Rahim Sarkması ve Besleme

Rahim, İdrar Torbası Ve Pelvis Tabanı Sarkması Beslenme Ve Yaşam Tarzı Değişikliklerinden Etkilenir Mi? Düzeltilebilir Mi? Önlenebilir Mi?

Pelvik taban bozukluklarının sıklığı halen net olmamakla birlikte idrar kaçırmanın dünyada ortalama 200 milyon insanı etkilediği tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde rahim sarkması % 19.7, idrar kaçırma %28.7 ve gaita kaçırma % 6.9 oranında kadını etkilemektedir. Aslında idrar kaçırma altta yatan nedenin bir sonucudur ve asıl nedenler kas veya sinir hasarı, pelvik tabanın hastalıkları ve depolama kapasitesinin kaybıdır.

Risk faktörleri artan yaş ve doğum sayısı, kötü beslenme ve kötü çalışma koşulları olarak bilinmektedir. İdrar kaçırma ve gaita kaçırma ile ilişkili bu risk faktörlerinin çoğu değiştirilebilir. Bu risk faktörleri:

  1. Fiziksel durum (yaş, cinsiyet, obezite, sınırlı fiziksel aktivite)
  2. Genetik faktörler (aile hikayesi)
  3. 3.Nöropsikiyatrik durumlar (Multiple Skleroz, omurilik yaralanması, demans, depresyon, inme, diyabetik nöropati)
  4. Travma (Doğum, radyasyon)
  5. İlişkili durumlar (Diyare, enflamatuar barsak hastalıkları, irritabl barsak sendromu, menopoz, sigara, kabızlık)

Çalışmalarda diyabetik, obez, yaşlı ve doğurganlık çağındaki kadınları içeren risk gruplarında yaşam tarzı değişikliklerini içeren (kilo kaybı, pelvik taban kas eğitimi, beslenme değişiklikleri) davranışsal değişim programları kullanılarak idrar kaçırmanın önlenip önlenemeyeceği araştırılmıştır.

Sonuçlar idrar kaçırmanın sık görülen kronik bir durum olmasına rağmen değiştirilebilir risk faktörlerinin belirlenerek primer koruma ile önlenebileceğini desteklemektedir.

Rahim Sarkması Nedenleri 

Pelvik taban bozukluğunda düzeltilebilir faktörlerden biri de sigaradır. İdrar kaçırması olan ve olmayan kadınları içeren bir çalışmada, geçmişte sigara kullanmış ve halen içenlerde hem pelvik taban bozukluklarından hem strese bağlı idrar kaçırma hem de ani idrar kaçırmada artış saptanmıştır. İdrar kaçırma ile ilişkili değiştirilebilir yaşam tarzı faktörlerini araştıran epidemiyolojik bir çalışmada, ağır sigara içicilik (eskiden-şu an) durumunun idrar kaçırma gelişiminde en önemli faktör olduğu tespit edilmiştir.

Kafein içeren yiyecek ve içeceklerle beslenme, strese bağlı idrar kaçırma ve ani idrar kaçırmaya yol açan risk faktörüdür. Mesane dostu yiyecek ve içecekleri tüketmek ve/veya mesaneyi tahriş eden yiyecek ve içeceklerin azaltılması mesaneyi koruyucu olabilir.

Pelvik tabanda doğum ve benzeri travmalar kas ve sinir hasarı yaratabilmektedirler. Bu çizgili iskelet kaslarının hücre çekirdeğinde vitamin D reseptörleri mevcuttur.  Pelvik tabanın kasları bu nedenle vitamin D seviyesinden etkilenebilirler.  Bir çalışmada, aşırı aktif mesane ile diyet içeriğindeki bileşimler arasındaki ilişki araştırılmış, Vitamin D nin fazla alımında aşırı aktif mesane başlangıcının geciktiği gösterilmiştir.

Fazla kilo, kronik olarak karın içi basıncı artırarak pelvik tabanda stres yaratarak pelvik taban kas, sinir ve damarlarında zayıflamaya yol açar. Bu nedenle vücut kile endeksinin > 30 olması idrar kaçırma için risk faktörüdür. Aşırı kilolu kadınlarda ortalama % 5-10 kilo kaybı ile idrar kaçırma sıklığının % 50-60 azaldığı ve 12 ay boyunca devam ettiği gösterilmiş.

Diabetli kadınlarda en sık rastlanan problem idrar kaçırmadır. Diabet mesane sinir fonksiyonlarını etkileyerek ve mikrovasküler enflamasyon ile idrar kaçırmaya sebep olmaktadır. Diabeti önlemek ve tedavi etmek idrar kaçırma riskini azaltır.

Gebeliğin kendisi idrar kaçırma için risk faktörüdür. Gebelik öncesi dönemde yoğun pelvik taban kas egsersizleri yapıldığında idrar kaçırmanın önlenebildiği gözlenmiştir.

Rahim sarkması her zaman idrar kaçırma ile birlikte olmak zorunda değildir. Bu nedenle rahim sarkmasını önlemek önlemek idrar kaçırmayı önlemek anlamına gelmemektedir. Rahim sarkması da pelvik tabanı destekleyen yapıların zayıflamasından oluşmaktadır.  

Özet olarak, pelvik taban bozukluğuna bağlı idrar kaçırma sık yaşanan kronik bir durum olmakla birlikte değiştirilebilir risk faktörleri belirlenerek primer koruma sağlanabilir. Sigaradan uzaklaşılması, diabetin önlenmesi, obeziteden kaçınılması, günlük 25-30 ml/kg sıvı tüketilerek, mesaneyi tahriş eden yiyecek ve içeceklerden uzak durulması, yeterince bilimsel kanıt olmasa da vitamin D desteği alınması, pelvik taban kas egzersizi uygulanarak pelvik tabanın desteklenmesi, cinsel ilişki sonrası hijyene dikkat edilmesi ve kabızlıktan kaçınılması primer korunmada dikkate alınması gereken faktörlerdir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Nilgün Turhan Kadın Hastalıkları Ve Doğum, Üreme Endokrinolojisi Ve İnfertilite, Perinatoloji Prof. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)