Prostat Kanseri

Yazar Eren Soner TekinÜrolog • 25 Ağustos 2020 • Yorumlar:

Üroloji Uzmanı Op. Dr. Eren Soner Tekin, prostat kanserinin erkekler arasında en yaygın kanser olduğuna dikkati çekerek, toplumda bilinen yanlış bilgiler nedeniyle erken teşhiste geç kalındığını söyledi.

Op. Dr. Eren Soner Tekin, “Prostat kanseri erkekler arasında en yaygın kanser olup çoğu 65 yaş üzeri olmak üzere her 10 erkekten birinde hayatının herhangi bir devresinde ortaya çıkabilir. Kanser ölümlerinde ikinci sıradadır. Araştırmalar göstermiştir ki prostat kanseri görülme yaşı günümüzde 40’lı yaşlara kadar inmiş olup, 50 yaşında bir erkeğin prostat kanserine yakalanma riski yüzde 40, bu hastalığa bağlı ölüm riski ise yüzde 2,9 olarak açıklanmıştır. ” dedi.

Prostat ve Prostat Kanseri Nedir?

Üroloji Uzmanı Eren Soner Tekin, prostatın erkek üreme sisteminde kestane büyüklüğünde bir salgı bezi olduğunu, mesane ile üretra (idrarı mesaneden vücut dışına taşıyan tubuler yapı) arasında yer aldığını söyleyerek prostat kanserini şöyle tanımladı: “Prostat büyük ölçüde adale lifleri ve salgı bezlerinden oluşmuştur ve ana fonksiyonu spermleri iletmek üzere sperme sıvı üretmektir.  Prostat kanseri işte bu bezin özellikle dış kısmından kaynaklanan bir kötü huylu tümör olup büyüdükçe prostatın iç kısımlarına yayılmaktadır. Sadece prostat içinde yer alan, kapsül dışına taşmayan kanser “Lokalize Prostat Kanseri” diye adlandırılır. Diğer kanserler gibi prostat kanseri de yayılabilirler (metastaz yapabilir) ve öncelikle prostat etrafındaki dokulara veya seminal veziküle (prostat arkasındaki meni depolayıcı kese) lokal yayılım yapar. Lokal yayılım gösteren tümörler zamanla vücudun diğer kısımlarına örneğin lenf nodlarına ve kemiklere yayılım yaparlar.”

Prostat Kanserinin Nedenleri Nelerdir?

Prostat kanserinin nedenlerinin tam olarak bilinmediğini belirten Medicana Çamlıca Hastanesi Üroloji Uzmanı, Op. Dr. Eren Soner Tekin, “Yapılan araştırmalar prostat kanseri için risk faktörlerini belirlemiştir. Bu açıdan bakıldığında en başta ailede prostat kanseri öyküsü olması, sigara tüketiminin fazla olması görülme riskini arttırmaktadır. Diğer risk faktörleri ise yaşın ilerlemesi, düzensiz ve dengesiz beslenme; özellikle yüksek ısıda pişmiş gıdaların, hayvansal yağ ve kırmızı etten zengin beslenme, aşırı kilo, hareketsiz yaşam tarzı, yaş, siyah ırk, ailede prostat ya da meme kanseri öyküsü, yüksek erkeklik hormonu düzeyleri ve sedanter yaşam şeklinde sıralanabilir.” dedi.

 

Prostat Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Prostat kanserinin sinsi bir şekilde ilerlediğini vurgulayan Üroloji Uzmanı Op. Dr. Eren Soner Tekin, “Belirtiler genellikle hastalığın ilerleyen aşamalarında görülür. Bu nedenle erken teşhis için özellikle 40 yaşından sonra düzenli kontrol yaptırmak büyük önem taşımaktadır. Karakteristik olmamakla birlikte en sık görülen belirtileri

  • İdrar yapmada güçlük ve/veya idrar yapamama,

  • Sık idrara çıkma

  • İdrar yapmanın bitiminde damla damla idrar akımının devam etmesi

  • Dışkılama esnasında güçlük

  • İdrar ve/veya menide kan

  • Ereksiyon sorunları

  • Boşalma sırasında ağrı

şeklinde sıralayabiliriz. Ancak bu belirtiler prostat büyümesi, prostat iltihabına gibi diğer rahatsızlıkların da habercisi olabilir. Prostat kanseri sıklıkla kemiğe sıçrayabildiğinden bel, kalça veya bacakta şiddetli ağrılara neden olabilir. Bu nedenle olası belirtilerde uzman bir hekime başvurmak, daha da önemlisi düzenli kontrolleri ihmal etmemek büyük önem taşımaktadır.” dedi.

Üroloji Uzmanı Op. Dr. Eren Soner Tekin prostat kanserinde tanı ve tedavi yöntemleri ile ilgili sorularımızı yanıtladı: 

Prostat Kanseri Tanısı için ve Tanı Sonrası Hangi Testler Gereklidir?
Prostat kanserini tespit ve daha sonra evrelemek (yayılım derecesini saptamak) için bir çok test yapılabilir ancak bunların hepsi her erkekte gerekli değildir.

Parmakla Makattan Muayene
Basit bir muayene şekli olup hem kanserin tanınmasında, hemde kanserin prostat içinde lokalize mi yoksa prostat etrafı dokulara lokal yayılım yapmış mı tespit etmekte faydalıdır.

Prostat bir iç organ olduğundan direkt gözle muayene mümkün değildir. Hemen rektum (son bağırsak) ön kısmında yer aldığı için makattan rektuma sokulan bir parmakla muayene edilebilir.

Prostat Spesifik Antijen (PSA) Testi
Bir kan testi olup prostat kanserinin varlığı hakkında indirekt bilgi verebilir ve eğer kanser mevcutsa büyüklüğü ve yaygınlığı hakkında da bilgi verebilir.PSA testini bazen yorumlamak güç olabilir çünkü PSA hem tümör hücresi ,hemde normal hücre tarafından oluşturulur. Ancak normal prostat tarafındanda yapılan PSA kana daha az geçerken, tümörlü dokudan oluşan PSA kana daha fazla miktarda geçmektedir.

3 harf hayatınızı kurtarabilir: PSA
Bu basit kan testi ,prostat dokusundan kan akımına ufak miktarlarda kaçan bir kimyasal madde olan prostat spesifik antijen (PSA) miktarını tesbit eder.
 

Yüksek seviyelerde PSA prostat büyümesi, enfeksiyon veya kanser gibi bir prostat problemi olduğunu ifade eder. Eğer PSA seviyeniz yüksekse daha ileri tetkikler için mutlaka bir üroloji uzmanına görünmelisiniz. 

Amerikan Kanser Derneği yıllık düzenli PSA testini şu kişilere önermektedir:
• Afrikalı Amerikalı erkeklere 40 yaşından itibaren.
• Beyaz erkeklere babada veya erkek kardeşte prostat kanseri varsa 40 yaşından itibaren
• Ailesinde prostat kanseri olmayan beyaz erkeklere 50 yaşından itibaren.
Yukarıdaki gurupların birine giriyorsanız bir PSA testi ve prostatın parmakla rektal muayenesi için bir üroloji uzmanından hemen randevu alınız.

Transrektal Ultrasonografi (TRUS)
Özel bir ultrasonografi probu kullanılarak makattan direkt prostatın ultrasonografisinin yapılmasıdır.
Bu inceleme ile hem prostatın büyüklüğü daha net değerlendirilir, hemde kanser olma ihtimali daha yüksek olan nodüllerin daha iyi görüntülenmesi sağlanır. 

Kemik Sintigrafisi
Kanserin kemiklere yayılıp yayılmadığını göstermede kullanılır zira prostat kanserinin en sık metastaz yeri kemiklerdir. Tüm hastalara yapılması gerekmez özellikle küçük kanserler ve düşük PSA seviyeli hastalarda gereksizdir.
Ancak radikal bir cerrahi tedavi düşünülüyorsa böyle bir cerrahi öncesi kemiklerde metastaz olmadığından emin olunmalıdır.

Bilgisayarlı Tomografi (BT)
Postattaki kanserden ziyade kanser nedeniyle büyümüş lenf nodlarının tespitine yardımcı olur.Genellikle BT kanser yaygın, yüksek dereceli veya yüksek PSA ile birlikte yapılır.

Patolojik İnceleme
Prostat kanserinin kesin tanısı sadece ve sadece makattan , iğne ile alınan biyopsi örneklerinin patoloji uzmanları tarafından mikroskopta incelenmesi ile konulabilir.

Biyopsi alınması gerekli olan hastalar
1- PSA yüksekliği olanlar.
2- Parmakla rektal muayenede sertlik, nodül tesbit edilenler.
3- 1 ve 2 . maddenin birlikte olduğu hastalar.
Alınan biyopsideki tümörün yaygınlığı ve derecesi ile hastanın PSA seviyesi yapılacak tedavinin kararlaştırılmasında rol oynar.


 

Prostat Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?
 
 1) Watchfull – waiting = Bekle – gör = Takip protokolü


Hastanın bir tedavi yapılmadan takip edilmesidir. Hernekadar tedavi edilmeyen prostat kanseri büyümeye devam edersede , sıklıkla bu büyüme oldukça yavaş olmaktadır. Gerçekten prostat kanseri büyümesi yeterince yavaş olabilir ve tedavisiz bırakılsa dahi insan hayatının herhangi bir devresinde problem yaratmayabilir.Yaşlı erkeklerde takip mantıklı bir seçenektir özellikle kanser küçük ve mikroskopik incelemede düşük dereceli ise.Çalışmalar göstermiştirki eğer kanser yüksek dereceli ise 10 yıl içinde sağlık ve yaşam için önemli bir tehdit olmaktadır.

2) Aktif İzlem

Aktif izlem, klinik olarak önemsiz prostat kanserli hastaların aşırı tedavi edilmemeleri ve hastalıktan ziyade tedavisinin getirdiği artmış morbidite riskinden korunması amacı ile hastanın yakın izlemle takip edilerek hastalık progresyonuna dair önceden tanımlanmış bulgular saptanıncaya kadar küratif tedavinin ertelendiği bir süreçtir.Belli aralıklarla PSA , rektal muayen yanısıra tekrarlayan prostat biyopsileri yapılarak hastalığın klinik önemli bir hal alması halinde radikal prostatektomi veya radyoterapi gibi bir küratif tedaviye geçilir.

3) Radikal Prostatektomi (RP)
 

Lokalize prostat kanserinin (prostat kapsülü içinde sınırlı olan) tedavisi için yapılan radikal cerrahi müdahaledir. Prostat tüm kapsülüyle ve arkasında veziküla seminalislerle birlikte çıkarılır ve mesane boynu üretraya (idrar yoluna) yeniden ağızlaştırılır. Çıkarılan parçanın patalojik incelenmesinde kanser tümüyle prostat kapsülü içinde sınırlıysa, RP prostat kanserini tam tedavi etmiş demektir. Tüm prostat çıkarıldığı için operasyon sonrası PSA ölçülemeyecek değerlere (sıfıra yakın )düşmelidir. Patolojik incelemede prostat kapsülü dışında tümür mevcutsa PSA çok ufak hacimli kanserlerin dahi takibinde mükemmel bir testtir. Daha büyük ve kapsül dışına yayılmış tümörlerde ise cerrahinin başarısı lokalize olanlar kadar iyi değildir. Bu radikal cerrahinin önemli komplikasyonları operasyon sırasında kanama, operasyon sonrası erken dönemde kalp krizi ve akciğer embolisi , geç dönemde idrar tutamama ve ereksiyon ( sertleşme ) kaybı olabilir. Bu cerrahi işlem açık, laparoskopik veya robot yardımlı laparoskopik olarak yapılabilir.

4) Radyoterapi (Işın Tedavisi)


Radikal prostatektomiye alternatif olabilecek bir tedavidir. Prostata lokalize prostat kanserlerinde 10 yıllık sonuçlar cerrahi tedaviye yakındır. Ancak daha geç sonuclar kesin olmamakla beraber birazdaha cerrahi tedavi lehinedir. Radyasyon tedavisi özellikle kapsül dışına taşmış ancak halen kapsülün kanser etrafındaki dokularda sınırlı olduğu düşünülen vakalarada uygundur. Radyoterapininde yan etkileri arasında idrar yapmada güçlük, sık idrara çıkma, ani idrar sıkışması ve ishal erken devrelerde görülürken geç devrelerde ereksiyon problemleri (sık olarak), mesane kapasitesinde küçülme, idrar yollarında darlıklar oluşabilir.

 

5) Hormonal Tedavi


Prostat kanseri hücrelerinin bir çoğu erkeklik hormonlarına, özellikle testosterona bağımlı olarak çoğaldığından hormonal tedavi faydalı olabilir. Hormon tedavisi küratif bir tedavi olmayıp prostat kanser hücrelerinin çoğalmasını geçici süreyle yavaşlatmayı amaçlar. Hormon tedavisi genellikle kanserin prostat dışına yayıldığına dair bulgular olmadıkça kullanılmaz. Yani daha çok sistemik yayılım yapmış (lenf rodlarına veya kemiklere yayılmış) vakalarda kullanılır.

Bu tedavide amaç vücuttaki testosteron hormonunu ortadan kaldırmak veya baskılamaktır ki buda ya testislerin cerrahi olarak çıkarılmasıyla (orşiektomi) veya medikal yolla (3 ay da bir yapılan LHRH analogları ve hergün ağızdan alınan anti androjenlerle) sağlanabilir. Hormon tedavisi hastaların yarısında sıcak basmalarına yol açarken hepsinde ereksiyon kaybına ve cinsel isteksizliğe sebep olur.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)

Yazar