Emosyonel Yeme Bozukluğu Nedir?

Yazar Yıldız Merve TopçuPsikolog • 29 Mart 2022 • Yorumlar:

Her hafta pazartesi diyete başlıyor ve gün sonuna ya da hafta bitimine kadar sürdüremiyorsanız ve kendinizi yemek yemekten alıkoyamıyorsanız, açlığınız midenizde değil ruhunuzda olabilir!

Günümüzde yeme davranışlarında ve kilo vermek için yapılan girişimlerde duygusal yeme (Emosyonel yeme) davranışının önemi artmaktadır. Amerikalı Sosyal Psikolog Schachter ve arkadaşlarına göre olumsuz duygular veya stres durumunda verilen fizyolojik tepkiler beslenme sonrasında oluşan tokluk hissine benzediği için, olumsuz duygular karşısında iştah kaybı ve gıda alımının azalması doğal bir fizyolojik yanıt olarak kabul edilmiştir. Bunun yanında stres, kaygı, öfke ve üzüntü durumlarında aşırı yemek yeme davranışında görülen artış “duygusal yeme” olarak adlandırılır. Bu nedenle duygular ile yeme davranışının ilişkisi kısmen kişiye bağlı özelliklerden etkilenmektedir. Araştırmacılar, yeme davranışlarında görülen bozuklukların sebebi olarak sosyokültürel baskıların önemli olduğunu vurgulamaktadır.  Peki, nedir bu sosyokültürel baskılar? Toplumumuzda oldukça sık karşılaştığımız ve kadın cinsiyet rolünde genellikle fiziksel görünüme odaklanılması, “ideal” görünümün aşırı zayıflık olarak sunulması, toplumsal başarıda fiziksel görünümün önemli olduğunun vurgulanması gibi birçok yanlış yönlendirme sonucunda kişiler kilo verme girişimlerinde bulunuyor. Bu gibi toplumsal yargılar kişilerde, yetersizlik hissi, kendi bedeninden rahatsızlık duyma, düşük benlik saygısı, kaygı ve depresyon durumlarını ortaya çıkarıyor. Bunun sonucunda duygusal (emosyonel) yeme bozukluklarının görülme oranı aynı şekilde artmaktadır.

Hangi duygular karnımızı acıktırıyor? Hangi duygular iştahımızı kapatıyor?

Kaygı, üzüntü, öfke ya da umutsuzluk gibi duygular sonucunda görülen yeme davranışlarının sebebi açlık değil de duygusal bir boşluğun yerini doldurma davranışı olarak sıkça karşımıza çıkıyor. Yanlış başa çıkma stratejilerinden biri olan duygusal yeme davranışı, söz konusu olumsuz duygunun ortaya çıktığı herhangi bir anda görülebiliyor. Ne yediğimiz, ne zaman yediğimiz ve ne sıklıkla yediğimiz psikolojik ihtiyaçlarımızla ilişkilidir. Sıkıntı, depresyon, yalnızlık, yorgunluk gibi duyguların sıklığı fazla gıda alımıyla ilişkilendirilirken; öfke, korku, gerilim, ağrı duyguları sırasında ise az gıda alımı söz konusudur. Araştırmacılar öfke, korku, mutsuzluk ve neşenin yeme davranışı üzerine farklı etkilerini incelemişlerdir. Araştırma sonuçlarında öfke ve neşe sırasında korku ve mutsuzluğa göre daha fazla düzeyde açlık hissedildiği gözlenmiştir. Öfke sırasında hızlı, düzensiz ve ne bulursa onu yeme tarzında özensiz yeme ile karakterize dürtüsel yemede artış gözleniyorken, neşe sırasında ise gıdaları lezzetli olduğu için yeme ya da sağlıklı olduğu düşünülen gıdaları tüketme tarzında hazcı(hedonik) yemede artış gözleniyor. Yemek yemenin haz veren ve ödül sistemini çağrıştıran özellikleri nedeni ile olumlu duyguları ortaya çıkartan ve iyilik hali hissettiren bir yönü bulunuyor. Bu nedenle kişiler olumsuz duyguları bastırmak amacıyla farklı şekillerde yeme davranışları geliştiriyor.

Ne yapmalıyız?

Diyete başlamış veya düzensiz yeme davranışını değiştirmeyi düşünen kişilerin öncelikle kendisini aldatmamayı, direnç gösterebilmeyi ve olumsuz duygular ve baskılar karşısında yemek yemeye yönelmemeyi öğrenmeleri gerekiyor. Bunları yapabilmede önemli olan bir noktada düşünce yapısını değiştirmekten geçiyor. Kendinizi telkin ederek, “bir kereden bir şey olmaz”, “bugün bunu yemeyi hak ettim” gibi çabalarınızı engelleyici düşünce yapılarına karşı ikna edici yanıtlar bularak emosyonel yeme davranışını kontrol altına alabilirsiniz. “Sorun değil, yemek saati geldiğinde yiyeceğim, bekleyebilirim” gibi kontrollü düşünce stilleri kişiyi motive etmenin yanında, kişi kendi bedenini ve duygularını kontrol altında tutabildiğini fark ederek başka şeylerle uğraşmaya yönelebiliyor. Yaşamımızda pek çok durum yeme düşüncesini tetikleyebiliyor ve bunlarla başa çıkabilmek ya da en aza indirebilmek için kullanılan verimli psikoteröpatik teknikler bulunmaktadır. Düşünce yapısını değiştirmek zor olmamakla birlikte öğrenilebilir olup, geçici değil aksine sağlıklı bir ruh, sağlıklı bir beden için önemli bir unsurdur. Eğer kilo vermek istiyor ve diyetlere uyum sağlayamıyorsanız özdenetim tekniğiyle ve ruhunuz acıktığında ona verdiğiniz motive edici, gerçekçi cevaplarla hedefinize ulaşmanız mümkündür.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)