Aşk Acısı

Yazar Ebru KemeçPsikolog • 5 Ocak 2022 • Yorumlar:

Aşk acısı…İnsanlık tarihinin onulmaz yarası. Her çağda hakkında söylenecek tüm sözlerin söylendiği sanılan, insanı kıskıvrak yakalayan ağrı. Başını çevirmenin yaşanacakları engelleyemediği, düşmanın içimizde olduğu baştan yazılmış yazgı.

Patrick Avrane bu acıyı şöyle tanımlar: “Ketum ya da konuşkan, tek başına ya da etrafı kalabalık olsun, acıyı yaşayan kimse, afetlerin en büyüğüyle, yani bir aşkın yitirilmesiyle karşı karşıya kaldı mı kahraman olur. Bu felaketi aşmak kişiyi insanlığa bir adım daha yaklaştırır; bu tıpkı Orpheus gibi, sevileni arkada bırakıp cehennemden dönmektir.”

Edebiyatta, sinemada, tiyatroda ya da gündelik sohbetlerde herkes yaralandığı yerden bakar  bu duyguya. Herkesin deneyimlediği hüsran biriciktir. Werther “Ah, insanlar benden önce de  böylesine perişan olmuş mudur?” derken haksız değildir. Yaşadığı acılar ülkeleri aşıp,  Werther’in ateşi herkesi sarınca; gençleri intihara sürüklediği gerekçesiyle yasaklanan bu  kitap hepimize aşkla ilgili bir şeyler söyler. Goethe bu kitabı kendi yaşantısından yola çıkarak  kaleme almıştır. “Yaşamış, sevmiş ve çok acı çekmiştim!” diye ifade ettiği bu olayı kağıda  dökmek, olayla arasına mesafe koymuştur. Böylelikle öznenin, kendisinden bir parçayı  öldürme fantazisini Goethe değil Werther gerçekleştirmiştir. İmgesel bir dünyada gerçekleşen  intihar, Goethe’yi eyleme geçmekten korumuştur. Patrick Avrane’nin ifade ettiği gibi: “Aşk  acısında aşık, Werther gibi ölür ve özne, Goethe gibi hayatta kalır. Ölen bir başkasıdır; bu  başka, benliğin bir parçası olsa da.” 

Psikanalizin aşkla ilgili açıklamaları söz konusu olunca Lacan’ın ideal ben ve ben ideali  kavramlarının ayrımı dikkat çeker. Bu ikisinin birbiriyle çakıştığı zaman, yani ötekinde ideal  imgenizi bulduğunuzda aşk ortaya çıkar. Aşkta kişi, ötekine sahip olmadığı ideal bir imge  sunar. Aynı zamanda aşık olunan varlık, idealize edilmiş birisidir. Bazen işler yolunda gitmez,  sevilen varlık tarafından reddedilir ve acısıyla bozguna uğradığımız aşkla başbaşa kalırız,  tıpkı Werther gibi. Bu acıyla baş edemeyip ölen Werther, Goethe’nin ben idealidir.  Beklentisine karşılık alamayan Goethe, aşk nesnesini korumak için ideal beni öldürür. Çünkü  sanatla ifade edilemeyen aşk acısında ölen ideal ben değil, hiç süphesiz aşk nesnesidir. Yazar,  yönetmen, şair her kimse acısını; ifade imkanı bulduğu sanatla bize aktararak ötekine  yönelttiği sözü durdurmamış olur. Patrick Avrane’nin dediği gibi; “Acı, aşkın kalıcılığının  göstergesidir. Yasın tersine, nesnesini önemsiz bir şeye dönüştürmez, onu sürdürür.”  

“Sevgilisinin gözleri başka tarafa döndüğünde, ideal benin yansıdığı ayna kırılmıştır.” 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)