Kanser Cerrahisinde Laparoskopi

Yazar Nurkan TörerGenel Cerrah • 5 Şubat 2019 • Yorumlar:

Kanser, tıp alanındaki tüm olumlu ilerlemelere rağmen hala çözümlenemeyen büyük bir sağlık sorunu olarak gündemdeki yerini koruyor ve bilinen birçok türü bulunuyor. Bunlardan mide ve kalın bağırsak kanserleri, kanser türleri arasında ölüme sebebiyet verme oranı açısından ön sıralarda yer alıyorlar. Günümüzde bu hastalıkların tedavisinin bel kemiğini ise “cerrahi tedaviler” oluşturuyor. Geç kalınmış kimi vakalar dışında özellikle bazı kanser türlerinde mücadelenin ilk ve temel basamağı ameliyathaneden geçiyor. Kimi hastalarda ise ilaç ve ışın tedavileri ile tümör küçültüldükten sonra ameliyat yoluna gidiliyor.

Çağımızın ileri teknolojilerinde birçok ameliyat artık laparoskopik cerrahiyle (kapalı yöntem) gerçekleştirilmekte. İlk olarak safra kesesi ameliyatlarında uygulanmaya başlanan bu yöntemden kanser ameliyatlarında önceleri uzak durulsa da özellikle kalın bağırsak ve rektum kanserlerinde alınan sonuçlar laparoskopinin gittikçe yaygınlaşmasına yol açtı. Örneğin mide kanseri cerrahisinde laparoskopik ameliyatlar artık rutin bir şekilde gerçekleştirilmekte, şartların uygun olması halinde karaciğer ve pankreas kanserlerinde dahi laparoskopik yöntem uygulanabilmekte.

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Nurkan Törer, kanser ameliyatlarında uygulanan bu yöntem hakkında ayrıntılı bilgiler verdi.


Hastaların en çok merak ettikleri konuların başında kanserli dokuların açık ameliyat yöntemi ile doğrudan dokunarak ve görerek daha iyi temizlenip temizlenemediğinin geldiğini ifade eden Prof. Dr. Nurkan Törer, “Kanser cerrahisi prensiplerinde tümöre mümkün olduğunca dokunmadan ameliyat edilmesi en önemli kurallardandır. Laparoskopik cerrahi bu prensibe uygun şekilde gerçekleştirilir. Bu açıdan bakıldığında açık cerrahiden geri kalmaz. Ayrıca dokuların kamera yardımıyla normalden çok daha fazla büyütülebilmesi ve HD (yüksek çözünürlüklü) ekran görüntüleriyle izlenebilmesi de avantaj sağlar” diyor

“Karın duvarındaki ve kaslarındaki kesinin yerine birkaç küçük kesi (delik) ile sonlanan laparoskopik ameliyatlarda hasta konforu belirgin oranda artmakta, ağrı ve yara iyileşmesi açısından önemli özellikler sağlanmaktadır” diyor. Ayrıca bu yöntemin kullanıldığı hastaların iyileşme sürelerinin kısalması, ameliyat sonrası onkolog tarafından planlanacak kemoterapiye başlama sürelerini de olumlu yönde etkileyeceğinden nihai hedefe ulaşmada önemli katkılar sağlıyor.



Gerekirse açık ameliyata dönülebiliyor

Her hastaya ameliyatının mutlaka kapalı yöntemle yapılacağı yönünde bir garanti verilemeyeceğini belirten Prof. Dr. Nurkan Törer, “Özellikle kanser gibi çok ciddi bir hastalığın tedavisinde bazı olmazsa olmazlar vardır. Bunların başında etkin, geniş ve emniyetli sınırlarla hastalıklı dokuların çıkarılması (hatta bazen sağlıklı olanların da feda edilmesi) ve oluşan organ eksikliğinin yerine konulmasında güvenli ve sağlıklı bir yapılandırma kurulması gelir. Bu iki konudan asla ödün verilemez” diyerek söz konusu bu iki durumun laparoskopik yöntemle sağlanması ile ilgili hekimin en ufak bir şüphesi dahi varsa ameliyat yönteminde açık cerrahi seçeneğinin devreye gireceğini söylüyor.

Her hastaya uygulanamayabiliyor

Anestezi açısından veya cerrahi teknik olarak ameliyata engel durum yok ise tüm mide ve kolon kanseri ameliyatlarının kapalı yöntemle yapılabildiğinin altını çizen Prof. Dr. Nurkan Törer, “Ancak genel olarak bakıldığında bazen ağır kalp yetmezliği veya KOAH hastalarında (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) laparoskopik ameliyatlar uygun olmayabilir” diyerek bu gibi durumlarda anestezi doktorunun görüşünün alınarak karar verildiğini söylüyor. Bunların dışında çok fazla büyümüş veya damarlara aşırı işlemiş tümörlerin çıkarılması sırasında laparoskopik cerrahinin yetersiz kalabildiğini anlatan Prof. Dr. Nurkan Törer, “Bu durum bazen ameliyat öncesi tetkiklerle öngörülebiliyor” derken bazen de ameliyata kapalı başlayıp, ameliyat sırasında laparoskopinin uygun olmadığı kararı alınarak açık ameliyat ile devam edilmesi gerekebileceğini sözlerine ekliyor.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)