Kaygı( Anksiyete), Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Yazar Ömer KurtPsikolog • 2 Aralık 2019 • Yorumlar:

Kaygı, bireyin korku duyacağı veya tehdit edici durumlara karşı verdiği bazı tepkilerdir. Bu hem bedensel hem de ruhsal bir tepki olabilir. Topluluk önünde konuşma yaparken, kaza veya bir plan yaparken insanlarda kaygı oluşabilir. Kaygıyı tamamen kötü bir şey olarak görmemek lazım çünkü bazı durumlarda bizi koruyan bir faktör olarak karşımıza çıkar. Örneğin; tehlikeli bir işe girişirken daha temkinli davranırız veya tam tersi bir durumda kaygısı olmayan insanların genelde belirledikleri bir hedef veya gelecekle ilgili bir beklentileri yoktur.

Aynı şekilde aşırı kaygılanan insanlar da buna benzer bir anormal durum yaşar. Bu tür insanlar ise aşırı kaygılandıklarından dolayı; başarıya ulaşmaları güç bir hal alır, belirlenen hedeflere ulaşmalarında zorluklar yaşar ve daha da kötüsü aşırı kaygı panik atağa dönüşebilir ve başarısızlık, çok fazla stres, depresyon ve bazen intiharlar buna eşlik edebilir. Kısacası çok fazla kaygı böyle sonuçlar doğururken hiç kaygı duymamak ise farklı sonuçlar yaratabilir.

En yaygın kaygı türü ise yaygın anksiyete bozukluğudur.

Yaygın Anksiyete( Kaygı) Bozukluğu: (YAB)

Sürekli ve aşırı olan bir endişe, kaygı durumudur. Bu durum kontrol edilemez bir hale dönüşür. Aşırı gelişen kaygı durumu bireyin günlük hayatını değiştirmesine bile yol açabilir. Dahası, yaşamını kendi kontrolü dışında sürdürür ve etkinliklerini iptal edebilir, olumsuz durumlara maruz kalabilir. Bu etkinlikler ne olabilir? Okul hayatında değişiklikler yaşayabilir (Örneğin; okulu bırakabilir, devamsızlık yapar, sınavlarda başarısızlıklar yaşar…), iş hayatında olumsuz bir sürece girebilir (İşi ihmal ettiği için işten çıkarılır, işi  eksik yaptığı için kötü sözler söylenir, kritik bir işi varsa doktor, mühendis.. vb. gibi istenmeyen sonuçlara yol açar), evliliği, ilişkisi kötüye gidebilir( kaygı ilişkilerde kendini daha etkili gösterir. Örneğin; eşi veya sevgilisiyle ortak bir şeyler yapamaz hale gelebilir (dışarı çıkmak, yemek yemek, cinsel hayat….), sosyal hayatı yok edebilir ( Yaygın anksiyete bozukluğunun en etkili olduğu yerdir. Sürekli kaygı durumu sosyal hayatı bitirir.) ve bunun gibi olumsuz etkiler.


 

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Olan İnsanlar Nasıl Davranır ve Kimlerde Daha Sık Görülür:

Yaygın anksiyete bozukluğu oluşan insanlar genelde her şeyin en kötüsünü düşünürler. Örneğin, üniversite sınavına hazırlanan bireyde bu bozukluk varsa; “Ben zaten kazanamayacağım, yetersiz olacağım, herkese rezil olacağım, ailemin yüzüne bakamayacağım.” gibi düşünceler gelir ve bunlar kaygı durumunu en yükseğe çıkartır. Kaygı durumu sınav yaklaştıkça tırmanmaya başlar ve bunu ders çalışamama sorunları, okula-derslere gidememe, odaklanmayla ilgili problemler takip eder. Sonuç ise kendini doğrulayan bir kehanet ortaya çıkarır ve sınavdan başarısız olur.

Yaygın anksiyete bozukluğunun tüm hayat boyunca sürekli görülme olasılığı yüzde 5-6 gibi bir ihtimal olarak görülmesine rağmen insanların çoğu çok uzun aylar- yıllar bununla birlikte yaşarlar. Genelde yaş ilerledikçe kaygı bozukluğu yaşama olasılığı da artıyor ve özellikle yaşlılarda bu oran yüzde 40’lara yükseliyor. Ama ne yazık ki son zamanlarda bu oran genç ve çocuk nüfusa da yansımış ve onlara daha sık görülmeye başlamıştır. Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklarda kalıcı zararlar doğurabilen bu bozukluk için kesinlikle dikkatli davranılmalıdır.

Yaygın Anksiyete Bozukluğu DSM 5 Tanısı:

Hastaların tanısı Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5)'in aşağıdaki YAB tanı kriterlerine göre konulmuştur:

  1. En az altı aylık bir sürenin çoğu gününde birtakım olaylar ya da etkinliklerle (işte ya da okulda başarı gösterebilme gibi) ilgili olarak, aşırı bir kaygı ve kuruntu (kaygılı beklenti) vardır. 

  2. Kişi, kuruntularını denetim altına almakta güçlük çeker. 

  3. Bu kaygı ve kuruntuya aşağıdaki altı belirtiden üçü (ya da daha çoğu) eşlik eder (en azından kimi belirtiler son altı ayın çoğu gününde bulunmuştur): 

  1. Dinginleşememe (huzursuzluk) ya da gergin ya da sürekli diken üzerinde olma, 

  2.  Kolay yorulma, 

  3.  Odaklanmada güçlük çekme ya da zihin boşalması,  

  4. Kolay kızma, 

  5. Kas gerginliği, 

  6. Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da dinlendirmeyen, doyurucu olmayan bir uyku uyuma). 

  1. Kaygı, kuruntu ya da bedensel belirtiler, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. 

  2. Bu bozukluk, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. hipertiroidi) fizyoloji ile ilgili etkilerine bağlanamaz.

  3. Bu bozukluk başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz

 

DSM tanı kriterlerine göre risk altında görülüyorsanız hemen bir uzmandan yardım almaya başlamalısınız. Aksi halde hayatınız hiç istemediğiniz boyutlara ulaşabilir.

 

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Nasıl Ortaya Çıkar

Hemen hemen tüm hastalıkların başını çektiği gibi burada da stres önemli bir rol oynuyor. Genelde çocukluk ve ergenlik dönemlerinde ortaya çıkıyor ve bunu fark etmek çok zordur çünkü çok yavaş ve sinsidir.  Özellikle stresli periyodlarda çok sert bir şekilde ortaya çıkıyor ve bazı dönemlerde ise tam olarak sönüyor. Ama bu sönme bittiği anlamına gelmiyor. Bu konuyla ilgili ülkemizi ele alırsak; daha çocukluk dönemlerinde aile baskılarının artması, akrabalar ne söyler algısı ve çocuğa söyledikleri, akranları sık sık iyi örnek olarak onlara göstermek ve yüksek beklenti içinde olduklarını her fırsatta çocuğa belli ettirmek bu durumu tetikler. Bunların dışında; genetik yatkınlık, kişilik özellikleri ve yaşam biçimleri, çevresel faktörler… diğer etkenlerdir.

Gözlemler;

Özellikle üniversite hazırlıkta olan bireylerde gözlemlediğim ve deneyimlediğim kadarıyla; bireylerde, yaygın anksiyete bozukluğu hızla artmakta ve bununla birlikte bazı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bunlardan bazıları; yorgunluk (bu hemen hemen çoğunda var ve hayatlarını, özellikle ders çalışmalarını ciddi bir şekilde olumsuz etkiliyor), gerginlik, kas ağrıları, baş dönmesi, mide bulanması ve sonucunda bu duruma tepki olarak kusma (sık görülen bir fizyolojik tepki), ertelemeler (sorumlulukları), kramp, odaklanamama gibi sorunlar. 

Çoğu zaman bu şikâyetlerden dolayı farklı farklı doktor ve bölümlere gidiliyor ve bu başvurulardan dolayı herhangi bir hastalık çıkmıyor. Durum böyle olduktan sonra psikolojik destek alınmaya başlanıyor. Ama bu durumun hızlandırılması gerektiğini unutmamak lazım. 

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Tedavisi;

Öncelikle şunun bilinmesi gerekir; bu hastalık tedavi edilebilir ve bireyler yaşamına kaldığı yerden kaliteli bir şekilde devam edebilir. Yapılması gerekenlerden ilki bir uzmana danışmak ve daha sonra uzmanlar eşliğinde bazı incelemeler yapılır. Bunlar az önce yukarda da söylediğim gibi çeşitli branşlarda tahliller yapılır ve hastalığın psikolojik- psikiyatrik bir hastalık olduğunu anladıktan sonra psikoterapi alınabilir. Bazı anksiyete bozuklukları çok ilerlemiş ise ilaçla beraber terapi daha etkili olabilir ve bazı insanlar daha çok ilaç kullanmak ister çünkü daha çabuk iyileşeceğini düşünür. Ama şu bilinmelidir ki psikolojik hastalıklar tekrar edebilir ve her tekrar ettiğinde ilaca başvurma çok etkili bir savaş olmayabilir. Son zamanlar da gelişen Bilişsel Davranışçı Terapi ile tedavi edilmesi tekrarlama olasılığını en aza indirebilir çünkü kişi onunla savaşma stratejisini öğrenir ve geliştirir.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)