Neden Panik Atak Geçiriyorum?

Yazar Elif DemirciPsikolog • 6 Haziran 2020 • Yorumlar:

PANİK BOZUKLUK VE NEDENLERİ

KAVRAMLAR

Panik bozukluk konusuna giriş yapmadan önce kaygı (anksiyete), korku, panik atak, agorafobi kavramlarını tanımlayarak başlamak daha sağlıklı olacaktır. 

Kaygı ve korku kelimeleri günlük dilde birbirleri yerine sıklıkla kullanılmaktadır. Kaygı ile korku aynı şey değildir. Kaygı, kişinin duygusal ya da düşünsel olarak kendisini baskı altında hissettiğinde ortaya çıkan bir duygudur. Korku duygusu hissedildiğinde, kişinin fiziksel varlığını tehdit eden bir unsur vardır. Kaygı duygusunda ise kişinin fiziksel varlığına yönelik bir tehdit yoktur. Korku daha kısa süreli iken, kaygı ise daha uzun süre devam etmektedir.  Kişi kaygıyı kendi olumsuz düşünceleri neticesinde üretmektedir.

Korku, gerçek bir tehlike karşısında hissedilen ve kişinin hayatta kalmasına hizmet eden bir duygu iken kaygı, gerçek bir tehdit oluşturmayan olaylara, durumlara, kişilere karşı kişinin hissettiği tehdit algısıdır. Korkuda duygunun yöneltildiği bir nesne var iken, kaygıda ise olmayabilir. Korkuda tehdit dışarıdadır. Kişi tehlikenin ne olduğunu bilir ve “kaç” ya da “savaş” şeklinde bir davranış sergileyebilir. Korkuyu hissettiği durum ortadan kalktığında rahatlar, anlıktır. Kaygı ise daha genel bir durumdur, korkudan daha şiddetli ve daha uzun sürelidir.

Kaygı doğal bir duygu olmak ile beraber optimal düzeyde yaşandığında bizi tetikte tutar. Kişinin günlük işlevini bozacak derecede yaygın, sık, şiddetli ve kontrol edilemez olduğunda ise kaygı  problem olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Panik atak kavramına değinecek olduğumuzda, günümüzde en sık karşılaşılan durumlardan biri panik ataklardır. Panik atak bir hastalık değil sadece gösterilen bir belirtidir. Doğal yaşanılan panik; fiziksel, somut bir tehlikeye karşı kişinin hissetti duygu iken, Panik bozukluk kişinin yineleyici, ani panik ataklarının fiziki bir tehdide bağlı olmaksızın yoğun kaygı içerisinde yaşanması durumudur. Kişi beraberinde tekrar atak yaşayacağına ilişkin kaygı yaşamaya başlayabilir. 

Panik bozukluğu olan bir birey aynı zamanda agorafobi belirtileri gösterebilir. Agorafobi, açık alanlar, topluma açık yerler, toplu taşıma araçları, otobüs, tren, uçakta seyahat etmek gibi durumlardan kişinin kaçınmasıdır. Birey bu durumdan kaçınabilir (kalabalık alanlara gitmeme, kapalı ortamlara girmeme, toplu taşıma araçlarını kullanmama vb.), önlem alma, güvenlik sağlayıcı davranışlar geliştirebilir, büyük bir rahatsızlık hissederek katlanmaya çalışabilir veya eşlik eden birine (güvenlik kişisi) ihtiyaç duyabilir.

Aslında bakarsınız; Panik atak “–mış gibi” olma halidir. Aslında gerçek olmayan durumları ve olayları gerçek gibi algılayıp buna yönelik beden ve zihnin sürekli tetikte olması halidir. 

Bozuk bir alarm sistemidir. Kişinin bedeninde hissettiği bir duyumu yanlış yorumlaması, yanlış algılamasıdır. 



 

DSM V’e göre Panik Bozukluk tanı kriterleri şu şekildedir:

A. Yineleyen beklenmedik panik atakları. Bir panik atağı, dakikalar içinde doruğa ulaşan ve o sırada aşağıdaki belirtilerden dördünün (ya da daha çoğunun) ortaya çıktığı, birden yoğun bir korku ya da yoğun bir içsel sıkıntının bastırdığı bir durumdur: Not: Böyle bir durum, kişinin dingin ya da kaygılı olduğu bir durumda birden bastırabilir.

1. Çarpıntı, kalbin küt küt atması ya da kalp hızının artması.

2. Terleme.

3. Titreme ya da sarsılma.

4. Soluğun daraldığı ya da boğuluyor gibi olma duyumu.

5. Soluğun tıkandığı duyumu.

6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma.

7. Bulantı ya da karın ağrısı.

8. Baş dönmesi, ayakta duramama, sersemlik ya da bayılacak gibi olma duyumu.

9. Titreme, üşüme, ürperme ya da ateş basması duyumu.

10. Uyuşmalar (duyumsuzluk ya da karıncalanma duyumları).

11. Gerçekdışılık (“derealizasyon”, gerçekdışı olma duyumu) ya da kendine yabancılaşma (“depersonalizasyon”, kendinden kopma duyumu).

12. Denetimini yitirme ya da “çıldırma” korkusu.

13. Ölüm korkusu.

Not: Kültüre özgü belirtiler (örn. kulak çınlaması, boyun ağrısı, baş ağrısı, denetim dışı çığlık atma ya da ağlama) görülebilir. Bu belirtiler, gereken dört belirtiden biri olarak sayılmamalıdır.

B. Ataklardan en az birinden sonra, aşağıdakilerden biri ya da her ikisi de bir ay (ya da daha uzun bir) sureyle olur:

1. Başka panik ataklarının olacağı ya da bunların olası sonuçlarıyla (örn. denetimimi yitirme, kalp krizi geçirme, “çıldırma”) ilgili olarak sürekli bir kaygı duyma ya da tasalanma.

2. Ataklarla ilgili olarak, uyum bozukluğuyla giden davranış değişiklikleri (örn. spor yapmaktan ya da tanıdık, bildik olmayan durumlardan kaçınma gibi panik atağı geçirmekten kaçınmak için tasarlanmış davranışlar) gösterme.

C. Bu bozukluk, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. hipertiroidi, kalp-akciğer hastalıkları) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.

D.  Bu bozukluk, başka bir ruhsal bozuklukla daha İyi açıklanamaz (örn. Panik atakları, toplumsal kaygı bozukluğunda olduğu gibi, yalnızca korkulan toplumsal durumlara tepki olarak; özgül fobide olduğu gibi, sınırlı birtakım fobi kaynağı nesneler ya da durumlara tepki olarak; takıntı-zorlantı bozukluğunda olduğu gibi takıntılara tepki olarak; örselenme sonrası gerginlik bozukluğunda olduğu gibi örseleyici olayların anımsatıcılarına tepki olarak ya da ayrılma kaygısı bozukluğunda olduğu gibi bağlandığı kişilerden ayrılmaya tepki olarak ortaya çıkmamaktadır).

Panik atak sırasındaki belirtileri özetleyecek olursak;

  • Kalp çarpıntısı,

  • Terleme,

  • Göğüs ağrısı veya göğüste sıkıntı hali,

  • Titreme veya sarsılma,

  • Nefes darlığı,

  • Boğuluyor gibi hissetme,

  • Üşüme ya da ateş basması,

  • Gerçekliğini kaybetmiş hissi,

  • Bulantı,

  • Baş dönmesi,

  • Kontrolü kaybetme korkusu,

  • Ölüm korkusu

PANİK BOZUKLUĞUN NEDENLERİ

Bastırılan duygular, ifade edilemeyen duygular, düşünceler ve yaşantılar panik atak geçirmeye sebep olabilmektedir. Öfkelenmekten ve çatışma yaşamaktan endişe duyabilirler. Özellikle bastırılmış olumsuz duyguları olan kişiler, ifade edemedikleri öfke duygusu içerisinde rahatsızlık yaşayabilirler. Olumsuz duygusunu uygun bir şekilde dışavuramayan kişi fiziksel semptomlar yaşayarak panik atak geçirebilirler. 

Yetişkinlikte panik bozukluğu olan kişilerin genelinde gözlemlenen durumlardan biri, çocukluğunda ayrılık kaygısı yaşadığıdır. Erken dönem yaşantılarında ayrılık yaşayan kişilerin panik bozukluğuna yatkın oldukları görülmüştür. “Dünyanın tehlikelerle, belirsizliklerle dolu olduğuna inandıran, her an, her şeyden zarar görebileceği düşüncelerini aşılayan, kişinin kendisini korumada yetersiz olabileceğini düşündüren, tek başına hiçbir şeyin üstesinden gelemeyeceğine inandıran her aile ortamı kişinin daha sonra panik bozukluğu geliştirmesi olasılığını artırır” (Köroğlu, 2017). Aşırı korumacı, kaygılı ebeveynler çocuklarına dünyanın tehlikeli bir yer olduğu ile ilgili örtük mesajlar gönderirler. Korumacı yaklaşım ile büyüyen çocuklar bağımsız, özerk bir kişilik geliştiremezler ve tek başlarına problemlerle baş etme konusunda zorluk yaşayıp, başkalarına ihtiyaç duyabilirler. Kendi hayatlarıyla ilgili sorumluluk almakta zorlanırlar. Başkalarına duyduğu ihtiyaç, kişiyi başkalarına bağımlı kılar. Bağımlı olduğu kişiyi kaybetmeye ilişkin endişe duyup, panik yaşayabilir. Askere gitme, şehir veya okul değişikliği, evlilik, yeni bir işe başlama, boşanma, ayrılık, sevdiği birinin kaybı gibi yaşam olaylarında kişi zorlanıp tetiklenebilir ve panik yaşayabilir.

Anne-babasından ayrışma yaşayamamış yetişkin bedenindeki “çocuk bireyler”, anne-babasının müdahaleci tutumlarından yakınabilir ama buna rağmen kendi hayatının sorumluluğunu almakta zorluk yaşayıp, sağlıklı sınırlar çizmekte ve ailesinden ayrılmakta zorlanabilirler. Bu durumlara bağlı olarak panik bozukluk yaşayabilirler.

Panik bozukluğu olan kişilerin ölüm korkusu içinde olduklarına da sıklıkla rastlanılmaktadır. Ölüm korkusunun temelinde aslında, sevdiği kişiyi kaybetmiş olmanın ya da kaybedecekmiş gibi bir duygu yaşamasından ileri gelmektedir. Ayrıca ölüm korkusu olan kişiler hasta olmaktan da kaygılanırlar ve bedensel duyumlarına aşırı hassasiyet gösterirler. 

Dış dünyaya karşı güvensizlik içerisinde olurlar ve genellikle kendilerine ilişkin özgüvenleri düşük olabilir. Yeterliliklerine ilişkin endişe taşırlar ve eylemlerinde onay alma ihtiyacı duyarlar. Başkaları tarafından sevilmek ve onay almak uğruna kendi isteklerini göz ardı edip, başkalarının ihtiyaçlarına yanıt vermeyi ön planda tutarlar. Sağlıklı sınır çizmekte zorluk yaşarlar. Bu durumun altında yatan duygu kaygıdır. Başkalarını kaybetmeye, sevilmemeye ilişkin derinlerde yitirme kaygısı yaşarlar. 

PANİK BOZUKLUK VE TERAPİ SÜRECİ

Bazı danışanlar için sadece terapi bazı danışanlar içinse hem ilaç desteği hem de terapi ile beraber süreci yönetmek daha faydalı olabilmektedir. İlk olarak ataklarla ilgili yapılan müdahalelerden sonra kişinin bu semptomu göstermesine neden olan yaşam olayları değerlendirilir ve temeldeki sebep ile terapi aracılığıyla çalışılmaya başlanır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Elif Demirci Psikoloji, Aile Danışmanlığı Uzm. Kl. Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)