düşünce kalıpları üzerinden çalışılmaya devam edilir. Lütfen sizde etrafınız ve kendinizin yaşam kalitesi için ruh sağlığınızı önemseyin.
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.