AÇIK RİNOPLASTİ AMELİYATINDAN SONRA BURNUMDA İZ KALIR MI?

Burun estetiği aday hastalarının aklını en çok karıştıran konulardan birisi işte bu. Açık rinoplasti yapan doktorlar kalmaz diyor, kapalı rinoplasti yapanlar kalır diyor. E her iki grup da doktor, yalan söyleyecek değil ya.. Siz de bu ortamda kime inanacağınızı şaşıranlardansanız bu yazı sizin için yazıldı.
Öncelikle “iz” nedir, onu güzel tanımlamak lazım. Estetik cerrahide “iz” yapılan bir ameliyatın dışarıdan bakan bir göz tarafından anlaşılmasını sağlayan tüm fiziksel belirtilerin ortak adıdır. Ameliyat “izi” derken kişinin ameliyat olduğuna dair emarelerin tamamını kastediyoruz. Burun estetiğinde “iz” derken çoğu zaman kastedilen şey cilt veya mukoza kesilerine bağlı kesi izleridir.
Gelin bu izleri bir sıralayalım…

⦁ İki burun deliğini birbirinden ayıran doku köprüsünün (kolumella)
tam ortasından geçen, 4-6 mm uzunluğundaki kesi izi.


Bu iz açık rinoplastide burun yumuşak dokuları iskeletten ayrılırken kullanılan giriş izidir. Karşıdan bakıldığında burnun bu bölgesini görmüyoruz bu nedenle gündelik iletişimde buradaki bir iz görsel dikkat alanımızın dışında. Bu bölgenin yara iyileşmesi oldukça iyi olduğundan dolayı eğer özenli bir biçimde dikilirse buradaki izin kalınlığı 0,5 mm’nin altında kalacaktır. Ben ikincil ameliyatlar esnasında gözümde büyüteçli ameliyat gözlükleri ile parlak ameliyat ışıklarının altında bakarken bile bu izleri görmekte zorlanıyorum. Öte yandan dikiş esnasında yara dudakları arasında seviye farkı kalırsa, kaba teknik ile buradaki çok zarif doku hasarlanırsa iz belirgin olabilir ve ikinci bir seansta yenilenmesi gerekebilir.

⦁ Kolumellanın her iki yanında burun derisi ile burun mukozasının birleştiği yerdeki kesi izi.


Bu iz yukarıdaki ilk izin yanlardan burun içerisine doğru kıvrıldığı yere karşılık geliyor. Açık teknikte bu iz kolumella’nın üst yarısında sınırlıyken, kapalı teknikte kıkırdaklar doğurtulup dışarıda şekillendirildiğinde iz çoğu zaman kolumella’yı boydan boya geçmek zorunda kalıyor. Eğer gerekli özen gösterilmezse kapalı rinoplasti yapılmış hastalarda bu iz dışarıdan bakıldığında görülebiliyor.

⦁ Burun kanatlarının küçültüldüğü vakalarda kanatlar ile yanağın birleştiği olukta kalan kesi izi.


Burun delikleri veya kanatlar büyük ise ve ameliyat esnasında bu yapıların küçültülmesi gerekiyorsa bunu deride bir iz bırakmadan yapabilmek imkânsız. Burun ameliyatı sonrasında deride kalan izlerin işte en belirgin olanı bu izdir. Açık teknikte de kapalı teknikte de eğer kanatlar küçültülecekse bu iz her halükarda kalacaktır.

⦁ “Osteotom” dediğimiz metal kemik delicilerin ciltte bıraktığı kesi izleri.

Burun ameliyatında kemikler şekillendirilirken kullanılan tekniklerden birisi direkt cilt üzerinden kemikleri çok ince bir metal keski ile biçimlendirmektir. Perkütan osteotomi olarak adlandırılan bu teknikte deri üzerinde kullanılan aletin kalınlığı kadar (1-2mm) kesi izleri kalabilir. Bu teknik hem açık hem de kapalı rinoplasti yapan hekimlerin bir bölümü tarafından tercih edildiğinden her iki teknikte de bu izler ameliyat sonrası oluşabilir. Öte yandan bu izler de 3-6 aylık iyileşme sürecinden sonra görünmez olacaktır.

Açık rinoplasti ameliyatında kullanılan tekniklere bağlı olarak bu 4 çeşit izin hepsi görülebilir. Öte yandan bu izler uygun teknik kullanıldığında o kadar kibar iyileşirler ki dışarıdan bakan bir göz çok yaklaşıp çok aydınlık bir ortamda incelemediği sürece bu izleri göremez.
Çoğu kişinin hiç bilmediği konu ise ikinci, üçüncü ve dördüncü izlerin kullanılan tekniklere bağlı olarak kapalı rinoplasti ameliyatında da görülebildiğidir.
Dolayısıyla “açık rinoplasti iz bırakır ama kapalı rinoplasti iz bırakmaz” cümlesi tamamıyla doğru değildir.
 

Kesi izi mi deformite mi?

Burun estetiği sonrası sizi hiç tanımayan ve yan masada oturan bir kişi burnunuzun ameliyatlı olduğunu anlayabiliyorsa bunu bazı izleri takip ederek yapıyor demektir. Ameliyat sonrası burnun ameliyatlı olduğu konusunda gözlemciye ipucu veren sorunları listelesek yukarıda sıraladığımız kesi izleri bu listenin sonlarında yer alacaktır.
Ameliyatlı burun görünümünü oluşturan temel sorunlar burundaki yapısal bozukluklardır (deformite). Kapalı burun estetiği (Rinoplasti) burundaki iskelet ve kıkırdak yapı “görülmeden” yapıldığı için ameliyat sonrası yapısal bozukluklara daha yatkın bir ameliyattır. Bu nedenle gündelik hayatta görülmesi neredeyse mümkün olmayan bir izden kaçınmak için yan masadan görünebilecek yapısal bozuklukları göze almak hem hekim hem de hastaların büyük çoğunluğu için mantıksız oluyor.
Bu sorunlardan dolayı modern kapalı rinoplasti cerrahları açık teknikte kullanılan bazı cerrahi manevraları kapalı teknik ile yapmanın yollarını aramış ve ortaya hibrid (yarı-açık) ameliyat teknikleri çıkmıştır. Bunlar bile her hastada değil, sadece sınırlı bir hasta grubunda etkin bir biçimde uygulanabilmektedir. Günümüzde burun estetiği konusunda tecrübe sahibi cerrahların büyük bölümü hem açık hem de kapalı tekniği güvenle uygulayabildiklerinden ötürü size uygun teknik seçimi açısından kararı cerrahınıza bırakmanız kesinlikle sizin faydanıza olacaktır .

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Ozan Bitik Plastik Rekonstrüktif Ve Estetik Cerrahi Doç. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)