Yumurta Rezervi Azalmış Kadınlar Hamile Kalabilir Mi?

Yumurtalık Reservi Nasıl Azalıyor?

Son yıllarda kadınların eğitim sürelerinin uzaması, iş hayatına aktif katılımları ve kariyer arzuları ile birlikte çocuk sahibi olma yaşını ertelenmeleri ve 1960’lı yıllardan sonra doğum kontrolü yöntemlerinin yaygın olarak kullanıma sunulması aile boyutlarının küçülmesi ve yaş bağımlı kadın kısırlığı oranlarında artışına neden olmuştur. 30 yaşından sonra kadınların aylık gebe kalabilme şansları üreme potansiyelinin yaşlanması sonucu azalmaktadır.

Anne yaşının artması ile birlikte kromozomal olarak hatalı yumurta üretimi ve düşük riski artarken hamilelik döneminde diyabet ve hipertansiyon gibi problemler de artmaktadır. Doğum yaşının ertelenmesi aynı zamanda erken doğum ve düşük doğum ağırlıklı bebek oranında artma sonucu yenidoğan bebeklerin de riskini artırmaktadır.

Yumurtalık reservi yumurtalık içerisindeki yumurta hücrelerinin kalite ve sayısını yansıtan ve fonksiyonel potansiyelini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Yumurtalık yaşlanması ile yumurta hücrelerinin sayısında tükenme ve yumurta kalitesinde azalma gerçekleşir. Kadınlarda ilerleyen yaş ile beraber yumurta hücrelerinin reservi azalır. Yaşa bağlı yumurtalıklarda yumurta hücrelerinin sayısında azalma ve yumurta kalitesinde bozulma hamile kalabilme şansının doğal olarak kaybına neden olarak kadını menopoza doğru götürür.  Doğum yaşının ertelenmesi çiftlerin hamilelik için yardımla üreme tekniklerine başvurma oranlarını artırmaktadır.       

Üremenin Yaşlanmasının Biyolojisi

Anne karnında dördüncü ayda bebeğin yumurtalıklarında 6-7 milyon yumurta hücresi bulunur. Yumurta hücrelerinin fizyolojik olarak doğal yıkıma uğraması ile doğumda yanlızca 1-2 milyon yumurta hücresi kalır. Doğumdan sonra bu hızlı yumurta hücresi kaybı yavaşlar, ilk adet dönemine gelindiğinde 300 000- 400 000 yumurta hücresi vardır. Üreme çağı dönemi süresince ayda bir kez olmak üzere yaklaşık 400 adet kadar yumurtlama gerçekleşir.  Üreme dönemi boyunca yumurta hücresi sayısında azalma sabittir, ortalama ayda 1000 yumurta hücresi kaybolur ancak 37 yaşından sonra kayıp hızı artar. 

Yumurta hücrelerinin sayısı 25 000 in altına indiğinde azalma yaklaşık 1000 yumurta hücresi sayısına ulaşılıncaya kadar hızlanır ve menopoz bulguları ortaya çıkmaya başlar. Yumurtlama olmasına karşın yıkıma uğrayan yumurta hücrelerinin sayısının daha fazla olması sonucu menopoza yakın dönemde hızlı kayıp ile yumurta sayısı dramatik olarak azalır. Menopoz döneminde yumurta hücresi sayısı 1000’in altına inmiştir. Menopozdan 13 yıl önce adetler düzenli devam ederken yumurtalıkların doğurganlığın hızla azalmasını gösteren işaretleri verdiği tahmin edilmektedir. 

Yıkım hızının farklı olması nedeni ile yaşam boyu adet döngüsü sayıları kişiler arası farklılıklar gösterir. Üreme çağı döneminin sonuna doğru oluşan hormonal değişiklikler ile adetlerin düzeni değişir. Menopoz öncesi geçiş döneminde FSH hormonu belirgin olarak artış gösterirken inhibin düzeyi azalır, LH hormonu düzeyi değişmez.   Perimenopozal dönemde östradiol düzeyi artan FSH hormonuna  yumurtalık yanıtının olması nedeni ile normal kalır veya  yumurta gelişimin durmasından ortalama 1 ile 2 yıl öncesinde hafif yükselir. Menopoz öncesinde 1-2 yıl içinde azalmaya başlayan östradiol düzeyi son adetten sonraki 1 yıl süresince de azalmaya devam eder.  
Doğurganlığın yaşlanmasının en erken işareti adet dönemi uzunluğunda 2-3 günlük kısalmadır.  Yumurta sayısı ve kalitesinde azalmaya karşın başlangıçta adet düzeni bozulmamakta ancak aylık gebe kalabilme şansı düzenli adetlere rağmen dramatik olarak azalmaktadır. Çalışmalar doğal yoldan gebe kalabilme şansının ortalama 43 yaşında bittiğini göstermektedir. 
Adet düzensizliğinin başlaması ile menopozun ortaya çıkması arasındaki süre ortalama 5-10 yıldır.  Kadın yaşı 35’in üzerinde olduğunda kısırlık oranı % 10-20 iken, bu oran 20’li yaşlarda yalnızca % 4’dür.  

Yumurtalık reserv testleri doğurganlık şansını öngörebiliyor mu?

Aynı yaş grubundaki kadınların doğurganlık potansiyelleri birbirinden farklı olabilir. Yumurtalık reserv testleri doğurganlık potansiyelleri farklı olan kişilerde yumurtalık cevabı ve gebelik şansını öngörebilirler. 

Yumurtalık reserv testleri ve klinik değerlendirme ile gebe kalma şansı olmayacağı gösterilen kadınlar hem tedavinin olumsuz etkileri ve tedavi maliyetlerinden korunmuş olurlar  hem de çocuk sahibi olmak için altenatif yollar hakkında bilgi uygun zamanda onlara sunulabilir.

Tüp Bebek tedavilerinde gebe kalma şansı yalnızca yumurtalık reservi değil birçok faktöre de bağlıdır. Genellikle,  hastalar ilk değerlendirme sırasında yumurtalık reserv testlerinden geçmekle birlikte her zaman tam olarak kadının gebe kalabilme kapasitesini öğrenmek mümkün olamamaktadır. Bugünkü bilgilerimiz hastanın yumurtlama tedavisi protokolüne vereceği yanıtın ilaçlarla verilen FSH hormonuna cevap verebilecek yumurta havuzu ile yakından ilişkili olduğunu göstermektedir.

Yumurtalık reservi düşük olan kadınlar gebe kalabilir mi?

Klinik deneyimler yumurtalık reserv testleri normal olmayan kadınların hem kendiliğinden hem de tüp bebek tedavisi ile gebe kalabildiklerini göstermektedir. Her ne kadar kadındaki yüksek serum FSH düzeylerinin düşük gebelik oranları ile ilişkili olduğu gösterilmişse sadece buna göre karar vermek doğru olmayacaktır. 

Yumurta hücreleri havuzunun boyutunu genetik faktörler düzenlemektedir. Yumurtalıkların yaşlanma süreci hızı kadından kadına büyük oranda değişmektedir.  

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Nilgün Turhan Kadın Hastalıkları Ve Doğum, Üreme Endokrinolojisi Ve İnfertilite, Perinatoloji Prof. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)

Yazar

Nilgün Turhan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum, Üreme Endokrinolojisi Ve İnfertilite, Perinatoloji Prof. Dr.

Randevu al