Miras, İpotek

Yazar Uğur Mikail GöksenPsikolog • 21 Haziran 2020 • Yorumlar:

Aile organize, organik bir sistemdir ve yapısal olarak toplumun çekirdeğidir. Aile içi hiyerarşi, bu hiyerarşinin yarattığı bir düzen ve düzene bağlı roller oluşur. Yaşantımızın ilk yılları itibariyle giyindiğimiz bu roller kazandığımız değil, edindiğimiz sınırlardır. İyi veya kötü olmanın dışında varolan düzene uyum için zaruridir. Gelgelim her sistem çocuğu çocuk, anneyi anne, babayı baba hizasında konumlamamıştır.

Kişisel rollerimiz 3 benliğin toplamıdır ve kişilerarası etkileşimi bu 3 rol belirler.

-Yetişkin benlik( Kişiliğin akılcı, gerçekçi yanı. Toplumsal yapı ve kurallarla kişisel ihtiyaçlarımız arasındaki denge unsuru)

-Ana-Baba Benliği ( Kişiliğin, ebeveyn rolünde insanlara nasıl davranmaları gerektiği konusunda öğütleyen, emirler veren bölümü. Koruyucu veya yargılayıcı olabilir.)

-Çocuk benliği ( Az gelişmiş veya çocuksu bir benlik değildir. Çocukluk çağının içgüdüleriyle duygusal olarak tepki verme halimizdir. Sağlıklı ve gereklidir.)

 

Bu rolleri içinde bulunduğumuz sistemin yeterlilik hallerine göre kavrarız. Çocuk benliğimizi öğrenme itibariyle dinamiklerimiz şekillenmeye başlar. Doğal davranabilme, uyumlu olma veya hiyerarşi ile savaşma durumları, asi ve uyumsuz yapılanma, bağımlılık halleri, otoriteyle olan ilişkimiz gibi temel dinamikler.

 

Gelgelim her sistem bu rollerin dağılımında adil, hakkaniyetli değildir. Sistem yetişkininin anne- baba olması beklenirken boşanma, sağlık yitimi, kayıp, ekonomik zorlu süreçler, kök aile(içine doğdukları aile) ilişkilerinden uzaklaşamayan ana-baba taraf !! savaşları, erken evlilik, üçüncü kişilerle kurulan flörtöz yakınlık gibi durumlar rollerde geçişi hızlandırabilir. Bir çocuğu sistem yetişkini yapabilir. Yani bir çocuk annesine annelik veya babasına babalık yapmak gibi rollere erken dönemlerde, kendi tercihi dışında girişebilir.

 

Ana babaya, ana babalık yapmak yaşantının geniş zaman kipinde bizimki gibi kolektif kültürlerde olağandır, ve çoğunlukla sağlıklıdır. Gelgelim 14 yaşında bir çocuğun, kaybetme korkusuyla ailesini bir arada tutma çabası, yetişkin dönemde, aile dışında kurduğu birçok iletişime de etki eder ve genelde karşılaşılan patern bağımlı bir yapıdır. Kontrolcü, kaygılı ve her an ebeveyn refleksine yatkın bir zemin ve beraberinde getirdiği değersizlik yaşantıları.

 

İletişim veya ilişki, duruma uygun benlik durumu kullanılmadığında çatışma kaçınılmazdır.

 

Bu haliyle aileler miras olarak her zaman varsıllığı arttırabilecek kaynaklar değil,borçlar da bırakabilir.

 

‘Zorunda hissetmek’ duygunun tarifi için yerindedir. Sisifos’un laneti gibi hergün bir kayayı zeminden, tepeye ulaştırma çabası gibi bir devinim ortaya çıkabilir. Yüklerden kurtulma istenci ebeveyni terk etmek değil, sağlıklı ilişki kurabilmek için güncel bir tanışma penceresi olabilir.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Uğur Mikail Göksen Psikoloji, Aile Danışmanlığı Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)