Obezitenin Tedavisi

Yazar Ali Emrehan TüzünGastroenterolog • 28 Haziran 2021 • Yorumlar:

Her ne kadar obezite tedavisinde ilk akla gelen diyet ve egzersiz olsa da çoğu kişi için bunlar imkansız olmaktadır. Yoğun stres, kendine vakit ayıramama, çeşitli denemelerden sonra başarısızlık, motivasyon eksikliği fazla kilolarından kurtulmayı giderek zorlaştırmaktadır. Obezite elbette sadece estetik bir sorun değildir. Hipertansiyon, kolesterol, trigliserit yüksekliği, tip 2 diyabetes mellitus gibi hayatı tehdit eden birçok hastalığın da nedenidir. Metabolik sendrom denilen bu tabloda en iyi tedavi kilonun azaltılmasıyla elde edilebilir.

Aşırı kilolara bağlı gelişen diğer bir durum da karaciğer yağlanmasıdır. Karaciğer yağlanması sadece ultrasonda anlaşılacak derecede (hepatosteatoz, hepatomegali) olabileceği gibi ilerlemiş durumda kanda karaciğer fonksiyon testlerinin (ALT, AST, GGT) artışına da neden olur (steatohepatit). Karaciğer dokusunda artan yağ miktarı karaciğer hücrelerinin parçalanmasına, sonuçta hastada halsizlik, terleme, her şeye karşı isteksizlik hali ve uyku düzensizliğine neden olur ve yaşam kalitesini düşürür. Karaciğerdeki yağlanmaya bağlı gelişen hücre harabiyeti uzun yıllar devam ederse fibrozis adı verilen bağ dokusu artışına ve zamanla karaciğer sirozu ve kanserine dahi neden olmaktadır. Karaciğer sirozu olgularının %9-10'u yağlanmaya bağlı gelişmektedir. Görüldüğü üzere obezite basit bir kilo sorunu olmaktan öte, koroner hastalıklar, diyabet, hipertansiyon, karaciğer sirozu, kanser gibi nedenlerle hayatı sonlandırabilen bir hastalıktır.

Obezitede yıllardır çeşitli diyetler savunulmuş ve uygulana gelmiştir. Kişinin aldığı kalori harcadığından fazla olduğunda bu yağ dokusuna çevrilmekte ve giderek kilo artmaktadır. 1 kg yağ dokusu için yaklaşık 7000 kal içermektedir. Ancak yağ dokusundaki bu enerji kısa süreli açlıklarda kolayca kullanılan bir enerji deposu değildir. Endokrin bir hastalık eşlik etmiyorsa yağların eriyebilmesi için egzersiz gereklidir. Egzersiz vücudun kas kütlesini ve sonuçta bazal metabolizma hızını artırmaktadır. Diyet, cerrahi ya da endoskopik tedaviler sadece vücuda alınan kaloriyi azaltmaktadır. Bu durumda yağ dokusunun yanı sıra kas dokusunda da belirgin azalma ortaya çıkar ve kısa süre sonra kilo kaybı durur. Azalan kiloyla birlikte hareket kabiliyetinin artmasını bir avantaja çevirmek ve uygun egzersizle devamını sağlamak gerekir.

Endoskopik tedaviler her ne kadar ideal kiloya getirmese de kişinin motivasyonunu, sağlıklı ve fit olma inancını artırmaktadır. Bu sayede kilo kaybının devamı sağlanabilir. Sonuç olarak kilo verme yöntemi ne olursa olsun öncelikle hastanın kapsamlı bir muayeneyle değerlendirilmesi gerekir. Söz gelimi obezite nedeni hipotiroidi, diyabetse ona uygun tedavi de şarttır.

Aşırı yeme sorunu birçok şekilde karşımıza çıkabilir. Şayet kişi sık sık acıkıyorsa endoskopik balon ve botoks tedavileri daha yararlı olur. Ancak arada sürekli abur cubur atıştırmaya ya da yüksek kalorili gıdaları, gazlı içecekleri tüketmeye bağlı kilo artışında bu tedavilerin yararı olmaz. Bu durumda diyetin düzenlenmesi şarttır.

Obezitede endoskopik (endobariatrik) tedaviler:

Mide botoksu:

Clostridium botulinum adlı bakterinin toksini olan botulinum düz kaslarda geçici paraliziye neden olmaktadır. Tıpta uzun zamandır yüzdeki kırışıklıkların düzeltilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Aynı etkinin mide düz kaslarında görülmesi midenin hızlı çalışmasını azaltmakta ve kişinin daha uzun süre tok kalmasını sağlamaktadır. Mide içeriği ortalama 4-5 saatte tamamen boşalırken bu durumda süre 7-8 saate uzamaktadır. Bunun sağlanabilmesi için endoskopik uygulama sırasında botoksun sıklıkla yapıldığı gibi mukoza altına yapılmaması, mide kas tabakasına enjekte edilmesi gereklidir. Botoksun midedeki uygulama yeri antrum ve fundustur.              

·          Kimlere uygulanabilir:

o     Hafif derecede obez kişiler (BKİ 27,5 - 40 arası olanlar),

o     10-15 kg vermeyi hedefleyenler

o     Fazla kiloya bağlı sağlık sorunu olanlar:

§    Tip 2 diyabet,

§    Hipertansiyon,

§    Yüksek kolesterol düzeyi,

§    Uyku apnesi,

§    Karaciğer yağlanması,

§    Cinsel sorunlar,

§    Artrit, eklem sorunları,

o     Diyetle kilo veremeyenler

·          Etki süresi:

o     4-6 ay etkisi devam eder.

·          Tekrar uygulanabilir mi

o     Evet

 

Mide balonu tedavisi:

Balon, midede doluluk meydana getirerek açlık hissinin gecikmesini sağlar. Silikon kaplı balon, içine sıvı (Orbera, Reshape, Spatz, Elipse) ya da hava (Obalon) doldurularak midede tutulur Balon mideye endoskopi aracılığıyla sedasyon altında yerleştirilir. Özel kateteri aracılığıyla balonun içine 400-700 ml serum fizyolojik ve 2-10 ml metilen mavisi enjekte edilmektedir. Metilen mavisi herhangi bir yırtılma durumunda gayta ve idrar rengini değiştirerek durumun fark edilmesini sağlar.

 

Balonun midede kalma süresi genellikle 6 ay olmakla birlikte 12 ay kalabilenleri de vardır. İngiltere'den yayınlanan bir çalışmada 73 hastada 12 ay süreyle balon uygulaması sonucu hastalarda ortalama %45,7 kg kaybı olduğu gözlenmiştir. Endoskop kullanılmadan uygulanan ve gaz (nitrojen-hava karışımı) enjekte edilerek röntgen ışığı altında yerleştirilen balonda da (Obalon) benzer şekilde %36 kg kaybı bildirilmiştir. Balon takılmadan önce endoskopi yapılarak mide fıtığı, ülser, tümör vs olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir. Klasik tek balonların dışında ikili balon sistemi de vardır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)