Boyun Eğicilik
Yazar Eda Yılmaz • Psikolog • 7 Temmuz 2020 • Yorumlar:
Hayır diyememek zaman zaman hepimizi zorlayabilir. İstemediğimiz halde başkalarının isteklerini gerçekleştirebiliriz, arzu etmediğimiz ortamlara katılabiliriz ya da bizi zorlayacak işler yapabiliriz. Bu durumu kendimize karşımızdaki kişi için yaptığımız fedakarlık, yardımseverlik, kibarlık olarak tanımlayabiliriz ancak bu durum sürekli tekrarlandığında bu tanımların dışına çıkmak gerekir. Hayır diyememenin altında talepte bulunan kişiyi kırmamak, gücendirmemek, memnun etmek vardır. Karşıdaki insan kırılmasın diye, bireyin özgürlüğü kısıtlanıyorsa eğer burada boyun eğicilik şemasından bahsedebiliriz.
Boyun eğiciliğin merkezinde diğer insanları memnun etme inancı vardır. Kişinin odak noktası kendisi değildir. Kişi kendisini memnun etme ihtiyacı duymaz ve diğer insanların istekleri her zaman önceliklidir. Diğer insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve onları memnun etmek büyük bir sorumluluk getirir ve bu sorumluluklar çok yorucudur. Boyun eğicilik şeması kişiyi ne istediği ve neye ihtiyaç duyduğu algısından mahrum bırakır ve kişi hayatı içinde sıkıştığını ve özgürlüğünün kısıtlandığını hisseder. Kendi hayatı konusunda izleyici konumda kalma, hayatını şekillendirememe, ihtiyaçlarını ifade edememe ve pasiflik boyun eğicilik şemasına sahip olan bir kişinin en temel özellikleridir. Diğer bir yandan kişi kendisini yardımsever, nazik, herkesle iyi anlaşabilen, uyumlu biri olarak tanımlayabilir. İhtiyaçların boyun eğmesinin yanı sıra duygular da boyun eğebilir. Kişi çatışmadan kaçınmak için, cezalandırılmamak için duygularını özellikle öfkesini bastırmaktadır.
Boyun Eğicilik Şemasının Kökeni
Boyun eğicilik şemasının kökenine bakıldığında ise boyun eğicilik şeması geliştiren kişinin çocukluk döneminde, annesi ve babası onun ihtiyaçlarını önemsememiş olabilir ya da çocuk ihtiyaçlarını ve duygularını ifade ettiğinde cezalandırılmış veya ilgilenilmemiş olabilir. Çocuk bu tarz deneyimlerden kendi ihtiyaçlarının önemsiz olduğuna ve eğer ihtiyaçlarını ifade ederse diğer insanlar tarafından cezalandırılacağına dair mesajlar almış olabilir. Böylece anne ve babasının sevgisini ve şefkatini kaybetmemek veya kazanabilmek için kişi kendi isteklerini bir kenara koyar ve onların taleplerini karşılamaya başlar. Örneğin, yaramazlık yapmaz uslu bir çocuk olur, annesinin istemediği çocuklarla oynamaz, babasının istediği okula gider ya da babasının istediği mesleği seçer bu durum eş seçimine de yansıyabilir. Boyun eğicilik şeması koşullu (ikincil) bir şemadır ve koşulsuz (birincil) şemalardan kurtulmak için kazanılmıştır. Öncelikle birincil şemanın ne olduğu anlaşılmalıdır. Duygusal yoksunluk, terk edilme, kusurluluk, cezalandırıcılık şemaları ise birincil şemalar içerisinden ilk akla gelen şemalardır.
Boyun Eğicilik ve Saldırganlık
Boyun eğicilik şeması olan kişiler karşı tarafı memnun etmek için onların taleplerini karşılarlar ve böylece hiçbir çatışma olmadan ilişkilerini sürdürürler. Ancak bu durum devam ettiği sürece kişi, özgürlüğü kısıtlandığı için talep eden kişiye karşı öfke biriktirir. Boyun eğici tutum bir ucu temsil ederken, saldırgan ve reddedici tutum diğer bir ucu temsil eder. Kişi boyun eğici olmak istemediği durumda içinde biriktirdiği öfke sonucu saldırganlaşır. Talepkar kişi; ebeveynlerimiz, eşimiz, arkadaşımız ya da iş yerindeki çalışma arkadaşlarımızdan biri olabilir. Talepkar kişinin talepleri devamlı olarak karşılanırken bir anda boyun eğici kişi tarafından reddedildiğinde, kişi kendisinin reddedildiğini düşünür ve kırılır. Peki boyun eğici kişinin en baştaki amacı karşısındakini kırmamak değil miydi? Boyun eğiciliğin tam zıttı olan durum reddedicilik olduğu için kişi, boyun eğiciliği bırakmak istediği anda saldırgan ve reddedici olur. Boyun eğmediği ve hayır diyebildiği için kendini iyi hisseden kişi bir yandan da karşısındakini kırdığı için suçluluk duygusuyla boğuşur.
Sağlıklı Yetişkin Modu
Kaçırılan bir nokta vardır ki, o da üçüncü bir yolun var olduğudur. İhtiyaçlarını ifade edebilen ve kabul edici olan bir kişi ne reddedici olur ne de boyun eğici. Şema terapi yaklaşımında danışanların sağlıklı yetişkin modu güçlendirilmeye çalışılır, sağlıklı yetişkin ise ihtiyaçlarını özgürce ifade edebilen ve kabul edici olan kişidir. İhtiyaçlar sağlıklı bir şekilde ifade edildiğinde karşı taraf kırılmaz, gücenmez ya da reddedilmiş hissetmez ve kişi artık kendi ihtiyaçlarının da farkında olduğu ve dile getirebildiği için kendisini iyi hisseder. Yine de kişinin çevresinde talepkar kişiler olabilecektir, kişi ne kadar ihtiyaçlarını ifade etse de, sınır koysa da karşısındaki kişiler talep etmeye devam edebilir. Bu durumda kişi, karşıdaki kişinin değişmesini beklemekten ya da onu değiştirmeye çalışmaktan ziyade onu kabul ederse kendisi özgürleşir. Onu kabul etmek demek, ona boyun eğmek demek değildir. Diğer bir yandan kişi sağlıklı bir şekilde kendi ihtiyaçlarını ifade ederken karşısındaki kişi de sağlıklı bir yetişkin ise ilişkilerinde bir problem yaşamazlar. Fakat karşıdaki kişi misilleme yapıyorsa eğer zaten yakın ilişki kurulacak faydalı bir insan değildir.
Ancak hepimizin hayatında bazı önemli kişiler vardır ki, onlarla olan ilişkimizden kaçınamayız. Örneğin; bu talepkar kişi bizim ya da eşimizin ailesinden birisi ve geçmişte onun taleplerine çok uzun bir süre boyun eğmişiz, artık ona boyun eğmek istemiyoruz ve sağlıklı bir şekilde sınır koyuyoruz. Çünkü artık onun memnun etme gibi bir amacımız yok. Fakat ne kadar sınır koyarsak koyalım talep etmeye devam ediyor. Bu durum tekrar boyun eğicilik şemamızı harekete geçirebilir fakat aynı zamanda öfke de biriktirmeye başlarız. Sabrederiz, idare ederiz, geçiştirmeye çalışırız ve bunlar bizim enerjimizi düşürür. Fakat onu olduğu gibi kabul edersek, onu değiştirmek için harcayacağımız enerjiyi kendimize saklamış oluruz.