Gribal Enfeksiyonlar

Gribal Enfeksiyon özellikle sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başında büyük şehirlerde salgınlara neden olan ‘influenza’ denilen virüsün neden olduğu bir hastalıktır. Grip enfeksiyonu; hasta kişilerin bulunduğu ortamlarda, hapşırma ve öksürme sonrasında solunum yolu ile bulaşabildiği gibi, tokalaşma sonrasında da insan vücuduna kolaylıkla bulaşır.

Gribal enfeksiyon, bu hastalığa yakalanan bireylerin ağız ve burun salgıları üzerinde mikrovirüs influenza adı verilen virüsleri salgılar ve taşınmasına neden olur. Bu virüs RNA virüsüdür ve salgınlara neden olabilir, fakat bu virüs çevresel faktörlere karşı güçlü olmadığı için bağışıklık sistemince kolayca yok edilebilir.

Gribal Enfeksiyonun Belirtileri

Grip 2 günlük bir kuluçka döneminden sonra aniden başlar. Yüksek ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik, iştahsızlık sıklıkla saptanan belirtilerdir. Ateş genellikle 3 gün sürer boğazda yanma, burun akıntısı, kuru öksürük, aşırı yorgunluk diğer semptomlardır.

Ateş: Vücudun kandaki influenza virüsüne karşı gösterdiği tepkidir.

Üşüme: Ateşin yüksek olmasından dolayı görülür.

Titreme: Ateş sonucundan görülen üşüme hissenden dolayı görülür.

Halsizlik: Kanda artan mikrop sayısından dolayı dokulara normalden az oksijen gider, bu yüzden hastalar halsizlik ve yorgunluk hisseder.

Boğazda yanma ve ağrı: virüsün yerleştiği boğazda ağrı olur.

Gribal Enfeksiyon virüs kaynaklı bir hastalık olduğu için kesin bir ilacı yoktur. En iyi tedavi yöntemi her sene düzenli aşı yaptırmaktır. Tedavide hastanın şikâyetine göre semptomatik tedavi uygulanmaktadır. Yatak istirahati, bol sıvı alımı, ağrı kesici ve ateş düşürücüler, antiviral ilaçlar gibi semptomatik tedaviler önerilir. Komplikasyonlar yakından takip edilmeli ve uygun şekilde tedavi edilmelidir.

Gribal Enfeksiyonun Bulaşması

Gribal Enfeksiyon başlamadan önceki 2 gün ile semptomlar başladıktan bir hafta sonrasına kadar bulaşıcı özelliği vardır.

Gribal Enfeksiyondan Korunma

Gribal Enfeksiyonlarda el yıkama alışkanlığı ve hasta kişilerin veya hasta kişilerle temas eden, aynı ortamı paylaşanların maske kullanması etkili koruma yöntemlerindendir. Diğer bir korunma yöntemi de risk altındaki bireylerin aşılanmasıdır.

Aşılama: İnaktif aşılar influenzadan korunmada etkinliği kanıtlanmış olan aşılardır. Dünya Sağlık Örgütü virüsün değişkenliğini yakından izleyip, aşı içeriği için yıllık önerilerde bulunur. Her yıl aşı içeriği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerileri dikkate alınarak hazırlanır. Sağlıklı erişkinlerde aşı ile sağlanan koruyucu antikor düzeyi influenza A için %80’in üzerinde bildirilmiştir. Yaşlılarda koruyuculuk oranı daha düşük bulunmuştur.

Aşı; grip komplikasyonun sık görüldüğü hastalara, hastalığı bulaştırma olasılığı yüksek olan kimselere, influenzadan korunmak isteyen 6 aylıktan büyük ve yumurta alerjisi olmayan herkese önerilir.

İnfluenza enfeksiyonu ile ilişkili komplikasyon ve mortalite riski yüksek olan gruplar; 65 yaş ve üzerindekiler, huzur evinde kalan veya kronik bakım verilen bir sağlık ünitesinde kalan her yaştaki kişiler, kronik akciğer ve kalp hastaları, kronik böbrek ve metabolik hastalığı olanlar, bağışıklık yetmezliği olanlar, yüksek riskli gebeler, yüksek riskli kişilere influenza bulaştırma olasılığı olanlar, doktorlar, hemşireler ve hastanede çalışan diğer personeller, kronik bakım veren sağlık ünitelerinde çalışanlar, yüksek riskli kişilerle aynı evde yaşayanlar için aşı yaptırmaları önerilir.

 

Gribal Enfeksiyonlarda Yapılması Gerekenler

Doktorunuzun tavsiye ettiği bağışıklık sistemini güçlendiren ilaç takviyeleri kullanılabilir. Özellikle bağışıklık sistemini kuvvetlendiren proteini yüksek gıdalar (kırmızı/beyaz et veya balık) tüketilmeli ara öğün sıklığını ve bu öğünlerdeki meyve tüketimini arttırmalıyız.

Bağışıklık sisteminin iyi çalışabilmesi için C, E ve B vitamini önemlidir. C vitamini antivirüs etkilidir ve bakterilerin toksinlerini etkisiz hale getirir. C vitaminini yeşil yapraklı sebzeler ve turunçgiller başta olmak üzere bütün sebze ve meyvelerden alabiliriz. B vitamini vücut direncinin düşmesini engeller, özellikle tam buğday unundan yapılan ekmekleri tüketmeliyiz. Ayrıca güçlü bir antioksidan olan bağışıklık sistemini güçlendiren E vitamini ve çinko için ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişleri tüketmeliyiz. Laktobasillus, Aeidophilus ve bifidobacteria bifidum en çok bilinen ve kullanılan probiyotiklerdir. Probiyotik kullanımı vücut savunma sistemi hücre sayısını arttırarak bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Enfeksiyonu vücuttan atmak için sıvı tüketimini arttırmalı, günde 2-3 fincan bitki çayı içmeliyiz.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)

Yazar

Filiz Çalışkaner

İç Hastalıkları Uzm. Dr.

Randevu al