BİREYSEL PSİKOTERAPİ HAKKINDA BİLİNEN YANLIŞLAR

Yazar Eylem DoğanPsikiyatrist • 7 Şubat 2018 • Yorumlar:

  • Terapi dertleşmek ve rahatlamaktır

İnsanlar arasındaki en yaygın beklenti terapistin sizi teselli edip, rahatlatmasıdır. Çoğu insan terapi odasından sinirleri alınmış bir şekilde çıkmayı bekler. Ancak gerçekte durum böyle değildir. Terapi, sorunlarınıza ve kendinize dair farkındalıklar kazandığınız, düşüncelerinizi kontrol ederek duygularınıza hakim olmayı öğrendiğiniz kişisel bir yolculuktur. Kişinin içinde bulunduğu ruhsal durumu iyileştirmek terapinin ana amaçlarından biridir ancak bu hiçbir zaman sadece kişiyi teselli edip desteklemekle gerçekleştirilmez. Birçok seans boyunca terapistten aldığı bilgi, destek ve bazı gevşeme teknikleri ile danışan rahatlayabilir ancak bu terapinin yan hedeflerindendir ve terapi sürecinin küçük bir bölümünü kapsar.

 

  • Terapide çocukluğum analiz edilecek

Kişilik oluşumunda çocukluk deneyimlerinin önemi tartışılmaz. Bu nedenle terapistiniz çocukluğunuz hakkında bilgi almak isteyebilir. Ancak her terapist çocukluk döneminizi analiz etmez. Birbirinden farklı terapi teknikleri bulunmaktadır. Bu tekniklerin bazılarında ilk çocukluk deneyimleri üzerinde ayrıntılı şekilde durulur ve analiz edilirken, bazılarında ise problem çözmeye yönelik teknikler kullanılmaktadır ve terapist gerekli gördükçe yalnız güncel sorunla ilişkili olabilecek çocukluk anılarını gündeme getirir ve danışanın bugün yaşadığı olaylarla bağlantısını kurar.

 

  • Terapistim bana ne yapmam gerektiğini söyleyecek ve tavsiyelerde bulunacak
    Psikoterapide kişi davranışsal ödevler dışında (örneğin spora başlaması, yürüyüş yapması vb.) direkt olarak yönlendirilmez. Terapist danışanın hayatına müdahale etmemelidir. Seçim her zaman danışanın kendisine ait olmalıdır. Ancak terapist alternatiflerin niteliğini, avantaj ve dezavantajlarını, olası sonuçlarını belirgin hale getirerek danışanın kafa karışıklığını giderebilir.

 

 

  • Bunu anlatırsam terapistimin bana olan güveni azalır

Terapistiniz sizi anlamak ve size yardım etmekle yükümlüdür, asla sizi yargılamaz. Bu, terapistinizin her konuda size hak vermesi ve onaylaması anlamına gelmez. Örneğin birine zarar vermeyi planladığınızda terapistiniz sizi onaylamaz, neden bu şekilde hissettiğiniz ve bunu planladığınızı anlamaya çalışır. Ona söylediğiniz her şeyi yalnızca sizi anlama yolunda kullanacağı ipuçları olarak ele alır. Bunun da ötesinde terapistinizin kişisel olarak sizi onaylayıp onaylamamasının bir önemi yoktur. Önemli olan kendi fikirlerinizin yine size engel olup olmadığıdır. Üstelik terapist suçlamama, yargılamama ve etiketlememe konusunda eğitimli kişidir ve her seansa başladığında kendi değer yargılarını kapının dışında bırakır.

 

  • Terapistimin beni anlaması için benden daha zeki olması gerekir

Tedavi sürecinde asıl önemli olan terapistinizin sizden daha zeki olması değil psikolojik rahatsızlıklar ve tedavileri konusundaki bilgi ve beceri düzeyidir. Temel psikoloji ya da psikiyatri eğitiminin üzerine terapi eğitimi de alan bir kişinin zeka düzeyinin zaten iyi olduğu söylenebilir. Üstelik zekâ her şeyi bilmek demek değildir. Terapistinizin hiç bilmediği bir konu hakkında siz çok şey biliyor olabilirsiniz. Bu durum terapistinizin terapi yapmadaki yetersizliğinin işareti değildir.

 

  • Terapistim benden daha yaşlı olmalıdır

Yaşlanma deneyimle özdeşleştirildiğinden çoğu danışan terapi odasına girerken orta yaş ya da üzerinde olan birini görmeyi hayal eder. Terapist ne kadar yaşlı ve deneyimliyse danışanın sorunlarını da o kadar iyi anlayacak ve ona yardımcı olacaktır. Bu varsayım bir dereceye kadar doğrudur. Aynı deneyimi yaşamış olmak empati kurmayı kolaylaştırır ancak empati kurmak için şart değildir.
Psikiyatristler ve psikologlar eğitimleri sırasında insanın geçtiği tüm gelişimsel evreler hakkında ayrıntılı bir eğitim alırlar. Bu eğitim süreçleri boyunca empati yetenekleri de gelişir. Örneğin genç bir terapist kendisinden 10 yaş büyük bir danışanı anlayabilmek için, onun yaşadığı çevre ve koşullarda neler hissedebileceğine ve nasıl davranmaya meyilli olacağına dair empatik bir anlayışı kolaylıkla geliştirebilir. Ayrıca bir insanın yaşadıklarını anlayabilmek için illa ki o deneyimin aynısını yaşamış olmak gerekmez. Böyle olsaydı, şizofreni hastalarına destekleyici psikoterapi veren terapistin de geçmişinde psikoz atağı geçirmiş olması beklenirdi.

 

  • Sorunlarımı terapistim çözmelidir

Terapide kendi kendinizin terapisti olmayı öğrenirsiniz. Yaşadığı problemi çözmesi için gerekli olan kişisel becerileri danışana kazandırmak terapinin ana hedeflerindendir. Bu, terapistinizin sizi özgürleştirme yöntemlerinden biridir. Terapi süresince problem çözme becerilerinizi geliştirmezseniz hayatınızdaki zorlukları aşma konusunda terapistinize bağımlı olursunuz.

 

  • Sorunlu ya da psikolojik rahatsızlığı olanlar terapiye gider

Aklım yerinde çok şükür, terapiye ihtiyacım yok”, “Sorun ben de değil ki, sen git terapiye!”, “Deli miyim ben psikoloğa gideceğim?”.. Bu cümleleri, malesef ruh sağlığı hizmetinin henüz yeterince anlaşılmadığı toplumumuzda sık sık işitmekteyiz. Oysa kendini tanımak, kişiliğini analiz etmek, geliştirebileceği yönlerini tespit etmek adına da kişi terapiste başvurabilir. Motivasyon eksikliği duyan başarılı yöneticiler, boşanmalarını çocuklarına nasıl açıklayacaklarını bilmek isteyen ebeveynler gibi herhangi bir psikolojik hastalığı bulunmayan sağlıklı bireyler de terapi alır. Aslında “aklı yerinde olmayan” yani gerçeklik bağı kopmuş, psikotik evrede olan ya da zihinsel gelişim geriliği olan kişiler terapi alamazlar. Yani akli denge terapi alabilmek için bir ön gerekliliktir. Tanımlanmış psikolojik bir rahatsızlığı olanların yanı sıra herhangi bir problemini tüm çabalarına ve aldığı desteklere rağmen çözümleyemeyen, herhangi bir içsel çatışma ya da çelişki yaşayan aklı başında her insan terapiye gidebilir. Bunun da ötesinde terapiye gelen kişi deli ya da sorunlu değil aksine cesur ve tercihini değişimden yana kullanmış kişidir.

 

  • Sohbetle tedavi mi olur?

Terapi odasındaki iki kişi yani terapist ve danışan rastgele biraraya gelmiş kişiler değildir. Belirli bir amaç için bir arada bulunan, biri çözümleyemediği bir problemi olan, sıkıntılı bir ruh haline girmiş, diğeri psikolojik yöntemlerle iyileştirme konusunda uzman olan iki kişinin birlikteliğidir. Terapide kullanılan temel araç konuşmadır ancak bu sıradan bir konuşma değildir. Sorulan her sorunun, alınan her cevabın, gözlemlenen her mimik ve jestin sistemli olarak ele alındığı bir konuşmadır. Üstelik terapide gevşeme, telkin, nefes egzersizleri ve imajinasyon çalışmaları gibi konuşma dışında kullanılan farklı teknikler de vardır.

  • Psikiyatristler ilaç yazar, psikologlar terapi yapar

Psikiyatristler, altı yıllık tıp eğitiminden sonra TUS’a (tıpta uzmanlık sınavı) girerek psikiyatri alanında uzmanlaşmış tıp doktorlarıdır. Psikolojik sorunların tedavisi için ilaç yazma ve ilaç tedavisi uygulama yetkisine sadece psikiyatristler sahiptir. Ancak psikiyatristler, psikolojik sorunları sadece ilaçla tedavi etmezler. Eğitimleri süresince eğitim aldıkları klinikten ve dışarıdan psikoterapi eğitimleri alarak psikoterapi uygulama yetkisine de sahip olurlar.

Psikologlar ise, Fen-Edebiyat fakültelerinin 4 yıllık psikoloji bölümünden mezun olurlar.Bu süreçte psikoterapi eğitimi almazlar. Bir psikoloğun danışan görmesi ve terapi uygulayabilmesi için, psikoloji eğitiminin dışında uzun süreli terapi eğitimi alması ya da klinik psikoloji yüksek lisansı yapmış olması gereklidir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)

Yazar

Eylem Doğan

Psikiyatri Uzm. Dr.

Randevu al