İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon

Yazar Dila HotlarPsikolog • 3 Kasım 2020 • Yorumlar:

Manipülasyon seans odasından da gündelik hayatta da en sık duyulan ve ifade edilen kavramlardan bir tanesi ola gelmekte. Haliyle insanlar yaşadıkları sürecin manipülasyon olup olmadığını, bu süreçten nasıl korunabileceklerini, bunu neden yaşadıklarını/yaşanmasına izin verdiklerini sorgular hale geldiler. Bu yazının amacı da bu sürece hem manipülasyonu yapan, hem de bunun maduru olan kişi tarafından bakmak ve bu süreci biraz daha derinlemesine inceliyor olmak.

Öncelikle manipülasyon sürecinin daha yoğun yaşanmasının makro düzeydeki nedenlerini ifade ederek söze başlamak isterim. Bu sürecin daha fazla yaşanmasının önemli nedenlerinden biri günümüzde bireyselliğin daha önde olduğu bir döneme geçilmiş olması. Daha önce Batı kültürlerinde yaygın olan bir duruş iken; bireyselliğin günümüzde kültürümüzün içine sindiğini, bunun olumsuz bir yansıması da kişilerin gündelik çıkar, ilişkiyi kontrol uğruna gibi sebepler nedeniyle bir ötekine bu süreci daha çok yaşatıyor olduğu gerçeğidir. Bir başka yazımda bireyselliğin olmadığı süreçlerin kişilerin sınırları üzerindeki etkisini incelemiştim. Burada da amaç bireyselliği olumsuzlamak değil; manipülasyonla yolu kesişen benmerkezci kişiliklerin yaygınlaşmasının insan ilişkilerindeki etkisini anlatmaya çalışmak.

Manipülasyonun bu kadar sık kullanılıyor olmasının bir sebebi de her türlü insan ilişkisinin bir güç ilişkisine yol açtığı ve yine geçirdiğimiz dönüşümle beraber bir sürat spirali içine girdiğimiz gerçeğidir. Daha hızlı ve dolayısıyla daha çok tüketiyoruz; çift ilişkisi, romantik ya da arkadaş ilişkileri de bu tükettiklerimize maalesef dahil. Çağımız hız çağı olduğu için, günümüzde en önemli konulardan birisi ve bu baş döndürücü sürece dahil olabilmek için yapılması gerektiği düşünülenlerden biri de öteki üzerinde belli bir iktidardan yararlanmak. Bu koşullarda da kapı “iktidar edinmenin” en yeni ve en etkili aygıtı olan manipülasyona sonuna kadar açık.

Manipülasyon; bir kişinin diğerini etkisi altına alması, bilinçli olarak yönlendirmesi ve isteği dışında davranmaya zorlaması durumudur. Psikolojik manipülasyon yetersiz, aldatıcı ve hatta taciz eden stratejiler yoluyla başkalarının algısını veya davranışlarını değiştirmeyi amaçlayan bir sosyal etki türü olarak tanımlanmıştır.

 

Sosyal etki her zaman olumsuz değildir; sosyal etki karşı tarafa kabul ve ret seçeneği sunduğunda, aşırı baskıcı olma olmadığında, sömürü amacı taşımadığında zararsız olarak algılanır. Zararlı manipülasyonu bundan ayıran en önemli özellik; karşı tarafa zarar vermesi, manipülatörün asıl amacının gizli olması, mağdurun zaaflarının bilinerek doğrudan ya da örtülü saldırganlık içermesi, maddi ya da psikolojik bir çıkar elde etmeye yönelik olmasıdır. 

 

Psikolojik manipülasyonda, bir taraf diğerini duygusal baskı altına alıp harekete alanını kısıtlar. Kişi kendi zekasını, özgür iradesini, duygularını, mantığını kullanamaz hale gelir ve bunu fark etmesi uzun zaman alabilir. İkili ilişkilerde yaşanan duygusal manipülasyon, psikolojik şiddet biçimleri içinde en tehlikeli ve en görülmeyen yöntemlerden birisidir. 

 

En yaygın manipülasyon genellikle iş ortamında, romantik bir ilişkide veya aile üyeleri arasında, bir kişinin diğerinin davranışını kontrol etmek istediğinde gerçekleşir. Manipülasyon her zaman kişisel kazanç arayışıyla yapılmaz. Karşı taraf için neyin doğru ve yararlı olduğunu bildiğini düşünen ya da bireyin ne yönde karar vereceğini kontrol etmeye çalışan kişiler de manipülasyonu kullanabilir. 


 

İnsan toplumunun birincil yapısı olan çift neredeyse vazgeçilmez bir birleşmedir. İnsan canlısının bir ötekine ihtiyacı vardır ama çift olma bizi aynı zamanda tek başımıza olduğumuzda yaşamadığımız sorunları yaşadığımız ve bunlara çözüm bulmaya çalıştığımız anlamına da gelir. Her çiftin de bir kimliği vardır ve bu bağın bir yansıması olan paylaşılan ortak bir katmanı vardır. Bu bağ, kurulan iletişim türü, dinamik çifte özgü bir tözdür; evrilir ve zamanla değişebilir.

Ben’in öneminin daha önce hiç bu kadar güçlü olmadığı gerçeğinin yanında geçmiş dönemlerden daha yoğun bir yalnızlık ve aşk ihtiyacı da günümüzde görülmektedir. Çift olmanın dinamiği örf ve adetlerin, ilerlemenin hem avantajlarına hem de boğuntularına maruz kalmaktadır. Bir yandan hepimiz birbirimize benzer hale geliyoruz, diğer yandan da evriliyoruz ve sadece kendimize bakıyoruz. Yani günümüzde geçmiş dönemlerden farklı olarak çiftin tek bir birlik halinde kaynaşmış olmakta ziyade, iki birimin toplamı olduğunu ifade edebiliriz. Bu da kendini sevmekle ötekini sevmeyi, çiftin istikrarı ile toplumun evrimini uzlaştırmayı gerektirmektedir.

Her evlilik ya da romantik ilişki engellerle, güçlüklerle, anlaşmazlıklarla karşılaşır. Bu güçlüklerden birisi de eşlerden biri diğerine hakim olmak, hep haklı çıkmak istemesidir. Bu durum insan ilişkilerinde yaygın olarak görülen bir paterndir. Buna karşılık karşıdakinin kişiliğini keyfince şekillendirmek ise olağan olarak görülmemektedir ve görülmemelidir.  

Her çiftin bir görünür bir de gizli yüzünün olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Görünür yüz; dış dünyanın(tanıdıkların, akrabaların, dostların) çiftte algıladığı ve saptadığı şeydir. Bu kişiler çiftin muğlak alanının dışında kalırlar ve çoğu zaman içeride ne olup bittiğini bilmezler. Gizli yüz ise dış dünyanın bilmediği kısımdır ve bunun içinde çiftin de anlayamadığı ya da farkında olamadığı bir kısım vardır. Her çiftin yerleşik kuralları vardır ancak bunların dışında ayrıca telaffuz edilmeyen güçlü zımni kurallar da vardır. Bunlar söze dökülmezler. Bu görülmeyen ama bilinen alan; yanlış anlaşılmaların, derin anlaşmazlıkların ve manipülasyonun kök salacağı yerdir.

Duygusal manipülasyon yaşanan bir ilişkide, manipülatörün kişilik yapısının benmerkezci olması ve manipüle edilen bireyin kişilik özellikleri belirleyici faktörlerdir. Manipülasyon uygulayan kişilerde narsist kişilik özellikleri ve antisosyal davranış bozukluğu görülme sıklığı yüksek bulunmuştur. Buna karşılık başkaları tarafından onay ve kabul görme ihtiyacı yüksek, olumsuz duygudan kaçınan, hayır diyemeyen, özgüven eksikliği yaşayan, dış denetim odağına sahip bireyler manipülasyona daha açıktır. Yani manipülasyon bir eksiklik çeken insanların ilişkilerine kolaylıkla yerleşir. En derinlerde bir eksiklik duygusu yaşayan kişiler bütüne, kökene bağlı bir yaşam isteği ve bir tamlık arzusu çekerler. Bu da bilinçdışı bir yönelim, bir arayış ve buluşma yönünde bir gidişin olduğu anlamına gelir ve bu kişilerin manipüle edilen olma olasığı yüksektir.

Manipülasyon genelde bireyin yakın çevresinden birinden geldiği için fark edilmesi zordur. Duygusal manipülasyonun kurban açısından sonucu, benlik saygısının azalması ve ortadan kalkması, yoğun bir umutsuzluk sonucu yerleşik hale gelen anksiyete ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasıdır. 

 

Çift için kendi normlarını oluşturmak zamanla oluşan güç bir süreçtir. Bunun gerçekleşmesine götüren dolambaçlar arasında güç ilişkileri ve kimi zaman manipülasyonlar vardır. Manipülasyonu aşırı kullanan partnerin olduğu bir çiftte durum sistematik ve ilişkinin ana ekseniyken çoğu çiftte münferittir, duruma bağlıdır. Sıradan manipülasyonu diğerinden ayıran ise tarzının kendisinden çok kullanılma sıklığı ve karşı tarafa nasıl yaşatıldığıdır. Bir kişi partnerini hangi yollarla manipüle edebilir? Aşağıdakiler kullanılan yollardan bazılarıdır:

-Şantaj ve tehtidler

-Suçluluk duygusu uyandırma

-Yalan

-Yerme, değersizleştirme

-Bağımlı kılma (Maddi anlamda ya da duygusal olarak)

Farklılaşma doğanın ilk yasasıdır, insanın yaşamında sürekli ayrılıklar vardır; doğumdan meme kesmeye, ergenlikte özerklik elde etmekten bağımsız yaşama… Ayrılıklar yoluyla farklılaşma her kişinin oluşumunun zorlu bir parkurudur. Kişi kendi kimliğini böyle edinir. Ayrılmak farklılaşmaktır, dolayısıyla en başından kendini tanımlamaktır. Ötekini inkar etmeden, kendini biricik varlık olarak tanımak ve yaratmak; her şey buradadır. Aşk “emilme” anlamına gelmez, imha anlamına hiç gelmez.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)