Beslenme Önerileri

Yazar Olcay BarışDiyetisyen • 22 Ağustos 2020 • Yorumlar:

Sürekli ve hızlı bir şekilde verilen, verildiği gibi de hızlı bir şekilde alınan kilo döngüsüne “yo-yo sendromu” diyoruz. Kısa süre uygulanabilinen, dayanması güç, yoğun açlık hissi oluşturan diyetler kişinin sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Halsizlik, baş ağrısı ve kas kaybının yanında kişinin metabolizma hızı yavaşlıyor ve daha sonrasında vücudun sağlıklı bir diyete cevap verme ihtimali azalıyor, kısacası vücut direnç gösteriyor ve verilen kilolar hızla geri alınıyor.
Yapılan bir çalışmada özellikle çok hızlı bir şekilde verilip daha sonra alınan kilolar kişide kalp krizi riskini arttırıyor‼️
Kilo verme sürecinde sabırlı ve istikrarlı olmayı göz ardı etmeyin. Bu sürecin bir yaşam şekli haline gelmesi gerektiğini, uzun soluklu bir yol olduğunu unutmayın. Davranış değişikliği sağlanamazsa verdiğiniz kiloyu koruyamazsınız. Önemli olan sürdürülebilirlik ve koruma.

Tüp Bebek Tedavisinde Beslenme


Bugün konumuz: Tüp bebek Tedavisinde Beslenme 

-Laboratuar ortamında seçilen sağlıklı yumurtaların anne adayına yeniden transferi sonrasında, gebeliğin gelişimine katkı sağlama amacıyla uygulanan hormon replasmanları kişide su ve tuz tutulumu ile iştah açıcı etkisini göstermeye başlar.Bu yüzden özellikle konserve, turşu, salamura, salça tüketimini kesmeli ve günlük su tüketimine dikkat etmelisiniz.
-Çalışmalarda insülin seviyesinin dengede olmasının sperm kalitesini etkilediği görülmüştür. İnsülin seviyesini ara öğünler ile dengede tutmak önemlidir.
-Beslenmenizdeki fazla yağ tüketimi varsa bu durum embriyolar için toksik etki oluşturabilmektedir.


 

Sinameki Çayına Dikkat

 

Ülkemizde malesef yaygın kullanılan ve genellikle zayıflama çaylarının içine konulan sinameki vücuttan su kaybettiriyor, dışkı oluşumunu arttırıyor. Bu etkisinin yanında gerekli birçok vitamin ve mineralin de vücutta kullanılmadan atılmasını sağlıyor. Aynı zamanda bağırsak yapısındaki villusların bozulmasına neden oluyor ve bağımlılık yaratıyor. Unutmayın şişmanlık vücutta kilo fazlalığı değil yağ fazlalığıdır. Kaydettiğiniz yağ olmadığı sürece hızlıca geri dönecektir. Bitki çaylarını tüketmeden önce etiketini okumayı ve bir uzmana danışmayı ihmal etmeyin.


 

Tüm Sorun Meyve Şekerinde Mi?

 

Meyvelerin içinde doğal olarak bulunan ve meyve şekeri olarak bilinen fruktoz, son 30 yılda gıda sanayisinin en çok kullandığı tatlandırıcı haline gelmiştir. Doğal yiyeceklerle alınan bu şeker türünün gıda sanayindeki kullanımı arttıkça, doğal olmayan yollardan fazla tüketiminin obezite, insülin direnci, bozulmuş glukoz intoleransı, Tip 2 diyabet, hiperlipidemi, kardiyovasküler hastalıklar, gut ve metabolik sendrom gibi hastalıklarla ilişkili olduğuna dikkat çekilmiştir.

Fruktozun bazı hastalıklarla ilişkisi üzerinde son dönemde oldukça fazla durulsa da tüm fruktoz kaynaklarının aynı etkiye sahip olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Doğal meyveler fruktozun etkilerinin aksine antioksidan, askorbik asit, polifenoller, potasyum ve posadan zengin olup bazı hastalıklardan koruyucu etki gösterebilmektedirler. Fruktoz ve sağlık ilişkisini inceleyen insan çalışmalarının sınırlı oluşu ve çalışmalarda araştırılan fruktoz miktarlarının çoğunlukla çok yüksek miktarlarda olması, fruktozun insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında yorum yapmayı güçleştirmektedir.


 

Doğru Etiket Okuma

 

Şeker içeren gıdalara gün içinde oldukça fazlasıyla rastlıyoruz peki doğru etiket okuyabiliyor muyuz? 
Fazla şeker tüketimi insülin hormonunun fazla salgılanmasına dolayısıyla karaciğer yağlanmasına yol açabiliyor. 
Paketli gıdalardaki şeker içeriği etikette sadece şeker olarak bulunmuyor,dikkat‼️
“Yarı beyaz şeker, rafine şeker, şeker çözeltisi, invert şeker şurubu, glukoz şurubu, susuz dekstroz, fruktoz şurubu, mısır şurubu, maltoz şurubu ve ham kamış şekeri” gibi ifadeler o üründe şeker olduğunun bir göstergesi.
-Çok şekerli ne demek?
Besin etiketinde 100 gram ürün içerisinde 10 gramdan fazla şeker olmasıdır.
-Az şekerli ne demek?
Besin etiketinde 100 gram ürün içerisinde 2 gramdan daha az şeker olmasıdır.


 

Stres Yağ Hücrelerini Arttırıyor mu?

 

Bugüne kadar, stresliyken, üzgünken, kaygılıyken iştahımızın açıldığını ve bu nedenle kilo almamızı kolaylaştırdığını söylüyorduk. 
Bu araştırmaya göre ise stres tek başına bir neden olarak, yağ hücrelerinin artmasına neden oluyor‼️ ABD’de Stanford Üniversitesinde yapılan araştırmaya göre stres altındayken yediklerimizden değil, stres nedeniyle salgılanan hormondan dolayı kilo alındığı sonucuna varılıyor. Çalışmada 24 saat boyunca stres hormonuna maruz kalan farelerde yağ oranının iki katına çıktığı ifade ediliyor. Kısa süreli stresin, kilo alma nedeni olduğunu söylemek çok güç, burada önemli olan, gün içindeki stresin gece de devam edip etmediğidir.

Aslında dikkat etmemiz gereken şu;
önemli olan stresi yönetmeyi öğrenmek. Evde olan zamanımızı daha önce zaman ayıramadığımız aktivitelere ayırarak, evde egzersiz yaparak, kitap okuyarak sürekli yeme isteğinden ve stresten uzaklaşmamız mümkün. Kendinize inanın ve bunu yapabileceğinizi hatırlatın.


 

Günde 1 Kutu Gazlı İçecek

 

Günde bir kutu gazlı içecek fazladan 150 kalori bir yılda 7 kg almak anlamına gelebilir. Yüksek şeker içeren beslenme tarzları pankreası gittikçe daha fazla insülin üretmeye zorlar, bu da diyabete neden olabilir. Meşrubatlardaki basit şekerler, kan şekeri ve insülin düzeylerinde hızlı ve büyük artışları tetikler.  Hemşire Sağlığı Araştırmasında, günde bir kutu meşrubat içen kadınlar arasında diyabet riski neredeyse iki katına çıkmıştır.



 

Her Gün Tartılmak Doğru Mu?

 

Karşılaştığım en sık yapılan hatalardan biri her gün tartılmaktır, evde tartınızın yerini değiştiğinizde sonuç farklı çıkabilir, az uyuduğunuzda veya az su içtiğinizde ödemden dolayı tartıdaki rakamı yüksek görebilirsiniz bu yüzden haftada bir gün veya on günde bir tartılmak daha doğrudur. 
Kabızlık dönemi
Menstürasyon dönemi
Alkol alımının ertesi günü
Seyahat sonrası ve
Spordan hemen sonra tartı doğru sonuç vermeyecektir unutmayın.
Peki doğru tartım ne zaman olmalı? 
Bu ihtimallerin olmadığı bir dönemde yeterli su içimi, yeterli uyku ve iyi bir beslenme sonrası aç karnınıza veya günün aynı saatlerinde tartılmak en doğrusudur.



 

D vitamini Fazla Alınırsa

 

D vitamini yetersizliğinden sürekli bahsediyoruz ama maalesef aşırı alımını hiç konuşmuyoruz. Son zamanlarda en çok karşılaştığım sürekli ve kontrolsüz kullanılan D vitamini takviyeleri. Lütfen tahlil yaptırmadan sürekli takviye almayın‼️ Neden mi? Çünkü aşırı D vitamini tüketimi kalp krizi riskini arttırabiliyor, böbrek taşına yol açabiliyor.




 

MSG Tehlike Mi?

 

Monosodyum Glutamat (MSG): Vücudumuzda ve birçok gıdada doğal olarak bulunan glutamik asidin sodyum tuzudur. Gıda katkı maddesi olarak tatlandırıcı, aroma verici olarak paketli gıdalarda E621 koduyla yer almaktadır. 
Peki nedir “Monosodyum glutamat”ın zararları?

Oluşan zararlı reaksiyonlar nedeniyle bu lezzet arttırıcı, “alzheimer’dan parkinson’a, obeziteden diyabete, göz hasarından çocuklarda büyüme hormonunun baskılanmasına” kadar pek çok rahatsızlığa neden olabiliyor. 
Monosodyum glutamat, tat alma duyumuzu etkiliyor. Ağzımıza attığımız ilk yemekle birlikte tükürük salgısını arttırıyor, tat alma duyusu harekete geçiyor ve gıdanın lezzet özelliği artıyor, daha sık yeme isteği uyandırıyor.

Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) bağlı Gıda Katkı Maddeleri Komitesi (JECFA) tarafından özellikle bağırsak ve karaciğer dikkate alınarak yapılan analiz sonuçlarında olumsuz artışlar meydana geldiğini fakat bu durumun ancak aşırı yüksek miktarlarda MSG (30 mg/kg vücut ağırlığı) uygulanması sonucu ortaya çıktığını belirtmiştir.

 

Tuzu Azaltma Rehberi

 

Tuz, hiç kuşkusuz hayatımız için gerekli ancak eksikliği vücudumuz için ne kadar zararlıysa aşırı tüketimi de bir o kadar zararlı. Dünya Sağlık Örgütü; günde 5 gram tuz tüketilmesinin yeterli olduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de kişi başına düşen tuz tüketimi ise günlük yaklaşık 18 gram. Sağlıklı yaşam için tuz tüketimimizi azaltmamız şart! Çünkü yapılan çalışmalarda diyetle alınan tuzun 10 gramdan 5 grama düşürülmesi ile inme riski yüzde 23, kalp damar hastalıkları riski yüzde 17 azalabiliyor. .
Sofranızdan tuzluğu kaldırın.
Tuz yerine baharat kullanın.
Yemek suyuna ekmek bandırmayın.
Maden sularına dikkat!
Alışverişte etike okumayı unutmayın.


 

Uyku ve İştah

 

Ghrelin ve leptin vücutta karşıt bir ilişki içindedir, uyku yoksunluğu bu hormonları etkileyerek besin alımının artmasına neden olabilmektedir.
Ghrelin insanlarda açlığı yöneten ve iştahı arttıran bir hormondur. Uyku süresinin kısalmasının gün içerisindeki ghrelin seviyelerini yaklaşık olarak %28 arttırdığı görülmüştür.
Uyku kısıtlamasında vücudun daha uzun süre uyanık kalmasından kaynaklanan enerji ihtiyacının artması, ghrelin seviyesinin yükselmesinin yani iştahın artmasının nedenidir.



 

Yulaf ve Sağlığa Faydaları

 

Yulaf, çözünür lifler, proteinler, doymamış yağ asitleri, vitamin, mineraller içeren besleyici değeri yüksek olan bir besindir. Yulafın içerisinde bulunan çözünen posa olan Beta glukan sindirim sisteminde, karaciğerde ve çeşitli dokularda oluşan kolesterol metabolizmasına etki eder, kolesterolü düşürür. Yulafın içerdiği zengin ve bol miktardaki mineraller sinir sistemi üzerinde de etkilidir. Kalp hastalıkları ve damar tıkanıklığı yaşayan kişilerde iyileşme sürecinde kullanılan yulaf yüksek tansiyon, kabızlık, diyabet tedavilerinde kullanılır ,bağışıklık sistemini kuvvetlendirmektedir.

Yulaf ezmesi alırken dikkat‼️
Hazır paketleri alırken üzerinde sade yulaf ezmesi yazmasına dikkat edin.Çünkü içine eklenen şekerli ve mısırlı karışımlar farklı kombinasyonlar yaratabiliyor.

Yapılan Çalışmalar
Yulaf ezmesi ile yapılan bir çalışmaya göre 40 ve 60 gr yulaf ezmesi tüketen kişilerde kan glikoz, trigliserid, total kolesterol , LDL ve VLDL kolesterol başlangıç seviyeleri 3 hafta sonra anlamlı derecede azalmıştır.
Tip 2 diyabetli bireylerde yulaftan zengin bir beslenmenin kan şekerini daha iyi dengelediği araştırmalarda da gösterilmiştir.
Yapılan bir çalışmada, kahvaltıda, şekerli kahvaltılık gevreklerle yulaf ezmesi tüketimi karşılaştırılmış. Sonuç olarak kahvaltıda sade yulaf tüketen kişiler öğlen daha az besin tüketmişlerdir.
Günlük takviye ile alınan 3 gram betaglukan ile tokluk kan şekerinde yüzde 36’ya, insülin salgısında ise yüzde 44’e varan düşüş sağlamaktadır. Ayrıca Tip 2 diyabet (şeker) hastalarında da öğün sonrası kan şekerinin hızla yükselmesini engellemiştir.


 

Etin Pişirme Teknikleri

 

Etler iyi protein ve demir kaynaklarından ancak yanlış pişirme yöntemleri sonucu tüketimi sağlık sıkıntılarına yol açabiliyor.
Mangalda pişirme, kızartma, dumanlanma gibi yöntemler etin bileşimindeki polisiklik aromatik hidrokarbonları (PAH) açığa çıkararak toksik veya kanserojen etki yaratıyor. Mangal yaparken kömürün kor halini alması beklenmeli ve et ile ateş arası mesafenin 15 cm olması gerekmektedir. Ateşe yakın pişirilen etlerin yanmasıyla kanserojen maddelerin oluşma ihtimali artmaktadır.  En sağlıklı yöntemler olarak eti fırında, ızgarada veya suda haşlayarak pişirebilirsiniz. Etleri hafif veya orta sıcaklıkta uzun sürede pişirmek en sağlıklı seçenek. Unutmayın uzun süreli ve yüksek ısıda pişen etlerin rengi koyulaşıyor, hızlı pişirilen etlerde protein ve  vitamin kayıpları gözleniyor.

 

Maden Suyu Satın Alırken Dikkat
 

Gün içerisinde vücuttan çeşitli şekilde atılan su ve mineralleri yerine koymak için günde 1-2 şişe maden suyu içebilirsiniz. Peki maden suyu alırken nelere dikkat etmeliyiz?

Öncelikle içeriğini mutlaka okuyun. Çünkü her maden suyu aynı sodyum miktarına sahip değil. Fazla sodyum içeren maden suyu kan basıncınızı tehlikeli şekilde yükseltebilir. Fazla sodyum alımı tansiyon ve böbrek sorunlarına yol açabilir. Özellikle yüksek tansiyon ve kalp hastaları düşük sodyum oranlı maden suları tüketmeyi unutmayınız‼️ 

 

Gıda kodeksine uygunluk açısından maden suyu ve sodalarda 0.02 mg oranında nitrite izin verilirken amonyağın hiç bulunmaması gerekiyor. Bu yüzden nitrit/nitrat oranı en düşük olanı tercih etmeye çalışınız‼️Son olarak Avrupa Birliğinin kabul ettiği yasal düzenlemeye göre bir mineralli suda magnezyum değeri en az 50 mg/L, kalsiyum için en az 150 mg/L , bikarbonat için 600 mg/L , sülfatlı mineralli sular için kabul edilen Avrupa Birliği değeri ise en az 200 mg/L dir. 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)