Hayat pek çok iniş ve çıkışla dolu bir yolculuktur. Bu yolculuk sırasında herkes farklı türde zorluklarla ve travmatik deneyimlerle karşılaşabilir. Bir trafik kazası, doğal afet, çocuklukta yaşanan ihmal ya da istismar, ani bir kayıp veya duygusal yaralar… Bu tür olaylar kimi zaman zihnimizde silinmesi zor izler bırakabilir. Travmatik deneyimlerin etkisi sadece yaşandığı anla sınırlı kalmaz; zamanla içimize işleyip duygusal, zihinsel ve hatta fiziksel sağlığımızı olumsuz yönde etkileyebilir.
Travmanın etkisi öyle derindir ki, beynimiz bu olayları yeniden hatırladıkça vücudumuzda sanki o anı tekrar yaşıyormuşuz gibi stres tepkileri ortaya çıkar. Flashback dediğimiz olumsuz anıların geri gelmesiyle kalp atışlarımız hızlanır, nefesimiz daralır ve kaslarımız gerilir. Bu tepkiler beynin travmayı tam anlamıyla işleyemediğini ve bu nedenle anının, duygusal ve fiziksel belirtilerle birlikte sıkışıp kaldığını gösterir.
Bu zorlu deneyimlerle başa çıkmanın sağlam bir yolu artık var: 1980’lerde Psikolog Dr. Francine Shapiro tarafından keşfedilmiş EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) terapisi. Dr. Shapiro rastlantısal olarak göz hareketlerinin sanki REM (Rapid Eye Movement) uykusu sırasında olduğu gibi anıları yeniden işlemeye başladığını keşfetti ve bunu Adaptif Bilgi İşleme Teorisi üzerine kuramsal bir temel üzerine yerleştirerek uygulama araştırmalarına geçti. Araştırmalar sonucunda tedavinin travmatik deneyimleri uyumlu hale getirdiği ve diğer nevrotik problemlerinin semptomlarını azalttığı kanıtlandığında artık dünyada bir psikoterapi yöntemi olarak psikoterapistler tarafından günümüzde de yaygın olarak kullanılıyor.
EMDR terapisi, beynin doğal iyileşme mekanizmalarını harekete geçirerek travmatik anıların duygu yüklü etkisini azaltmak ve yeniden yapılandırmak amacıyla kullanılır. Kişilerin geçmişteki acı veren deneyimlerine karşı işlemlenerek deneyimlere yeni bir bakış açısı geliştirmelerine olanak tanır. EMDR’ nin başarısının ardında yatan sır travmatik anıları sadece duygusal yoğunluğundan arındırmak değil, aynı zamanda bu anıları daha sağlıklı bir şekilde yeniden işlemesine imkân tanımaktır. Bu terapi yöntemi sayesinde kişi geçmişin yüklerinden kurtulup, bugününü ve geleceğini daha bilinçli ve dengeli bir şekilde yaşayabilir hale gelir. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), anksiyete, fobiler, yas süreçleri ve birçok psikolojik rahatsızlık üzerinde etkili olur.
Göz hareketlerini ve çift yönlü uyarıcıları kullanarak çalışan EMDR, beynin iki yarım küresinin de eş zamanlı olarak aktive edilmesi sayesinde travmatik anıların duygusal yükünü hafifletir ve kişinin yaşadığı deneyimleri daha sağlıklı bir bakış açısıyla yeniden değerlendirmesini sağlar. EMDR terapisinin Türkiye’deki öncü isimlerinden Klinik Psikolog Emre Konuk: “EMDR, kişinin travmatik anılarını güvenli bir şekilde yeniden işlemeye yardımcı olur, bu sayede kişi geçmişin yüklerinden kurtulup, daha sağlıklı bir zihin yapısına kavuşur.” şeklinde terapinin işlevini ifade etmiştir.
EMDR’nin Nörobiyolojisi
EMDR’ nin nörobiyolojik tarafını kısaca açıklamak gerekirse1980’lerde yapılan beyin görüntüleme çalışmalarında travmatik durumlarda beynimizde görme işlevlerini sağlayan oksipital bölgemiz ile duygusal tepkilerimizi yöneten amigdala bölgelerimizin aynı anda işlevlerinin arttığı gözlenmiş. Ve yine mantıklı gündelik işlevleri organize ettiğini bildiğimiz beynimizin sol tarafı ile duygusal becerilerimizin bulunduğu sağ yarım küre arasında iletişimsizlik görülmüş. Öyle ki sağ tarafta aktivasyon varken sol tarafta aktivasyon az veya yokmuş. Bunlarla birlikte konuşma alanı olarak bilinen ‘’Broca’’ bölgesinde de aktivasyon yokmuş. Böylelikle travmalardaki temel nörobiyolojik problemin laterizasyon yani sağ ve sol beyin küreleri arasında iletişimsizlik olduğu saptanmış. Bu önerme, üzerine yapılan çalışmalarla birlikte kabul görmüş. İşte EMDR bu etkileşimsizliği veya sorunlu etkileşimi yeniden düzenlemeye yardımcı olur. Göz hareketleri ve çift yönlü uyaranlar (dokunsal veya işitsel uyarılar), beynin her iki yarım küresini de aktif hale getirir. Bu süreç travmatik anıların yeniden işlenmesini ve beynin bu anılara karşı daha uyumlu bir yanıt geliştirmesini sağlar.
Travmalar üzerine çalışan dünyaca ünlü Dr. Gabor Maté’ nin “Travmatik anılar bilinçdışımızda çözülmediği sürece hayatımızda sürekli tekrar eder ve bizi sınırlar. EMDR bu döngüyü kırmanın en etkili ve doğal yollarından biridir.” ifadesinde olduğu gibi EMDR terapisinin başarısının önemli taraflarından biri beynimizin doğal iyileşme süreçlerini harekete geçirebilmesidir. Normalde bilinçdışımızda saklanan travmatik anılar günlük yaşantımızda farkında olarak veya olmadan bizi etkileyebilir. EMDR bu anıları yeniden işleyerek duygusal yoğunluğunu azaltır ve onları yeniden anlamlandırmamıza olanak tanır.
Sonuç Olarak
Travmalarla yüzleşmenin yeni ve etkili yolu EMDR terapisi, özellikle travma ve stresle başa çıkmada ve diğer psikolojik problemlerde devrim yaratan bir yöntemdir. Travmalarınızın ve nevrotik problemlerinizin size zarar vermeye devam etmesine izin vermek yerine EMDR terapisiyle onları yeniden yapılandırabilir, yaşamla uyumlu hale getirebilirsiniz. Unutmayın, beyniniz en büyük müttefikinizdir ve şayet müttefikiniz size problem çıkarıyorsa EMDR bu problemleri çözerek müttefikinizi en etkili şekilde kullanmanıza yardımcı olur…
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.