ERGENLİK DÖNEMİNDE OBEZİTE VE DİYET

Yazar Songül KanımtürkDiyetisyen • 17 Aralık 2016 • Yorumlar:

 

Ergenlik dönemi, çocuğun fiziksel, biyokimyasal, ruhsal ve sosyal yönden önemli değişiklik

gösterdiği bir dönemdir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 10-19 yaş grubunu ergen (adölesan) olarak tanımlamaktadır.

Ergenlik döneminde hızlı büyüme ve gelişme ile birlikte enerji ihtiyacı da artmıştır. Bunun yanında

hareketsizlik, sosyal-çevresel faktörler, yanlış beslenme alışkanlıkları ve psikolojik yapıya bağlı

olarak gelişen obezite önemli bir problemdir. Bireylerin yetişkinlikte sağlıklı bir yaşam

sürdürülmesi çocuklukta ve gençlikte düzenli bir beslenme alışkanlığı geliştirebilmesi ile

mümkündür. Çocuk ve gençlik döneminde ortaya çıkan obezite, gelecekte bu bireylerde birçok

sağlık sorununun ortaya çıkmasına neden olacağı düşünülmektedir. Çalışmalara göre bu

bireylerin ileride yaklaşık % 30’unun obez yetişkinler olabileceği rapor edilmektedir.

Besin seçimlerini ve yeme davranışlarını etkileyen en temel faktörler nelerdir?

Ergenlik döneminde besin seçimlerini ve yeme davranışlarını etkileyen çeşitli bireysel ve çevresel

faktörler bulunmaktadır. Bireysel özellikler arasında ergenlerin genel davranışları, inançları, bilgi

düzeyleri, kendi kendine yeterli olma durumları, vücut imajları ile besin ve lezzet tercihleri gibi

psikososyal faktörler bulunmaktadır. Bunlara ek olarak açlık gibi biyolojik faktörler de yeme

davranışlarını etkilemektedir. Ana ve ara öğün tüketim alışkanlığı, ağırlık kontrolü, zayıflama

diyetlerinin uygulanması gibi davranışsal faktörler, ayrıca para, zaman sıkıntısı gibi yaşam şekli ile

ilgili faktörler yeme davranışlarını etkilemektedir.

Ergenlik dönemindeki bireyler sadece fiziksel olarak değil, bilişsel ve psikososyal yönden de

gelişimlerini sürdürmektedirler ve kimlik arayışı içindedir, bağımsız olmaya, kabul görmeye

çabalar ve dış görünüşleri ile fazla ilgilidirler. Düzensiz öğün ve öğün aralarında atıştırma , ev

dışında fast-food tarzı biçimi, beslenme alışkanlıklarının tipik özelliklerindendir. Bu alışkanlıkları

genellikle aile, akranlar ve medyayı kapsayan birçok etmen etkilemektedir. Bazı araştırmalar

ergenlerin %90’dan fazlasının öğünler arasında bir şeyler yediklerini göstermiştir. Bu ara öğünde

çoğunlukla kalorisi yüksek, besleyici değeri düşük, yağ, ve sodyumu fazla “Junk foods “ olarak

isimlendirilen yiyeceklerin tüketildiği, meyve suyu, meyve, süt, peynir ve sebze gibi besinleri

alanların oranının ancak %40 dolaylarında olduğu belirtilmektedir.

Ergen bireylerin yeme davranışlarını, besin tüketimlerini ve beslenme alışkanlıklarını etkileyen

birçok çevresel faktör bulunmaktadır ve en başında aile gelmektedir.

Aile sofrasında yemek yeme ve sofrada yenilen öğünlerin içerikleri, evde bulunan besinlerin

çeşidi, evde hazır ve taze besinlerin bulunabilirliği, dışarda yemek yeme sıklığı, anne ve babanın

besin tüketimleri ile anne ve babanın beslenmeye karşı tutum ve davranışları ergenlerin beslenme

alışkanlıklarını etkilemektedir. Ailelerin çocukları belirli besinleri yemeye zorlamaları, bazı

besinlere karşı getirdikleri kısıtlamalar, örnek ve model olma durumları da çocuklarının beslenme

alışkanlıkları ve vücut ağırlıklarını değiştirmektedir.

Ergenlerin ve ailelerinin besin seçimleri arasındaki ilişki ile ergenler ve arkadaş çevreleri

arasındaki ilişki karşılaştırıldığında ailelerinin etkisinin daha yüksek olduğu belirlenmesine

rağmen, ara öğünler ve atıştırmalık besin seçimlerinde arkadaş etkisi daha önemli bir faktör olarak

göze çarpmaktadır. Arkadaşlar ile zaman geçirme, sosyal öğrenme, gözlemleme, taklit etme,

örnek alma gibi davranışlar besin seçimlerindeki farklılıklarda önemli etkiye sahiptir. Grup

içerisinde benzer besinlerin tercih edildiği ve ergenlerin birbirlerini önemli derecede etkilediği

görülmektedir. Bunlardan farklı olarak besinlerin tüketilen miktarları da birbirlerini etkilemekte

örneğin aşırı kilolu ergen bireylerin aşırı kilolu arkadaşları ile normal ağırlıkta olan arkadaşları ile

beraber yediklerine göre, daha fazla miktarda yemek yedikleri gözlemlenmiştir.

Anne ve babası obez olan çocuklarda obezite riski daha yüksektir ve genetik yüklülüğün %25-40

arasında değiştiği belirtilmektedir. Obeziteyle ilişkili olduğu düşünülen bazı kromozomları araştıran

çalışmalar mevcuttur. Obezite gelişiminde genetiğin etkisi kadar bir faktörde anne karnıdır.

Yaşamda ilk karşılaşılan çevre uterustur, Gebelik sırasında yeme merkezi ve yağ dokusu

6.-9.ayda oluşur ve annenin çok veya az beslenmesi bebeğin ileriki yaşamında obez olmasını

etkiler, Aynı şekilde annenin diyabetik olması veya hiperinsülinemi de bebeğin ileriki hayatında

obeziteye neden olabilir. Doğumdan sonra, anne sütü ile beslenme pek çok açıdan koruyucu

olduğu gibi obezite gelişmesi yönünden de koruyucudur.

Öneriler

Besleyici değeri düşük, yüksek enerjili, fazla yağlı ve tuz içeren yiyecekler yerine, evde hazırlanan

çiğ sebze, salata, yoğurt, sütlü tatlıları tercih etmelidirler. Fast food restoranlara arada bir

gidilecekse; sağlıklı menü seçimlerine (örneğin; hamburger beraberinde ayran, salata veya meyve

suyu iyi bir seçimdir) yönlendirilmelidir.

Dışarıda yüksek yağlı yiyecek tüketmiş ise, evde az yağlı yiyecekleri tercih etmelidirler.

Yiyecek alışverişi, menü planlama, yemek hazırlama ve pişirme konularında gençlerden yardım

istenebilir,

Ev dışında yedikleri yiyeceklerin seçimi için öneri getirilebilir. Bu yolla kilo kontrolü yolu da

öğretilmiş olur.

Sağlıklı yaşam tarzı için düzenli egzersiz, düşük yağlı yiyecek, sebze meyve tüketimini artırma,

sigara içmeme, alkol kullanmama konularında bireyler bilinçlendirilmelidir.

Eğer vücut ağırlığı ile ilgili sorun varsa eleştirmeden, yaşam tarzını değiştirmesine yardımcı olmalı

ve bir diyetisyenden yardım istemelidir.

Aile bireyleri de evde sağlıklı yiyecekler bulundurmaya özen göstermelidir.

Genç kızlar daha fit bir vücuda sahip olma güdüsüyle çoğu kez hatalı diyet yapmakta, bunun

sonucunda yeme davranışı bozuklukları gelişebilmektedir. Erkekler ise egzersiz yapmaya, vücut

geliştirmeye önem vermektedir. Bunun için de proteinden zengin beslenmeye çalışmaktadırlar.

Oysa ki fazla protein tüketimi gerekli değildir.

Daha sağlıklı bir yaşam için fiziksel aktiviteni artırmalıdır. Ergenlerde aktivite kendini enerjik

hissetme, güven, iyi bir görünüm, okul başarısı, yaşam boyu doğru bir alışkanlık kazanma, kronik

hastalık risklerini azaltmak için önemlidir.

16 yaşa kadar haftada 3 veya daha fazla 20-25 dakika egzersiz, 16 yaş üzerindekilere 30

dakika/her gün egzersiz veya 3-5 kez, 30-60 dakika aerobik egzersiz önerilebilir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)