Hayata geldiğimiz ilk andan itibaren bir ötekinin bize bakım vermesine ihtiyaç duyarız. Bize bakım veren kişi bazen annemiz-babamız, bazen babaanne-anneannemiz veya bazen sosyal sorumlular olabilir. Kendi başımıza yürüyemez, kendimizi koruyamaz, yemek yiyemeyiz. Fiziki ihtiyaçlarımızın olduğu kadar duygusal ihtiyaçlarımız da kendiliğimizin gelişmesinde rol oynar. Ağladığımızda yatıştırılmaya, korktuğumuzda sakinleştirilmeye veya heyecan duyarak başladığımız bir işte desteklenmeyi isteriz. Kısacası hayatımızın ilk anlarından itibaren varlığımızı sürdürebilmek için bir ötekine ihtiyaç duyarız ancak hayatımız boyunca bu ihtiyaç hep aynı şekilde devam etmeyip zamanla azalmalıdır. Bebeklerin yürümeye ilk başladıklarında dönüp annelerine bakmaları ve destek aramaları gibidir bu, bir yandan o desteği isterken bir yandan yürümeye başlayıp o desteği aldığımız kişiden bağımsızlaştığımız, uzaklaştığımız evre gibi.
Zamanla emeklemeye, yürümeye başladığımızda istediğimiz şeyleri başkası aracılığıyla değil kendimiz hareket edip yürüyerek alırız. Altımızı pislediğimizde annemiz bezimizi değiştirirken biraz daha büyüdüğümüzde artık tuvalete kendi başımıza gitmeye başlar, banyomuzu kendi başımıza yapabiliriz.
Aynı fiziki ihtiyaçlarımızın azalması gibi zamanla duygusal ihtiyaçlarımız da azalabilir. Bebeklik ve çocukluk yaşantılarımızda üzüldüğümüzde, yaralandığımızda, öfkelendiğimizde annemizin bizi yatıştırmasını bekleriz. Hatta onun haricinde hiçbir şey bizi yatıştırmayabilir. Bakım verenlerin bu durumlarda çocuklarının yanında bulunması ve destek olması sağlıklı ve istenilen bir tutumdur çünkü annemizin(bakım veren kim ise) o an yaşanılan durumu düzenlemesiyle bizim duygularımız da düzenlenir ve bunu içselleştirir, içimizdeki anne temsiliyle hareket ederiz. Çocuk büyüdüğünde sinirlendiğinde, öfkelendiğinde sadece annesinin onu yatıştırabilmesi değil kendisinin kendini yatıştırabilmesi sağlıklı olandır. Peki çocuk bunu nasıl yapabilir? Yukarıda verdiğim çocuğun yürümeye başladığında dönüp anneye baktığı örnekteki gibi anneden ayrıldığında/uzaklaştığında onun bu girişimine tepkisinin ne olduğu çocuğun davranışını şekillendirir. Eğer aldığı tepki yapabilirsin, gidebilirsin, güvendesin hissini veren bir tepkiyse attığı adımlarda kendine güvenir ve ileride de atılacağı girişimlerde, alacağı risklerde kendine güvenli olur. Ancak eğer aldığı tepki annenin düşecek korkusuysa annenin duygusunu alır ve atacağı her adımı korkarak atar bu da kişinin yaşantısında yeni bir işe başlarken korku duymasına, bazen duyacağı korku nedeniyle yeniliklerden tamamen uzak durmasına neden olabilir. Bir diğer aldığı tepki annenin bebeğin kendinden uzaklaştığı için üzüntüsü/öfkesi olursa bebek anneden uzaklaşacağı her adımda suçluluk hisseder ve hayatında yenilik yapacağı her durumda suçluluk hissederek yapamaz, bu bazen çok ihtiyaç duyduğu bir tatile gitmek yerine izinlerinin hepsini ailesinin yanında onlardan uzaklaşmadan geçirmesidir. Burada kişi kendinin ve ihtiyaçlarının farkında olmaz, olsa bile karşılayamaz çünkü hissettiği suçluluk bunu ona yaptırmaz.
Bebek burada hissettiği duygularla anneye bağımlı bir hale gelir ve tüm duygudurumlarını annenin yatıştırmasını bekler. Sağlıklı olan yeri geldiğinde ayrışabilmek ve kendini yatıştırabilecek kapasiteye sahip olabilmektir ancak sadece annemizin sözü/ilgisi dışında yatıştırılamıyorsak burada çalışılması gereken durumlar olabilir. Böyle bir durumda kişi bakım vereninden henüz ayrışamamış ve kendiliğini oluşturabilmesi için gerekli sınırları elde edememiştir.
Peki bu sınırdan kast ettiğimiz şey nedir? Eğer hayatımızda sınır yoksa bu sadece annemizde yatışmamız değil hayatımızın diğer alanlarında da annemizden -ki bu zamanla çevremizde bulunan diğer kişileri de kapsayan bir durum haline gelebilir- onay almadan hareket edemediğimiz durumlara kadar uzanan bir süreç haline gelebilir. Bazen o gün hangi kıyafeti giyeceğimizden bazen hangi ayakkabıyı alacağımızdan veya kiminle evleneceğimizden, nerede yaşayacağımıza, ne zaman çocuk yapacağımıza ve onu nasıl yetiştireceğimize kadar uzanabilen bir süreçten bahsediyorum. O olmadan hareket edemediğimizde sınırımızı çizememiş oluruz.
Burada hayatımız için doğru kararlar alabileceğimiz, alamadığımız zamanlarda da ortaya çıkan durumla ilgili sorumluluk alabileceğimiz veya kötü gidecek durumların da hayatımızda olabileceğine dair kabullenişimizle kendi sınırlarımızı belirlememiz önemlidir.
Bu gibi durumlarda hayatımıza sınır koyabilmek yaşantımızı daha işlevsel hale getirebilir. Sınır koyarken kendimizi suçlu hissedebilir, zihnimizde yanlış bir şey yapıyorsun uyarıları yanabilir bu sebeple zorlanabiliriz. Bunu yapmak bazen çok zor olup kişiyle/anneyle bağını kopmuş hissettirebilir. Ancak bu sınırlar koyulmadığı takdirde kişinin hayatında kendi başına bir şey yapabilmesi çok zordur ve yeni bir işe başlarken, evlenirken, yeni bir araba alırken bile zorlanabilir veya ihtiyacınız olan tatili yapmak istediğini söyleyemeyip tüm izinlerini onlar istediği için ailesiyle birlikte geçirebilir, tatil yapmak kişiye suçlu hissettirebilir.
Bu gibi durumları yaşamamak için kişinin sınırlarını koruyabilmesi, kendi kararlarını, kendi düşüncelerini/duygularını sahiplenebilmesi gerekir. Eğer bunları yapmakta zorlanıyorsanız sınırlarınızı koruduğunuzda ne olacağını düşünmeniz ve bunun üzerine çalışmanız gerekir. Bunu kendi başınıza yapmak zorlayıcı olabileceği için bir terapistten yardım isteyebilirsiniz.
Ancak unutmamak gerekir ki her doğum sancılıdır ve bu süreçte belki de psikolojik olarak yaşayacağınız bir doğumdan ötürü sancılı bir süreç sizleri bekliyor olabilir. Hatta randevu almadan önce bile bu sancıyı hissedebilir ve başvurmakta zorluk çekebilirsiniz ancak bu da yine hayatınızda yaşadığınız adım atamama durumlarından birisi olabilir.
Hayatta emin adımlarla ilerlemeniz dileğiyle…
Sena Öz
Psikolojik Danışman
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.