Sosyal Fobi

Yazar Büşra SarıPsikolog • 17 Temmuz 2019 • Yorumlar:

Tam da şu an gözlerinizi kapatın. Günlerdir haftalardır hazılandığınız sunumu sunmak için sahnedesiniz, evet birtek siz varsınız ve size odaklı bir sahne ışığı. Her şeyi bildiğinizden eminsiniz, çok çalıştınız ve konuya hakimsiniz. Ama o da ne? Bir saniye terliyor musunuz? Söz hakkı size geçtiği anda kalbiniz sizi bayıltacakmışçasına hızlı çarpıyor, insanlar yüzünüzün kızardığını görüp sizin ne kadar da utangaç ve eksik olduğunuzu mu düşünecekler? Terlediğinizi görüp alay mı edecekler?..

Sosyal Fobi bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağı konusunda belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı bozukluğudur. Hayatının pek çok alanında olumsuz sonuçlar yaratabilen, yaşam boyu görülme sıklığı bakımından en yaygın anksiyete bozukluğudur.

Sosyal fobi yaşayan kişiler başkalarıyla etkileşimde bulunmaları gereken konularda, yada başkalarının kendilerini gözlemleyebileceği bir eylemi yerine getirecekleri zamanlarda bu durumları yaşamamak adına çeşitli kaçınma davranışları sergilerler. Bunlar; bahanelerle o iş toplantısına katılmamak, katıldığında boğazım- dişim vs ağrıyor diyerek konuşmalara dahil olmamak, sunum günü okula gitmemek vs gibi gerçekleşebilir. Bu kişiler “başkalarının kendileri hakkında ne düşündükleri” ile yakından ilgilidirler. Örneğin tüm bu kaçınma davranışlarını başkalarının gözünde ‘kaygılı- aptal- zayıf- eksik’ görünmemek adına gerçekleştirirler. Sosyal fobisi olanlar için kaygı yaratabilecek bazı durumlar;

  • Toplum içinde telefonla görüşme 

  • Küçük bir grup etkinliğinde yer alma         

  • Toplum içinde yemek yeme          

  • Toplum içinde bir şeyler içme         

  • Yetkili biri ile konuşma                         

  • Dinleyiciler önünde konuşma, rol yapma                                                            

  • Partiye/ eğlenceye gitme                                                  

  • Başkaları tarafından izlenirken çalışma         

  • Başkaları tarafından izlenirken yazma           

  • Çok iyi tanımadığı biriyle telefonda görüşme

  • Çok iyi tanımadığı biriyle yüz yüze konuşma 

  • Yabancılarla karşılaşma                                  

  • Genel tuvaletleri kullanma                              

  • Birilerinin oturduğu odaya girme                    

  • İlgi odağı olma                                                 

  • Bir toplantıda hazırsızlık konuşma yapma      

  • Yetenek, yeti veya bilgi testine tabi tutulma   

  • İyi tanımadığı birine onaylanmadığını veya aynı düşüncede olmadığını ifade etme            

  • Çok iyi tanımadığı birinin gözlerinin içine bakma                                               

  • Önceden hazırlanmış bir raporu bir gruba sözel olarak sunma

  • Romantik veya cinsel ilişki amacıyla birini tavlamaya çalışma                                          

  • Alınan bir malı parasını geri almak üzere  iade etme                                                         

Sosyal fobinin 2 alt tipi vardır;  korkular ve kaygılar daha çok toplumsal durumları kapsıyorsa yaygın tip, fakat daha kısıtlı alanlara özgü bir kaygıysa ( başkalarının önünde yemek yemek, sunum yapmak vs gibi) yaygın olmayan özgül tip. 

Peki ne oluyor da sosyal fobi gelişiyor? Sosyal fobi de kalıtımsal geçişin yoğun bir miktarda olmasada bir miktar etkili olduğundan bahsetmek doğru olabilir, örneğin aile öyküsünde yakın akrabalarda sosyal fobisi olan bireylere sahip olan kişinin  sosyal fobiye yakalanması ihtimali, bu duruma sahip olmayanlara göre bir miktar daha yüksektir. Yinede sosyal fobi için genellikle sosyal fobi sosyal ilişkiler sırasında travmatik yaşantıların bizzat yaşanması ya da başkasının yaşadıkları aracılığıyla öğrenme ile ortaya çıkar. Örneğin  sınıfta öğrenci bir sunum yaparken ufak bir hata yapmış, bu hatası kendisine gülünmesine ve alay edilmesine sebep olmuş , kendisi bu durumdan ötürü utanç duyup bedensel belirtiler göstermiş olabilir. Bu kişi için bir sonraki sunumunda, önceki deneyimi olumsuz beklentilere sebep olacak ve bulunduğu ortam aynı kaygı belirtilerini yaşamasına zemin hazırlayacaktır. Çocuk yetiştirme biçimi de hastalığın oluşmasında önemli etmendir. Genelde aşırı koruyucu, ya da red edici, duygusal sıcaklıktan yoksun, katı anne babalar olabilir. Bazen çocuktan yüksek beklentileri olduğunda bunlara ulaşılamayınca çocuk cezalandırılabilir, böylece başarısızlık korkusu gelişebilir. Tanıdık olmayan ortamlara, insanlara ve nesnelere aşırı korku duyma olarak tanımlanan davranışsal ketlenmenin, sosyal fobi gelişiminde öncül belirti olduğu belirtilmektedir. 

Sosyal fobi tedavi edilebilen bir bozukluktur, tedavi sürecine ivme kazandırabilecek en önemli etken ise beklentilerin ‘standart’ sınırlar içerisinde olması, abartılı olmamasıdır.

Sosyal fobi de ne kadar erken terapiye başlanırsa tüm diğer rahatsızlıklar gibi o kadar etkili olacaktır. Bu süreçte terapi ve psikyatrist ile ilaçlı tedavi kişinin yaşadığı sosyal fobinin şiddetine göre şekillenecektir. Çoğu zaman terapinin yeterli olduğu bir çalışma alanıdır.

Her şeyden önce sosyal fobinin bir hastalık olduğu kabul edilmelidir, çünkü yaşadığımız toplumda çekingen olmak, örtük olmak, sakin sessiz olmak ‘hanımefendilik- beyefendilik’ ile sıfatlandırılır. Oysa ki bu çok yanlış bir tutumdur, toplumun bu tutumu kişileri  çoğu zaman tedavi olmaktan alıkoymaktadır. Sosyal fobi için en sık uygulanan terapi şekli Bilişsel ve Davranışçı Terapidir.  Bilişsel terapide kaygı duyguları ve bu kaygıya karşı oluşan bedensel tepkileri tanıma, kaygı doğuran durumlardaki düşüncelerin ne olduğunu anlama, bunlara karşı başa çıkma stratejileri geliştirme gibi aşamalar vardır. Davranışsal terapide ise model olma, yakınmaların üstüne gitme, belirtileri daha net algılayabilmesi için rol oynama, gevşeme eğitimi, sosyal beceri eğitimi gibi her hastada farklı uygulanabilecek yöntemler vardır. 

Sosyal fobi hayatınızdan çalar, ilişkilerinizden , duygularınızdan, en güzel günlerinizden çalar.. Bu bir hastalık ve geçebilir, sonsuza dek böyle olmak zorunda değil, kendinize güvenin, en önemlisi hastalığı kabul edin ve tedavi olmayı isteyin, geri kalan biraz gayret ve biraz yol ile aşılması mümkün bir durumdur.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)