Ses Kısıklığı

Yazar Çağlar BatmanKulak Burun Boğaz Doktoru • 11 Ekim 2018 • Yorumlar:

Normal ses kalitesindeki tüm değişimler genel olarak ses kısıklığı olarak tanımlanmaktadır. Konuşma sırasında ses telleri arasından hava kaçağı, ses frekansında değişme, sesin aralıklı kesilmesi gibi farklı patolojilerle farklı belirtiler oluşmaktadır.

Ses kısıklığını tetikleyen en önemli etkenler nelerdir?

Ses KısıklığıSes oluşumu akciğerlerden gelen havanın ses telleri arasından geçişi sırasında başlar. Gırtlak (larinks) kaslarının fonksiyonu ile birbirine yaklaşan ses telleri hava basıncının etkisi ile pasif olarak titreşirler. Bu titreşim yüzeyel dokuda (ses telini kaplayan mukoza ve mukozanın hemen altındaki gevşek doku) oluşur ve ortadan yanlara doğru hareket eden mukoza dalgası meydana gelir. Ses telleri seviyesinde oluşan ses boğaz, geniz, burun, sinüs ve ağız boşluklarından oluşan rezonans (tını) çemberinde biçimlendirilerek son şeklini alır.

Ses bozuklukları gırtlak içindeki ya da normal ses oluşumunda fonksiyon gören gırtlak dışı organlardaki problemlere bağlı olarak meydana gelebilir.

Normal ses oluşumu için ses tellerinin tüm uzunlukları boyunca simetrik olarak birbirlerine yaklaşabilmeleri gereklidir. Ses teli felci ya da ses teli serbest kenarında yer alan büyük kitleler yetersiz yaklaşma nedeni ile hava kaçağı ve nefesli sese neden olurlar.

Ses tellerinin normal fonksiyonu için titreşim yapan iç serbest kenarlarının yüzeyi düzgün olmalıdır. Bu bölgedeki polip, nodül, tümör gibi patolojiler ya da yüzeyel düzensizlikler de ses karakterini bozarlar.

Ses tellerinin şişmesine (ödem) neden olan ses teli iltihapları (larenjit), boğaz ve sinüslerdeki enfeksiyonlar, sigara kullanımı, mide asit kaçağı (reflü), sesin kötü kullanımı ve aşırı zorlanması gibi durumlar da ses kısıklığına neden olurlar. Aşırı zorlanma sonucunda ses teli içine kanama oluşarak ani ses kısıklığı yapabilir.

Ayrıca sesin şekillendiği rezonatör çemberin herhangi bir yerindeki patoloji de sesi etkiler. Burun tıkanıklığında oluşan ses değişikliği hiponazal konuşma olarak, burun pasajının aşırı genişlediği hastalıklarda oluşan ses ise hipernazal konuşma olarak isimlendirilmektedir.

Boğazın arka ve alt kısmındaki kitleler "sıcak patates sesi" olarak isimlendirilen karakteristik bir ses değişikliğine neden olurlar.

Anatomi normalken gırtlak adalelerinin anormal fonksiyonuna bağlı ses bozuklukları oluşabilir.

Ses kısıklığında tanı nasıl konulur?

Ses kısıklığının tanısında öncelikle detaylı bir hikaye alınmalıdır. Problemin sürekli ya da ara ara olması, sabah ya da akşam saatlerinde belirginleşmesi, sigara kullanımı, sesin aşırı zorlanması gibi detaylar tanıya yardımcı olmaktadır. Asıl tanı ise ses tellerinin muayenesi ile konulmaktadır. Muayene için larinks muayene aynaları, sert endoskopik sistemler ya da burun yoluyla muayene imkanı sağlayan bükülebilir endoskoplar kullanılmaktadır. Bu şekilde tanı konulamayan hastalarda ses tellerinin titreşimini değerlendirmek için laringostroboskopi ve ses tellerini detaylı olarak incelemek için ameliyathane şartlarında mikroskop ile muayene yapılabilmektedir. Ses kısıklıkları, sigara kullanan hastalarda daha önemli olmak üzere, ses telinden köken alan ve tümöre dönüşme potansiyeli olan hastalıkların ve tümörlerin habercisi olabildiğinden şikayetlerin 4-5 günde düzelmeye başlamaması halinde vakit geçirmeden muayene yapılmalıdır.

Ses kısıklığına bağlı olarak oluşan hastalıklar var mı?

Ses kısıklığının nedeni ses teli felci olan hastalarda aynı zamanda yutkunma sırasında alt solunum yollarının girişini kapatma fonksiyonuna katılan ses tellerinin tam çalışmaması gıdaların ve tükürüğün akciğerlere kaçmasına bağlı hastalıklar oluşturabilmektedir.

Yine ses teli felçleri ya da bu bölgeyi daraltan kitleler solunum yetmezliği ve buna bağlı efor kapasitesi kısıtlanması, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği hatta boğulmaya neden olabilmektedir.

Ses kısıklığının tedavisi ve korunma yolları nelerdir?

Tedavi nedene yönelik olarak yapılmaktadır. Hemen tüm tedavi yöntemlerinin içeriğinde ses kullanımının azaltılması (ya da bir süre tam ses istirahati), sigara kullanımının kesin olarak bırakılması, günlük sıvı alımının (özellikle ılık su) artırılması ve mide asit salgısının azaltılması bulunmaktadır. Tümoral hastalıklar dışındaki patolojilerde "düşük güçlü laser tedavisi" son zamanlarda giderek daha fazla oranda kullanılmaya başlanmış olup özellikle iyileşme süreçlerinin kısaltılmasına yönelik sonuçlar alınmaktadır.

Ses teli iltihaplarının tedavisinde ilaçlar kullanılmaktadır. Ses teli nodülleri için öncelikle ses kullanma eğitimi uygulanırken polipler ve tümöral hastalıklar için cerrahi yöntemler gerekmektedir. Kötü huylu bazı hastalıkların tedavisinde erken dönemde cerrahi yerine ışın tedavisi de tercih edilebilmektedir. Ses teli felçlerinde yan pozisyonda hareketsiz kalmış ses telinin orta hatta yaklaştırılmasına yönelik cerrahiler ya da serbest kenara çeşitli enjeksiyonlar uygulanabilmektedir. Mide asit kaçağı (reflü) tanısı konulan hastalarda gastroenterolojik muayene yapılmalıdır.

Ses teli kaslarının aşırı çalışması nedeni ile oluşan ses hastalıklarında konuşma tedavileri ve botox enjeksiyonu gibi yöntemler kullanılabilmektedir.

Ne zaman doktora başvurulmalı?

Nedeni belli olmayan ses kısıklığı oluşması durumunda özellikle sigara içen hastaların en kısa zamanda KBB uzmanına başvurmaları gerekir. Aşırı bağırma sonrasında ya da gribal enfeksiyonlarda oluşan kısıklıklarda 4-5 günden sonra düzelme başlamaması durumunda muayene olmak uygun olur.

Ses kısıklığı konusunda dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

Ses tellerini olumsuz etkileyen en önemli unsurlar mukozanın kuruması, sigara dumanı, mide asidi ve sesin aşırı ve zorlamalı kullanılmasıdır. Bu nedenle sigara içilmemesi, bol miktarda su içilmesi, mide asidi yüksek seviyede iken (yemek sonrası 2-3 saat) yatar pozisyona geçilmemesi, özellikle yatak odalarında hava kuruluğunun önlenmesi, burun tıkanıklığı, sinüzit gibi ses tellerini olumsuz etkileyen problemlerin çözülmesi ve yüksek sesle ve uzun konuşmalardan kaçınılması genel olarak ses kısıklığı riskini azaltacaktır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)