Narsizmin Patolojik Boyutu: Narsistik Kişilik Bozukluğu

Yazar Damla KankayaPsikolog • 28 Ekim 2022 • Yorumlar:

“Sizin de hayatınızda sıklıkla övgü ve hayranlık ihtiyacı hissettiğiniz oldu mu? Kendinize ilgi gösterilmediğini veya ortamın parlayan yıldızı olduğunuzu hissetmediğinizde ortamı terk ettiğiniz oldu mu? Sizin de bazen eşsiz olduğunuzu düşündüğünüz olur mu? Ya da hiç hata yapmadığınızı/yapmayacağınızı düşündüğünüz oldu mu? O zaman gelin Narsistlik Kişilik Bozukluğunu birlikte tanıyalım.”

Narsizm tanım olarak “özseverlik” anlamına gelmekle birlikte bireyin kendi benliğine ve özelliklerine duyduğu yoğun derecede hayranlık olarak ifade edilmektedir. Herkesin narsistik özellikleri ve ihtiyaçları vardır; her narsistik özellik bir patolojiye işaret etmez. Dolayısıyla sağlıklı bir narsizm, kişinin kendisini geliştirmesi için teşvik eden, motivasyonunu sağlayan bir boyutken; patolojik narsistlik, kişinin özellikle sosyal yaşantısında, kişilerarası etkileşimlerinde bozulmalara sebep olan bir boyuttur. Patolojik narsistlik, başarının gururu ile karıştırılmamalıdır.

Patolojik olarak narsistlik, Narsist Kişilik Bozukluğu olarak adlandırılır. Toplum içerisinde görülme sıklığı %5.3’e ulaşabilirken, erkeklerde görülme olasılığı kadınlarda görülme olasılığından daha yüksektir ve çoğunlukla ergenlikte veya ilk yetişkinlik dönemlerinde görülmeye başlanır. Narsistik Kişilik Bozukluğuna sahip olan bireyler, karşısındaki kişilerin kendisine yoğun hayranlık duymalarını, sürekli onu başarılarıyla övmelerini isterler ve bu övgüyü göremedikleri ortamdan uzaklaşırlar. Diğerlerinin kendisini kıskandığına inanırlar ya da kendileri başkalarını kıskanırlar. Sınırsız başarıları, güçleri ve aşkları vardır. Başkalarının duygu ve düşüncelerini, hissettiklerini, empati duymada zorluk yaşadıkları için yok sayarlar. Diğer insanları kendi hedef ve istekleri doğrultusunda kullanırlar. Çok sık yalan söylerler ve hata yaparlarsa yaptıkları hatayı kabul etmezler. Kendilerini ayrıcalıklı bir konuma koyarlar, yeteneklerini abartarak büyüklenirler, her güzel şeyin “en”leri onlardır. Eşi benzeri olmaz biri olduklarını, dolayısıyla özel veya üstün olan diğer kişilerle anlaşabileceğini ve ilişki kurabileceğini düşünürler. Her şey onların hakkıdır, kural tanımazlar. İnsanlara saygı duymayı küçümseyici bir tavırmış gibi görürler, bu sebeple saygıdan yoksun davranışlarda bulunabilirler. Yukarıda bahsedilen özelliklerden beş ya da daha fazlası bulunduğu durumlarda, kişide Narsistik Kişilik Bozukluğundan şüphelenilebilir.

Narsistik Kişilik Bozukluğuna sahip bireylere baktığımız zaman şişirilmiş benliklerinin derinlerinde aslında çok kırılgan bir benlik saygıları vardır. Bu kırılgan yapı kişide sürekli ilgi görme, beğenilme, el üstünde tutulma, kendi odaklı olma gereksinimine dönüşür. Bu gereksinim karşılandığı ölçüde benlik saygıları korunur. Dolayısıyla benlik saygılarını ilişki içerisinde oldukları kişilere yükledikleri anlamlarla yükseltirler. Başkaları tarafından beğenilmediği, eleştirildiği durumlarda savunmaya geçerler, kendisini eleştireni düşman olarak görürler. Narsist Kişilik Bozukluğu olan kişiler, en iyi bağımlı kişilik özellikleri gösteren bireylerle anlaşabilirler. Bu yapılardaki bireyler ilişki içerisinde birbirlerini beslerler ancak diğer kişilik özelliklerine sahip insanlarla oldukça problem yaşayabilir.

Peki, Narsistik Kişilik Bozukluğunun tedavisi için nasıl bir yol izlenmeli?

Narsistik Kişilik Bozukluğunun tedavisinde uygulanabilecek en iyi yöntem psikoterapidir ancak başka ruh sağlığı problemlerinin de görüldüğü durumlarda ilaç tedavisine de başvurulabilir. Psikoterapi yöntemi olarak psikodinamik terapi ya da bilişsel davranışçı terapi yöntemi ile kişinin; diğer insanlara empati ve şefkat gösterebilmesi, sorumluluk alabilmesi ve hatalarını kabul edebilmesi, eleştiriye açık olarak yeteneklerini ve potansiyelini gerçek boyutuyla algılayabilmesi ve kabul edebilmesi, insan ilişkilerini işbirliği içerisinde sürdürülebilir kılabilmesi, duygularını fark ederek kontrol etme yeteneğini geliştirmesi, ideal hedefler doğrultusunda yeteneklerini sergileyebilmesi amaçlanır. 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)