Bazen kendinizin nerede bittiği, karşıdaki insanın nerede başladığını bilemediğiniz oluyor mu?
İstemediği halde aldığı sorumluluklardan beli bükülmeyen var mı aramızda?
İş tanımında olmamasına rağmen verilen işi yapan, istemediği o arkadaş buluşmasına katılan, müsait olmadığı halde “müsaitim” diyen…
Evet, sınır koymak günümüzde ilişkileri etkileyen en önemli dinamiklerden biri. Kimimiz partnerimizle, kimimiz ailemizle, kimimiz kardeşimizle, kimimiz akrabamız veya arkadaşımızla, kısacası iletişim halinde olduğumuz her insanla sağlıklı sınır çizemediğimiz için sorunlar yaşamaktayız.
Sınırlar, sağlıklı bir ilişkinin önemli yapıtaşlarından demek yanlış olmaz . Çünkü sağlıklı sınırlar, kişilerin ihtiyaçlarını ve isteklerini belirleyip karşı tarafın da ihtiyaç ve isteklerine karşı anlayışla yaklaşmasını sağlar. Hayattan ve ilişkilerden neyi, ne kadar beklemesi gerektiğini görünür kılar.
Sınırlarını bilen insan, neyin kendisi ve neyin kendisi olmadığını keşfetmiştir. Yapabileceklerini, onu rahatsız eden durumları ve her seçiminin bir sonucu olacağının farkındalığını yaşar; sorumluluğunu alır.
Çoğu zaman yaptığımız bir hata vardır. Hiç de öyle kötü niyetle değil, gayet iyi ve samimi duygularla, sadece yardımcı olabilmek amacıyla yaparız. Başkasının zorlandığı ama yardım istemediği anlarda kurtarıcı rolüne bürünür, kişinin kısa vadede edineceği tecrübenin vaktini uzatırız. Yaptıkları seçimlerin sonuçlarını yaşamalarına müsaade etmeyiz ve buna “Sınır ihlali yapıyor olabilir miyim?” penceresinden de hiç bakmayız.
Başlangıçta bu durum yardım edilen kişiye de hoş gelebilir. Lakin, edineceği tecrübeyi elinden almak zamanla kişiyi güçsüz kılacaktır. Bu gerçek yüzümüze vurmadan sağlıklı sınırlar çizebilmek önemlidir.
Yaşadığımız ilişkilerde birbirimize saygı duymamız, sevmemiz beklenir; birbirimizin yerine geçmemiz değil.
Sınır konusuna bakmak istediğim farklı bir açı daha var ki, yaşamayan yoktur diye düşünüyorum. İnsanlarla olan ilişkilerimizde sağlıklı sınırlar koymak, onlara küsmek, onları istememek ya da sevmemek değildir. Bilakis, herkesin birbirini incitemeyeceği mesafede durmasını sağlamaktır.
Sevmediğiniz bir davranışla karşılaştınız ve bu davranıştan hoşlanmadığınızı, bir daha yapılmasını istemediğinizi belirttiniz diyelim. Bu, karşı tarafa sağlıklı bir ilişki sürdürebilmek için o davranışla ilgili bir gösterge sunmuş olur.
Sınırlar geçirgen oldukça, sınır ihlallerinin sayısıyla birlikte maruz kaldığımız alanlar da artar. Bu durum, stres seviyemizin sürekli üst sınırlarda olmasına neden olur.
Hayatta kontrol edebileceğimiz noktaların kumandasının bizde olduğunu bilmeye ihtiyacımız var. Sınırlar, yaşadığımız olaylara ve kişilere vereceğimiz tepkilerin bilinirliğini sağlar. Aynı şekilde, karşıdaki insanların da bize olan davranışlarını şekillendirmesi için kılavuz görevi görür.
Örneğin davet edildiğiniz bir programa gitmek istemediğiniz için yalan söylediğiniz oldu mu?
Ya da “Hayır” diyemediğiniz için gittiğiniz ve bütün akşam içinizde büyüyen bir gerginlikle eve döndüğünüz bir buluşma?
Olayın başında, o gün sadece o gün, o buluşmaya katılmak istemediğinizi, kendinizle vakit geçirmek istediğinizi söyleseniz ne olurdu? Hangi motivasyon bu sınırı çizmemize engel oluyor?
Sağlıklı sınır çizemememizin arkasında bir sürü neden yatmaktadır. Bunlardan bazıları:
• Kişinin terk edilme ve ayrılma korkusu,
• Kötü veya bencil algılanma korkusu,
• İlişkilerinin bozulmasından endişelenmesi ve ardından gelen yalnızlık korkusu,
• Cezalandırılma korkusu,
• Diğer insanların öfkesinden korkma,
• Kişinin onaylanma ihtiyacı, bu yüzden de her durum ve ortama dahil olma çabası,
• Yaşananları kaçırma ve eksik kalma korkusu.
Sağlıklı sınır çizmek için yapabileceklerimiz ise bir sonraki yazımda…
Sınırlarımızın olması gereken yerde, gerektiği görünürlükte ve kopmayacak esneklikte olduğu, geçtiğimiz bahçelerdeki güllerin sadece dikenlerini değil, güzelliğini de görebileceğimiz bir 2025 diliyorum.
Psikolog Ayşe Albayrak
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.