Çocuklarda Obezite

Yazar Gülen AkboyarDiyetisyen • 28 Şubat 2017 • Yorumlar:

Ülkemizde çocuk şişmanlığı oranı diğer ülkelerde olduğu gibi hızla artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde çocuk ve ergen obezitesi sıklığı % 25’ lere çıkmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalar, 5 yıl sonra çocuk obezitesi oranlarının 2-3 kat artacağını öngörmektedir.
 

Çocuklarda obezite nasıl saptanır?
Çocuklarda 1. aydan itibaren 18. yaşa kadar ülkemize özgü persantil eğrisi değerleri kullanılarak çocuğun yaşına ve boyuna göre olması gereken ağırlık tespit edilir. boyuna göre ağırlığı % 75 ve üstü olan persantil değerlerindeki çocuklar obez olarak kabul edilir. bir diğer tespit yöntemi ise vücut yağ yüzdesine bakılmasıdır. çocuklarda olması gereken yağ yüzdesi % 17 - 25 arasıdır. % 25' in üstündeki yağa sahip çocuklar obezite olarak değerlendirilir.
kilo veriminden önce neden doktor kontrolü önemlidir ?
obeziteyle birlikte birçok kan değeri yükselme göstermektedir. ayrıca bazı hormonal sorunlar da kilo sorununu getirmektedir. yapılacak bir doktor muayenesi ve testler sonucunda çocuğun şişmanlama sebepleri bulunabileceği gibi şişmanlama sonucu ortaya çıkan sağlık sorunları da tespit edilebilecektir. testler sonucunda beslenmesinde desteklenmesi gereken noktalar anlaşılabileceği gibi kısıtlanması gereken noktalar da dikkate alınacaktır. ayrıca medikal bir tedavi alıp almayacağı da anlaşılmış olacaktır.
 

Çocuklar neden şişmanlıyor? 
Bu konuda pek çok etken rol oynamaktadır : 
1. Genetik faktör : Anne ve baba şişmansa çocuğun şişman olma riski % 80, sadece biri şişmansa bu oran % 50, her ikisi de şişman değilse bu oran % 9 olarak bulunmuştur.
2. Tıbbi sorunlar : Düşük doğum ağırlıklı bebek olmak veya annenin gebeliğin ilk aylarında yetersiz beslenmesi, gebelikte aşırı kilo alımı ve annenin şeker düzeyinin yükselmesi, tiroid bezi yetersizlikleri, böbrek üstü bezi sorunları, kortizon kullanımı, bazı antidepresan ilaçlar vs..
3. Fiziksel aktivite azlığı : Tembellik, spor yapmamak, uzun süre tv karşısında oturmak veya bilgisayar başında kalmak
4. Psikolojik nedenler : Aile içindeki huzursuzluklar ( özellikle sevilmediğini düşünen çocuk bu açlığı aşırı yeme ile kapatmaya çalışmaktadır ), okulda başarısızlık, arkadaş ilişkilerindeki sorunlar, özgüven eksikliği, kişilik bozuklukları, depresyon vs…
5. Ailelerin beslenme konusundaki bilinçsizliği : Ebeveynler çocukları aç kalmasın diye çocuk ne isterse onu yemesine izin vermektedirler. Bu yanlış bir yaklaşımdır. Çoğunlukla çocuk isteklerine ulaşmak için ağlama veya verilen besini reddetme yoluna gidecektir. Bu tür durumlarda çocuğunuzun yaptığını kabullenip isteklerini vermeyin. Sizdeki tavrın net olduğunu gördüğünde sizin verdiğiniz besini eninde sonunda yiyecektir. Veya vermek istediğiniz besini çocuğunuzun sevdiği besinlerin içine karıştırarak da yedirebilirsiniz. Çünkü böylesine önemli bir konuda inisiyatif kesinlikle çocuklara bırakılmamalıdır. Şunu unutmamalıyız ki beslenmek demek sadece karın doyurucu besinleri tüketmek demek değildir.
Beslenmek ; vücudun büyüme- gelişmesini sağlamak, sağlığın korunması ve daha da iyileştirilmesi için kişiye özel gerekli besin ögesi ve enerji değerini içeren doğal ve sağlıklı besinlerin tüketilmesidir. Peki aileler bu konuda nasıl bilinçlendirilir? Bu noktada önemli olan ; güvenilir ve doğru bilgiye ulaşmaktır. Doğru bilgiyi diyetisyenlerden, doktorlardan, güvenilir internet sitelerinden veya konuyla ilgili eğitim almış akademisyenlerin kitaplarından edinebilirsiniz. 
Ailelerin dikkat edeceği bir diğer nokta ise çocuklarına doğruyu öğretmeye çalışırken kendi davranışlarının yanlış olmamasıdır. Çocuğa kahvaltıda süt veya meyve suyu içmelisin derken kendi çay içen bir anne veya kola zararlıdır içilmez derken çocuğun karşısında kola içen bir baba inandırıcılıktan çok uzaktır. Öncelikle siz davranışlarınızı düzeltin ki sizi rol-model alan çocuğunuz da davranışlarını değiştirebilsin. Çünkü çocuklar ilk beslenme alışkanlıklarını ve damak tatlarını ailelerinden alırlar. Ve bu şekillendirmeler bütün hayatları boyunca hemen hemen aynı şekilde devam eder. O yüzden de ağaç yaşken eğilir mantığıyla doğru beslenme bilinci çocuk yaşlarda oluşturulmalıdır.
6. Fast-food tüketiminin artması : Aynı şekilde fast-food tüketimi de bir diğer etkendir ki en çok dikkat edilmesi gereken noktadır. Hafta sonlarında fast-food dükkanlarında, aileleriyle gelen 5-15 yaş grubu çocukları sıklıkla görmekteyiz. Bu tablo çocuğa şunu anlatır : çocuk fast-food yemeğe ailesiyle birlikte gelmiştir. Peki ailesi ona bilerek yanlış bir şey yaptırır mı ? hayır! O zaman fast-food kültürü yanlış değildir. Çocuğun kafasında kurduğu düz mantık sonucu budur.
Bu durumda aileler yanlış beslenmesinden şikayet ettikleri çocuklarının yanlışlarının kaynağını kendilerinde aramalıdırlar. Çünkü ilk önce çocuklarına yanlışı kendileri yaptırmıştırlar. 
7. ilaç tedavileri : bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar da kilo alımını tetiklemektedir. bu tetikleme bazılarında iştah açılması şeklinde, bazılarında su toplama şeklinde , bazılarındaysa metabolizmayı yavaşlatarak kilo aldırma şeklinde olmaktadır. bu tarz ilaçlara örnek verirsek antidepresanlar, kortizonlu ilaçlar, hormon içeren ilaçlar vs. bu konuda şişmanlığın önüne geçmek için doktorun tavsiyeleri göz önüne alınmalı, açılan iştah uzman yardımıyla kontrol altına almaya çalışılmalıdır. tedaviye asla ara verilmemelidir.

Sonuçta kötü beslenme alışkanlığı sadece obezite durumuna götürmez. Son yıllarda artan bir diğer rahatsızlık da yüksek kolesterol seviyesidir. Damar tıkanıklığı ve hipertansiyon riskini arttıran kolesterol yüksekliği çok küçük yaşlara kadar düşme eğilimi göstermektedir. Bunun haricinde kötü beslenme ve obezite diyabet, karaciğer yağlanması, pankreatit, çarpıntı, ortopedik sorunlar, solunum problemleri, horlama, uyku apnesi, astım, reflü, safra taşı, mide sorunları, erken puberte, yumurtalık kisti, ciltte koyulaşmalar ve psikolojik sorunlara kadar pek çok rahatsızlığı tetiklemektedir. Bunun da haricinde yanlış beslenme mental gelişimi de kötü yönde etkilemektedir. Çünkü beyin glikoz kullanır. Oysaki fast-food ve atıştırmalıklardan glikozdan çok yağ alımı sağlanmaktadır. Fazla alınan yağ da adipoz dokuda birikerek şişmanlığı oluşturmaktadır. 
Aileler çocuklarının gelişme çağında diyet yapmasının onları geri bırakacağını, çocuğun ergenlik sonrasında fazla kilolarını atacağını düşünmektedirler. Bu yanlış yönlendirme yavaş yavaş değişmeye başlamaktadır. Her geçen yıl obezite tanısıyla diyetisyenlere başvuran 7-18 yaş grubu çocuk ve ergenlerin sayısında ciddi artışlar gözlenmektedir.
Özellikle erken hatta çocuk yaşlarda kilo kontrolünün sağlanması ileriki yıllara göre daha önemlidir. Çünkü insan vücudundaki yağ hücre sayısı bazı dönemlerde artmaktadır. Bu dönemler ; gebeliğin son 2 ayı, doğumdan sonra ilk 18 ay, okul öncesi 5-7 yaş ve ergenlik dönemidir. Ergenlikten sonra varolan hücrelerin hacimlerinde artış veya azalma olacaktır. O yüzden bu dönemlerde çocuk ne kadar şişman olursa hücre sayısı da artmış olacağından ileriki yaşlarında obeziteye ve obezitenin getirdiği hastalıklara yakalanma riski o oranda artacaktır. Bu durumda erken müdahale, çocuğun sağlığını bozmanın aksine yükseltme noktasına getirecektir. 

 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)