Her insanın kalbinin kilidini açan bir anahtar var. Ben bu anahtara sevgi dili diyorum. Peki nedir bu sevgi dili? Terapi odasına nasıl yansıyor?
Sağlıklı sevgi dili ikili ilişkilerin mihenk taşıdır. Çünkü ilişkiyi besleyen ve büyüten ortak bir dilin varlığı partnerinizle aynı perspektifte olmanızı ve anlaşılmanızı sağlar. Sevgi tanımının pek çok farklı formu olduğu gibi sevgi dili de her ilişkide farklılaşabiliyor. Partnerlerin, birbirlerinin baskın sevgi diline uyumlanması da tıpkı yeni bir dil öğrenmek gibi zaman ve çaba gerektiriyor.
Özellikle tartışma esnasında ‘’ben dilinin’’ yerini ‘’sen diline’’ bırakması partnerden birinin savunmaya geçmesine davet çıkarıyor. Anlatılmak istenen doğru olsa bile sağlıklı ifade edilmediğinde karşısındakinden tepki görmesine yol açıyor.
Bir ilişkinin dinamiğini sarsan problemlerin kaynağını irdelerken sevgiyi nasıl aldığımıza ve nasıl verdiğimize de bakmamız gerekiyor. Sevgi alınan, verilen, görülen bir şey midir? Yoksa sadece hissetmek midir?
Elbette sevgi dili dediğimizde iletişim sadece kelimelerin değiş tokuşuyla sınırlı kalmıyor. Sevginin ardında yatan psikolojiyi daha iyi kavramak adına psikoloji alanındaki araştırmalara baktığımızda 5 farklı sevgi dili olduğunu görüyoruz. Dr. Gary Chapman’a göre; Hediye Almak, Takdir/Onay Sözleri Kullanmak, Fiziksel Temasta Bulunmak, Hizmet Davranışları Sergilemek, Nitelikli Zaman Geçirmek her ilişkideki ihtiyaca göre öne çıkmaktadır. Yani sizin dilinizde anlamlı bir çiçek hediye etmek kıymetliyken, partneriniz için iltifatlar, el ele tutuşmak gibi temas ve söylemler onda karşılık buluyor olabilir. Samimi ve içten bir iltifatta bulunmak romantik ilişkinizdeki sevgi deposunu arttırabilir.
Yoğun şehir hayatında romantik ilişkiye zaman yaratmak ve alan açmak kolay olmayabilir. Partnerinizin sevgi dili eğer nitelikli zaman geçirmek ise tüm dikkatinizle yanında olduğunuzu hissetmek isteyebilir. Bu dile sahip biri bölünmemiş ilgi ve dikkat talep eder. Aktif olarak göz teması kurarak, telefonu bir süreliğine sessize alıp sohbet etme deneyimleri yaşadığınızda duyulduğunu ve görüldüğünü hissedebilir.
Bir ilişkide bu davranış kalıplarının henüz farkına varılmamış olması partnerlere kendilerini duyulmamış hissettirebiliyor. Bir tarafın sevgiyi sunma biçiminin, diğer tarafın repertuvarında yer almaması kırılganlığı beraberinde getiriyor.
Bu konunun öneminin farkında olan bir terapist olarak danışanlarıma bazı önerilerde bulunuyorum. Duygular alevlendiğinde, tartışmanın hararetlenmesini önlemek için bir sinyal belirleyin ve bu sizin diliniz olsun. Bu anlar terapi odasında açığa çıktıkça sağlıklı yönetmeleri için danışanlarıma ‘’Deep Freeze’’ metaforunu öneriyorum. Deep Freeze kelimesi ile konuyu dondurup bir süreliğine rafa kaldırmalarını hedefliyoruz. Burada amaç partnerlerin önceden anlaştığı gizli bir sinyali kullanarak tartışmayı durdurmayı sağlamak. Tartışma esnasında açığa çıkan yoğun duygularla araya mesafe koymayı başardıklarında saatler sonra konunun hatırlanmaya dahi değmediğini, hatırlanmaya değmeyen bir konu nedeniyle de neredeyse ayrılığa gidecek bir tartışmaya kadar ilerlediklerinin farkındalığına varmış oluyorlar.
Unutmayalım ki her birimiz kendi geçmiş tarihimiz, deneyimlerimiz ve öğrenmelerimizin birer ürünüyüz. Her insan sevme kapasitesi ile dünyaya gelir ve sevgi stili doğduğu aile zemini üzerinde kurulur. Edindiğimiz deneyimleri kendi yetiştirilme tarzımızdan etkilenerek bugün partnerlerimizle ya da ebeveynsek çocuğumuzla ilişkimize yansıtıyoruz.
Sizin yaşantınızda bu dil bugün hangi anlarda ve olaylarda ortaya çıkıyor? Partneriniz bu dili ne zaman ifade edeceğinizi biliyor mu? İlişkinizde eksikliğini hissettiğiniz dil var mı? Repertuvarınıza eklemek istediğiniz diller neler? Romantik ilişkinizdeki kişiyle bunları konuşmak sizi birbirinize daha yakınlaştıracak, bağınızı güçlendirecektir. Sevgiyi deneyimleme biçiminiz uyumlandıkça ilişkinizdeki empati düzeyini de yükseltmiş olacaksınız.
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.