Dr Öğr Üyesi Billur ÖRNEK
Sosyal medya figürleri ile kurulan iletişim parasosyal iletişim olarak tanımlanır. Parasosyal iletişim aslında radyo döneminden beri araştırılan bir kavramdır ve bir medya figürü ile kurulan bağı temsil eder. Bu “iletişim” elbette tek taraflı. Radyoda, televizyonda, sinemada takip edilen kişilere yakınlık, sosyal veya romantik ilgi duyma, yalnızca medyada izlendiği an değil, günlük hayatta da bu kişiyi takip etme, düşünme, katıldığı programları izleme, bir daha izleyinceye dek tekrar görmeyi bekleme gibi unsurlarla birlikte tanımlanmıştır. Yani aslında parasosyal iletişim günümüze özgü bir fenomen değil. Takip ettiğimiz dizideki veya bir filmdeki karakterle bağ kurma, her hafta başına neler geleceğini bekleme, yaşadığı olumsuzluklara üzülüp keyifli olduğunda sevinme, hatta onun için kaygılanma eminim çoğumuza pek yabancı olmayan bir durum.
Günümüzde ise medya figürleri çok daha görünür ve kolay ulaşılır bir platform olarak sosyal medyada yer alıyor. Daha önce -dizi ve filmler aracılığı ile- kurgusal karakterler ile kurulan parasosyal iletişim şu anda gerçek kişilerle kurulabiliyor çünkü medya figürlerinin günlük hayatları sosyal medyadan takip edilebilir durumda. Elbette bu gelişme, bağ kurma ihtimalini arttıran ve kurulan bağı güçlendiren bir koşul sunuyor çünkü gerçek karakterlerle bağ kurmak çok daha kolay.
İnsanın sosyal bir varlık olduğunu her zaman söyleriz. Neden sosyal bir varlık? Çünkü insan aynalanma ihtiyacı içinde bir canlıdır. Bu nedenle bütün risklerine rağmen sosyal olmaya muhtaçtır. Çok sevdiğim bir şarkıda şöyle söyleniyor: Yakın durmanın zor olduğu ortada/ Uzak olmak her zaman en kolay/ Ama en zoru yalnız olunca… Evet sosyal ilişkiler, ihtiyaç duyduğumuz ölçüde risklidir de. Reddedilme korkusu, yetersiz/sevilmez olduğunu hissetme kaygısı, aldatılma/kandırılma ihtimali çok temelden ve çok derinden bizi yaralama riski oldukça yüksek koşullar. Gerçek ve karşılıklı bir sosyal iletişimde bu ihtimalleri istesek de istemesek de göze almış oluyoruz. Oysa tek taraflı parasosyal bir iletişimde hiçbir zaman bire bir etkilişim kurulamıyor olsa da bahsettiğim bu riskler sıfıra yakın. Yani bir iş arkadaşımız veya komşumuzla kurduğumuz ilişkide yara alma ihtimalimiz bir medya figürüyle olan ilişkiden çok daha fazla. Dolayısıyla insanlar bir şekilde ellerinin altındaki telefondan her an açıp ulaşabildikleri, yaşayışı, anlattıkları, hayatı, hikayeleri, sesi, jest ve mimikleri, tepkileri, bedeni vb bakımından tanıdık gelen veya idealize edildiği için izlemenin iyi hissettirdiği kişilere, yaşamın hızı içinde kısıtlı sürelerle gördükleri ve birebir ilişki beklentilerini karşılamayan başka kişilerden daha yakın hissedebiliyorlar.
İnsan ilişkilerinin geleceği bakımından sosyal medya figürleri ile kurulan parasosyal ilişkiyi temelde çok kaygı uyandırıcı bulmuyorum. Söylediğim gibi, parasosyal iletişim yeni bir olgu değil, medya araçları hayatımıza girdiğinden beri varlığını sürdüren bir olgu. İnsan, psikolojik ihtiyaçları çerçevesinde kendisine yollar arıyor, adaptasyon dediğimiz kavramın bir parçası bu. Elbette bire bir etkileşimle süren yakın bir dostluğun, romantik ilişkinin ve aile ilişkilerinin yerini parasosyal ilişki tutamaz, çalışmalar da bu tür bir bir iletişimlerin ayrı tutulduğunu kanıtlıyor zaten. Fakat hızlanan günlük yaşamımız içinde iletişim kurduğumuz kişi sayısının veya etkileşim kurduğumuz sürenin kısıtlanması, ekonomik, toplumsal faktörlerden bireysel bazda ve duygusal olarak da etkileniliyor olması insanı sosyalleşme ihtiyacını karşılamak için daha az riskli opsiyonları değerlendirmeye itiyor olabilir. Buraya kadar olan kısmı kabul edilebilir. Asıl insan ilişkilerinin geleceği anlamında kaygı yaratan konu bence yapay zeka uygulamaları ile kurulan ilişkiler. Evet insan iç dengeyi korumak için genel anlamda riskten kaçan ve hazza yönelen bir yapı. Fakat sosyalleşme ihtiyacını karşılarken sosyalleşmenin getirdiği risklerden bu kadar kaçmak, bir noktada gerçek bir insanla gerçek bir iletişim kurmaktan mahrum kalmaya kadar götürür mü bizi, asıl düşünmemiz gereken bu.
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.