Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), seanslarımda sıklıkla üzerinde durduğum konulardan biri. Ailelerin bu süreçte kendilerini çaresiz hissettiğini biliyorum ve zaman zaman bu çaresizlikle birlikte, DEHB’nin ortaya çıkışında kendilerini suçladıklarını gözlemliyorum. Oysa DEHB’nin nedenleri oldukça karmaşıktır ve tek bir faktöre indirgenemez. Bu yüzden hem DEHB’nin ortaya çıkmasında rol oynayan etkenleri hem de anne-babaların bu süreçte hangi konularda sorumluluk alabileceğini birlikte ele almak istedim.
DEHB belirtileri genellikle çocukluk döneminde (özellikle 4-12 yaş arasında) kendini gösterir ve en çok okul çağındaki çocuklarda tanı konulur. Bunun nedeni, bu dönemde akademik ve sosyal hayattaki zorlukların daha belirgin hale gelmesidir. Okul öncesi dönemde çocukların hareketliliği “yaramazlık” olarak değerlendirilirken, okul hayatı başladığında bu davranışların aslında bir bozukluğun habercisi olabileceği fark edilir. Burada öğretmenlerin gözlemleri büyük bir rol oynar; çocukların davranışlarını dikkatle inceleyerek ailelerin farkındalık kazanmasını sağlar ve sürece yön verirler.
DEHB’nin oluşumunda genetik faktörler en önemli etkenlerden biridir. DEHB tanısı alan bireylerin birinci derece akrabalarında bu bozukluğun görülme olasılığı belirgin şekilde daha yüksektir. Özellikle tek yumurta ikizlerinde DEHB tanısının her iki kardeşte de görülme oranı, çift yumurta ikizlerine kıyasla çok daha fazladır.
Ancak çevresel faktörlerin de DEHB gelişiminde etkili olduğu bilinmektedir. Anne adayının gebelik sürecinde sigara, alkol veya bazı ilaçları kullanması, yüksek stres seviyesine sahip olması, beslenme yetersizlikleri ya da gebelikte yaşanan bazı sağlık sorunları (hipertansiyon, tiroid bozuklukları, obezite gibi) DEHB riskini artıran prenatal (doğum öncesi) etkenler arasında sayılmaktadır. Ayrıca prematüre doğum, düşük doğum ağırlığı ve doğum sırasında yaşanan komplikasyonlar da DEHB gelişimiyle ilişkilendirilmiştir.
Doğum sonrasında ise bazı çevresel faktörler DEHB riskini artırabilir. Örneğin, erken çocukluk döneminde toksik maddelere maruz kalmak (kurşun, pestisitler gibi), bazı besin eksiklikleri (çinko, demir, omega-3 yağ asitleri gibi) ya da aşırı şeker ve yapay gıda katkı maddeleri tüketimi risk faktörleri arasında yer almaktadır. Bunun yanı sıra, aile içindeki stresli ortam, ebeveynler arasındaki çatışmalar, duygusal ihmal ve olumsuz ebeveyn tutumları gibi psikososyal faktörler de DEHB’nin ortaya çıkmasını tetikleyebilir.
Bununla birlikte, anne-baba eğitimi, çalışma durumu, akraba evliliği, geniş veya çekirdek aile yapısı gibi demografik faktörler DEHB ile doğrudan ilişkili bulunmamıştır. Ancak, bazı araştırmalar ebeveyn ayrılığı ve parçalanmış aile yapısının DEHB riskini artırabileceğini göstermektedir.
Sonuç olarak, DEHB’nin oluşumunda hem genetik hem de çevresel faktörler rol oynar. Aileler olarak bu süreci suçluluk duymadan, bilinçlenerek ve çocuklarını destekleyecek stratejiler geliştirerek yönetmeleri önemlidir. Erken tanı ve doğru yönlendirme ile çocukların akademik ve sosyal hayatta daha sağlıklı bir gelişim göstermeleri mümkündür.
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.